bildirgec.org

boğaz hakkında tüm yazılar

Var mı daha güzel bir şehir….

MerakliKedi | 13 June 2010 17:32

Üniversite bitip de maddi bağımsızlığımı elime aldığımdan beri, yıllık izinler dışında boşluğum olmadı. Yıllık izinler de biz kurumsal yapılar içinde boğulmuş insanlar için bir bilemedin iki haftalık molalardan ibaret oluyor. Tabii on dört yılda bir kere aldığım 3 haftalık tatil için ve b ütün bunların yanında Türkiye’de ondört senedir işim olduğu için çoğu üniversite mezununa göre şanslı olduğumun farkındayım. Ama insan işte, hep elindekinden fazlasını istiyor.
Günah çıkartmayı, ya da kendine acımayı bırakıp bana bu yazıyı yazdırtan olayı anlatayım. Şimdi doğum iznindeyim. Onaltı haftalık bir doğum izni ardından da gelecek olan birikmiş yıllık izinlerim nedeniyle oldukça uzun bir zaman işten uzak kalacağım. Sağlıklı bir hamilelik de geçirdiğim için bu dönemi biraz İstanbul’un keyfini sürerek değerlendirmeyi seçtim. Cuma sabah evden çıktım, kahvaltıya Emirgan’a gittim. Uzuuun bir kahvaltıdan sonra, uzun uzun gazete okudum. Sonra kalkıp boğazda yürüyüş yaptım. Boğaz’ı oldum olası çok sevdim. Senede bir defa kullandığım İstanbul izinlerimde de boğaz odaklı bir günüm mutlaka olurdu. Ama çok farklı bir duyguymuş. Yarın biteceğini bilerek Boğaz’da dolaşmakla, ayları kapsayan bir zaman diliminde özgür olduğunu bilerek Boğaz’da dolaşmak, deniz kokusunu içine çekmek, yetişecek hiçbir yerin olmadan sahilde banka oturup uzaklara, hayallere dalmak, kısacası İstanbul’u yaşamak öyle farklıymış ki…. Yürüdüm, yavaş yavaş boğazı içime doldurarak yürüm. Banklarda oturdum, kalkıp şuraya gitmeliyim demeden sakin sakin huzur içinde oturdum. Hemen arkamdan geçen caddenin gürültüsünü arkama alıp sanki şehir keşmekeşinden çoook uzaklardaymışım gibi hissedip önümde dingin akan Boğaz’a daldım gittim.

iki yalı

nazokiraze | 23 February 2010 13:09

Yeniköy’de bulunan Tahsin Bey Yalısı ilk önce Sağır Ahmet Bey Yalısı olarak yapılmıştır, Apdülaziz döneminde karargah olarak ta kullanılan bu yalı adını barajlar kralı olarak bilinen Tahsin Uzel’den alır.Arap İzzet Paşa’nın kızı Seniye Hanım’ın çok istemesine ragmen 500 lira daha fazla vererek yalıyı ona kaptırmayan Tahsin Uzel,baraj inşaatlarından kazandıgı parayla bu yalıyı alır , yıktırır ve yeniden inşa ettirir, daha sonra nedense inşaat bittiten sonra iş hayatında tersliklerle karşılaşır ,iş ve aile hayatı biter. İlk olarak Avrupa’da okuyan oğullarının uçurumdan düşeren öldügü haberi ile yıkılırlar, sonrasında Tahsin Bey’in şirketi aniden biter. ( Tahsin Paşa Yalısı’nın emektarı batık patronlardan yıldı…)

Yetmişli yıllarda yalıyı satın alan Kemal Ilıcak bu yalıda 14 yıl oturur, oğlu ve kızı burada dünyaya gelir.Ancak Kemal Bey burada otururken iflas eder ve yalı Sadi Gülçelik’e geçer, Gülçelik uçak kazasında ölünce yalı tekrar Ilıcak’ların olur, Doğuş Grubuna olan borçlar nedeniyle yalıya haciz uygulanır ancak Ilıcakların borçlarını Doğuş Grubu’nun patronu Ayhan Şahenk üstlenir ve 7,5 buçuk milyon dolara yalıyı satın alır. Bu arada Kemal ılıcak ölür ve eşi Nazlı Ilıcak ise burayı İktisat Bankası’nın sahibi Erol Aksoy’a satar.Ilıcaklar ve Şahenk arasında yalının satışı ile ilgili anlaşmazlık çıksa da Şahenk parasını alarak aradan çekilir ve yalıyı devreder.Erol Aksoy yalıyı alır almaz Nazlı Ilıcak’ı yalıdan atar.

Sadullah Paşa Yalısı

nazokiraze | 18 February 2010 14:12

Sadullah Paşa Yalısı ,Sadullah Paşa’ya babasından kalan, Onun da kardeşlerinin hakkını ödemek şartıyla tek başına sahip oldugu muhteşem bir yalı. Ancak hakkında tüm boğaz yalılar için anlatıldıgı gibi anlatılan o kadar çok lanet hikayesi var ki , ancak kulaktan dolma şehir efsaneleri çıkartılacak olursa Sadullah Paşa’nın hayattaki akrabalarından birinin ve bu yalıyı korumak için kurulan bir vakıf tarafından çıkartılan kitabın anlattıklarını göz önüne alarak bilgi edinebiliyoruz.

Tanzimat Dönemi’nin önemli devlet adamlarından biri olan Sadullah Paşa pek çok dil bilen bir aydındır, başarılarından sonra Viyana sefirliğine atandıktan sonra ülkesi ve ailesinden ayrı kalmak, ülkesine dönmek için izin alamamak kendisinde bir bunalım başlatır, hizmetçisiyle ilişkiye giren paşa onun da hamile kalmasıyla iyice çıkmaza düşer.İntihar kararı alan paşa gaz hortumu ile intihar etmeye çalışsa da başaramaz ve kurtarılır ama çok kısa süre sonra ölür.1999 da vefat eden Sadullah Paşa’nın gelini Münevver Ayaşlı bir kitabında onun intihar etme girişimine asla inanmadıgını , ölümünde başka sebepler olduguna inandıgını belirtir. Sadullah Paşa’nın ölümünden sonra paşanın eşi Necibe Hanım şuurunu kaybeder ve öldügü zamana kadar her gün pembe elbisesini giyerekeşini bekler, bunun nedeni gençken paşanın O’na pembenin çok yakıştıgını söylemesidir.

Bilgisayarınızda boğaz keyfi

yokumdiyor | 22 July 2009 15:28

360TR Multi Medya Grubun hazırladığı sürpriz siteden, boğaz evinize kadar geliyor.

Türkiyenin önemli tarihi yerlerini, şehirlerini Virtual Reality tarzında sanki gerçekmiş gibi görebilme olağanı sunan 360TR Multi Medya Grup şimdi de İstanbul Boğazı’nı ayaklarınız altına seriyor.

İnternet kullanıcıları 1 milyar 47 milyon megapiksellik İstanbul Boğaz fotoğrafını, boğazın bir ucundan diğer ucuna 20 metreye kadar zoom yapabilerek panoramik olarak görüyorlar.

Çalışmayı görmek için tıklayın

Bambaşka Bir İstanbul Sabahı

pilli pati | 21 July 2009 10:55

Muzırlığın gelip üzerime yapıştığı ve gitmediği dönemlerden birinde size Başka Bir İstanbul Sabahı adı altında bir yol hikayesi anlatmıştım. O yazıda direksiyon başında İstanbul’u bir ucundan diğer ucuna katederken güya basıp Ankara’ya gitme hayalleri kurmuş ve yolda aklıma geldiği kadarıyla erkeklerin yakışıklılık(!) rasyolarını saçma sapan elementler üzerinden tanımlamaya çalışmıştım. Ne de olsa sabahın, uyku ihtiyacımın içine bir nevi sersemlik katması söz konusuydu. Zırvalamam muhakkaktır böyle vakitlerde. Neyse, o zamanlardan bu zamanlara çok sular aktı. Aramızdan kimileri bu yazı dizisinin -benim üçleme takıntımı bildikleri için- bir üçüncü İstanbul Sabahı’na bağlanacağına dair tahminler yürütmüşlerdi. Bu yazıyı farklı diyarlardan okuduklarında tam da şu anda gülümseyeceklerini biliyorum. Bunu da belirtmeden geçmeyeyim. Hazırsanız eğer; bambaşka bir İstanbul sabahı artık anlatılmayı bekliyor.

Degişen İç Göçler ve Ekonominin Çanakkaleye Etkileri

fayda | 18 July 2009 16:46

mDünya ekonomisindeki olumsuzlukların bağzı ekonomik gerçekleri su üzerine çıkarmaya başladıgı açıkca görülebiliyor.Bu gerçeklerin en başındada geçmişte ve bugün yaşanan nüfus hareketlerinin; yani göçlerin ekonomiye etkisi açık bir şekilde görülüyor.Nüfusun en kalabalık oldugu bölgeler ekonomik yönden en zengin ve ençok yatırım çeken bölgeler olurken göç veren bölgeler en fakir bölgeler oluyordu.Burdan anlıyoruzki her birey yaptıgı harcamalar ve zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için vs yaptıgı alışverişle tüketimi arttırarak ekonomik bir degeri temsil ediyor yani kişi başı gayri safi milli hasılayı GSMH temsil ediyor.Son gelişmeler ekonomide oluşan balon gibi nüfus artışdada bağzı şehirlerde bir balon oluştugunu yani göçlerle yapay bir nüfus artışı saglanarak o bölgeye daha çok para çekmeye çalışıldıgını gösteriyor.

Yeniköy Emek Kafe’nin Çardağı Kapatılmış

zzzZZZzzz | 17 February 2009 10:39

Emek Kafe Menemen

Boğazın incisi Yeniköy sahilinin markası olmuş cennet köşesi Emek Kafe bu günlerde baskı altında.

Emek kafenin bitişiğindeki İkiz Yalı’nın sahibeleri son günlerde işlerini güçlerini bırakarak Emek Kafe hakkında Savcılığa, Kaymakamlığa, Belediyeye ve Boğaziçi İmar Müdürlüğüne şikayette bulunmuşlar. Ve kafenin boğaza bakan o güzelim çardağı yıktırılmış.

Elinde ruhsatı olduğunu, vergilerini zamanında ödediğini ve yasaları titizlikle uyguladağını söyleyen Kafenin 44 yıllık işletmecisi Osman Özbaşı bu uygulamayı şaşkınlıkla karşıladığını söylüyor.

Independenta

puella | 13 October 2008 07:48

15 Kasım 1979 tarihinde, sabaha karşı saat 05:20 sularında, İstanbullular korkunç bir patlama sesi ile uyandılar. Patlamanın şiddeti ile, şehrin boğaza yakın sahil kesiminde yer alan pek çok bina hasar gördü, evlerin camları kırıldı. Alevlerin etkisi ile gökyüzü kızıla boyandı. Ardından gelen duman bulutu, günlerce İstanbul’un üzerinde asılı kaldı.

Romen tankeri Independenta, Haydarpaşa Mendireği’nin yaklaşık 4 mil açığında, Yunan şilebi Evrialy ile çarpışmıştı.

Independenta, 1 yaşında yeni bir gemiydi. 283 metre boyunda, 46 metre genişliğinde ve üst yapıları hariç 22 metre derinliğindeydi. Libya’dan Köstence’ye yol alıyordu ve yükü 94.600 ton ham petroldü. Romen bayrağı taşıyordu. İstanbul Boğazı’na girmek için yoluna devam ederken, İstanbul Boğazı’ndan çıkış yapmakta olan ve Zhdanov Limanı’ndan yüklediği 7.400 ton çeliği Akdeniz’e götürmekte olan Yunan şilebi Evrialy ile çarpıştı.