Yüzünde hayat taşıyan kadınları sevdim ben .Eski aşklarını bir bıçak soğukluğuna hapsedenleri değil ,Acılarını yüzündeki fay hatlarında taşıyanları .Dudaklarındaki yarayı rujun iki kat dibine hapsedenleri değil ,Gururla yaralarını kanatanları sevdim .Elleri çalışmaktan nasır tutanları ,Çalışmaktan ve ezilmekten taşırken bir mısır çitinin altında beli kambur olanları .Hayat kadınlarını değil , hayatın kadın omuzlarına yüklediği yükü kaldırabileni sevdim .Namus sohbetlerinde çarşaf örtüneni sevmedim . Namusluca yaşamak için ve muhtaç olmamakİçin şerefsizin lokmasına bedenini takas yapanı sevdim parayla Lidyalılara inatla .Gözleri yorgunluktan şişen ve ayaklarındaki kara suları arıtıp da çocuklarına içireni sevdim akşam üstü çay tadında .Ve dayak yemişte olsa kocasından komşu muhabbetlerinde mora boyanmış gözüyle gülebileni .Geçmişini doktor yasaklamış olmasına rağmen sigara dumanına boğan yetmişlik kadınları .Ve yetmişlik rakı sofralarında hayalinin kurulduğu o Afroditleri .Yüzünde aşkı sevgiyi emeği taşıyan kadınları sevdim ben .Sahtelikten uzak kaybettiklerini yanına kâr diye alanları .