Şimdi zaman değişti hiçbirşey eskisi gibi değil ne kadınlar kadın ne kızlar kız… Kadınların hepsi herşeyi otomatik yapıyor-Ne yaptın hayatım nasılsın?-ay sorma çamaşır yıkadım, bulaşık, yemekDügmeye basmayı bile kaydadeger işten sayan yeni nesil kadınlarıyız. Odun taşımayı, su kaynatmayı, halı yıkamayı, yorgan kaplamayı bilmeyiz biz. Bilenin de kıymetini hiç bilmeyiz.Evlenirken çeyizler bile değişti, nerde dantel takımları, kanaviçeler, yatak takımları, raf örtüleri, saten yorganlar, yün yataklar, havlu kenarları…Artık çeyizler hazır nevresimler, kenarı makine süslü havlular, elyaf yorganlardan oluşuyor. Kettle, blender, mikser, klozet takımı, bulaşık makinesi varsa tamamdır gerisi mühim değil.Kız annesi olarak bende hevesleniyorum birşeyler biriktiriyorum koltugun altında hediye gelen havlu bilmemne gibi şeyleri saklıyorum ihtiyacım olanı içinden alıp kalanı kızıma ayırıyorum. Kız beşikte çeyiz sandıkta demişler atalarımız.Geçen gün kayınvalidemin sandıgını karıştırma fırsatı bulduk resmen geçmişe yolculk yaptık. Naftalin kokuları içinde kullanılmaya kıyılmamış otuz yıldan fazladır saklanan havlular, kayınvalidemin ilk saçı ölçtüm 45 cm. şimdiki gibi beyaz değil kestane rengi doğal ve güçlü bir saç destesi, rahmetli kayınpederimin kol dügmeleri, kayınvalidemin nişanlığı, eskiden hatırladıgımız lux ve rexona sabunlar ve daha bir sürü el emeği göz nuru kullanılmaya kıyılmamış şeyler.

İstedigini alabilirsin dedigini duyar duymaz içimde oluşan yagmalama istegini frenledim çok çok eski olup 40 yıldır çeyizinden çıkarıp kullanmaya kıyamadıgı şeylere ilişmedim. Bir kaç havlu ve mutfak önlügüyle yetindim.

Sandıkta karşıma eşimin bebeklik tulumu, sünnetlik maşallahı ve şimdilerde 36 yaşında olan görümcemin bebeklik battaniyesi de çıktı .Modelleri değişik te gelse hepsi el emegi kokuyordu hazır alınmış hiçbirşey yoktu aralarında. Dikilmiş yada örülmüş bebe elbiseleri…Bayramlarda toplanan mendiller bile deste deste sandıkta duruyordu, renk renk üçgen katlanmış bir sürü mendil..Ve kayınvalidem tarafından hatırlanan gençlik günleri.

Sözünü aldık bizim çocukların çeyizleri olarak paylaşılacak o sandıktakiler. Yabana atamayız mis gibi naftalin kokan annemizin ergenlik çagında işlemeye başlayıp evlenmesine kadar anca bitirdigi ama kıyıpta kullanmadıgı kanaviçe yatak takımlarını.Bizlerin kıymetini bilmedigi güzellikleri belki çocuklar degerlendirir.Sandık açıldıkça hikayeler de döküldü ortaya gençlikte bilmedigimiz akordion eşliginde yenen yemekler, iflas edilince zor günleri anlamaması için o sıralar ilkokula giden eşime özel yapılan köfteler, bir gecede dikilen bayramlıklar, örülen kazaklar, mezuniyet öncesi telaşla hazırlanan kıyafetler…her tarafımız geçmiş koktu bir anda..Evlenene kadarki hayatı köyde geçen kayınvalidemin evden çıkar çıkmaz ilk çeşme başında cebinde sakladıgı igne iplikle nasıl eteginin boyunu kısaltıp eve dönerken hemen o dikişi söküp nasıl uzattıgını da ögrenmiş olduk.Sandık hikayeleri anlatmakla bitmez ama içindekiler gerçekten çok güzeller anı kokuyorlar acaba ben ileriye ne saklayacagım bugünlerden ya da anlatacak neyim olacak düşünmeden edemiyorum.Birkaç gün önce sandıgı bir komşuya verdiğini söyledi kayınvalidem içim acıdı neyseki içindekiler bir hurca doldurmuş. Sandık gitti ama içindekiler duruyor. Çok yer kaplamaması için bazanın altındalar şimdi. Şu an toprak altında olanların kokularıylai anılarıyla,emekleriyle dolu bir dolu eşya ve baza ilişkisi ne tuhaf…