rev-cüm
Güzeldi elbet ıslak saçlarla rüzgarı delmek, ellerim böyle titremeseydi. Karşında hatırlayacağım gençliğim ve ömür denen yolun yarısına gelip gördüğüm düşlerden uyanışımdı beni sana getiren. Her şeyi geride bırakıp, bir eylül kabusundan tek kanadını kurtarabilmiş güvercin oldum. Birbirimize ait topraklarda basılmadık yer bırakmamaktı tüm gerçek, düş sokağına çıkma yasağını delerek.Ölümü gücendiren gaddarlıklarıyla, soluklarımızı sayıyorlardı.Ayaklarımızın altında yarım asırlık cehennemin kapıları açılmıştı. Bir yol vardı gittiğin ama ucunu göremediğimiz ve firarında kızgın demirlerdi ayaklarımıza yediğimiz. Sana yaklaştıkça kanadı tabanlarım. Sonra yine..ve yine.. Namlunun ucuyla dürtüklüyorlardı irisimize yerleşen öfkeli çocuğu. Oysa bir önceki mevsimlerde, içimizde patlayan baharlar vardı.Dedem pastanesinin üst katında, hep aynı masada beklerdin beni. Beşevler’de ki fen fakültesinden alırdın; Papazın Bağı’na gider, ayran içip gözleme yerdik. Gençlik parkında ilk koluna girişim, 3. caddede ilk koparılışımız..Ki zaten zor bulmuştum seni.. Hak etmediğimiz bir savruluşla sen bıyıkları kesilen kedi, ben bahtsız bedevi..Yıllar sonra İstanbul’da, taşkentin kalbinde birazdan yeniden kesişecek yollarımız. Senelerce kelimelerin altında ezilen biçare hüzünlerimiz ve gizlice gönderilen zarflar, pullardan sonra, kurulu düzenlerimizi az ötemizde bırakıp, gözlerimizde yıllarca öteye gidip dönmeyeceğimiz anı düşleyerek yürüyorum Çengelköy sahilinde. İşte şapkan, palton, kahvenin önündesin, işte karşındayım.Seni sesinden dinlemeyeli, öyle uzun zaman olmuş ki…Adımlarım hızlanıyor ve başımı omzuna dayıyorum. Yaşlanmış ellerinle saçlarımı okşuyor ve sesli düşünüyorsun; “geçti canım kızım, geçti..”
yorumlar
mücver lezzetinde bi yazı bu…
Ankara!!!!!!!!!! Bekle beni!!! hem de iyi bekle!sağol deja
bilemedim ne diyeceğimi..
şu vuslat nemenem şeyse kolaylaştıkça,ayrılığı dA kolaylaştırıyo gabi. şehirlere meyleden gönül,yarının tasasını yüklenen kişi kendi zindanını yaratıp birinin onu sikerteceği zamanı bekleyip tarumar olsun çağdaş devrim icabı. dejavuu yazın güzel.
kuruyan toprakla, yağmurun birleşmesi gibi bir yazı bu…
…
thing, harflerini kaybettin hükümsüzdür.Çıkar bir yerlerden az sonra:)
thing, sakin ol:)
Mahrum bırakmadığın müddetçe, tutuksuz yargılanacaksın
Bir şeyleri hatırlattığıma değil, hatırlattığım şeye içlendim. Rica ederim thingBana da bir bardak lütfen..!
dej koş, 69 da kaldı
ekon ya:))
ekon uleyn 🙂
deja, kop’ a, ona küstüğümü söyler misin:)
deja, kop’ a, ona küstüğümü söyler misin:)
Bir demet yasemenAşkımın tek hatırasıBitmiyor ayrılıkDinmiyor gönlümünHicran yarası
volver…
yüreksiz yazı yazılmıyor, ondan mı acaba?
dej…
efendim mak
deneme yaptım, en son 5 -6 yorum birden görünmüyordu, senin efendim’ inle geldi şimdi…bana sakın kimse mozilla kullan demesin, zaten onu kullanıyorum:((( ne bu cidden böyle! her yazıda kurdeşen döküyoruz…
bu slogan beni hep güldürüyor nedense
slogan haline getirdiler çünkü deja, haklısın:)
Linet’e döndüğünde ödev; Bu yazıya şarkı bulacak..
thing, süper tercih!
thingsana ödev; bilimsel bir şarkı paylaşımı yapacaksın:)
Seni istakbal için önce gelmek cihana,Ve başkasından almak sonra geliş müjdeni.Bir nefes dinlemeden yıllarca koşmak sana,Aramak her tarafta…Bulmamak asla seni.Suda,rüzgarda,kuşta senin sedanı duyupSeni beyaz çiçekli dallar içinde sanmak.Vuslatın rüyasını görmek üzre uyuyupHasretin azabına ermek için uyanmak.Başka bir şekle koymak her gün güzel yüzünü,Boyamak gözlerini bir siyah,bir maviye.Tek seni hayal için süzerek batan günü,Gece mahtaba dalmak,sen de dalmışsın diye.Seni anlatmak üzre yazıp her gün bir gazelGeçirmek ömrü yalnız sana dair eserle.Saçlarını çözerek hulya dizinde,tel tel,Bugün güllerle örmek,yarın menekşelerle…Tesadüf ümidinin bittiği müthiş andaDudağa kanla çizmek yeniden tebessümü:Seni istikbal için artık öbür cihanda,Dosta el sallar gibi,davet etmek ölümü..Faruk Nafiz Çamlıbel
güzel şiirmiş dejacım, okumamıza vesile oldun, teşekkürler!
Acılı Gecenin BitimindeYaşadığımı işitmek istiyorumBir ses uzaktan yakından ya da içimdenDüşen yaprak örneğinKağıt hışırtısı olsunYa da eski tahtaları içten kemiren bir kurdun çıtırtısıBir inilti derindenDamlayan suBir elektrik düğmesi çıt diyeÇok uzaklardan yankılanan duyulur duyulmazİçimdeki mağaralarda besler büyütürümHer ne olursa olsun bir sesYeter ki bana ispat etsin yaşadığımıYaşadığımı görmek istiyorumBir ışık uzaktan yakından ya da içimdenSesindeki pırıltıyaGözündeki ışıltıya benzerBir kibrit çakımıBir yanıp sönse yeterSabahın yağan toz mavisi göğsünde çıplakYa da gün batımı pembesi dudakBir yıldırım hızında çizilsinBir şimşekçe yazılsın karanlığımBir fener ki uzaklığı bilinmeyenBir yıldız parlayıp sönenDişlerinin aydınlığınıİçimdeki mağaralarda besler büyütürümHer ne olursa olsun bir ışıkYeter ki bana ispat etsin yaşadığımıYaşadığımı duymak istiyorumBir ısı uzaktan yakından ya da içimdenTenine ilk dokunduğum zamankiElini ilk tuttuğumYüreğimi kanatlandıran o titreşimKanı geçiyor kanıma sandığımÖyle bir değdin ki varla yok arasıVe sevgiyi sende bulduğum ilkO ılıklığa değinmek yerineUzak düşlerde olsa da yeterİçindeki mağaralarda besler büyütürümHer ne olursa olsun bir değiniYeter ki bana ispat etsin yaşadığımıYaşadığımı koklamak istiyorumBir koku uzaktan yakından ya da kendimdenKulak memelerinde şebboySaçlarında o kokuKi öptükçe öpüldükçe büyüyenHer yel estikçe getirir düşlerimeKoklarım çok uzaklardaki anılardan seviyiBir yel esmiş mi esmemiş miBir kıpı dal oynasaBir yaprak kıpırdasaDuyulur duyulmaz olsa daİçimdeki mağaralarda besler büyütürümHer ne olursa olsun bir kokuYeter ki bana ispat etsin yaşadığımıYaşadığımı tatmak istiyorumBir tat ki uzaktan yakından ya da kendimdenAğzımda dilimde damağımdaBir buruksu mutluluk sandığımSalt benim diye aldandığımKendi yalanlarıma kandığımArttı yaşadıkça duyduğum acıYitirmemek için o acıyı çoğaltırımİçimdeki mağaralarda besler büyütürümHer ne olursa olsun bir tatYeter ki bana ispat etsin yaşadığımıAziz Nesin
Babama Selam SöyleKarlı bir akşamdı ankara’da;Son kez elele yürümüştük,Bitmesin istediğimiz yola.Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.Yazarsın bana demiştin.Bende yazarım sana sık sık.Ağlıyordum….Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı.Elimi daha sıkı tuttun,Anlıyordun….Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbim,Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin,Kelebekleri kitap arasında kurutma,Sık sık fotoğraf çektir, yolla bana,Kitaplarım sana emanet,İncitme kimseyi, kin büyütme kalbinde…Beni bekle…Yol bitti, gidiyordun artık; gittinSokakta gördüklerimi, filmlerdeki aktörleri sen sandım bir süre,Kin büyütmedim kalbimde söz vermiştim sana diye,Kitaplarını okudum, kelebeklerine dokunmadım,Öğrendiğim çiçek adlarına yenilerini ekledim,En çok fesleğeni, çoban heybesini, akşam sefasını sevdim.Seni beklerken çok şey öğrendim,Yolunu gözlediğim, sevdiğim ilk adam…Nasıl olsa bulacaktır diye, her görüşümde aynı sesle seslendimUçak, babama selam söyle!Beni kötü rüyalardan uyandıran sevdiğim ilk adam…Bir bilsen seni nasıl özledim…Kar yağıyor şimdi, otuz yaşım bitti,Kitapların bende, kelebekler gibi kar taneleri,Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi;Selamını aldım babacığım,Kin büyütmedim kalbimde….Küçük kızının gözleri hala senin çiçeklerinde.Uçak, babama selam söyle!Uçak, babama selam söyle!İclal Aydın(Şarkı bulamadım ama bu şiiri ne zaman okusam dinlesem, burulur içim)
Linet’ cim tuttun bulutları koydun önüme, bize yağmak düşüyor..
SUSARAKGüneş altında söylenmedik söz yokmuş..Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik…Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde….Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor…Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim …Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde
ben sana mecburum bilemezsinadını mıh gibi aklımda tutuyorumbüyüdükçe büyüyor gözlerinben sana mecburum bilemezsiniçimi seninle ısıtıyorumağaçlar sonbahara hazırlanıyorbu şehir o eski istanbul mudur?karanlıkta bulutlar parçalanıyorsokak lambaları birden yanıyorkaldırımlarda yağmur kokusuben sana mecburum sen yoksunsevmek kimi zaman rezilce korkuludur………………..Attila İlhan
YOKKitabımı sana adamak istedimGözlerine baktımGözlerin yokÖpmek istedimYüzüne baktımYüzün yokTutmak istedim eliniElin yokIsıt sözlerimi yüreğe işleyen kulakların yokAnlat bana bişey anlatDilin yokHaydi yanyana yanın yokKitabımı sana adamak istedimAdın yokGüvercin getirdi şiirimi geriyeBu dünyada anlattığın kadın yok..