bildirgec.org

üşümek hakkında tüm yazılar

Uçurum

mavilikler | 14 July 2011 09:24

Bir insan o noktaya nasıl gelebilirdi ki?! Oradan kendini boşluğa bırakırken en son düşündüğü neydi kimbilir? Gazetelerde yazdığına göre herhangi bir madde bulunmamıştı kanında. Ölümün ta gözlerine bakmıştı yani. Bulutlarda uçmadan, her şeyin biteceğinin tam olarak bilincinde bırakmıştı kendini.

Hayat bu kadar üşütebilir miydi? Kimi zaman o ürpertiyi hisseder gibi olmuştu kendi de… Bir düğme olsa ve basınca her şey bitse basardım diye düşünmüştü hatta bir keresinde. Ölüm acı çekmekten bağımsız bir hale girince çok da korkunç görünmüyordu aslında. Peki o adam nasıl becermişti bunu? O kadar yüksekten acısız bir şekilde hiçliğe gitmek çok düşük bir ihtimal olmalıydı. Kayalıklar vardı… Bir sürü sert köşeler… Nasıl göze alabilmişti bunu? Hayatın sert köşelerinden kaçmamış mıydı oradan atlarken? Finali daha yumuşak bir şekilde yapabilirdi pekala.

Saçı uzun aklı kısa!

Cali Kusu | 06 April 2011 18:27

Yağmurun verdiği huzurla birlikte, üstüne bastıkça taşları oynayan kaldırımda şemsiyemi açtım yürüyordum. Ne hikmetse bu gün bu yol boştu. Adım atacak kadar boşluk olmayan yol bu gün boştu. Takılmadım fazla, şemsiyemin uçlarından akan yağmur damlalarına dalıp gitti gözlerim. Hafif soğuktu hava. Ama üşümüyordum. Aksine bir ateş vardı tam da sol yanımda. Birazda ağrıyordu aslında. Sanki…
Köşeden gelen sesler duymaya başladım. Büyük uzun binalar görüş açımı kapatıyordu. Bu yüzden sadece sesleri duyabiliyorum. Tuhaf bir durum… Çünkü bu, bu onun sesiydi. Yanında benim sesime benzer bir ses. Samimi ve neşeli…
Yüreğime gökyüzünden düşen bir şimşek çakıldı kaldı sanki.

Kelebek…

meflug | 15 November 2010 11:34

Penceremden evime doğan güneşle beraber dışarıya baktığımda, bir kış günü, penceremin önünde duran, solmaya yüz tutmuş çiçeklerimin üstüne konan kelebeğe gözüm ilişti. Üzerinde her renk tonu vardı. Dün gecenin soğuğunu yemiş vücudum titrerken bir anda kelebeğin renklerini farkedince, vücudumun üşüdüğünü hisseden beynim başka bir zamana doğru yol aldı.

Yıllar yıllar önceydi, şehre o yılın ilk karı yağıyordu. Evde yalnız başıma oturmuş, dışarıyı izliyordum, ailemin o gece geç geleceğini biliyordum. Sokaklarda hiç kimse yoktu ve sakin bir şekilde şehir karla kaplanıyordu.

AYAZI GETİRENLER

mavilikler | 22 August 2010 14:01

Bana elini uzatır mısın küçük kız? Onu sıkı sıkı tutmama, sıcaklığımı ona geçirmeme izin verir misin? Çünkü bende bol bol var o sıcaklıktan. Yıllarca onu elde etmek için savaştım durdum. Sıcacık yapmak için ellerimi, tüm soğukları savuşturmayı öğrenmeye zorladım kendimi.

Sen çok küçüksün henüz. Bilmezsin. Büyüdükçe çeşit çeşit soğukla karşılaşır insan. Havanın soğuğu onların yanında çok hafif kalır. İnsanların yarattığı, hava koşullarından bağımsız dünyada, soğuklar çok daha fazla sıklıkta yaşanır.

Bir dolu insanla karşılaşırsın. Kimi zaman güneşli bir bahçedesindir. Kimi zamansa ayazın ortasında… Ama ben öğrendim artık, insanların dünyasındaki hava koşulları her ne olursa olsun üşümemeyi. Ayazın ortasındayken de güneşi getirebilmeyi bahçeme…

CEP TELEFONU DA ÜŞÜRMÜŞ

SERKANEHIR | 27 November 2009 21:43

Evet yalnış okumadınız..Environ Laboratuvarlarında yapılan bir araştırma Cep telefonlarının düşük ısılarda fonksiyonlarının kısıtlandığını, çok daha düşük ısılarda ise tamamen işlevlerini kaybettiğini ortaya çıkardı. Şarjı tamamen dolu bir telefon, -23 dereceye kadar batarya doluluk oranını düşük olarak algılıyor, -34 derecede ekranlar okunamıyor, -40 da ise hiç bir şekilde çalışmıyor.Zaman zaman cep telefonunuzun ekranı donarsa veya kısa sürede şarj bitiyor sinyali verirse hemen telefonunuzu sarıp sarmalayın…Haber

Mektup-2: Acı Veriyor Çocukluğum

Kuduz maymun | 12 August 2009 10:04

Ben miyim neyim.
Ben miyim neyim.

Çocukluğumun bir kısmı Gümüşhane’de geçti. Orada yağan kar.. Bana çok fazla gelirdi ama sanırım boyum küçüktü de, ondan. Köyün bir ‘yokuş’u vardı. Yokuş dedin mi belli bir yerdi orası. Yukarıdaki mahallenin bütün eriyen karları çağlayan gibi yokuştan akardı. Yine de yukarıya gitmek için kenarlardan tırmanmaya çalışırdık.
Bir de Nuriye vardı. Aşağı taraftaydı evleri. Ağabeysi Zeki: Babamın öğrencisi. Nuriye bir gün evlerinin yakınında biriyle kavga etti. Üç yaşlarımda olmalıydım. Korkuyla baktım kavgaya. Nuriye’nin ayağında bir çiçekli basmadan etek vardı ayakbileklerine dek gelen. Derken Nuriye bir tekme savurdu. Etekleri açıldı. Ayağında don yoktu. Bu görüntünün bana nasıl garip geldiğini anlatamam.

Kış
Kış

Birkaç yıl sonra İstanbul’a geldiğimizde arkadaşlarım oldu. Evimizin önünde epey kar birikmiş. Yokuştaki su bana nasıl çağlayan gibi geliyorsa bu kar yığını da -hala- bana koca bir dağ gibi geliyor. Arkadaşlarım o dağın tepesine çıkmış oynuyorlardı. Ben de pencereden cıvıltılarını izliyordum.
Çok istiyordum ben de gitmeyi; ama uygun bir pabucum yoktu o havalarda giyebilmek için. Yoksulduk. Derken annemin giyile giyile eskimiş ve altlarına kimbilir kaçıncı kez pençe ve eriyen tabanlarına takviye yapılmış lacivert çizmelerini giydim. Annem benim pencereden bakıp durmama dayanamamış, çizmelerini vermişti. Çıkıp oynadım.

Döndüğümde çizmeler sırılsıklamdı. Burnum, yanaklarım, ellerim kızarmıştı soğuktan.
Paltom da yoktu.
Annem örmüştü kalınca birşey.
Bir pabucum yok diye annem ağladı.
Alamadığı için…

Merak edilen 25 soru!

yokumdiyor | 10 August 2009 15:49

Dünyaca ünlü BBC Focus bilim dergisi, yıllarca merak edilen bu 25 soruyu uzmanlar ve araştırmalar doğrultusunda yanıtladı.

1.Solaklar daha mı zeki?
Sanılanın aksine, yapılan araştırmalara göre solaklar sağ elini kullananlardan yaratıcı ya da zeki deil.

2.Kaşınmak ne demek?
Kaşınmak böcek ısırılmasına karşı bir savunma olan, cildin küçük bir uyarılmasıdır.

3.Ateşimiz çıktığında neden üşüyoruz?
Kişi terlemeden ya da kan basıncı yükselmeden, vücudunun ısısı yükseldiği için, üşüme hissi olur.

4.Soğan doğrarken neden ağlıyoruz?
Soğan doğrarken havaya gözlerde kaşıntı yapan lachrymatoryfactor enzimi yayılıyor. Göz de kendini korumak için yaşarıyor.

Şırfıntı..

koza86 | 02 April 2009 13:46

Soğuk bir yağ kandili altında,
dinliyorum seni;
Sular durulmuyor
Ağustos gelmiyor..

Apolloniks seni ısıtıyor sadece..
Oysa benim,
Ellerim ayrı üşüyor, yüreğim ayrı..

Sen bunları görüyorsun ve hep susuyorsun,
Hep susacak mısın böyle?
Şimdi yüzünü arıyorum,
Daha çook, arayacağım gibi..
Gülüyorsun !
Gülersin! Gül be şırfıntı..

Oysa ki ben sana ağustosu anlatacaktım,
Nasıl anlatırım, bir üvey ana gibi durursan karşımda?
Ağustos gelecek, artık üşümeyeceksin,
diyemiyorsun..
Demezsen deme be şırfıntı,
deme..

Telesiyejde Üşütmeyin!

zabun | 16 December 2008 05:22

Rossignol‘un Hit Jacket isimli ürünü, kış sporlarından hoşlananlar için kelimenin tam anlamıyla biçilmiş kaftan. Giysi, içerisindeki novonic ısı kumaşları sayesinde, günde 6 kez ve 20 dakika süreyle kullanıcısını ısıtabiliyor. Gerekli enerjiyi sağlayan lityum pil (aynı zamanda kontrol birimi), bir fiş ile bağlı olduğu giysiden ayrılarak şarj edilebilmekte. Isıtıcı malzeme, esnek ve yıkanmaya uygun. Giysideki diğer kumaşlar ise, su geçirmez ve nefes alabilir şekilde imal edilmiş. Fiyatı 700$.

Taşlarla ısının

d o g u h a n | 16 April 2008 23:52

taşlarla ısının
taşlarla ısının

Soğuk havadan dolayı üşüdüğünüzde size yardımcı olabilecek bir ürün. Tepsi gibi yuvarlak bir tahta tabakanın içerisine doldurulmuş taşlar ısıyı emiyor ve uzun süre muhafaza ederek ısıtıcı görevi görüyor. Bu cisim alttan bir mum ile ısıtılıyor. Üşümüş olan elinize bir taş alarak ellerinizi ısıtabiliyorsunuz. ısıtıcı, bu anlamda pek çok parçaya bölünebiliyor.