Yav agent senin yaptığın iş mi sanki ?Zaten belgede sahte çıktı.Türk Silahlı Kuvvetleri düşmanı hain fettoşçu yobaz kesimin morali bozuk.Baksana çıtları çıkmıyor.fotokopinin fotokopisinin fotokopisi belgeyle TSK yı suçlayan andavalların mumu yatsıya kadar yanar.Ahmet Altanın çüküyle gerdeğe giren denyolar; dua edin götü kaybetmediniz ( Şimdilik )
fotokopi belgeyle savcıları meşgul edecekler. şüphenin alasını (@kop ikinci a’ya bir şapka lütfen) yıllardır görüyoruz da hukuku fotokopi cennetine alet eden bir iktidarı da ilk defa görüyoruz. bu da oldu canım memleketim. günlerdir yazılı ve görsel basında konuk edilen imza inceleme uzmanları bangır bangır belgenin ıslak imzalı hali olmadan incelemenin tam olmayacağını ifade ediyorlar. belge varsa ve ıslak imzalı ise ortaya çıkması gerekir. yoksa bütün çabalar nafiledir.
Başbakan’ın ailesinin her ferdine İstanbul’un Kısıklı’sında ayrı ayrı 5 tripleks (üçer katlı) villa birden alarak “villalı hayata” atlaması “yenilmişliğin yenmişliğe dönüşmesi ve gelişmesi”dir.Destanlık başarıdır.Destanı yazılmalıdır.Marşı da bestelenmelidir.Nasıl ki Cumhuriyet’i ilk kuranların, yokluktan yoksulluktan kurtulmanın haykırışı olarak şair Behçet Kemal Çağlar ile Faruk Nafiz Çamlıbel’e sözlerini yazdırdıkları; “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan (…) Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” diyen “10. Yıl Marşı” yazıldı, şimdi bunun yanına bir “80. Yıl Marşı”nı koymanın zamanıdır.Yeni şairler bulunmalı.Yeni marş yazılmalıdır.Sözleri şöyle olabilir:“Çıplaktık!Hamama girdik nalınla!Mağduriyeti yendik.20 yılda…Villalarla ördük hayatı paha biçilmez malımla.”***Gerçekten de 20 yıl önce Başbakan, belediye başkanı olmadan önce, partisinin İstanbul İl Başkanı iken; tapusuz araziye ev yaptığı için kondusunu yıkmaya gelen dozerleri önce Atatürk posteri ve Türk bayrağı göstererek; olmadı taş atarak, zırhlar giymiş çelik kalkanlı polisi de geri püskürterek korumaya çalışan milyonlarca garipten-gurebadan biriydi. 15 yıl önce Kasımpaşa’da sahibinin adı Hasan Basri Yıldız (şimdi Denge Araştırma şirketinin Başkanı) olan 2 katlı kagir bir evde kiracı olarak oturuyordu.Sonra Üsküdar’a taşındı.Üsküdar’da Emniyet Mahallesi’nde partinin İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi ve gıda toptancılığından zengin Reşat Sözen’in binasında oturmaya başladı.15 yıl rüzgar gibi geçti.İstanbul Çamlıca sırtlarında Allah’ın bahşettiği yeşil rengin ne kadar çok tonu varsa hepsinin bulunduğu ve Kısıklı halkının “yeşilin göbeği” diye tarif ettiği eski bir köşkün arazisinde yapılan 10 villadan 5’ine Başbakan talip oldu.Haber halktan gizlendi.Fakat satın alındı villlalar.***20 yıl gibi kısa bir zamanda 2 katlı kâgir evden 3 katlı önünde yüzme havuzu, bahçe kapısında özel korumalı, sabah bülbül sesleriyle uyanılan villaya taşındı.Başarı öyküsüdür.Ne öyküsü be…Destandır…Türkiye’de garipliğin-gurebalığın “kader olmadığının”, insanın hem politikanın en yüksek mevkilerinden biri olan başbakanlığa yükselebileceğinin, hem de zenginlerin cenneti dünyada inşa etme becerisinin somut adımı sayılan villalı hayata geçebileceğinin somut göstergesidir.Başbakan ispatladı:Türkler başarabilir.Yenilmişliği yenebilir.Türkiye’de bir aile babası, 20 yılda kiracı olarak oturduğu kagir evden kendi malı 1.5 milyon dolarlık villaya geçebilir. Sadece kendisini değil, ailesini de villalı yaşama geçirebilir.Bu, destan değilse nedir?Başbakan nasıl başardı?Ne yaptı, nasıl yaptı?Kriz yılında villaya taşındı.Anlatılmalı ve yazılmalıdır.Gazetelere röportajı, üniversitelerin iktisat fakültelerine dersi, camilere vaazı konulmalıdır.Yoksulluğun kökünü kazımak için “Başbakan’ın yenilmişlikten yenmişliğe dönüşüm modeli” her garibin, her gurebanın, her fakirin, her fukaranın bellemesi için “hızlandırılmış kurslar” düzenlenmelidir. Az gelişmişliğin sosyolojisi üzerinde çalışan Hindistanlı profesörler açıkça söylüyor ki, yoksulluğu bitirmek için kitlesel eğitim şarttır. Dolasıyla Türkiye’nin önüne altın bir fırsat çıktı.Uyarıyorum!Fırsat araya gitmesin!“Başbakan nasıl villalandı” adlı kitlesel eğitim dersi müfredata girsin.
ooooooo! tüm kolpa orduları toplanmış. hadi saldırıları bekliyorum, seviyesizleşilerinizi dökün, bende sizin telden başladım hemde içiniz rahat olsun yollu.yılmaz özdil’e cevabım. izmirle kıyaslasın görür farkını.
@uykusuz,işte diyorum ya fotokopi çek ya da bono olamayacağı gibi fotokopi belge de olamaz. aslı kimde ise çıkartsın mertliğini göstersin. yahut “aha orjinali burada bulundu” densin. Emniyet’e teslim edilsin. ne bileyim isimsiz adressiz postayla teslim edilsin ama gerçekler çıksın ortaya. o zaman hepimiz birbirimizin kaşelerini imzalarını birer belgeden bi makasla kesip çeklerin üzerine koyalım fotokopisini alalım bankaya tahsile gidelim. olacak iş mi? ergenekon’la bu kadar uğraşılmasının bir sebebi de budur. fotokopi cenneti bir mahkeme. ne olacak dersen? göreceğiz. sivil yargı bakalım bu “belge! belge!” dedikleri kağıt parçasına nasıl bir yaklaşımda bulunacak? orjinal imzalı kağıdın arka yüzünde kalemin baskısı sebebiyle oluşan derinlik bile kişiden kişiye değişirmiş. hep beraber grafolog ya da biyometri uzmanı olacağız yakında! meraklısına davranışsal biyometri dersleri
TSK ile ilgili olan belgenin kendi kurumlarınca denetlenmesi kadar saçma birşey yok zaten. TSK kendi içinde araştırma yapınca, sonuçlarına CHP tabanı inanıyor ama ülkenin geri kalan kısmının AKP + kürtler + liberal ve solcular + Diğer Azınlık grupları pek inanmıyor gibi bir hava var. O yüzden en akıllıca olan şey bunu sivil yargıya havale etmekti. Ancak bu da TSK’nın elindeki büyük bir kozun kaybedilmesi demekti. Onu da yapamazlardı zaten. Ama hükümet bunu gece yarısı hamlesiyle yapmaya çalışınca, bu kez “tuu kaka” oldu. Dediğim gibi eğer TSK inandırıcılığını yitirmek istemiyorsa, sivil yargıya tabi olmayı göze almalı. Askeri Yargının üst idari hakimlerini her ne kadar Cumhurbaşkanı atıyorsa da, sonuçta seçtiği kesim askeri kesimdir. Asker askerin arkasını kollar 🙂
belgenin askeriye cihazlarından çıkmadığı (pc , yazıcı, fotokopi) tespit edildiğine göre bir diğer deyişle askeriye sınırları içinde suç işlenmediğine göre bundan çıkan sonuç , belge aslı ortaya çıkarsa askeri mahkeme olayı inceleyebilecek mi ? bence hayır. bundan sebeptir ki belge aslı piyasaya sonradan sürülecek olmasın. belge yok inancına kimse kapılmasın o yüzden . beklicez ve göricez. belge ortaya çıkarsa top adli yargıda . askeri mahalde hazırlanmadığı tespit edildi çünkü. ama asker kişi hazırladı mı hazırlamadı mı tespit edilemedi fotokopi olduğu için. zekice. takdire şayan. bu olasılığı kimse işlemedi şimdiye kadar medyada. bence yaşanacak olan tam olarak bu.
bu arada albay çiçek neden imzayı değiştirdi ? yani hiç mi sormadın hukuk müşavirine neyine. sen o imzayı nasıl atarsan at , bunun önemi yok. önemli olan senin parmakların senin elin mi attı . şu bile günlerce tartışıldı. ama tartışıldığı yön suçluluk psikolojisiyle mi yapıldı bu . o açıdan tartışanlarda haklı bunu tartışmakta. ama ne gerek var gözüm. at imzanı. zaten basit bir imza. taklit edilmesi kolay. zaten fotokopiden tespit imkansız. anca kanaat belirtirsin fotokopiden . ki o da saçma.
haksızlık etmeyelim ondan öncesi de var kendisi sadece o akımın bir temsilcisi…
Çok eskilere gitmeden Türkiye de “planlamanın nasıl siyasetin aracı haline getirildiği” konusu üzerinde durmak bu felaketin asıl sorumluları hakkında bir fikir sahibi olmamızı kolaylaştıracaktır. 1984 yılında Turgut Özal’ın önerisiyle yasa değişikliğine gidilmesi “Plan Yapma Yetkisi”nin Bayındırlık ve İskân Bakanlığından alınarak yerel yönetimlere verilmesi bu felaketlerin başlangıcı olarak sayılabilir. Şubat 1984’te çıkarılan İmar Affı Kanunu ile her seçim dönemi yeni bir felaketin davetçisi olmaya, her yeni yönetim yeni imar alanlarının açılmasına neden oldu.
yılmaz özdil den ufak bi alıntı 1995 yılındaki yağmurda*Kimdi belediye başkanı?Şimdiki Başbakan.Kimdi İSKİ müdürü?Şimdiki Çevre Bakanı.Asfaltta kayıkla geziyoruz…Kimdi kayık müdürü o günkü?Ulaştırma Bakanı
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Yav agent senin yaptığın iş mi sanki ?Zaten belgede sahte çıktı.Türk Silahlı Kuvvetleri düşmanı hain fettoşçu yobaz kesimin morali bozuk.Baksana çıtları çıkmıyor.fotokopinin fotokopisinin fotokopisi belgeyle TSK yı suçlayan andavalların mumu yatsıya kadar yanar.Ahmet Altanın çüküyle gerdeğe giren denyolar; dua edin götü kaybetmediniz ( Şimdilik )
Bence tatile çıktı o, Caprice Palasa gitmiştir kesin, haremlik selamlık diye.
ayaklarını yıkadığı suyu da içer mi dersin ?
Ayak suyu, önemlidir onun için, bardağa koyup gece susadıkça içer, kalanını terleyen yerlerine sürer.. laiklere küfür eder, öyle programlanmış..
fotokopi belgeyle savcıları meşgul edecekler. şüphenin alasını (@kop ikinci a’ya bir şapka lütfen) yıllardır görüyoruz da hukuku fotokopi cennetine alet eden bir iktidarı da ilk defa görüyoruz. bu da oldu canım memleketim. günlerdir yazılı ve görsel basında konuk edilen imza inceleme uzmanları bangır bangır belgenin ıslak imzalı hali olmadan incelemenin tam olmayacağını ifade ediyorlar. belge varsa ve ıslak imzalı ise ortaya çıkması gerekir. yoksa bütün çabalar nafiledir.
fotokopi belge sayılmadığı halde ergenekonya davasında dolusu var onlar ne olacak?
Başbakan’ın villaya taşınması bir destandır!
ooooooo! tüm kolpa orduları toplanmış. hadi saldırıları bekliyorum, seviyesizleşilerinizi dökün, bende sizin telden başladım hemde içiniz rahat olsun yollu.yılmaz özdil’e cevabım. izmirle kıyaslasın görür farkını.
@uykusuz,işte diyorum ya fotokopi çek ya da bono olamayacağı gibi fotokopi belge de olamaz. aslı kimde ise çıkartsın mertliğini göstersin. yahut “aha orjinali burada bulundu” densin. Emniyet’e teslim edilsin. ne bileyim isimsiz adressiz postayla teslim edilsin ama gerçekler çıksın ortaya. o zaman hepimiz birbirimizin kaşelerini imzalarını birer belgeden bi makasla kesip çeklerin üzerine koyalım fotokopisini alalım bankaya tahsile gidelim. olacak iş mi? ergenekon’la bu kadar uğraşılmasının bir sebebi de budur. fotokopi cenneti bir mahkeme. ne olacak dersen? göreceğiz. sivil yargı bakalım bu “belge! belge!” dedikleri kağıt parçasına nasıl bir yaklaşımda bulunacak? orjinal imzalı kağıdın arka yüzünde kalemin baskısı sebebiyle oluşan derinlik bile kişiden kişiye değişirmiş. hep beraber grafolog ya da biyometri uzmanı olacağız yakında! meraklısına davranışsal biyometri dersleri
valla türkiye de yaşayıpta birşeylerin uzmanı olamayan kalmışmıdır emin değilim.
TSK ile ilgili olan belgenin kendi kurumlarınca denetlenmesi kadar saçma birşey yok zaten. TSK kendi içinde araştırma yapınca, sonuçlarına CHP tabanı inanıyor ama ülkenin geri kalan kısmının AKP + kürtler + liberal ve solcular + Diğer Azınlık grupları pek inanmıyor gibi bir hava var. O yüzden en akıllıca olan şey bunu sivil yargıya havale etmekti. Ancak bu da TSK’nın elindeki büyük bir kozun kaybedilmesi demekti. Onu da yapamazlardı zaten. Ama hükümet bunu gece yarısı hamlesiyle yapmaya çalışınca, bu kez “tuu kaka” oldu. Dediğim gibi eğer TSK inandırıcılığını yitirmek istemiyorsa, sivil yargıya tabi olmayı göze almalı. Askeri Yargının üst idari hakimlerini her ne kadar Cumhurbaşkanı atıyorsa da, sonuçta seçtiği kesim askeri kesimdir. Asker askerin arkasını kollar 🙂
Sivil de sivilin arkasını kollar..Kolladığı ergenekondan belli değil mi ?
belgenin askeriye cihazlarından çıkmadığı (pc , yazıcı, fotokopi) tespit edildiğine göre bir diğer deyişle askeriye sınırları içinde suç işlenmediğine göre bundan çıkan sonuç , belge aslı ortaya çıkarsa askeri mahkeme olayı inceleyebilecek mi ? bence hayır. bundan sebeptir ki belge aslı piyasaya sonradan sürülecek olmasın. belge yok inancına kimse kapılmasın o yüzden . beklicez ve göricez. belge ortaya çıkarsa top adli yargıda . askeri mahalde hazırlanmadığı tespit edildi çünkü. ama asker kişi hazırladı mı hazırlamadı mı tespit edilemedi fotokopi olduğu için. zekice. takdire şayan. bu olasılığı kimse işlemedi şimdiye kadar medyada. bence yaşanacak olan tam olarak bu.
bu arada albay çiçek neden imzayı değiştirdi ? yani hiç mi sormadın hukuk müşavirine neyine. sen o imzayı nasıl atarsan at , bunun önemi yok. önemli olan senin parmakların senin elin mi attı . şu bile günlerce tartışıldı. ama tartışıldığı yön suçluluk psikolojisiyle mi yapıldı bu . o açıdan tartışanlarda haklı bunu tartışmakta. ama ne gerek var gözüm. at imzanı. zaten basit bir imza. taklit edilmesi kolay. zaten fotokopiden tespit imkansız. anca kanaat belirtirsin fotokopiden . ki o da saçma.
Demiştik değil mi? ama saftirik ampül partizanları anlamamakta direndiler !!!!İSTANBUL’DA DEHŞETİN KARELERİSEL FELAKETİ HAYATI FELÇ ETTİ. ÖLÜ SAYISI ARTIYOR09.09.2009 10:41İstanbul’da gece başlayan sağanak yağış nedeniyle sel meydana geldi. Sel sularına kapılan 8 kişi öldü, çok sayıda yol trafiğe kapandı.İSTANBUL’DA SEL CAN ALDI!İKİTELLİ’DE SULARA KAPILAN 11 KİŞİNİN CESEDİ BULUNDU!09.09.2009 09:01İstanbul’da sağanak yağış sonrası oluşan sel felaketi 11 can aldı.Başakşehir girişindeki bir TIR garajındaki araçlar, suya kapılarak havalimanına gidiş yolunu kapadı. İSTOÇ yanyolda bulunan bir TIR garajındaki araçlar, sele kapılarak havalimanına gidiş yolunu tamamen kapadı. Göl haline gelen yolda, bazı hususi araçlar da sele kapıldı.TIR garajında bulunan sürücü ve çalışanlar da suya kapılarak kayboldu. Bu kişilerden 4 kişinin cesedi daha sonra bulundu. Diğerlerini arama çalışmaları sürerken, olay yerine gelen itfaiye ekipleri botlarla 4 kişiyi kurtardı.Sel nedeniyle ağaçlara çıkan 3 kişiyi de kurtarma çalışmaları sürüyor.Öte yandan Halkalı’da da sel sularına kapılan 7 kişinin hayatını kaybettiği öğrenildi.
İstanbul’da sel felaketi: 17 ölüPaylaşHaberi PaylaşBenim SayfamDeliciousFacebookGoogleMySpaceTwitterE-postaBenimsayfam’da PaylaşFacebook’ta Paylaş Myspace’de Paylaş Twitter’da PaylaşSüleyman KAYA-Özkan ARSLAN-Hasan ÖRNEKOĞLU/İSTANBUL- DHA 9 Eylül 2009İstanbul’da sel felaketi: 17 ölüBU HABERİN DETAYIBakan Yıldırım: Sorun İstanbul’daVali Güler: Bazı yollar kapanacakİstanbul’da yağış kazalara neden oldu: 1 ölüHaberler Anında Cebinizde Hürriyet MobilHaberler Anında Bilgisayarınızda Haber AlarmıHaber Kaçırmaya Son Hürriyet MindSitene Haber Ekle Kazan BumerangDün Trakya’yı esir alan ve 9 cana mal olan felaket bugün İstanbul’u vurdu. Marmara Bölgesi, 17 Ağustos depreminden beri ilk kez bu boyutta bir felaket yaşıyor. Tameks Tekstil Fabrikası’na servisle gelen 7 kadın çalışan bir anda sele kapıldı. İkitelli TIR parkında uyuyan 6 şoför uykularında can verdi. İkitelli ve Halkalı’da 4 ceset bulundu. 26 can alan felaket havalimanına ulaşımı felç etti. İkitelli’de araçlarında mahsur kalanlar hala kurtarılmaya çalışılıyor…
haksızlık etmeyelim ondan öncesi de var kendisi sadece o akımın bir temsilcisi…
ve;
fatih terime istanbula yapacakları 3.boğaz köprüsü aganiginaganigilensin
sen oyna sinyor terim sen oyna
fatih artık bodruma döner jetsikisine biner
fatihin jetskisi varsa, sevenin azimut 55 i var..