bildirgec.org

unut hakkında tüm yazılar

Seni Unutmak İçin

karuma76 | 19 July 2010 12:18

Tuttuğum şu eller
Ettiğim tatlı sözler
Baktığım farklı gözler
Seni unutmak için

Seni unutmak için uğraşım
Benliğime açtığım büyük savaşım
Tükeniyor her saniye naaşım
Solan manolyalar seni unutmak için

Defterime karalar düştü
Gözlerime hasret acısı düştü.
Bahardayız kışlar bana gözüktü
Son düşen yaprak seni unutmak için

Yazdığım son şiirlerKurduğum hayallerimÖzlenen hatıralarSulh düşmüş şu bedenimDün gece de sayıkladımCehennem gecelerimAğlayan kırmızı gülVapurda ümitlerimDüştüğüm kara toprak
Seni unutmak için.

kavuşması mümkün olmayan tılsım üzerine bir önceki yüzyıldan buruşmuş mektup…

astral | 17 November 2009 10:46

Küçük renkli bir düş’sün benim için…
Yıllar öncesinden kalan. Bir yanımın temelli unutmak istediği bir yanımınsa unutmaya kıyamadığı ve bunu kendine itiraf edemediği bir düş…

Renkli bir düş. Bazı düşlerin içinde, düş olduğunu bilirsin. Düşün içinde yol almanın kazanç olmadığını bile bile yürürsün yine sıcaklığın çıplak ayaklarına basa basa.

Bir yanın yanar, (bir sessss) ‘Dikkattt eetttt!!!!’ diye fısıldarken bir yandan, sen o sesi göz ardı edip, ‘Aman duymuyorum seni’ deyip; gece yarısı saat 00.05’i gösterirken 630 km gitmek için, ‘O’nun için terminalden el sallayan ellere bakarsın, yukarda ay varken, aklında o varken…

Git kendine başka yalanlar bul…

arseli33 | 14 December 2007 09:20

ayrılık
ayrılık

*Günler geçti ,aylar ,yıllar…Kalbimin kırık aynalarında senin yüzünü görenler , dönüp gittiler.Biz diye birşey kalmamıştı oysa bizden geriye tek kalan sararmış fotoğraflar bir de kalbimin dinmek bilmeyen sızısıydı.
Bir sigara yaktım ,radyoyu açıp sıradaki ilk parçayı kendim için tuttum. ” yinede tanıdı gönlüm yaşadı bir kusursuz aşk bütüttüm sana pişman değilim” Pişmandım, zaten aşkların en kusurlusuydu büyüttüğümüz.En büyük kusur da seni hayatıma ortak etmemdi.
Yaşadığım hiçbir aşkı bıçak gibi kestirip atmamıştım ben.Vicdanı olan biri de böyle yapar zaten.Yanlışları doğruları sorguladım ,yanlışlar doğruları götürdü.Evet bu aşkta hiçbir doğru yoktu.
Bilgisayardaki resimleri bugün silmeliydim artık.Msn’yi açtım , resimleri çıkardım.”belki bir gün özlersin bu şarkıyı ne zaman dinlersen hep beni anımsa, bu şarkıda sana olan hislerim var”yazan bir ileti.
Belki bir gün özlersin
Başka adamlarla, başka şehirlerde yürürken
Seçtiğin bu hayat ,geçtiğin son adam
Yasal acılarından hatta yalnızlıktan
Sessiz harfler seçersin
Başka adamlarla, başka şehirlerde belli etmezsin
Sil gözünün yalnızlıklarını
O an fısılda duvarlara adımı
Bin bıçak var sırtımda biniylede adaşsın
Herbiri hayran sana…
Bu sefer amacımdan caymayacaktım.Seni hafızamdan kazımıştım çünkü.Sırada sana ait anılar vardı.Gözlerim dolu dolu, dondurduğumuz tüm anları sildim.Bütün anılar geçmişin çöp kutusundaki yerini almıştı.
Şaşkındım , onca acının ,gözyaşının ardından yapamadığım şeyi nasıl olduda bugün başarabildim diye soruyordum kendi kendime.”İçimdeki o tarifsiz sevgi , şimdi tarifsiz bir kinle dolu olmalı” diye düşündüm.
Ve msn’de engelli aşkların en büyüğü.Aylardır verdiğim mücadelede, galip gelmenin huzuru doldu içime.
Güneşin altındaki her hastalığın
Ya vardır bir çaresi ya yoktur
Eğer varsa aramalı
Eğer yoksa unutmalı*

Ben nasıl yokolabilirim ki?

nisyankar | 01 December 2001 06:40

Son günlerde unutmanın ne demek olduğunu ya da yaşamımda ne kadar derin büyüdüğünü anlayarak saatlerce ayakta kalabiliyordum. Kitap okurken ya da sabit sobanın kızaran demirlerine bakarak…

O kadar arttı ki unutkanlık ya da adı neyse bilmediğim şey. Sobanın o kızaran demirlerinde ya da alı kilim desenlerine 3 boyutlu resimlere bakar gibi bakıp orada çeşitli derinliklerde farklı nesneler görebiliyorum. Sadece bunlarla da kalmayıp artık başka insanlara da zarar vermeye başlamış olmam aslında beni bunalıma sokuyor. Bugün yoldan taksi çevirdim bilgisayar kasamı bi yere götürüp bırakıcaktım. Yerler ıslak olduğu için kasayı ilk başta kasayı yanıma almayıp taksiyi evin kapısına götürüp yoluma devam edeyim diye düşünüyordum. Evin önünde duracağımı unutup (ya da evi unutup) taksiyi 50 mt. kadar ötede durdurdum geri gidelim de demedim garip olmasın diye. Koşarak eve geldim. Kasayı aşağıda görmemiştim. Evden başka birşey alacağımı zannediyordum o an. O birşeyi hatırlamaya çalışırken botlarımı çözerek odama girdim. Odamda dolanırken oğlum sen gitmedin mi şeklinde bir ses duydum! Annem aynı zamanda bilgisayarını ne yaptın diye de sordu. O an kasanın aşağıda olduğu aklıma geldi fakat vakit bana göre baya ilerlemişti. Taksi hala bekliyor olamazdı. Azcık oturmak için çekyata yöneldim. Biraz sonra sokaktan korno sesi yükselmeye başladı. Taksici yarım saattir aşağıdaydı. Panikledim. Gidip o ana kadar yazan paray versem adam beni dövebilir diye düşündüm. Evden çıkmamak en iyi çözüm diye de düşündüm. Öyle de yaptım fakat en iyi çözümün bu olmadığını sonradan anladım. O kadar sıkılmıştım ki. Yağmurlu bir havada ekmek parasını çıkarmaya çalışan bir adamı boş yere bekletiyor durumuna sokmuştum kendimi. O an annem pencereye yöneldi ne bu korna sesi diyerek. Onu engelledim. Dur bakma şeklinde geçiştirmek istedim. Sonra kapı zili çalmaya başlayınca durumu izah etmek durumunda kaldım. Ufacık bir olayı kocaman bir kördüğüme soktum. İntihar etmeyi düşünmedim de değil aslında. Cidden çok kötü oldum fakat yapacak hiçbirşeyim yok gibiydi. Adam bir süre daha zili çalıp apartmana girip kapımıza kadar geldi. Evi bilmemesine rağmen. Kapıyı açmadım ve açmak için direten annemi engelledim. Evden hiç çıkasım yoktu fakat çıkmak da zorundaydım. Herşeyi unutmak için uyumayı seçtim.

Ama hala uyuşmuş değilim 🙁