15 Kasım 1979 tarihinde, sabaha karşı saat 05:20 sularında, İstanbullular korkunç bir patlama sesi ile uyandılar. Patlamanın şiddeti ile, şehrin boğaza yakın sahil kesiminde yer alan pek çok bina hasar gördü, evlerin camları kırıldı. Alevlerin etkisi ile gökyüzü kızıla boyandı. Ardından gelen duman bulutu, günlerce İstanbul’un üzerinde asılı kaldı.Romen tankeri Independenta, Haydarpaşa Mendireği’nin yaklaşık 4 mil açığında, Yunan şilebi Evrialy ile çarpışmıştı.
Independenta, 1 yaşında yeni bir gemiydi. 283 metre boyunda, 46 metre genişliğinde ve üst yapıları hariç 22 metre derinliğindeydi. Libya’dan Köstence’ye yol alıyordu ve yükü 94.600 ton ham petroldü. Romen bayrağı taşıyordu. İstanbul Boğazı’na girmek için yoluna devam ederken, İstanbul Boğazı’ndan çıkış yapmakta olan ve Zhdanov Limanı’ndan yüklediği 7.400 ton çeliği Akdeniz’e götürmekte olan Yunan şilebi Evrialy ile çarpıştı.Çarpışma sonucunda, 54 kişilik mürettebattan yalnızca 3 kişi sağ kalabildi. Patlamanın şiddeti ile denizcilerden birinin yanmış cesedinin Moda sahiline düştüğü göz önünde bulundurulacak olursa, kurtulanların saysı mucize olarak nitelendirilebilir. Çarpışmanın ardından Independenta, Haydarpaşa limanının yaklaşık yarım mil açığında karaya oturdu. Gemi yaklaşık bir ay, 14 Aralık 1979 tarihine kadar yanmaya devam etti. Taşıdığı petrol de boğazın sularına karışmaya..
Fotoğraf: Haluk Özözlü
Kazadan sonra mahkeme, Yunan gemisi Evrialy’nin kaptanı Alekos Adamopoulos ve 7 mürettebatı hakkında, “dikkatsizlik, ihmal, uluslararası seyir kurallarına uymama, İstanbul’un güvenliğini tehlikeye atma” gibi suçlar nedeni ile tutuklama kararı aldı. 7 ay süren mahkeme sonucunda Kaptan Alekos Adamopoulos 20 ay hapis ile cezalandırıldı. Fakat tutukluluk süresi ve iyi hali değerlendirilerek cezası 850 dolar para ödemesine çevrildi ve Adamopoulos serbest bırakıldı.
Fotoğraf: Haluk Özözlü
Independenta’nın enkazı, yıllarca Haydarpaşa açıklarında kaldı. O kalıntıların, Marmara’da bir ada olduğunu sandığımı anımsıyorum. O adanın gerçekte “batık bir gemi” olduğu bana anlatıldığında, içindeki keşfedilmemiş hazine üzerine hayal kurduğumu da. Ancak enkaz ne zaman ortadan kaldırıldı, çocukluk fantezim ne ara yok oldu, tamamen hafızamdan silinmiş.
Fotoğraf: Haluk Özözlü
Enkazın ortadan kaldırılması oldukça meşakkatli bir süreç oluyor. Bu görev, öncelikle Deniz Kuvvetleri’ne veriliyor. Deniz Kuvvetleri tarafından da özel bir müteahhit kurtarma firmasına devrediliyor. Ancak 1983 yılının sonlarına doğru, görevi devralan firma iflas ediyor. 1986 yılında, iş başka bir firmaya veriliyor ve bu firma tarafından da enkazın kalan kısımları İzmir’e, Aliağa söküm tesislerine götürülüyor.Evriali ise, Tuzla tersanelerinde 6 yıl yattıktan sonra, 23 Haziran 1986 tarihinde açık artırma ile satılıyor ve onun da sonu Aliağa söküm tesisleri oluyor.Independenta’nın enkazına ait son kalıntıların 1986 yılında tamamen kaldırıldığı söylense de, kazadan 23 yıl sonra tanker tekrar gündeme geldi. İSKİ’nin atık suların deşarjında kullanılacak boruların döşenmesi için sualtında yaptığı kazıda rastlanan 160 ton ağırlındaki dev kütlenin, Independenta’ya ait olduğu açıklandı. Parça, İnciburnu ile Haydarpaşa Mendireği arasında, kıyıdan yaklaşık 900 metre açıkta bulunmuştu. Çıkarılan parçanın, patlama sırasında gemiden 400 metre uzağa fırlayan üst güverte olabileceği söylendi.Kaynaklar:http://response.restoration.noaa.gov/book_shelf/26_spilldb.pdfhttp://www.isp.msu.edu/cers/occasionalpapers/EnvironmentalChallengesPolicyREV.pdfhttp://www.turkishpilots.org.tr/koseyazisi.asp?kategori_no=20&id=142http://www.gemimuhendisi.com/index.php?topic=897.0http://www.milliyet.com.tr/2002/05/16/guncel/gun04.htmlhttp://www.sihirlitur.com/olaylar/tanker/galeri1.htmlhttp://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=22604&start=30http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=independenta
yorumlar
Kadıköy iskelesine yakın oturan bir ahbabımıza, film izlemeye gider gibi bu yanmayı izlemeye gitmiştik .Çaylar, börekler eşliğinde tüller yana çekilerek gözler alev alev yanan yanan tankerden ayrılmamıştı.Çocuk saflığı ile denizdeki bir geminin nasıl yandığını, suyun neden onu söndüremediğini bir türlü anlayamamıştım…
Turkiye bakalim bogazlardaki hukumranlik haklarini ne zaman dogru duzgun ve cesurca kullanabilecek? Hayati cikarlarini riske atmaktan nasil kurtulacak?
güzel yazı.
kelebek, benim aklımda da enkazına ait hayal meyal bir görüntü var. ne hikmetse, geçen gün işe giderken vapurda aklıma geliverdi. şirkete gelip de konuyu açtığımda, herkes birden konuşup bir dolu şey anlatmaya başladı :)sörsi o 3 kişiyi ben de merak etmiştim ve hatta araştırdım da, ama zaten konunun kendisi ile ilgili bile oldukça kısıtlı bilgiye ulaşabildim. genelde forum sayfalarında insanlar anılarından bahsetmişler.
Yaşanan bu olayı daha önce duymamıştım. Doyurucu ve akıcı anlatımınla bilgilenmiş oldum. Teşekkürler Puella…
tüp geçit çalışması yüzünden boğaz trafiği tek yön oldu.iyi oldu bence.hatta umarım böyle devam eder.bu tür kazaların önüne geçilmiş olur biraz da olsa.bu kaza yüzünden dünya denizcilik örgütünün yeni konvansiyonlar çıkardığını görmüştük derslerde hatırlıyorum.
sörsi hayatım, kalemtraşı müdür hacılamış, maket bıçağıyla kalemimin ucunu kazıyorum, derhal not alacağım.
puella umarım uyarıları dikkate alıyorsun. aksi takdirde endırsın hazırladığı pudra şekerli işkembe jölesini sana zorla yedirmek zorunda kalacak.
çikolata soslu şırdandan sonra fecahat diye bir kelime kullanılmasın diye emir verdim sörsi bebeğim.
Konu güzel, di’li, mi’li anlatımı bile çok hoş, ama bu hadisenin cidden yaşanmış olabileceğine dair kanıt göremedim doğrusu. 1 ay gemi mi yanar yahu. Siz burda çocuk mu eğleştiriyorsunuz. Belgesel yazısı yazmak zordur işte beele. Kaynaklar arasında da bir tane gov.tr, mil.tr adresi göremedim zaten. Hiç inandırıcı gelmedi falla.Umarım maket buçağınızı elinizden bıraktığınız bir anda yazmışımdır diye ummaktayım.
Umarım kelimesini kullandığım cümlesinde bir de “ummak” fiili kullanmak gibi bir hatalı anlatıma imza attığımı farkettim. Üstelik bazı arkadaşlar hala Puellanın elinde maket bıcağı olduğunu haber saldılar. Yazmış olduğum yorum hepten hükümsüzdür. Kamuoyuna açıklamış bulunuyorum.
Biz bir ayda 3 kere izlemeye gittik anthro. 10 günde bi değişik versiyonlarını izledik yanışın 🙂
Evet, öleymiş. Asoşeytıt pires acans’tan arkadaşlar aradı da az evvel. Yorumumu blog’da görünce tüm acansca beni kınamışlar. Anlatılanlar doğrudur. Puella hanımı da acansımızın arşiv departmanına davet ediyoruz. Mükemmel bir yazım tekniği var dediler. Hayırlısı olsun.
Gerek yok böle şeylere Sörsi kuzum. Ben sonradan hizaya geldim ve yazının harikulade ve doyurucu üslubunu sonradan idrak edebildim.Biz Puella’ynan medeni yollarla da annaşabiliriz bence.
evet lulu. bu yazıdan sonra hep birlikte satanistler adam yedi yazısına kayacağız. anlatım teknikleri ve dilbilgisi açısından inceleyip gerekli yerlere müracaat ediciiz.
sakinim, okuyorum, düşünüyorum sörsi yavrum – affına sığınarak şimdiki zamanda. danyal’ın bu tanıştırma fikrine hoş bakacağını pek sanmıyorum, lakin iyi bir kurguydu demekten de kendimi alamaya-cağı’m(dır).
aradığımız puelaya şu an ulaşılamıyor yalnız.sanırım kalemtraş hadisesinden sonra kapattılar kennsini.
sörsim duygusal anlar yaşıyorum şu an.. bu tanıştırma işini nick bounty ye devredip işin içinden sıyrılalım diyorum, sonra ver elini gerekli şeyler dükkanı. akabinde bol sarımsaklı mantı..
Çok güzel kaleme almışsınız, tebrikler ve teşekkürler..
çocuktum. sabahın köründe bizi derin bir uykudan uyandıran, sanki birdenbire gündüz olmuş gibi aydınlanan gökyüzünü ve yaklaşık 1 dakika sonra tekrar geceye dönen o dakikaları hala hatırlıyorum. uyku sersemi yutkunmuş ve hiçbirşey yapamadan yatağımda öylece oturmuştum. ne zaman annem beni kontrole gelip de bana sarılınca ağlamaya başlamıştım, her nedense…Kadıköy’de yaşayan tanıdıklarımız günlerce havadaki dumanı hissettiler ve yaşadıkları şokun etkisiyle aynı şeyleri sürekli anlatıp durdular. kırılan camların temizliği günlerce sürdü. ara ara tankerin yakıt depolarında oluşan ufak çaplı patlamalar da keza…yazıyı görünce içim burkuldu, neden bilmiyorum. belki de yangın söndürüldükten sonra tanker enkazına rastgeldikçe o yığına bakıp, o zamanlar içimde oluşan burkulma hissi depreşmiştir.bu tarafta insanımızın kırılan camları, hasar gören binaları tamir edilmeye yenilenmeye, korkuları yatıştırılmaya çalışılırken diğer tarafta ölen mürettebatın ailelerinin içi kan ağlıyordu. bu vesileyle konuya dönecek olursak; olay Romanya tarihine oluşan en büyük tanker faciası kaydıyla geçti. olayın basit bir kaza olmadığı yönünde; Çavuşesku yönetimi zamanında hiç dış borcu olmayan Romanya’ya sekte vurma girişimlerinden biri olduğu yönünde gizli servis raporları bile hazırlandı. bunların komplo teorileri olma ihtimalinin yanısıra Romanya tarafında bu konunun soruşturması yılları aldı. araştırmacı gazeteci Constantin Cumpănă bu konuyu irdeleyen dokümanter bir kitap yazdı ve yayımladı: Tragedia navei Independenţa – cea mai mare catastrofă din Istoria Navigaţiei Maritime Româneşti. Romen ekonomisine olan zarar bir yana, ölen 42 kişinin aileleri, 850 Amerikan Doları karşılığında serbest bırakılan Yunan uyruklu kaptanı hiç affedemediler. bu (yazıya düzeltme notudur) 42 kişiden 11’i asla bulunamadı. kazada ölenler, kazadan kurtulan kişiler, aileleri ve Yunanlı kaptanın fotoğrafları ekteki dokümanter kısa filmde gösterilmektedir.
Evet patlamayı ben de duymuştum, odamdan dışarı çıkıp..-Ne oluyor anne, demiştim..
yorumlar için herkese teşekkür ederim.pilli pati, özellikle verdiğiniz kısa film linki olayın boyutunu çok daha net gözler önüne seriyor. katkılarınız için teşekkürler.
Sen daha doğmamıştın bi kere o zamanlar. Bacaksız…..Yazı için de asıl biz teşekkür ederiz Sayın Puella Noella hanfendi. Çok güzel özetlenmiş bir arşiv-haber yazısı oldu hafif’te bu yazınız. Şahsen, şahs-ı muhterem zat-ı alilerim yaşamadık, görmedik bu olayı ama yaşamış gibi olduk yazınızda olayları..
Doğmasam-Ne oluyor, anne, der miydim..yumurcakkk..
pek saygıdeğer anthro beyefendiciğim, sörsiden arakladığım reveranslardan bir demet sunuyorum size efendim.
Bu ablaların anlattıkları biz teee doğmadan önceki şeylermiş bi kerem ayşecik. Senin hatırladığın patlama bizim mahalledeki manavın tüpü falandır. Yada başka bişi ama diğer patlama türevlerini örneklemiyim şindi.
Eskiden tüpler ne çok patlardı, hakikaten..Babannemin mahallesinde tüp söndürücü amca bile vardı, tüp alev alır almaz heryerden battaniyesiyle gelirdi..Anthro yazarımızın yazısı son derece güzel olmuş, ben duramazsam, sen durdur..
Yazarımız yabancı değil. Her türlü şımarıklık yapmaya ses çıkarmıyor yazısı üstünde. Ondan abartabiliriz yazdıklarımızı Pibek. Çok da edebi bir şahsiyettir kendileri. Bir iki mısrasını okudum da geçenlerde.. hayran olunası bi kişi kısacası.
evet evet, hatta o edebi mısraları okuyunca benimde şiir aşkım depreşti ama o lezzeti kendiminkilerde bulamadım…
evet bence de hayran olunası bir kişi..Sen de Titanic i anlatır mısın Anthro ..Sana da hayran olalım..
Yok, ben fatma girik filmlerinden bir sandal faciasını anlatıcam. Ama tarzıma uymuyor. Becerebilirsem tarzıma uydururum işte.
anthro yavrum, elimin tersi ile silddim az evvel göz yaşlarımı.pibek sağolasın, buyrun keyfinize bakın elbette.kelebek 🙂
tarzını sevsinler, okyanus un lacivert kalbini saklayacağımız yeri şimdiden ayarlamamız lazım o zaman, sandal batmadan..
Ben de o üç kişiyi merak ettim. Yazıyı okuyunca böyle bir olayı anlattıklarını hatırladım büyüklerimin. Büyük bir ihtimal ikisi de tıraş bıçağı olmuştur gemilerin.
rica ederim @puella! her zaman.efendim kurtulan üç kişinin verdiğim videoda hastahanedeki görüntüleri mevcut. daha sonradan da bahsettiğim gazetecinin kitabını yazmasında olay gününü anlatarak büyük katkıları olmuş.ayrıca şurada Türkiye cephesinde fotoğrafları olay günü çeken Haluk Özözlü’nün başından geçenler de anlatılmış.
Teşekkürler Puella 1980 yılında Kuleli Askeri lLisei’ne başladığımda Üsküdar’dan Harem’e yürümek hoşuma giderdi. Ama oturamazdım simsiyah zift olmuş taşlarına sahilin. Hatırlattın bana.Tebrikler Çok güzel olmuş yazı -di lerle – mileri fazla takma.
hakkat ada gibi dururdu enkaz, Haydarpaşa sahili açıklarında. bakardık öyle…
Üzerinde güneşlenseydiniz bari, pati..:)
@pbk, yasaktı o enkaza yaklaşmak. gidip üzerine tırmanan filan olmuş mudur acaba?
kuruvaze, yazıyı beğenmenize sevindim, teşekkür ederim..ozgursfk, kusura bakmayın yorumunuzu yeni gördüm, size de teşekkürler.
sonsuz teşekkürler. arkadaşımın ödevinde kullandık. elinize sağlık.
iştesayın puellanın varlık nedeni bu. ilim dünyasına katkıda bulunmak. o ödevden a+ vermeyin hocayı kızılcık sopasıyla döverim.
rica ederim ankebud, yardım ettiysem ne mutlu.sevgili manson, kızılcık sopası en güzel bir fikir, şiddetle destekliyorum.
Haftaya “Bulanık Mantık (FUZZY LOGİC) ve Jeodezik Uygulamalardaki Yeri” ödevim var Sörsi yavrum. Puel’e söylesek bi el atarmı sence?
Tamam. Hocam ödevimi beğenmezse onu hacamı dövdürmeye de götürürüz. Negzel..
Institute of Petroleum kaynaklarına göre İstanbul Boğazı’na o yıl yayılan (bir kısmı da yanan) petrol tam 93.000 tonmuş.
Kaynak
Gemi deyince…
Bilgiyi beğendim teşekkürler.ilginç bilgiler – ilginç yazılar – ilginç sorular
İlgimi çekmedi desem yalan olur, teşekkürler 🙂komik videolar
Bilgi için teşekkürlerlenskontakt lensrenkli lenstorik lenstoric lens
bilgiler için teşekkürler.ilansahibindenemlakikinci elaraba