bildirgec.org

kavram hakkında tüm yazılar

Audi R8 e-Tron Kavram Otomobil

emsvizyon | 01 October 2009 14:02

audi tekerlekten motorlu elektrikli aracı Audi R8 e-Tron‘u görücüye çıkardı.
0-100 km’ye 4.8 sn’de çıkan araç, 200 km maksimum hıza 4500Nm’lik torku ve 313 beygirlik gücü ile ulaşıyor. sadece li-ion piller ile çalışan aracın maksimum menzili ise 248 km. tesla‘yı zorlar gibi görünüyor 😉

Şekil Değiştiren Bisiklet

emsvizyon | 26 May 2009 11:12

prototip çizimlerindeki göz alıcı görüntüsü ile Zweistil bisiklet, kullanım ihtiyacınıza ya da isteğinize göre şekil alabiliyor.
ister öne doğru, ister yaslanır konumda sürebileceğiniz bu bisiklet eğlenceli olduğu kadar ergonomikte olsa gerek…

‘ Mutluluk ‘ ince ayrıntılarda saklı……..

| 05 November 2008 17:07

Ah be bu mutluluk denilen kavram ne kadar geniş anlamlı diye düşünsenizde, aslında hiçte öyle değil.
Mutluluk=SİZ…….
Mutlu olmak, ister inan ister inanma sende bitiyor…
Benim mutuluğumun ince ayrıntıları aşağıda….
Sende mutluluğunu ince ayrıntılara dökebilirsin,
tabi istersen………

*Sabah güneşin keskin ışığının gözüme yansıması..

*Yatağımın üzerinde “günaydın günaydın” diyerekzıplayan veletlerimin olması……

*Annemin kızım diyerek vakitli vakitsiz araması…

*Eşimin sıcacık elleri ile bana dokunması……………

Metroseksüellik

makaleci | 27 March 2008 00:31

Bir araştırma; Metroseksüellik çıktı, mertlik bozuldu

Metroseksüellik tanımı çıktı çıkalı bir kavram kargaşası ortaya çıktığını düşünüyorum.

Bir kısım insanlar, metreoseksüel olan veya bu tanıma uyan insanlara ‘uzaylı’ gözüyle bakıp, mâlum bir mesafeyi koruyarak belli bir ölçüde bulaşıcı bir hastalıktan korunma yolu benimsemiş olmanın iç rahatlığı ile konuyla ilgili yorum bile yapmaz halde, bilinçli paralize…

mi ?

necronamber | 12 January 2008 03:19

vay vay vay … Aferin şu karıncaya Yarı ölmüş bir sineği yakalamış götürüyor. Götür yiğidim, götür ! Sineğin karşı koyuşuna aldırma.

Bir hayvan olman sıfatıyla bütün acıma duygularını ayakların altına alabilirsin. Sen, isteyerek hüsrana uğrayan insanoğullarına benzemezsin…
Hakiki insan kendisi üzerinde düşünülecek herhangi bir şey olmayan, sözünü dinleten veyahut kendisinden nefret edilendir… mi ?
son olarak ağacın dalından bir kuru yaprak koptu, bak bak yere düşüyor. Yaprağın bu düşüşü bir kelebeklerin uçuşunu ne kadar da benziyor… Tuhaf değil mi ? En hazin ve ölü bir şey en canlı ve mutluluk saçan bir varlığa ne kadar da benziyor….

ÖN YARGI…

akoni | 09 September 2007 13:10

Bu bana ,yakın zaman da gelen bir mail.Sanırım yaş biraz daha olgunlaşınca insanlar daha duygusallaşıyor. Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okudu.Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer, ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba harcıyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor.Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalardan dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir neden yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana dek de feryat figan bağırıyor .Bu olayı okuduktan sonra, Dr. Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemeyeceklerini sordu. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylediler.Dr. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırdılar.Daha sonra Dr. Ruskin hastanın (!) fotoğrafını dolaştırmaya başladı. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıydı.“ Dinlemeden,düşünmeden,tanımadan sadece bir anlık düşünce zıplamalarıyla ya da çağrışımlarla yargılar,hüküm veririz.. Belki de böylesi daha kolay olduğu için.. Zoru seçmeyiz..Çünkü bir insan ya da bir olay hakkında düşünmek , o kişiyi tanımaya ,yaşadıklarını anlamaya çalışmak dünyanın en zor ve en fazla zaman alan işlerinden biridir. Kendimizle ilgili yanlış bir değerlendirmeye asla tahammül edemezken, başkaları için bu yöntemi bu kadar içimiz rahat kullanabilmemiz ne kadar şaşırtıcı değil mi? Önyargılarımız bizim hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırırken ,başka insanların hayatlarını aynı oranda zorlaştırır.Karşımızdaki kişi bize ne kadar önyargılı davrandığımızı anlatmaya çabalarken , biz çoktan konu ya da kişi hakkında “ karar vermiş olmanın dayanılmaz hafifliği”ni yaşamaya başlarız.Dünya sadece yaşadığımız anda bulunduğumuz yerden gördüğümüz gibi değil..Olaylar da öyle…İnsanlar da…Yapmamız gereken tek şey ( çok zor ve zahmetli de olsa) bakış açımızı 360 dereceye ayarlamak….Unutmayalım ki Tanrı bile insanları hakkında karar vermek için ömrünü tamamlamasını bekliyor…