Ben miyim neyim.
Çocukluğumun bir kısmı Gümüşhane’de geçti. Orada yağan kar.. Bana çok fazla gelirdi ama sanırım boyum küçüktü de, ondan. Köyün bir ‘yokuş’u vardı. Yokuş dedin mi belli bir yerdi orası. Yukarıdaki mahallenin bütün eriyen karları çağlayan gibi yokuştan akardı. Yine de yukarıya gitmek için kenarlardan tırmanmaya çalışırdık.Bir de Nuriye vardı. Aşağı taraftaydı evleri. Ağabeysi Zeki: Babamın öğrencisi. Nuriye bir gün evlerinin yakınında biriyle kavga etti. Üç yaşlarımda olmalıydım. Korkuyla baktım kavgaya. Nuriye’nin ayağında bir çiçekli basmadan etek vardı ayakbileklerine dek gelen. Derken Nuriye bir tekme savurdu. Etekleri açıldı. Ayağında don yoktu. Bu görüntünün bana nasıl garip geldiğini anlatamam.
Kış
Birkaç yıl sonra İstanbul’a geldiğimizde arkadaşlarım oldu. Evimizin önünde epey kar birikmiş. Yokuştaki su bana nasıl çağlayan gibi geliyorsa bu kar yığını da -hala- bana koca bir dağ gibi geliyor. Arkadaşlarım o dağın tepesine çıkmış oynuyorlardı. Ben de pencereden cıvıltılarını izliyordum.Çok istiyordum ben de gitmeyi; ama uygun bir pabucum yoktu o havalarda giyebilmek için. Yoksulduk. Derken annemin giyile giyile eskimiş ve altlarına kimbilir kaçıncı kez pençe ve eriyen tabanlarına takviye yapılmış lacivert çizmelerini giydim. Annem benim pencereden bakıp durmama dayanamamış, çizmelerini vermişti. Çıkıp oynadım.
Döndüğümde çizmeler sırılsıklamdı. Burnum, yanaklarım, ellerim kızarmıştı soğuktan.Paltom da yoktu.Annem örmüştü kalınca birşey.Bir pabucum yok diye annem ağladı.Alamadığı için…
yorumlar
İlkini çok daha fazla beğenmiştim,Kuduz Maymun, bu biraz insanın içini buruyor. biraz da kopmuş cümleler birbirinden.
annem doğumumdan ergenliğimin bitimine kadar aynı mantoyu giydi! ne zaman ben üniversite mezunu oldum yenisini aldım o zaman mantıyu attı. mantodan kalanları..
Sağol Leydim. Benim de içimi buruyor çocukluğum… Cümlelere dikkat ederim.
çocukluk gibisimi var
Ah, Mansonilized, mantodan kalanlar, çizmeden kalanlar, yoksulluktan, bazen öfkeden, şiddetten kalanlar… Tam bedenimin ortasında.Kalbim midir, midem midir, pankreas mıdır…Öyle bir yere yerleşmiş, söküp atılmıyor bir türlü.Bir ara anlatırım yine…
bazen en mutlu anılar da böyle şeylerden oluşur ya da o zamanlar bir ayakkabının olmaması ve bunun seni üzmesi bile komik gelebilir insan bir zaman, allah daha büyük dertler vermesin…
Ben de çok aradım komik yanını… İnsanın ötesi berisi her zaman soğuktan morarsa keşke…
çok sevdim yazınızı..iyi geldi samimiyetiniz.
ilk giydiğim çizmelerim kırmızıydı, herkesten çok sevdim onları..Güzel bir yazı..
Bu arada sevgili yıldonun annesi vefat etmiş.Merhumeye allahtan rahmet diliyorum..
Yıldo mu.
Yıldo..
bildiğimiz Yıldo mu
Bildiğimiz Yıldo..
Photon mu yani..
tv de fenasi kerim ile canlı bağlantı kuran Yıldo olabilir
Photon ne ki?
mascalino haklı bu cevapla..
Photon buradan bir yazar..
Yazar mı !!!Hadi canım sende..
Photon kim?
dı
odtü mezunu yüksek analiz mühendisi
annesine sorduğu ve aldığı cevaplar sayesinde türk siyasi hayatını şekillendirdiğini ve ulan herkes yanılıyor, doğruyu bir tek ben biliyorum diyebilecek kadar yüksek mühendis bir arkadaştı..
tarih baştan yazılacaksa birgünbilin ki bunu yapan o olacaktır
hatta şu an baştan yazıyor tarihi,bir iki takıldığı konu var ama olsun..
dı pbk içindi kaynadı bi halta benzemedi.photonn ingiltered eczane olmadığını iddia eden bi arkadaşımızdı.kendisine bidon diye hitab ederdim.
Niye yokmuş İngiltere’de eczane???
arkadaşı öyle söylemiş
eczane ingilizce bi kelime değil, nasıl olsun
Hiç hasta olmamış, sağlıklı biriydi demek ki Manson..Biz anlamamışız..
Türkiye’de sex-shop var ama… Ecnebi memleket öyle oluyor herhal…
kendisi aynı zamanda din alimiydi.
ovv şit onu unuttuk di mi
Bütün dinlerden arkadaşları vardı ve bütün din kitaplarını okumuştu..
çok talihsiz hissettim bir an kendimi. ama şimdi nerden çıktı bu photonn
yüce isanın kutsal kasesini kendisinin bulduğu ve evinde nuhafaza ettiği söylenceler arasındadır
yaşar nuriyi fikir ve söylemleriyle alt edebilen bir bilgin olduğunu biliyormuydunuz ?
ayrıca evlilik öncesi cinsel ilşkide bulunan kızların kirlendiğini de söylemişti
kendisinin bakir ve aseksüel olduğunu söylemeye gerek yok heralde..
senin kızkardeşini de böyle yapsalar iyi olur mu diye saplamalarıyla da ünlüydü
Ne kadar ilginç. Hem bakir, hem alim, hem mühendis. Bakir mühendis. Hiç kirlenmemiş, kelebek kanadı gibi tertemizz… Ohhşş..
öbür tarafta görüşürüz diyecek kadar kendinden emin, kendine güveni tam..
Sen yanarken, Onnu çatır çatır, o bakacak ama..
onnupro soğutma tesisat kurar ki, parasıyla değil mi
Kimdir bu şehveti yüksek bakir alim… Vallahi merak ettim. Bir tanışsa mıydık…
otobüste kızın dolgun dudaklarına bi yapışmıştı,o değil miydi yoksa o? karıştırdım bak şimditaha mıydı acaba?
yok yav o nikoydu.
iyice çorba yapmışım, evet nikoydu doğru tamam.yıldonun da vardı sanki münübüs muhabbetleri ordan karıştırdım olsa gerek.
ne kadar da polyannacı bi oluşum içerisindesin zorkedi,
Yazımı dikkate değer bulduğunuz için ben teşekkür ederim. Keşke resimdeki çocuk ben olsam. Bendeniz efem, limoni sarı saçlı, soluk benizli, yüzünde çilleri olan bir çocuk olduğum için daha hoş bir çocuk resmi bulup onu koydum yazıya.
Rikkati celbetmiyor pek. Bu benim.
enee çok tatlı. yalnız poz, korku filmlerinde yatakların üstüne asılan oval siyah çerceve icindeki kızların fotoğraflarındaki gibi.
Kolyeler vardır bide böle kapaklı, içindeki resim birden hareket eder bakarkene. Ona benziyor, her an monitörden fırlayacakmış gibi sankim.
hiyy kaçın
sanırım bugün bende bir sorun var yazıyımı anlamıyorum yorumumu.yatmalımıyım ki!
Gotik kim ben kim.İlkokul ikide, öğretmen dikte çalışması yaptırıyor. Biz de yazıyoruz:”Ali virgül Ahmet virgül Ayşe…” Herkes bittabii o virgülleri , şeklinde yapıyor. Bendeniz o güne dek virgül neyim duymadığım için can havliyle diğerlerine yetişmeye çalışıyorum:”Ali Birgül Ahmet Birgül Ayşe…” Ve sinirleniyorum: “Kim lan bu Birgül…!!”
süpersin:)
Kuduz Maymun, birşey daha söyleyecektim, çocukluğunun acı vermesini istemiyorsan, onu kucaklayıp iyice bastır içine, o sensin çünkü..Her çocuk sevilmek ister çünkü..
Bugün markette ”çünküler” e indirim yapmışlar, biraz fazla almışım..
bu da benim çocukluğumdan..
Ne kadar güzel ‘seci’ yapmışsınız öyle… Nesirde uyağı pek severim. Bunu çok iyi yapan ünsüz bir yazarın bir kitabını okumuştum: Sait Efe’nin ‘Kurt Ağzında Kuzu’. Seci tekniğine meraklıysanız belki ilginizi çekeceğini düşünüyorum.
notumu aldım. okumamıştım. teşekkür ederim.
…ve annen ağlamakla yetindi.
Gerçi anlayışı da şekillendiren ‘söylemdir’. Gaddar olmaya gerek yok.
Evet, kişinin mantığı söylemini rasyonalize etmek için otomatik olarak devreye girecek ve söylemler arasındaki çelişkileri en aza indirmek için çalışmaya başlayacaktır. İşte bu noktada davranış da söyleme göre belirlenmeye başlayacaktır.Öyleyse söylemi belirleyen nedir, ona bakmak gerekir. Burada da yüksek olasılıkla çevresel faktörler ve idrakin ne derecede açık olduğu konusu önem kazanıyor.Düşünülmeden ve muhakeme edilmeden diğer kişilerden ve baskı noktalarından devşirilen söylemler bir zaman sonra muhakeme süzgecinden geçmişçesine inanılarak ve en ateşli şekilde fikr-i sabiti hazi kişinin dayanak noktası haline geliyor.Onlara kızmamak gerek. Düşüncelerini inanç şeklinde tasarruf edip bu dünyada mutlu-mesut yaşayıp gidiyorlar.Herşeyin en doğrusunu bilen insanlar onlar. Etrafta yüzlercesi var.Bizim evde de var.
Yanlışlığı düzeltiyorum: ‘Hazi yerine haiz olacaktı’.
Objektif bakış açısına sahip olmayan bu tip insanlar, maalesef kedicik, okudukları şeylerde de kendi fikirlerini ( artık ne kadar kendilerinin !) görmekten başka bir şey yapamazlar.