Küçük renkli bir düş’sün benim için…Yıllar öncesinden kalan. Bir yanımın temelli unutmak istediği bir yanımınsa unutmaya kıyamadığı ve bunu kendine itiraf edemediği bir düş…Renkli bir düş. Bazı düşlerin içinde, düş olduğunu bilirsin. Düşün içinde yol almanın kazanç olmadığını bile bile yürürsün yine sıcaklığın çıplak ayaklarına basa basa.Bir yanın yanar, (bir sessss) ‘Dikkattt eetttt!!!!’ diye fısıldarken bir yandan, sen o sesi göz ardı edip, ‘Aman duymuyorum seni’ deyip; gece yarısı saat 00.05’i gösterirken 630 km gitmek için, ‘O’nun için terminalden el sallayan ellere bakarsın, yukarda ay varken, aklında o varken…Düş vardır, düşün içinde düş vardır. Düş ki, her düşün içinde -o düşlerde düşsen de- o vardır; o! Düştür o!Bile bile gidersin. Yana yana. Aslında yandığın için gidersin. Bilirsin ki, her zaman böyle yanmaz insan. Gökyüzü her zaman böyle değildir inan, böyle ağlamaz yağmur, böyle bakmaz ağaçlar gün aşırı, bilirim; inan… Ben gördüm. Bir düştü…Yıllar önceydi. Gözlerinin içinde küçük küçücük bir çocuk saklıydı. Hem saklıydı hem oradaydı. Hem gizli hem apaçık. Yakıyordu içimi o Kızılderili ruhu. Yanacağımı bilsem de, düş olduğunu bilsem de; her masal kendi içinde masal olduğunu bilmez mi, söyle? Söyle hala yanmıyor mu için -onun için- aramıyor mu bedenin, ruhun zindanlarında gecenin gardiyanları oynamıyor mu us aşırı?Aşırılığı bulmadın mı onda? Sesi rüzgarın sesiydi, nefesi tamamiyle tılsım… Bakışları önceki enkarnelerinin hepsini getirip koymuyor muydu önüne; ne olur söyle, yalan mı? Yalan mı hala, hala uyuyamadığın ve gece saat 03.45, çılgın bir rüyadan fırlamışken bedenin ve ruhun tutsak; yanında aniden sersem bir koku yok mu, onu sana çağıran ve seni ona mahkum eden?Söyle yalan mı? Herkes o değil mi hala, her dudak sadece onun dudağı ve her dil -eğer onun değilse şayet- lezzetsiz ve takatsiz bir tasavvurdan geri kalandır ancak…Söyle yalan mı, yalan mı bakışların; saçma sapan ve anlamsız yerlerde dahi onu görmüyor musun? Onun saçları değil mi karşıda dalgalan yelken ve matem?Söyle fısıltı bir ten ve doku… Hangisi onu sana getirir, hiçbiri. Evet, hiçbiri. Eğer o artık, o değilse şayet; dünya deniz, ruhunu satın almış olsa da -kahpe bir pazarlıkta çoktan oynanan bir oyunsa- dünden kalmış yarına çıkması mümkün olmayan; söyle, gözlerindeki bakış hatrına söyle!Yalan mı, yıllar geçti, geçmiyor matem! Geçmeyecek, sarsılmadan bedenin ve ruhun. Ruhundaki isyan sana pusu kurmuşken, kör kuytu kırbaçlara yazılmış mahzenken geçliğin; bilirsin ki, güzelim, bilirsin; bedeninin ve ruhunun her ilmiği ne yazık ki, bilir; sensiz o ve onsuz sen bir ziyansın ziyan. Sadece.