İdam cezası nedir?Devletin işlediği cinayet mi? Hemde her detayı önceden planlanmış,kurbana kaçış, savunma hakkı tanımayan, ona önceden seni öldürecegiz diye haber veren bir katilin işledigi bir cinayetten bahsediyoruz.Yapılması en doğru olan caydırıcı ,suç işlemeyi önleyen etkili bir ceza mı? İdam cezası yüzünden suçlar azalır mı, yada idam edilen biri başkasına ibret oldugu için faydalı bir şey mi? Asmayalım da besleyelim sözü aslında çok doğru bir cümle mi? Can alanın canı mı çıkmalıdır?Peki sırf siyasi düşüncelerinden dolayı idam edilenler kimin kefaretini ödediler?İdam ne amaçla yapılır? Suç işleyen kimse bu yolla cezasını bulmuş oluyor mu? Yoksa aslında bu suçluyu cezalandırmaktan ziyade başkalarının gözünü korkutarak, aynı tarz suçları engellemek adına mı yapılıyor?

Kısa bir süre öncesine kadar ülkemizde uygulanan idam cezası, Askeri Ceza Kanunu,Türk Ceza Kanunu, Orman Kanunu ve Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun olmak üzere dört kanunda öngörülmüştür.Türkiye’de ki idam uygulamaları kurşuna dizme ve asma şeklinde uygulanmıştır.Yine ülkemizde uygulanmış olan idam cezalarında idam gizli olarak gerçekleştirilmiştir,(1953 yılından sonrakiler)bunun nedeni kafa kurcalamaktadır. Madem idam için başka suçluların ibret alması bahane edilirken, neden idam başka hükümlülerden gizli yapılmaktaydı.Oysa 1953 e kadar ortalıkta yapılıyordu infazlar,Sultanah met Meydanı’ndan, Samanpazarı’na kadar pek çok yerde tiyatro gibi sergilenmekteydi. Bunun gizlenmeye başlaması akıllara bu infazlardan utanıldıgını getiriyor.Ölüm cezasının güneş doğmadan önce yapılması da belki de utanılan bu infazların güneş ışıgında ortada olmaması, kendilerinin bile izleri çok görmemesi içindi. Hakimlerin kalem kırması da yine verilen cezanın aslında vahşice oldugunu kabul etmek değil midir? Ülkemizde kalem kırmanın benzeri geçmişte İngiltere’de uygulanırdı, ölüm cezası veren yargıçların başlarında siyah bir işaret olurdu.Cellatlar tarih boyu nefret edilen meslek grubu oldular, ölüm cezasını veren yargıçların şerefli,prestijli olarak görülmesine inat, emir kulu cellatlar hep kötü olarak anıldı. Sanki ölüm emrini o vermiş, o desteklemiş e bundan zevk almış gibi hep göz önünde onlar oldular. İdam mahkumunun doktor tarafından kontrol edilip, hasta ise infazın ertelenmesi ise ayrı bir meseledir. Mahkum ölüme değil de, bir yere göreve başlayacakmışçasına saçma bir yaptırım uygulanır.

Ceza hukukçusu Beccaria Suçlar ve Cezalar adlı kitabında idamın insanlıga badaşmadıgını açıklamıştır.İnsanlar çağlar boyu idama çokça kafa yormuşlardır, nasıl daha insani şekilde idam yapabiliriz diye sürekli çalışmalarda bulunmuşlardır.Ortaçağda diri diri kazıga bağlanıp yakılmalar uygulanırken ortaya çıkan giyotin kısa ve acısız ölüm olarak Fransızları çok tatmin etmişti.Ancak giyotine halkın duydugu ilgi ve törensel damları ailecek izleme meragı idamın insaniligini tekrar sorgulatır izlere. İnfaz insani olsun diye giyotin uygula ama çoluk çocuk neşeyle o idamları izlesin olacak şey mi?Osmanlı Devleti idamlar konusunda fazla seçeneğe sahipti, Cumhuriyet dönemi de idamlar açısından çok zengindir(İstiklal Mahkemeleri)Ülkemiz çeşitli dönemlerde idamlarla sınanmıştır, bunlara örnek olarak Menemen olayları, 27 Mayıs dönemi idamları,12 mart idamları,12 eylül idamlarını verebiliriz.Asarak,elektirikli sandalyeye oturtarak, kurşuna dizerek veya zehirli igne zerkederek daha da çok yolla gerçekleştirilen idamlar suç oranını azalttı mı? Katiller idam edilerek cezasını buldu mu? İntikam alındı mı? Dünyada hala pek çok ülkede uygulanıyor idam cezası, ülkemiz de uygulanmasa da, pek çok suçlu! cezasını zamanında buldu, katiller asıldı, Peki düşünce suçluları ?Siyasi görüşlerinden dolayı canları alınan gençler ,onlar da buldumu cezalarını, hakettikleri o muydu?12 eylül darbesinde 19 yaşında aceleyle idam edilen Necdet Adalı, beş günde idamı onaylanan Serdar Soyergin,Erdal Eren,Veysel Güney ve pek çok genç bugün yargılansaydılar belki çok kısa süre cezaevinde kalıp çıkacaktılar, daha öncesinde idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi çok tanınmıyorlar belki ama asıl olan onları idamı hakedecek suç işleyip işlemediginden ziyade, generallerin bir kaç günde kanun çıkartıp alelacele yaptıkları bu yaptırımlardır. Verilen cezalar adil ise söyleyecek söz olmaz,olmamalı bunun kararını ,olayların altına imza atanların vicdanı verecektir.Yıllar sonra Necdet Adalı ile aynı zamanda idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu için hakim denge olsun diye astık diyerek o dönem insan hayatının ne kadar ucuz oldugunu gösterir.Adamlar solcu asıyoruz bari sağcı da asalım denge sağlansın demiş ve tüyü yeni bitmiş gençleri harcamış. Asılma sebebi olarak yüzbaşıyı öldürmek gösterilen Serdar Soyerginyakın arkadaşı Serdar’ın suçsuz oldugunu iddia ederek davanın yeniden açılması için istekte bulundu. Ona göre asıl katil Süleyman Aydemir’di ama asılan Serdar olmuştu.(haber)Biz başbakanını bile ipte sallandırmış bir ülkeyiz neyi anlatıyoruz ki?

Tarihte katolik olmadıkları için yakılanlar kadar tütün içtigi için kellesi vurulanlar da boş yere katledildiler. Diri diri yakmak veya kazıga oturtmak en az giyotin kadar hepsi barbarca. Sonuçta o insanı öldürüyosunuz bunun nasıl yapıldıgının ne önemi var, seri katiller öldürüldügü zaman adam oluyorlar mı? kapatacaksın bir yere kısıtlayacaksın haklarını , öyle kral gibi değil tam bir esaret hayatı yaşatacaksın cezasının tadına varsın, çalışmaya zorunlu tutacaksın,mesela hücresine koy bir şey, bundan akşama kadar şu kadar yapmazsan yemekyok, iç olmazsa memlekete de faydası olsun.Cezasını da o biçim çeksinBenim düşüncem ne suç işlenirse işlensin, ölüm cezasının insani olmadıgıdır, hatta kişi öldüğü için aldıgı cezayı da yaşamamış olur, belki bazı suçlar için hafif bir cezadır bu. Haketmeyene ise çok ağır.Zaten insani mi değil mi? gerekli mi gereksiz mi? bellisiz birde bunu suçsuz yada haketmeden yaşamak ne feci birşey.