“…çünkü şeref ve namustan yoksun milletler er geç hürriyet ve istiklallerini kaybederler.”
Sizlere I.Dünya Savaşı öncesinde Almanya üzerine Hitler‘in bazı tespitlerini aktaracağım. Yazının sonunda belirttiğim benzerlik üzerine düşündürebilirsem ne mutlu.Hitler, erken gençlik döneminde ve bir asker olarak hem cephe gerisinde hem de cephede yaşadığı tecrübelerden sonra zorunlu olarak, neden-sonuç ilişkisi kuran siyasi bir kafa yapısına sahip olmaya başladı ve hırsla, kinle ve haksızlığa uğrayan bir insanın ezikliği ile her geçen gün kendisini bu minvalde besledi. Oldukça fazla kitap okuyordu, ülkesinin her unsuru üzerinde disiplinli ve itinalı bir gözlem yapmaktaydı. Bu yolda günde 16 saat okuyup çalıştığından bahseder. Bu beslenme uzun bir dönemi içine almaktadır. Tarafsız olmaktan elbetteki çok uzakta olan bu fikir yürütmeleri sonucunda ülkesi Almanya üzerine aşağıdaki tespitleri yapar. Hitler’in eğitim, aile, evlilik, fuhuş ve basın üzerine bazı tespitlerine yer vereceğim bu yazıda.Eğitim üzerine Hitler’in tespitleri bilimsel bir akıl yürütme değildi elbette. Bu tespitlerin kaynağında, yaşadığı sinir bozucu tecrübelerin kendisinde oluşturduğu sıkışmışlık hissinden kurtulma ve bir tür ferahlama çabasından kaynaklandığı söylenebilir. Eğitim ise bu rahatsızlığa sebep olan sorunların kaynağı olarak görünüyordu Hitler’e. Ona göre Almanya’nın savaştan önce çökmeyi hazırlayan en korkunç özelliklerinden biri eğitim-öğretimdeki inanılmayacak derecedeki zaaflardı. Eğitimin en büyük sorunları ise “ferdin karakterini oluşturmasına hiç önem verilmemesi, sorumluluk oluşmasına olanak sağlamaması” idi. Bu ise, Hitler’e göre pısırık, kendisini güvende hissedemeyen, seviyesiz ve boş bir kitlenin oluşmasına sebep olmuştu.
Hitler, bu eksikliğin ülke bütünlüğünde ciddi bir yumuşak doku yarattığını düşünüyor. Bu yumuşak dokudan ise en fazla basınınfaydalandığını dile getirmiştir. Basın organlarının çıkarcı ve vurdumduymaz bir tavırla ve hatta bilinçli olarak Almanya’nın kuyusunu kazdığını söyler. Hitler’e göre bir ülkede faaliyet gösteren basın organları ülke çıkarlarına zarar veremezdi. Bu alçakçaydı ve buna müsade edilemezdi. Ancak o dönemde basın, tam anlamıyla ülkeye karşı cephe almış vaziyetteydi ona göre.Basının, devlet işleyişi içinde büyük bir kudret gibi gösterilmesinin moda olduğundan bahseder. Bu çıkarcı ve zarar verici parazitliğe göz yumulmasının sebebi olarak işte eğitimdeki eksikliği görmekteydi. Devlet, basını yakından kontrol altında bulundurmalıydı. Çünkü eğitimdeki eksikliğin yarattığı boş halk kitleleri, basın organlarının yaydığı bir çok zararlı yayın unsuru ile zehirleniyordu. Buna rağmen hükümetin “basın hürriyeti” denilen -ona göre saçma- bir nedenden dolayı acze düştüğünü düşünüyordu.
Şöyle der : “Savaştan önce basın bu topluma hangi gıdayı vermiştir? Basın sadece zehir görevi görmüştür. Düşman devletlerin Almanya’yı muhakkak surette yok etmeyi bir görev kabul ettikleri dönemde basın, Alman milletine barışçılık aşılamadı mı? Basın, ahlak dışı bir istikamette yayın yapmadı mı? En çok ihtiyacımız olan bir dönemde ahlak, örf ve adetler irtica olarak gösterilmedi mi?! Devamlı eleştirilerle ordu aşağılanmadın mı? Genel askerlik hizmetine sabotaj yayınlar yapılarak bu görev beyhude gösterilmedi mi?”
Ve buradan sonra Hitler’in bir yahudi düşmanı olmasına kendi ağzıyla gösterdiği nedenlerden biri geliyor ; “bu yayınları yapanlar için yalan, bir hayati lüzum ve icaptır. Bunların görevi(basını kontrol eden yahudilerin) Alman milletini uluslararası sermayenin ve bu sermayenin sahipleri olan Yahudilerin esaretine sokmak için milletin belkemiğini kırmaktır”
Aslında Hitler, eğitimin sorunlu olmasının ardında da Yahudilerin sermaye mücadelesini görüyordu. Yahudilerin hedefinin Alman milletinin sömürülmesi ve buna direnç gösteren her unsurun yokedilmesi olduğunu söyler. Ahlak, örf ve adetler, vatan sevgisi, sormululuk ve idealist halk kitleleri…vb. Hitler, bu unsurların Yahudiler için birer engel olduğunu düşünüyordu.Hitler Yahudilerin bir ülkeye girdiklerinde sergiledikleri karakteristikten de bahseder: “Önce parayı kontrol etmeye başlarlar. İnsanlara borç vererek onların kontrolünü ellerine alırlar(önceleri tefecilik sonraları bankacılığı kastediyor ). Bu aşamada muvaffak olduktan hemen sonra basın organlarını ele geçirerek ciddi bir baskı unsuru haline gelirler ve sonrasında ülke yönetimini kontrol ederek kendi düzenlerinin varolmasını garantilemeye çalışırlar”.
Basına karşı o zamanki hükümetin tüm bu olanlara gülünç göz boyamalarla cevap verdiğini söylüyor. “hükümet tesirsiz kararnameler çıkatmış ve birkaç basit ceza ile yetinmiştir.”
Basının milletin çeşitli değerlerini ve parçalarını birbirlerine karşı kışkırttığından, ve milletin değerlerini kuruttuğundan bahseder. Hükümetin ise, basın özgürlüğü uğruna, bu olanları izlediğinden. Bakın Hitlerin basın özgürlüğü tanımı şöyledir : “ Halka yalan söylemek ve yalana inandırmak, onu zehirlemek için istifade edilen ve herhangi bir cazaya maruz kalmamasını sağlayan usül, basın özgürlüğüdür.”Devlet adamlarının, göz göre göre dişli birer canavar haline gelen basının kendilerine karşı olması korkusuyla bu “haydutlara” karşı gelmekten çekindiğini düşünüyordu.
Yeterince eğitilmeyen bireylerin oluşturduğu toplum sorunluydu evet ama, mesele bununla kalıyor da değildi. Hitler, Alman toplumda yarayan bir kanadan daha bahseder: fuhuş.
12-14 yaşlarında frengiolan gençlerden ve bunların yüreğini sızlattığından bahseder. Bu sorunun giderilmesi için görülmemiş derecede bir fedakarlık ve emek gerektiğinden ve fuhuşun Alman toplumunu kemirdiğinden bahseder. Şöyle diyor :”Bu sorunları ister hukuki, ister ahlaki bir temele dayanarak yıkmak için birinci şart, gelecek nesillere genç yaşlarda evlenme imkanı sağlamak ve bunu teşfik etmektir. Fuhuşun önlenmesi ve ortadan kaldırılması bazı olumsuz şartların ortadan kaldırılamsıyla, ve yeni şartların yaratılmasıyla mümkündür. Bu şartların ilki, insan tabiatının ve özellikle her erkeğin ihtiyacına tekabül eden bir erken evlenme imkanının sağlanmasıdır.”*Bu konuda bir başka tespiti daha var Hitler’in: “İnsanların seviyesizliklerine iyi örneklerden biri sosyeteye mensup annelerin, kızları için “görmüş-geçirmiş” bir damat bulma konusundaki hevesli tavırlarıdır.(ben böyle bir ortamda kızların da görmüş geçirmiş olma çabasının varlığından sözedilebileceğini düşünüyorum. Özellikle de günümüz koşullarını göz önüne getirdiğimde) İşte böylesi bir görmüş – geçirmiş erkekle yapılan izdivaçla oluşacak çocuk da bu aşağılık düşünce ve ahlak seviyeye sahip bir “yaratık” olacaktır.”
Erken evlenme, Hitler için zaruridir ancak erken evlenme için gerekli sosyal ve ekonomik şartların mutlaka sağlanması gerektiğini belirtir. Bu elbette devlet destediği gerektirmektedir. Sosyal ve ekonomik şartların sağlanmaması durumunda erken evliliğin akla bile getirilmemesini de tavsiye etmektedir.Bu konuda bendeniz, yine de erken evliliğin sadece bireylerin kafasındaki gereksiz büyüklükteki kavranışının değiştirilmesi ile mümkün olabileceğini ve olması gerektiğini düşünüyorum. Evlilik çocuk oyuncağı olmamalıdır, ancak kaf dağının tepesinde, erişilmez ve ulaşılmaz bir yerde olması da çok büyük bir haksızlık ve saçmalıktır.Ayruca para esaretinde kıvranan bir toplumda evlilik kolay olabilir mi? “Paraya tapan bir toplum haline getirildi” diyor Hitler Almanya için. Bu ortamda ise eğitim ve öğretimin sallanmasının normal olduğundan bahsediyor. Herkesin sorumluluktan kaçtığından, birbirlerinin kuyusunu kazan bireylerden bahsediyor. Ve nihayetinde Almanyanın dini inanışındaki değişikliklere dikkatleri çekiyor : “…uzun zamandan bu yana millet, dini inanışlarındaki tesirli inanışlarını kaybetmişlerdir… Toplum için iman, ahlaki telakkinin yegane temelidir ve bu artık pek hissedilememektedir…”
O zamanki Almanyanın bazı özelliklerini hitlerin ağzından sizlere aktardım ancak bu yazıyı yazmamın sebebi, sanırım yüzde birini yazabildiğim Hitler’in Almanya üzerine notlarının ülkemizle olan fevakalade benzerliğidir. Bu benzerliklere ek olarak geçmişimize olan düşmanlık mı desem, sanat ve kültür yoksulluğu mu desem, basiretsiz, idealizmden yoksun içleri boşaltılmış amaçsız bireyler mi desem, kendi kültüründen ve değerlerinden tiksinen, benliğini satmaya hazır gençler mi desem… I. Dünya Savaşı öncesi ve II dünya savaşına kadar da sürdüğü anlaşılan Almanya tablosu ile o kadar ortak noktalar var ki şaşkınlığım hat safhadadır.
Yukarıdaki benzerlikleri göstermesi nedeniyle Kavgam yasaklanmamalıydı. “geçmişten ders almayı” ve “şimdiyi görebilmeyi” sağlayabilecek, farkındalığı sağlayacak bir kitap olduğunu düşünüyorum.* Kimileriniz belki duymuş olmalısınız, Hitler’in İslamiyet’e yakınlığı söylentileri vardır. Ben bu satırı okurken bir rastlantıyı farkettim. Hz. Muhammed’in bir hadisi vardır: “Çocuklarınızı geç kalmadan evlendirin. Geç kalırsanız onların yapacağı yanlışlardan ve görecekleri zarardan siz sorumlu olursunuz.”
Hitler ve Türkiye üzerine
delizade | 21 December 2007 01:54
illus: delizade
yorumlar
sinekten yağ çıkarmaya çalışmanın hitler versiyonu, pes yani, ben almayayım, alan varsa buyursun!yalnız faşizmin insanı (ulusları) cezbeden bu kutsanmış yağı, sonra millete çok dokunuyor söylemiş olayım. zamanla fitil fitil çıkıyor bir yerlerinden! tıpkı 1. dünya savaşının bu milletin kıçına feci kaçtığı, mustafa kemal‘in ülkeyi zor toparladığı gerçeği gibi!adolf hitler denyosunun yandaşı japon faşistleriyle beraber, en başta kendi halklarına ve dünyaya verdiği zarara zaten hiç girmeyeyim, yoksa çıkamayız. hafif‘de görmekten utandığım bu yazıdan gelen tuhaf kokuyu da tanrı‘ya ve okuyanların yüreklerine havale ediyorum!
Kavgam o kadar da abartildigi kadar okuyani etkileyecek bir kitap degil, aslinda yasaklanmasa bu kadar tutulmazdi. Kavgam kitabindan en fazla Hitler`den etkilenmek isteyenler etkilenebilir.Eger Hitler savasi kazansaydi, tarih onu bir diktator degil buyuk Alman devletinin kurucusu olarak hatirlardi, yenilenler icin her tarih boyledir. 1.dunya savasinda ilk ataturkumuz Enver pasa oldu ama yenildi, buyuk kurtarici olunce kurtulus savasinda ikincisini bulduk. Eger Enver Pasa basarili olsaydi bugun Mustafa Kemal canakkale savasinda savasmis kahraman bir albay olmaktan oteye gidemezdi, kimse de bu ayrintiyi hatirlamazdi. Yeni Almanya kurulurken buyuk bir kurtarici, yeni bir ideoloji bulan Almanlar her seyleriyle arkalarindan gittiler ama sonunu getiremediler. Erken havlu attilar, Turkiye ise havlu atmamak icin bu tapinma ideolojisinden vazgecmesi gerekiyor.Yaziyi tuttum, sebebi Hitlere hayranligim degildir, tarihi bir karaktere objektif ve bilgisel(!) bir bakis acisi oldugu icin. En azindan Saddam`in oglu mu escinsel mi gibi magazinsel haberlerden uzak bir blog olmus.
yahudiler bir memlekete girdiğinde diye bişi yok.1- herifler hz. musa zamanından beri kavim olarak dünyanın 4 bir tarafında yaşıyorlar. ulus devletlerin içine girmeleri kastediliyorsa o devletler kurulurken kimse yahudilere sormadı.2- içeri girip önce parayı sonra medyayı kontrol ederler filan masal hikaye. herkes para, medya dahil bütün iktidar araçlarını kontrol etmek ister.yahudiler bunu herkesten daha iyi yapabiliyorlarsa afferim onlara.3- bütün yahudiler böle işlerle uğraşır diye bişi yok. onlarda bizim gibi insan, herkesin kendine göre isteği,hırsı, zaafı filan bissürü şeyi vardır. bütün yahudileri yekvücut görüp, suçlayıp, hedef haline getirmek bize yakışmaz.4- yahudiler insanlığın terakki zembereğidir. yani onlara ihtiyacımız var. alemde herkesin vazifesi farklıdır.fuhuşun yaygınlaştırılması konusunda yazara katılıyor, 5. kol faaliyetine çok uzun zamandır alet edilen medyanın bütün güvenilirliğini yitirdiğini, milletin oyunun farkına vardığını, zaman içersinde kalıcı ve köklü çözümler üretileceğini düşünüyorum.
OguzKagan35 kız olsam sana varırdım yau.yoksa verirdim mi demem lazım bilemedim.
Yazınızı dikkatle okudum ve okurken en sonda bahsettiğiniz hadis benimde aklımdan geçti. Ve zinanın yasak oluşuda. Hitler’in bahsettiği bazı konulara katılmamakta elde değil. Eğitim, ahlak ve devletin sorumlulukları hakkında çok doğru noktalara değinmiş. Yine yazınızın sonunda eğitim konusunda yazdıklarınız benimde aklımdan geçti. Size bu yazı için teşekkürlerimi sunuyorum ve iç geçirerek yalnız “Halkım, zavallı halkım” diyebiliyorum…
ne kız ol, ne bana var, ne bana ver. inan ı ikna et geri dönsün yeter. şöle ağaz tadıyla okuyacak bişi kalmadı. burasıda kimsenin malı değil. hepi topu bi şirketin interaktif para kazanma mecrası. gelsinde okuyalım, keyfine varalım.
@gaykedi, Benim için önemli olan Hitler’in Almanya üzerine yorumları .Hitler’in bir faşist olarak yürüttüğü radikal “çözümler”inden bahsetmiyorum. Hitler faşit, diktatör ve hatta bir cani olabilir, ancak söylediklerinde değerli olan hiçbir şey yok demek yanlış bir tutum olacaktır. yazının derdi, ülkemizle o zamanki Almanya arasındaki ciddi benzerliktir.@OguzKagan35, hak veriyorum. fakat yahudileri parmakla gösterip “suçlu bunlardır saldırın” demek istemiş değilim. ancak içinde bulunduğumuz sosyal ve ekonomik yapı değişikliğinde yahudilerin etkisini saf dışı bırakmak körlük olacaktır. amacım ırkçı bir tavır değildir. sadece ülkem üzerindeki okumayla ozamanki almanya yorumu üzerine bir fikir aynılığıdır. 2. maddede hikaye olarak ifade ettiğin mesele bugün içinde bulunduğumuz buhranın en temel sebeplerindendir ve gerçektir. size şunu da rahatlıkla söyleyebilirim, eğer AKM yıkılmak ve yeniden inşa edilmek isteniyorsa bunun tek bir sebebi var, orada bir alışveriş ortamı yaratabilmek. bunu itikleyen güç sadece paradır. para kontrolü burada iki laf ile tartışılacak bir mesele değildir. ancak biliyoruz ki bunu elinde tutan ve tutmak için çabalayan en büyük bilinç yahudi menşeilidir. tamamiyle hikaye demek abartılı bir yanıt/yorum.@elektron, “zararın neresinden dönersek kardır” ‘ı da eklemek isterim.ve bir not @INTERNET CAFEE , lütfen bu tip cevheri internet kafe atmosferli mesajlarınızı “yorum” bölümüne değil, doğrudan muhatabınıza atınız.
@delizadeşahsınızın öle bi niyeti olmadığını zaten biliyorum ama konu hassas, civarda bol miktarda faşist, ırkçı, kafatasçı volta atıyor. yahudilerinde israil diye bi memleketleri olduğunu, daha bissürü şeyide biliyorum. ama olsun, ben yazayım, yanlışım varsa düzeltirim. ayrıca ben istanbulun başında olsaydım akm yi çoktan yıkmış yerinede düzgün bişi yapmış olurdum. öle işte.
öncelikle, bu fontlarda hem yazı yazmak hem de okumak çok zor. buna ilişkin bir şeyler yapılmasında fayda var.yazıyla ilgili olarak ise, çok zorlama ve amacından sapan bir ahlakçılığa sahip olduğunu düşünüyorum. tarihin her dönemini çeşitli noktalardan birbirine benzetmek mümkün. örneğin çalışan hakları bakımından 19. yüzyıl ingilteresiyle fazlasıyla benzeşebiliriz. ya da 1950 türkiyesi şu anki siyasi konjonktürün kopyası gibidir bir çok yönden. devrim öncesi iran ile çarlık rusyası son dönemi birbirine çok benzer. bu tip örnekleri arttırmak mümkün. nerden baktığınıza bağlı.basın, aile, evlilik, seks… gibi ahlaki nüveler içeren konularda hitler’in yaptığı tamamen siyasal temelli tespitleri alıp günümüz türkiyesi ile eşlemek kolay ama yetersiz. ahlak çok insan bir öğe. popülist, galeyana hazır. üstünü örtmek ya da üstüne gidip alevlendirmek kolay. riyaya açık. dün dün olur, bugün de bugün yeri geldiğinde. bugün 12 yaşındaki frengililere üzülürsün, yarın onları sabun yaparsın.bahsettiğiniz konular neden değil sonuçtur. 1. dünya savaşı sonrası almanya’nın içine düştüğü ve de düşürüldüğü zor durumun neticeleridir. büyük siyasi ve ekonomik buhranlarla karşılaşan bütün topluluklarda bu tip ahlaki normlarda sapmalar olur. bakın 1929 sonrası amerika’ya. ya da çok uzağa gitmeyelim, kırım savaşı ya da 93 harbinden sonra osmanlı’ya ve rusya’ya bir göz atın. ne kadar çok benzerlik olduğunu kendiniz de göreceksiniz. belki şimdiden bile daha ahlaksızdık diyeceksiniz. hitler’in doğru tespitler yapmış olması mühim değildir, doğru işler yapması mühimdir. yukarıda sizin alıntıladığınız konulardan başta kutsal kitaplar olmak üzere bir çok dinde zaten bahsedilir. hitler’in yaptığı kendi ideolojik düşüncesine destek sağlamaktan öte bir şey değildir.sonuçlar yerine nedenler yönünden yapılacak karşılaştırmalar bizi daha doğru noktalara götürür. bu yazı basit ahlak veryansınından öteye gitmiyor. aksine yazının kendisinin inceden geçirdiği günümüz siyasal konjonktürüne çanak tutuyor. bir anlamda kendi bindiği dalı kesiyor. zaten yazının sahiplenilmesi açısından da bu net bir şekilde gözüküyor.
@INTERNET CAFEEyaw benide tekmelemişlerdi öle bissürü yerden, bişi olmaz. kimsenin malı değil buralar, gelsin geriye. kalbi kırıldıysa onarmanın bi çaresine bakarız. küfür etmek serbest, bende bol bol ediyom. gelsin bişicikler olmaz.şimdi ben kendisine yazmasınıda bilirim ama aramızda bi hukuk yok, o sebepten sizden reca ediyorum. zati o blogda tek başına çok verimli olmaz, burada olacak ki keyfi yerine gelsin, sağlam ahkamlar kessin, bizde okuyalım.
@tamilgerillası, teşekkürler yorumun için. yazının ahlaki temelde olduğu doğrudur. ve elbette geçmişte ülkeler ve toplumların bugün ile benzerlikleri olabilir. ben bir yaprağı sunmuş oldum sanırım ve evet, benim sıkıntım ahlaki ve insani düzeyde. günümüz türkiyesinde bu tip eksiklikleri sindiremiyorum, maruz kaldığımda da oldukça derinden üzülüyorum doğrusu.
1. dünya savaşı “öncesi” Almanyası idi bahsi geçen dönem. 1. dünya savaşının kaybedilmesinin siniri ve hayal kırıklığı da var Hitlerin bunları düşünmesi ve yazmasında. ve bahsettiğimiz meselelerin de içinde bulunduğu sorunlar demetinin sonucudur, işte bu büyük kayıp. yani almanya’nın başarısızlığının analizinin bir parçasıydı.ancak elbette dünya savaşı öncesinde bahsettiğiniz ekonomik sebepler bahsi geçen meselelerin sebepleri arasındadır. Kimileri şöyle derler zaten “1.dünya savaşı, ekmek kavgasından başka birşey değildir”. Almanya ciddi bir sıkıntı içerisindeydi, ve smürgeci ingiltere’nin ekonomisi korkutucu seviyelere çıkmıştı. Almanyanın ise bildiğim kadarıyla beslendiği kaynak yok gibidir sömürgecilik bakımından.
bu arada arayüz tasarımı ile ilgili benim de sıkıntılarım mevcut
delizadeyazının başında 2. dünya savaşı öncesi demişsiniz.ayrıca yine yazının sonunda 1. dünya savaşı sonrası demişsiniz. şimdi 1. dünya savaşı öncesi diyorsunuz. kavgam da zaten 2. dünya savaşı öncesi almanya’dan bahseder çoğunlukla. bir karışıklık var sanırım.bakış açınıza karışmak gibi bir niyetim yok ama ahlak temelli değerlendirmeler, arkasındaki nedenleri göstermeden havada kalıyor maalesef. bakın dönem almanyasında, 3500 mark olan etin kilosu, 6 ay içerinde 280 milyar mark seviyesine geliyor. ekonomik çöküşün bu derecede olduğu bir ülkede insanların satacak kendi etlerinden başka bir şeyi kalmıyor. bu ahval ve şerait içerisinde, küçük yaşta fuhuşu engellemek için erken yaşta evliliği önermek zaten fuhuşun kendisi olmaz mı? bu sadece kafayı kuma gömmektir.uzun lafın kısası, dönem almanyası ile günümüz türkiyesinin benzeştiğini kesinlikle düşünmüyorum. hitler’in değerlendirmlerinin yanından dönem edebiyatı ve tarihsel durumu da incelemenin iyi olacağını düşünüyorum. belki daha net bir tablo çıkarmak mümkün olur.
@delizade hitler ile ilgili yazınızı okuyunca kan beynime çıktı, sizi yakından tanımadığım için. ara sıra aramızda varlıklarını hissettiren, pilli grubunun kerinçsizlerinin işi olduğunu düşündüm feci şekilde, ama gene de yazınızda demek istediklerinizi iyi ifade edemediğinizi düşünüyorum, bbp söylemini andırıyor yazınız hani şu hem ırkçı hem dinci olan mhp‘nin bir üst tehlikeli versiyonu.
@tamilgerillası, kusuruma bakmayın, kesinlikle haklısınız bir dönem karmaşası oluşmnuş yazıda.II dünya savaşı öncesi dememin sebebi, hitler öncesi ve hitler dönemini düşünmemdendi ilk paragrafta. sondaki I. dünya savaşı sonrası dememin sebebi ise kavgamın yazılma tarihindendi. bunları bu şekilde kullanmam kafa karışıklığı oluşturacak kadar sorunlu olmuş. ben bu ifadeleri düzenleyeceğim.fuhuş konusuna gelince, yorumunuz alakasız değildir. ekonomik bir zorunluluk olarak fuhuşun varolmaması olanaksızdı o dönemde. ancak şöyle bir eksiklik var. sorun olarak görünen sadece insanların vücutlarını satması değildir . sorun, bunun yanında gençlerin kendi hayatları için bilinçli bir yol çizememeleri, bireysel otokontrol eksikliği ve buna bağlı olarak, arsızlık ve yozlaşma ile günibirlik hayat sürmeleri ve beden paylaşımı gibi bir hususun ise değersiz hale gelmesi, bilinçsiz ve farkında olunmaksızın bir tüketim malzemesi haline gelerek kişinin hem kendisine hem de toplumu olumsuz etkileyecek olan temel öğelere ciddi anlamda zarar vermesi de vardı. fuhuş, bu meselenin daha kirli bir başlığı oluverdi aslında. bir aile kurma kurabilmek iradesi, cinsellik ve birlik olma konusundaki eriyiş idi bu başlığın ifade etmeye çalıştığı şey.şunu sormak daha doğru olabilir meseleyi anlatabilmem için, -bu belki de göreceli bulacağınız bir husus olacak ama izin verin paylaşayım;sizce bir genç, cinselliği evlilik ile mi yaşamalı(ya da samimi, dürüst ve birlikte olma mücadelesini yapabilen bir beraberlikte mi yaşanmalı)? yoksa bir genç, cinselliği her uygun zamanda, farklı insanlarla mı tecrübe etmeli?bu sorunun cevabının oldukça karışık olacağını ve bir gürültü koparacağını tahmin edebilirim bir topluluğa sorduğumda. ancak, sorunun cevabı, sağlıklı bir toplum için oldukça önemlidir. lütfen lütfen ve lütfen, tarafsızca ve etraflıca bu soruyu düşününüz. bir insanla beraber yaşamak, zordur ancak uzun vadede insana huzur verecek bir yatırımdır. cinsellik ise bu birlikteliğin bir paylaşım şekli ve “hediyesi” olmalıdır ancak. fakat, bu konunun günibirlik harcanacak kadar önemsiz ve kıymetsiz görünmesi, kişinin uzun bir beraberlik kurması çabasını baltalamaktadır. aslında, bu çaba hemen hemen yok gibidir bugün. o nedenle cinsellik, değerinin çok çok altında harcanmaktadır.
@gaykedi kusuruma bakma, kimseyi zerre kadar kızdırmak niyetiyle atılmadı bu yazı. ve emin olunuz – klasik bir savunma cümlesi olacak ama- bendeniz, oraya buraya yakın olan bir kafaya sahip değilim. söylediklerim, evet ifade ettiğiniz kesimlerin söyledikleri ile örtüşüyor ancak bu yazının, pencereden dışarı bakıp gördükleri yüzünden yüreği burkulan ve “nedir sorun olan ve ne olabilir bunun çözümü?” diye kıvranan tarafsız birisi tarafından yazıldığından emin olabilirsiniz.ve taktir edersiniz ki ahlak ya da birlik olma kaygısı ya da bazı meselelerin kıymetinin bilinmesi söylemleri ve mücadelesi, sadece milliyetçi ya da dini kesimlere ait değildir.lütfen bu yazıyı, tarafsız bir tartı ile tartınız, sanırım sinirlendirdiğim arkadaşlara naçizane önerim bu olabilir. çünkü ben bu yazıyı yazarken -tekrar ediyorum- bir taraf olma hissiyatı ile yazmadım. ve bu, kimi zaman içine düşsem de, nefret ettiğim bir körlük ve beceriksizliktir.
delizademevzuyu fuhuşa getirmek gibi bir niyetim yok. en basitinden bir örnek vermek için seçtim.büyük bir nezaketle sorduğunuz soru dayatmadır, tahakkümdür. üstte soru sorup altta cevabı işaret eden cümleler kullanmak ise yönlendirmeden başka bir şey değildir. cevap herkesin kendisine aittir. ne hitler’in, ne peygamber’in ne de devletin bu konulara karışması söz konusu bile olamaz. cinsel yozlaşmadan her kişi ve topluluk nasibini alıyor artık. ama bu tip yönlendirme ve sınırlamaların hiç bir sonuca varmadığını bir çok yerde görüyoruz. bu sebeple isterseniz bu mevzudan çıkalım. çünkü yazınızı eleştirdiğim konu bu değildi.
sorunun kendisi ya da sorulma şekli dayatma amaçlı değil sadece işaret etmek ve düşünülmesini sağlamak idi. benim ne düşündüğüm zaten ortada, yani, sonrasinda o sorunun benim için cevabini vermiş olmak, dayatma olarak algilanmamaliydi. evet “doğru budur,bu olmalı kardeşim” havasındayım biliyorum ama bunu dayatma olarak algılamayınız. üstelik, burada bir soru sorup altta cevabini vererek insanlarin benim gibi dusuneceklerini sanmak gibi bir yonelimim yoktur ayrica.ek olarak, sorunun dinle ilgisi olmadığını ısrarla belirtmek istiyorum.bu tip bir kaynak ya da odaklanma yok soruda.
Konu tam üstüne basılmış durumda.Bir çok mekan ve ortam da kah yazarak kah konuşarak bundan bahsettim. Ve bahsetmeye de devam ediyorum.Bu yahudilere karşı ırkçılık yapmak değildir. Tarihsel bir tespittir. Tüm yahudileri kapsar diye de bir şey yoktur. Sadece siyonizm e hizmet edenleri kapsar.Ve evet o tarihde Almanya da yaşananlar da şu an ülkemiz de yaşananlar bilinçli ve kademeli bir şekilde uygulanan bir siyonizm politikasıdır.Ve ilginçtir ki amaç da aynıdır. Daha detaylı tarihsel araştırmalara girildiğinde hitler in siyonist güçlerden maddi destek aldığı , katledilenlerin % 90 nının yahudi ırkından değil dininden olduğu yani musevi olduğu ortaya çıkar.Araç ; yahudilik diğer ırklardan temizletildi. Almanya yahudilerin kalabalığından , yahudiler dinlerine sonradan girmiş diğer ırklardan kurtuldular.Sonuç Siyonizm kendi yaptırdığı katliam için tüm dunyaya ağladı ve İSRAİL kuruldu.şu an da benzer çalışmalar ile İsrailin çevresinde ki topraklar üzerinde bulunan ülkeler zayıflatılıyorlar. Parçalanıyorlar. Ve yönetimleri ya kukla insanlara bırakılıyor ya da tamamen haritadan silinilmesi için çaba harcanıyor.Araç ; sözde nükleer silah tesisleri ve terörizm .Amaç büyük israil
al sana işte delizade, yazdığın yanlış yerlere çekiştirmeye çok müsait konuyu, süper bağlama çeken, komplo teorisyeni faşist (büyük olasılık + dinci) birileri, vakit gazetesinin sapına kadar lümpen ağzıyla, hiç utanmadan ve vicdanları eminim sızlamadan, insanlık tarihinin gördüğü en organize soykırımının suçunu bile, musevi-yahudi kelime oyunlarıyla o soykırıma uğrayan halka yükleyivermişler, kusmak istiyorum 🙁
yanılıyorsun gaykedi vakit gazetesini bir kere bile okumadım. o saydıklarının hiçbirini üstüme almıyorum.Nazilerin yaptığı katliamın perde arkasını ayrıntıları ve belgeleri ile 90 lı yıllarda yazan bir ingiliz tarihçi kitabının çıkmasından bir hafta sonra ölü bulundu.Ben soykırıma uğrayan halka hiç bir şey yüklemedim. Soykırıma slav ırkından ,türk ırkından, ya da yahudi olmayan ırklardan museviler uğramıştır.Ben ve benim gibi yazanları suçlamadan önce bir an dur nefes al ve objektif olarak bak olaylara…
@sbaskentli, komplo teorisi düşkünü tüm insanların ruh sağlıklarından ve mantıklı düşünme yetilerinden ciddi olarak şüpheliyim, tabi bunu paraya çevirmeyi çok iyi başaran bazı uyanık çok satan kitapların yazarları dışında.
@sbaskentli, bahsettiğiniz şekilde hiç düşünmemiştim hitlerin yaptığı “temizlik” operasyonunu. gerçekten bu konuda bilgim yok. sadece hitlerin yahudi ya da musevi diye iki ayrı grup olarak meseleyi değerlendirip değerlendirmediğine bundan sonra okuyacağım belgelerde dikkat edeceğim. ancak, kavgamda bu tip bir ayrımı pek görmedim. ve bahsettiğiniz mesele bana uzak görünüyor. ama şimdi düşünüyorum, hitlerin babası sanırım bir yahudi idi(bu sanırımı iki gün içerisinde belirginleştiririm,bilgisi olanlar yazsın lütfen) . kavgam’da “yahudi” lafından ziyade musevi dendiğini hatırlamıyorum( acaba çeviride bir değişiklik olmuşmudur bilemem). sadece bu konuya yaklaşan, ancak sizin belirttiğiniz meseleyle pek alakası olmayan şöyle bir ifadesi var : “yahudilerin dini bir birliktelik yaşadığını sanmayın. yahudi, dini değil ırksal bir birliktelik peşindedir. ve bunu yaşayacağı bir toprak edinme çabasındadır.bunun dışındaki hiçbirşeye saygısı ve vicdanı yoktur. yahudileri, hıristiyanlar gibi düşünmek çok bütük bir hatadır. onlar almanya içinde bir fransa, bir italya gibi farklı bir millet olarak hissederler kendilerini. yani onlar almanya içinde yaşayan hıristiyan bir topluluk gibi değildirler.”@gaykedi, söylediğim gibi, bir taraf modunda değilim ve bu tip bir tartışma başlatmak derdim de yok. yanlış anlaşılmamak için çabalamak yerine, başkalarının yanlış anlamamak için çabalamasını yeğliyorum.@sbaskentli ‘nin ifadeleri bir komplo teorisi modunda olabilir. ancak madem bu konuda bir laf edilmiştir, dinlemektir yapılması gereken. varsa yapıcı, şekillendirici bir laf, söylemektir sonra.ben bu yazılanları hiçbir zaman cumhuriyet okuyan adam yazmış, akit okuyan biri yazmış diye okumuyorum. bence sizin sbaskenli’ye vermiş olduğunuz cevap, ona atfettiğiniz bağnazcılığın bir başka şeklidir. ben ona cevabınızda, ifade edilen konuya yapıcı bir cevap göremedim, karşı görüş göremedim.fikirleri irdelemek gerek. kati bir cevap yoksa kalıp savunmaları savurmanın anlamı yok. taktir edersiniz ki bugün, erbakan’ın ifade etmiş olduğu bazı hususlar bugün yaşanmaktadır. şimdi beni de bu lafımdan sonra erbakancı yapacaksınız biliyorum. ama kocaman bir hayır diyeyim önlem olarak, erbakancılık değil bu, eğri oturup doğru konuşmak diyelim buna. 15 sene önce bugünün tablosunu çizmiş sağ ve dinci diye etiketlenen insanlar var. TV de izleyebilirsiniz bu 15 sene önceki tespitleri. bu insanlara da saygı duyulmalı.şunu söylemek istiyorum, siyasi ve dünya görüşlerini kabul etmeyebiliriz tamam. ama o taraftan gelen her lafa da yanlış diyemeyiz. ya da bir söz karşılığında sen şusun busun, ordansın burdansın diyerek ağıza tıpa sokmanın yanlış olduğunu düşünüyorum.bu yazıyı yazarak sanki ortalığı karışırıyormuşum gibi konuşmuşsunuz. ben bu yazıda, ülkemdeki yamukluğa doğru bir parmak göstermek istedim geçmişteki bir sayfadaki benzerliği göstererek. birileri kalkıp küfredecek diye ya da diğer biri siyasi cevaplar verecek diye yazmayacak değilim. doğru dürüst bu yazıyı irdelenmesi olaslığıdır paylaşma nedeni. ben yukarıdaki hiçbir yorumu sorunlu görmüyorum(ciddi bir şekilde yorum yapmış olanlardan bahsediyorum), bu harika birşey ve şu yazıya harcadığım emek ve zaman , bu paylaşımıın verdiği zevkin yanında kaybolup gidiveriyor.bu memlekette en yobazı( sağcı, solcu), en cahili, en bağnazı(sağcı,solcu) kucaklamaktır asıl mesele. bunun için eğitime kültüre de pek gerek yok doğrusu, insani bir şeyden bahsediyorum…..hm…. coşmuşum yaw….tamam tamam….
aylar önce 1 eylül dünya barış günüyle ilgili bir şeyler yazmıştım. haliyle bu yazıyı görünce ekleme yapmak istedim. yorumları okuyamadım, ilk önce onu belirteyim. benzer şeyler yazmış olursak üzgünüm, yorumları kör olmamak için okumadım. yazı fontu bile o kadar küçük ki, değil yorumları okumak.bir dönemi veya tarihi değerlendirirken temel yanlışlık şu an üzerinden yargıya varmak. aynı şeyi sizde yapmışsınız. komplo teorisi veya benzerlik öne sürmüşsünüz. daha da kabaca söylersem hitler şeker sever, hitler delidir. demek ki bütün şeker sevenler delidir gibi bir sonuç çıkmış. hitler deliydi de, alman halkı akıllı mı gibi bir soru ortaya çıkıyor. çünkü hitler hitabeti yüksek olan, kitleleri peşinden sürükleyen bir kişiydi. özellikle nürnberg mahkemelerini takip etmek konuyu anlamak açısından önemlidir.temel yanlış da bence şu: hitler ari ırkına yani saf ırka inanıyordu. şimdi istediğimiz kadar saçmalık diyelim. böyle bir şey güzel olmaz mı? bunun başka bir versiyonu hasan sabbah değil midir? ya da daha önce de somuştum, caferiler? bir inanç uğruna kendini zincirlerle dövmeyi aklınız alıyor mu? benim almıyor, ama bu insanlar deli vs. değil. velhasıl hitler’in antisemitist olması o dönem için düşünülmeli. yahudilerin yükselişe geçtiği yeni bir yapılanmaya gidildiği bir dönem. tabii ki almanya’da polonya’da büyük bir nüfus halinde yaşayan yahudileri düşman olarak görecek. şimdi de insanlar direkt yahudileri düşman olarak görümüyorlar mı? insanlarda mı antisemitist. oysa sadece bir düşmana ihtiyaç duyuyoruz. bugün ülkemizde bu yahudiler olur, yarın ermeniler, başka gün başka bir ulus.hitler’in askeri alandaki yatırımlarını, teknolojiyi kullanmasını ve Almanya’nın çehresini değiştirmesinden hiç bahsetmiyorum. velhasıl şunu demek için debelendim. hitler ile türkiye arasında bağ kurabilirsiniz. hatta tanzanya cumhuriyeti ile türkiye arasında da bağ kurabilirisiniz. ancak bu sadece adamın yazdığı iki paragrafı almakla olmaz. sebep sonuç ilişkisi yarım kalır. komplo teorisi bile olmaz diyeyim de tam olsun.
komplo teorisi ile ilgili mesele @sbaskentli yorumlarıyla alakalı idi.
o dönemde almanyanın inişte olduğunu ve bunun sonunda da yenik bir ülke olarak kenara konduğunu biliyoruz. benim, hitler odaklı bir benzerlik öne sürmemdeki sebep;1- günümüz Türkiye’sinin buhrana sürükleniyor olduğunu,ciddi bir erozyon yaşandığını düşünmem ve hissetmem2- iyi – kötü, bir liderin kendi ülkesindeki sorunları analizini değerli bulmam ve bu analizin bugün ülkemizdeki durumla örtüştüğünü görmem ve bundan bir ders çıkartılmalıdır diye düşünmemdendi.aslında yazının değindiği konuları değil de, bunun dışındaki çok geniş alanları düşünüyorsunuz. devasa bir açı ile bakıyorsunuz. bence bu, anlatmak istediğim daha dar açılı mevzuların anlaşılmasını engelliyor. Hitler, aile kurumu güçlendirilmeli demiş, ama bu okununca Hitler manyağın teki, yaktı yıktı aşamasından başlanıyor algılanmaya. Ben bugün, ülkemizde aile kurumunun fevkalade zarar görüyor olduğunu, giderek zayıfladığını ve bunun çok çok ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum. tüm sorunların temelini oluşturan bir eksiklik değil mi bu? hatta bunun bilinçli bir politikanın işliyişinin bir parçası olduğunu düşünüyorum.(komplo filan değil arkadaşlar,bunu görmemek,görememek, komplo deyip geçiştirmek bile bir zihni kayboluştur). “bakın zamanında almanyada da biri bunları dile getirmiş neredeyse 100 yıl önce neden biz bu konuda hala geri gidiyoruz” demek istiyorum. sebep sonuç ilişkisini derinlere götürmeye gerek hiç görmüyorum, çünkü açıkca ortada söylemek istediklerim.
komplo teorilerine verilecek şundan daha mantıklı ve kısa bir cevap üzgünüm ama ben bilmiyorum;” komplo teorisi düşkünü tüm insanların ruh sağlıklarından ve mantıklı düşünme yetilerinden ciddi olarak şüpheliyim, tabi bunu paraya çevirmeyi çok iyi başaran bazı uyanık, çok satan kitapların yazarları dışında.”“akit okuyan biri yazmış” demedim ” vakit gazetesi ağzı” dedim, yapıcı cevap derken ne yapmamı isterdiniz? yahudi soykırımını yahudilerin organize etmediğini ispat etmeye mi çalışayım, sinekten yağ çıkarmaya çalışan çok zorlama bir yazı olduğu konusunda ısrarlıyım, ve ırkçı+dinci bir ıkınma seziyorum yazı da ve yorumlarda. daha fazla yazmak istemiyorum ve ilk yorumda da dediğim gibi “yazı ve yorumlardan gelen tuhaf kokuyu da tanrı’ya ve okuyanların yüreklerine havale ediyorum!…”
@delizade objektif olmaya çalışarak araştırmacı bir ruhla yazısını ve yorumlarını yazmaya çalışırken bazı arkadaşlar hala kendilerine öğretilen kalıpların dışına çıkmama konusunda ısrarcı davranıyorlar. Ne diyelim onlara tatlı uykular.Bana paronoyak denmesi hiç zoruma gitmiyor. Çünkü edindiğim fikirler öğrendiğim bilgiler ışığında gelişmiştir. Ve bu bilgilerin hiç birisini tek kaynaktan tek kitapdan tek kişiden değil anlatılan ya da verilen bilginin karşı tarafını da araştırarak elde ettiğim bilgiler toplamı sonucu ortaya çıkmıştır.Yahudiler i asla küçümsemiyorum. Hatta birbirlerine ve kültürlerine bağlılıkları saygı duyulacak bir olaydır.Ancak bu toplum içinden çıkan ve ideolojilerini hiç gizlemeden haritalar üzerinde , verdiği beyanlarda ve gerçekleştirdikleri icraatlarda tüm dünyaya haykıran ve kendilerini bir çok alt gruba hükmeden siyonist bri yapı arkasında kamufule eden insanlar var.İşte benim derdim bunlarla.
Bu fuhuş ve cinsel özgürlük olayına girersek: Aşırı sağcı liderlerin hedef aldığı genç kitle “hayattan tatmin olamamış, maddi imkansızlıklar içinde yaşayan ve cinsel hayatı olmayan” gençlerdir. Bu tür gençler enerji ve şiddet doludur. Onları kullanmak da bu liderlerin gerçekten işine gelir.Bu gençler, özellikle cinsel hayatını özgürce yaşayan, sevgilisi olan diğer gençleri korkunç bir şekilde kıskanır. Üstelik bu özgürlük maddi durumu ve dolayısıyla eğitim seviyesi yüksek olan çevrelerde daha fazladır. Hem fakir, hem mutsuz, hem de sevgisiz kalan bu genç rahat içinde yaşayan gençlere ve onun hayatına kıskançlıkla bakar ama bunu açıklayamadığı için dolaylı olarak öfkelenir ve ahlak kisvesi altına sığınıp cinsel özgürlüğe saldırmaya başlar.Aşırı sağcı liderler de gençlerin bu özelliği gayet iyi bildikleri için saldırırlar cinsel özgürlüğe. Oysa kendilerinin metresleri sayısızdır.Ben iyi bir ailenin, iyi eğitimli, iyi donanımlı, kibar, medeni, iyi bir okulda okuyan, bilgili ve kültürlü bir oğlu olabilirim. Bu halimle ülkem için örnek bir vatandaşımdır. Aynı şekilde ben, benim seviyemde bir kızla (ya da bir erkekle) flört edebilir, cinsel ilişkiye girebilir, hatta evlenmeden aynı evde yaşabilirim.Önemli olan benim cinsel hayatta, kapalı kapılar arkasında kimse bilmeden, görmeden ne yaptığım değil, ekonomil olarak ve kültürel olarak ülkeme nasıl faydalı olduğumdur. “Ülkesini sevdiğini” iddia eden aşırı sağcı liderlerin de bunu göz önüne alması gerekir.Sonuçta benim yaşam tarzımın kimseye zararı olmaz. Eğer biri çıkıp derse ki cinsel özgürlük cinsel hastalıklara, evlilik dışı çocuklara neden oluyor; o zaman bunun çaresi cinsel eğitim ve güvenli sekstir. Ama ne var ki cinsel eğitime de en çok karşı olan aşırı sağcılar.Dinci kesimin güçlü olduğu ve cinsel eğitim dersinin verilmediği ABD’de liseli kızlar arasında hamilelik oranı, cinsel açıdan çok daha liberal olan Hollanda, İsveç, Norveç gibi ülkelerden çok çok daha yüksek.
mesele, sizin tarif ettiğiniz aklı başında olan azınlık değil zaten. bu işleri aklı başında ve hakkıyla ,saygıyla, sevgiyle, inançla, dürüstlükle yapanlar neredeyse istisna durumundalar. mesele işte bu yozlaşmada.
zaten cinsellikte görünen sorunların çözümü için evlilik disiplini öneriliyor. bu cümle bir dayatma olarak algılanmamalı. birey, aile ve toplumda, toplu ve kararlı bir kavram değişikliği ve devlet desteği ile olağan ve normal bir durum olarak karşımızda duracak olan, seçilebilirliği oldukça kolaylaştırılmış bir birlikte yaşama aktinden bahsediyoruz burada. birlikte yaşama sözü cesareti ve becerisinin gösterilebilmesine olanak sağlayacak bir sistemden. abd de eğitim verilse ne değişecek ki? değişeceğini mi düşünüyorsunuz?
Eğer sorun buysa aklı başında insanların sayısı artırılır; fakat bunu dayatma yoluyla yapmak sadece robotlar yetiştirmektir. Aklı başında insanların sayısını artırmak eğitimden geçer. Sadece cinsel eğitim değil. İnsanı insan yapan tüm değerlerin kişiye verilmesi. Öyle bir insan zaten kendisini ya da başkasını tehlikeye düşerecek bir şey yapmaz.
Acaba bunu kim öneriyor? Evlenen insanlar birkaç sene geçmeden teker teker boşanıyor. Ömür boyu birlikte yaşayan insanların sayısı çok az… Ki bunda şaşılacak bir şey yok. İnsanlar zamanla sıkılıyorlar partnerlerinden. Ya da aralarına sorunlar giriyor.Boşanmayan insanlarsa genel olarak toplum baskısı, çaresizlik veya katı sosyal kurallar yüzünden evliliğe devam ediyor.Evlilik kötüdür demiyorum. Kimi insanlar için ömür boyu sürecek bir birliktelik olabilir. Ama kimileri için doğru seçim değildir.
Polemik kraliçesi olmaktan, tartışmalardan yoruldum. Ancak insan bir noktada dayanamıyor. Kısaca diyorsunuz ki! Devasa bir açıyla bakıyorsunuz, gerek yok. Dar açıyla bakın. Ama bu yazı çok sığ diyeceğim, al sana kavga :)İlk olarak Hitler’in basın ile ilgili söyledikleri:
Eğer Türkiye’deki basını böyle görüyorsanız ve benzerliği bu nokta üzerinden kuruyorsanız çok yanılıyorsunuz. Sadece biz de değil, dünyanın hiçbir yerinde özgür basın diye bir şey yoktur. Her zamanda için bir yerlerde sansür, enformasyon, manipülasyon vardır. Sebebi de çok basittir. Bir sosyal erki, gücü elinde bulunduran insanlardan veya tekellerden bahsediyoruz. Bizdeki durum ise çok daha berbat bir halde. Yani Hitler’in bunu söylemesinin bir anlamı yok, herkes söylüyor zaten. Chomsky abimiz çok daha ağırını ve doğrusunu söyler. O yüzden ısrarla bağ kurmanızı, mantık düzleminizi anlayamıyorum.Gelelim evlilik ile ilgili söylediklerinize. Sokağa çıkıp, mahalleden yaşlı bir teyzeye sorun, o da gençler yozlaştı, evlilik şart diyecektir. Evlilik şart mart değildir. Paganx’in söylediklerine katılıyorum. O bireyin, üretime ülke ekonomisine yaptığı katkı önemlidir. Toplum kendini devam ettirir, zaten. Bu devamlılık gelenekler ve bağlar üzerinden devam eder. Hiçbiri olmasa bile sosyal yapı içindeki insan yine diğer insanlarla birarada olmak zorundadır ve yine devam eder. Yani toplumsal parçalanma yoktur. Evlilik biz de gelenek değil, zorunluluktur. Belki Avrupa’da gelenektir. Açıkcası tam olarak bilemiyorum. Çünkü zorlama olmadığından- isteğe bağlı olduğundan gelenek olarak devam edebilir. Ancak biz de zorunludur. Aile olmak için ilk şarttır. Oysa bize aile anne baba çocuk üçgeni denildi. Bu üçgende zorla bir kuruma imza atacaksınız denilmedi.Velhasıl ahlâk bireyle alakalıdır. Oturup da toplumsal normlarla bunu değerlendirmek çok yanlıştır. İnsanlar birarada yaşayabilir, evlilik dışı çocuk yapabilir. Bu kimseyi bağlamaz ve kimseyi de yoldan çıkarmaz. Biraz kendi tabularımız ve bunları yıkmakla alakalıdır.
Medya kar amaçlı kurulur sonuçta. Birkaç tanesi hariç gazetelerin ve televizyonların hepsi en çok para kazanabilecekleri haberleri yaparlar.Eğer halk televole izlemek istiyorsa ya da şöyle diyeyim, eğer televolenin ratingi belgesellerden, bilimsel programlardan, mesaj veren filmlerden yüksekse medya da televoleyi yayınlar ve dönüp arkasına bakmaz bile.Eğer bir gazetede magazin haberleri satışı artıyorsa, o gazete magazin ağırlıklı çıkar.Çünkü sonuçta eğer basın-yayın organı bunu yapmazsa zamanla para kaybedecek ve zaten kapanacaktır.Aynı şekilde medyanın hükümetle iyi ilişkiler içinde olması da şarttır. Özellikle de medya patronunun medya dışı yatırımları varsa.Sonuçta çok az insan toplumun iyiliği için medya kurumu açar. Çok az. Açanlar da tutunamazlar. Çünkü toplum onları takip etmez. Televole yerine bilimsel programlar yayınladığı için.O yüzden bu doğal bir durum. Şaşılacak bir şey yok ve dünyanın her yerinde aynı.Eğer bu durumdan memnun değilseniz, başkalarının zevkine karışma cüretini kendinizde bulup onlara zorla bir şey yaptırmaya kalkışmak yerine siz de benim yaptığım gibi TV’inizi kapatır ve gazete okumazsınız.İnanın çok iyi hissediyorsunuz.
vurdum duymaz kör ayvaz
alman ulusunun âli çıkarlarının, değerlerinin, toplumsal ahlakının yücelmesini bu derece isteyen bir lider, avrupaya, asyaya, oradan da afrikaya uzanan cephelerde tüm dünyayı kendine karşı kışkırtmaz..bahsettiği tüm tozpembe toplumsal gelişmeleri yakalamak için 11-12 yaşındaki çocukları cepheye sürmez.. (özellikle savaşın sonlarına doğru)kaynaklarını, o devir için büyük yenillikler olan bombardıman uçaklarına, kıtalar arası roket geliştirmeye değil, toplumu yüceltecek, o hayalini kurduğu, ahlaklı, namuslu, dürüst ve vatanperver çocukları eğitecek birimlerinin kurulmasına harcar..eğer hitler savaşı bu kadar geniş alanlara yaymasa idi, “tarihi kazananlar yazar” sözünü kendisi için düşünebilirdik belki.. “haksızlık ediliyor” diyebilirdik belki.. ama hayır..hitler ulusuna yön veren büyük bir önder olma sıfatından oldukça uzaktadır.. kesin tanımıyla (yabancı lisan için affedin) warlord’dur.. daha ötesi olmak onun objektifi ile çok da mümkün değil..bir “warlord” için kan ve gözyaşı, toplumunun ilerlemesine araç değildir.. toplum, kan döküşün aracı olacak bireyleri hazırlar.. bu yüzden toplum gereklidir (ve göreli olarak değerlidir) onlar için..
Burada bahsedilen cinsel yozlaşma birebir yaşanan düzeyli ilişkiler , sağcıların solcuları kıskanması ya da solcuların sapık bir hayat yaşıyor olması değildir. Bunların hiçbirisi gerçekçi olmayan provakeye yönelik söylemler.Toplumumuz da oluşturulan cinsel yozlaşma pornografinin hızla yaygınlaştırılması ve üstelik bunun sapkınlık boyutunda çeşitlendirilerek toplumun defarmasyona uğratılması ile ilgilidir.Konu bu boyutta düşünülgüğünde söz konusu deformasyonun eğitim ya da gelir düzeyiyle hiç alakası olmadığı rahatlıkla gözlemlenebilmektedir.Çocuk pornosu ticareti yapanlar bir ilkokul mezunu olabileceği gibi bir kaç fakülte bitirmiş kültürlü tabir edilen kesiminden ya da milyondolarlık servete sahip insanlar arasından da çıkabiliyor. Tabi burada ki çocuk pornosu olayı gündem de olduğu için buraya aldığım en basit örneklerden birisidir.Bunu çeşitlendirmek oldukça kolaydır.Medya ya gelince söz konusu satılmışlık sadece para kazanmak amaçlı yapılan düzeysiz programlar ya da haberler değildir. Amaç magazin yapmak ise bunu da düzeyli bir şekilde laçkalaşmadan yapmaları mümkündür. Ama esas önemli olan toplumu yanlış bilgilendirerek zaman zaman provoke amaçlı zaman zaman da toplumsal kültürümüzü sarsıcı programlar yapılmasıdır.
eriq marie remerque nün eserlerini özellikle “yaşamak ve sevmek zamanı” adlı eserini okumanızı tavsiye ederim.
İki yetiştinin rıza göstererek rol aldığı ve bir yetişkinin izlediği bir porno filmde ahlaksız söz konusu olamaz.Ve kimsenin de buna “sapıklık” ya da “ahlaksız” deme hakkı ya da kimsenin bu sebepten kimseyi “sapık” veya “ahlaksız” ilan etme hakkı asla ve asla olamaz.Asıl sapıklık ve ahlaksızlık 3. bir kişiye ya da hayvana “zarar” veren bir eylemin “normal” kabul edilmesi.
@PaganX +1ancak, istisnalar dışında bu durum için “sağlıksız” denilebilir öyle değil mi. aslında yazının bir kısmında değinilmek istenen bu sağlıksız durum(porno odaklı değil, genel anlamda cinsellik ve sex tüketimi hususu). evet seçmeözgürlüğüne laf edilemez, ancak bu seçim üzerine eleştiri, bireysel ve toplumsal yapıya olan etkisi üzerine. istisna dememle kastettiğim durum ise @PAGANX’in tarif ettiği kendini bilen, ve yaptığı seçimlerin farkında olup bunun neden ve sonuçlarını irdeleyebilen insanların yaptığı seçimlerdir.Bu, genel sigara içici tipi ile, gerçekten bilerek, tanıyarak ve isteyerek, yani gerçek bir farkındalıkla sigara tüketen adam arasındaki fark gibi.(bu arada farkettim ki bu son yorumu da yazan @PAGANX imiş….:) düzeltme yapmadım, komik bir durum oldu, esirgemeyelim)
Bu yazıyı okuyunca 23 yıl Amerika’da yaşamış ama orayı hiç sevmeyen hocam aklıma geldi. Kendisi hep “ahlakı biten toplum biter” derdi.
Türkiye’yi artık ahlakını bitirmeye başlamış bir ülke gibi görüyorum. Etrafınıza bir baksanıza, garip garip tipler, %80 ingilizce tabelalı dükkanlar, sokakta veya herhangi bir mekanda gayet rahat “neredeyse sevişecek durumda” gençler.Nedir anlamıyorum. neden onlara özeniliyor? O pis, sahte yaşamda ne var?Bunların başlıca nedeni tabiki arkadaşın yazısındaki Hitler’in basına olan bakış açısında yatıyor ki aynen katılıyorum. Bir ülkenin dünyaya ve milletine yansıması basındır ve günümüzde basın bir kişinin tekelindedir. Basın kanalının özgür ve hiç kimsenin tekelinde olmayan bir kanal olması gerekmektedir fakat şuan Aydın Doğan malesef basını kontrol etmektedir.Bir yazı okumuştum. Aydın Doğan’ın gazetesinde çalışan birisi Amerika hakkında kötü yazılar yazıyor. Aydın Doğan’ın da Amerika’da yapması gereken bir iş var. İlgili mercilerle iletişime geçiyor. Mercii, tabi hallederiz diyor fakat şu kişinin işine son vermenizi rica ediyoruz diyor. Akabinde köşe yazarının işine son veriliyor ve Aydın Doğan’ın talepleri yerine getiriliyor.Türkiye’de de bir kıyamet kopacak kısa süre içerisinde. Çok iyi biliyorum ki bu kıyamet kopması esnasında çok kişi cehenneme bilet alacak. Bu günler çok yakın. Artık sekiz yaşındaki kardeşim bile o kıyametin geleceğinden emin.
Hitler Almanya’da bile doğmadı.
Almanya’da değil Almanya’nın kökeninde doğdu Hitler. Bu, çok farklı bir yer yurt değil bildiğiniz üzere. Ama orasıyla ciddi derdi olduğu kesin. Kendisi Avusturya’nın Alman kökenine zarar verdiğini dile getirmiştir defalarca. Almanya’dan Avusturya’ya bolca küfür etmişliği var. Ama bu, oranın bir başka ülke olarak düşünülmüşlüğünden değil, tam aksine, bir ana yurt olamsından dolayı, “Alman kökenine” ait “vurdumduymazlık” ve “alçaklıktan” ileri gelen derin rahatsızlıktan kaynaklanıyordu.Yani “Almanya dışında doğdu” ifadesi, çok da doğru olamıyor.
Eline sağlık güzel bilgiantakya biberihatay biberiantakya biber hapıantakya biberi hapıantakya biberi zayıflama
Bilgi için teşekkürlersamandağ biberisamandağ biber hapısamandağ biberi hapısamandağ biberi zayıflama
Güzel paylaşım teşekkürlerböcek ilaçlamafare ilaçlamakene ilaçlamailaçlamahamam böcegi ilaçlama
Bilgi için teşekkürlerçantaçanta modelleriokul çantalarısırt çantasısırt çantaları
Bilgi için teşekkürlerbayan çanta modelleriçanta markalarıspor çantalarıspor çantaerkek çanta