bildirgec.org

çeyiz hakkında tüm yazılar

Bir Gecenin Koynunda İki Yalnız Döşektik Biz

kahvekokusu | 23 November 2009 16:59

fotografmakale.wordpress.com/2008/11/12/sandik/
fotografmakale.wordpress.com/2008/11/12/sandik/

Çeyiz sandığında saklanan oyalı yazmalar gibi gün ışığına çıkarıyorum senden biriktirdiklerimi. Sandık sarısına bulaşmış düşlerimin gelin kuşağı kırmızısında kanayışı akıyor gözlerimden. Gidilmemiş bir masal şehrinin kapısı kilitlenmiş üstüme. Cezalı çocuk kimliğim kapatılmış odaya, çığlık çığlığa ağlıyor yine. Dilimde acı biber tadı… Senin kadar yaralı, senin kadar aşka küskün bir düş yanığıyım şimdi ben de…

Anne, ben yazmadım bu masalı…

her iş bitti leğen örtüsü kaldı.

nazokiraze | 10 January 2009 21:21

Büyüklerimiz her iş bitti leğen örtüsü kaldı demişler ve ben o sözü çok severim hayatımızda pek fazla gereksiz şey yok mu? El emeği göz nuru diye yıllarca emek verilen sonra kullanılmayan,begenilmeyen, sandıklarda,dolaplarda çürümeye bırakılan pek çok şey yok mu? Atsan atılmaz satsan satılmaz kıyılıpta kullanılmamış bir işe yaramayan veya yaradıgı dönem geçmiş bir sürü şey..

Kayınvalidemin sandıgı adlı yazımda bunlara benzer şeyleri yazmıştım, ancak iş sandıkla bitmiyor. Ben 4 yıl evvel oğluma hamileyken kayınvalidemin yanına taşındım kendisi yalnız diye şimdi o kızının yanına yerleşti ben eşimle yaşıyorum ancak ilk geldigimde büyüklerin zamanında çok yokluk gördüklerinden mi? yoksa cimriliklerinden mi bu kadar tıktıkıcı olduklarına uzun süre anlam veremedim. 2 yıl önce evdeki tüm eşyaları yenileriyle değiştirene kadar sürekli bir şeyleri atmakla geçirdim. Annemiz ruhsat verdi kızım bana bakma ben kıyamıyorum sen diledigini at hiçbiri işe yaramıyor dedigi halde elimi bir şeye atsam aa o ayakkabılar 30 senelik hiç giymedim kıyamıyorum saklıyorum veya bu pardesünün modası geçmiş ama yine de dursun diye yıllardır el bile sürmedigi şeyleri hem at diyip hem attırmıyordu. Sonra görümcem sen o yokken buldugunu at dedi. 2 yıl boyunca kıyıdan köşeden bulup attığım giyilmeyen kazakların, eski çarşafların, kaçık çorapların, çürümüş yünlerin haddi hesabı yok küçücük eve bu kadar şey nasıl sıgmış bilemiyorum oysa annemiz çok titiz kadındır kıyamadıgı sakladıgı şeylerde nizamlı şekilde dizilidir orda burda.

birkaç evlilik hikayesi

nazokiraze | 25 December 2008 11:24

Çevremde yeni insanlar tanıdıkça ya da tanıdıklarımdan yeni hikayeler duydukça hayata bakış açım değişiyor. İnsanlar neler yaşamış, biz neler yaşamışız ve daha da neler yaşayacagız…..

Hayat kurmak kolaymıymış eskiden şimdi daha mı kolay bilemiyorum, evliliklerin kıymeti ne zaman daha çok biliniyordu bir sürü soru var kafamda.

Annem küçük yaşta evlenmiş babama kaçarak ,Annem laz kızı yaş 14 babam karayagız Arap Tophane delikanlısı iki göz oda tutup kaçmışlar. Evlendikleri gece annem uyumaya yeltenmiş babam annem henüz idrak etmiyor evliligi ses etmemiş. Ertesi gün ağlayarak annesine gitmiş annem babam ona el sürer diye korkarak.( şimdi 14 yaşında bir kız bu kadar safmıdır) Evlilikleri düzene girene kadar annem annesinde kalmış.

kayınvalidemin sandığı

nazokiraze | 24 December 2008 10:28

Şimdi zaman değişti hiçbirşey eskisi gibi değil ne kadınlar kadın ne kızlar kız… Kadınların hepsi herşeyi otomatik yapıyor
-Ne yaptın hayatım nasılsın?
-ay sorma çamaşır yıkadım, bulaşık, yemek

Dügmeye basmayı bile kaydadeger işten sayan yeni nesil kadınlarıyız. Odun taşımayı, su kaynatmayı, halı yıkamayı, yorgan kaplamayı bilmeyiz biz. Bilenin de kıymetini hiç bilmeyiz.

Evlenirken çeyizler bile değişti, nerde dantel takımları, kanaviçeler, yatak takımları, raf örtüleri, saten yorganlar, yün yataklar, havlu kenarları…

AYNALI SÜPÜRGE

nazokiraze | 10 November 2008 10:55

Daha evvel verilmiş mi diye aradım taradım bulamadım. Varsa da ne yapalım. Sevgili majorian yatak mevzuu isimli yazımda bana bir fikir verdi. Kendisi aynalı süpürgeden bahsetti aklıma geldi bende onu yazmak istedim.

Aynalı süpürge uğur getirmesi için çeyize konulurmuş.( açıklama burda) Edirne kültürüne ait hoş bir gelenektir aynalı süpürge , sapına çakılan çivinin adı kabaradır. Eskiden gelinin saflıgını temsil ettiği için her çeyize konan aynalı süpürge şimdi sadece turistik hediyelik eşya olarak satılmaktadır.

yatak mevzuu

nazokiraze | 09 November 2008 19:11

Bu aralar hepimizde bir eskiyi özlem, hatırlama, geleneklerimizi yazma durumu var. Video, çıkrık, dibek vs. derken ben yine birşeyler yazmak istedim. Şu an unutulmaya yüz tutmuş, hatta kullanılmayan şeylerden.Yataktan, yorgandan, yastıktan bahsedeyim.

Mesela nevresimlerden önce analarımız, ninelerimiz tarafından koca koca devasa ignelerle kaplanan yorganlardan. Nevresim yaygınlaşınca amma sevinmiştir zavallılar.

anne-kız diyalogları 3

guldunya | 08 January 2008 09:05

Yıl 1996, üniversitede öğrenciyim. Final tatilinde memlekete geldim ve yeni çıkacağım öğrenci evi için annemin eşyalarını didikliyorum.
Kız: Annneee, anneeeciiiim!
Anne: Efendim, ne oldu?
K: Birşey olmadı da, birşey sormam lazım. Gelir misin?
A: Hah, onları niye indirdin?
K: Anne bana kilim lazımdı. Dolabı karıştırıken buldum, bu ne?
A: Röpdeşambur (bu böyle mi yazılıyordu? Neyse..)
K: Görüyorum da, babama geçen yıl bir sürü para verip almadık mı? O daha eskimedi ki! Yoksa ülke röpteşambur üretiminde kısıntıya gidecek, sen de önceden depoluyor musun? eki eki eki
A: Ha ha , pek güldüm. O senin çeyizinden.
K: Bak bu komik işte, anne. Bu mavi bornoz da aynı adama -ki o adam her kimse- ait galiba.
A: Aynen öyle. Beni oyalama yemek yapmam lazım.
K: Dur dur. Son bir şey: anne, bunların ikisi de “large” beden.
A: Ne olmuş?
K: Ya anne, evleneceğim adamın geniş omuzlu ve en az 1.80 boyunda olacağına dair mutlak bir inanca sahipsin. Ama türk erkeklerinin ortalama boyunun 1.70-1.75 civarında olduğu gerçekliğine kendini alıştırsan iyi olur. Ayrıca ya ben bir pigmeye aşık olursam ne yapacaksın? Hayata mı küseceksin? Yoksa beni canımdan mı bezdireceksin?
A: Taze fasulyeyi kır, iyice yıka, fazla suda haşlamadan kavurarak pişir.Bana bak, yemeği sakın eritme. Ben melahat’e kadar gidiyorum. Akşama dönerim.

Sevgili Küfürbaz

buddhala | 26 September 2007 09:34

Hayalini kurduğu imkansız geleceğin görkemli girişimlerini, mütevazı başarılara tercih edecek kadar… ayağına konan sinekleri pusuya yatıp bekleyecek kadar… sevdiği sırları, söylemeye değer arkadaşı olmayacak kadar… boşalan sokaklara bakıp acı tatlı sigara içecek kadar…

anne-kız diyalogları

guldunya | 23 July 2007 16:09

K- şu dolabın üzerinde neler var?
A- seni ilgilendirmez.
K-yaa, niye gizem yaratıyosun ki, dur bi bakayım.
…..
K- anne bu ne?
A- ne ne?
K- şu elimdeki gecelik ile tül arası tam olarak niteleyemediğim aparat?
A- senin çeyizinden
K- anne buna para mı verdin?
A- ne varmış, herkes kullanıyor.
K- ya anne anlatamadım. Bu gecelik süsü verilmiş kıyafeti elinle şöyle bir tuttuğunda karşı taraf görünüyor?
A- niye beğenmediğini anlamadım. Ne var ki bunda?
K- annecim sorun da bu zaten, bunun bir şeyi yok ki?