www.greatrail.com/media/10270703/Lake-Como-2-.
Dün bir yerdeydim, oldukça mavi ve yeşile boyalı bir yerdi. Aslında anılarımı düşündürecek tanıdık bir yer değildi, fakat anılara derin bir atlayış yapacak kadar sakin ve dingindi. Etrafımda üç beş arkadaş vardı. Onların ikisi sevgiliydi zaten, mavi ve yeşile bir yolculuk yaptılar. Kalan iki arkadaşta balık tutmayı yeğledi. Ben balık tutmayı beceremem! Yalnız bir başıma kaldım masa da ve bu aslında tanıdık olmayan doğa, bana başka başka doğalardan tanıdıklar getirdi. Bir an, bu göl ve alabildiğince yeşil alanlar memleketimden görüntüleri gösterdi bana. Çok, ama çok derin bir nefes aldım ve beş altı saniye tuttuğum nefesi üflerken o an beynime hücum eden anılarımın yoğunluğunu üflüyordum. Koskocaman anılarım nokta olmuştu beynimde, ama çok fazla noktalardı onlar. Her noktayı bazen hatırlamanız zor olsa da çizgiye döndürürsünüz olabildiğince. Aslında hafızanızda hala koskocaman olan anılar, nedense ne kadar zorlasanız da o anınızın oluşturduğu çizgiyi, nokta nokta çizilmiş değerlerde hatırlarsınız. Çoğu zamanda anılarınızı es geçer, hatırlamak bile istemezsiniz.
Bir nokta anı geldi aklıma, içinde birçok noktaları barındıran. O noktanın içinde biri haykırıyordu, benim evvel zamanlarımın birinden. ‘Bir yürek konuşuyordu’ desem, tabi ki ‘yürekler konuşmaz’ dersiniz. Peki, o yürek ‘iç sesleri ile konuşuyor’ desem, olabilir dersiniz.
Ben de olabilir dedim. Bir yürek vardı o zamanlar, ‘hani büyüdüm ben’ demenin başlangıcı olan zamanlardan. Hani gölgesi bile sizi heyecanlandıracak o evvellerden ve işte bazen o evveller sizi tatlı bir gezintiye çıkartır, nokta anıların koynunda kalan kırıntılara..