Evet, Zincirlikuyu Mezarlığı’nın önünden geçiyordum yine. O yazı hep ordadır. Her defasında orda olduğunu bilirim. Ve her defasında ordan geçerken bir ses bana dön o yazıya bak der, bilinçli olarak bakarım. Gerçeği görmem gerektiğini bir şey hep bana dikte eder. Hiç düşünmek ya da hatırlamak istemesem de hafta en az 1-2 kez bu gerçeği idrak ederim ben. Ha korkmam ölümden, 5 dakika sonra da gelebilir bana, 50 yıl sonra da. Bilmiyorum ki.. Belki de bağımsız yaşamın getirdiği rehavet içindeyim. Mesela evli ve çocuklu olsam, hatta bırakın evliliği nişanlı falan olsam belki şu an hayata bağlı olduğumdan daha da bir bağlı olacağım, ölüm bana geç yaklaşsın diye dua ediyor olacağım. Böyle olma ihtimali var. Ama şuan haybeden bir hayat yaşıyorum. Yaşam bana ne getirirse onu yaşıyorum. Birikim yapmıyorum, canımın istediğini alıp giyiyor,yiyorum, tüketiyorum herşeyi.. Çünkü ölüm hepimize eşit uzaklıkta (ihtimaller icabı).Her canlı ölümü tadacaktır evet, 25 yıl görmek te güzel,şükretmek gerek her dakikaya, ama umutta etmek gerek uzun yaşam için, çünkü daha yaşanacak çok şey var.
yorumlar
ölmeden önce ‘ben çok ama çok sevildim’ diyebilmeyi istiyorum..
“siz” varsınız ya!yetmiyor mu?…
genede o yazı ibaresinin dogru olmadigini söylerim.
mezarlıkta ne yazıyordu?
son satırlar anlamsız manalar taşımaktane demek 25 yıl yaşamakta iyidir? 85 yaşasan ne olacakki yada 185??programlanmış bir zaman dilimi sonunda olmek ne kazandıracak ki sana yada ne kaybettirecek??
ben de yıllardır geçerim zincirlikuyu’dan…şunu düşünürüm: niye “tadacaktır” da, “ölecektir” değil?..irdelemeye değmez mi sizce de?hamiş: ne zaman “irdelemek” yazsam, aklıma iğdenino tüylü ve garip tadı gelir.
ama; her canlı ölümü ölecektir garip olmaz mı?
Küllü nefsun zaigatul mevt…
“her canlı ölecektir” demek istemiştim söz dizimi açısından…
“her canlı ölümü tadacaktır” ın “her canlı ölecektir” den farkı, “her canlı ölecektir” sonrasına dair bir ima içermez. “Her canlı ölümü tadacaktır” ise ölümün de bir tat olduğunu, son olmadığını söyler.
tadiyorsak güzeldir insallahhhh :-))
Tahta şeker kaşıklarının üzerinde yeşilin tonlarıyla yazıldığında, kaşığı fırlatıp atma etkisi yapan söz.Bir de “Her mutlu çift ayrılığı tadacaktır” (M. Üstündağ) uyarlaması vardır. Arkadaşım bunu düğün davetiyesinin arka kapağına yazdıracakmış.
@bossout sen de sanırım genç birisin.. bak biz gençler için hayat lay lay lom.çoğu şeyin değerini bilmiyoruz.yaşlılar hayatın değerini çok daha fazla biliyolar.sıkı sıkıya sarılmışlar. ben de şunu idrak ettim: bunun için illa yaşlanmama gerek yok.. yılı takma kafana. önemli olan nasıl geçirdiğin.. ama 25 yıl yaşamış olmakta güzel.!
fikir cimnastiği görüldüğü/okunduğu üzere zihne zindelik katıyor.kur’an-ı kerim’in bu “tatma” özelinde olduğu cihetlebir mecazlar/metaforlar, bir metonmy’ler manzumesi olduğunu söylemek farzdır diye düşünüyorum.mümkün olduğunca “edebi tatlar” barındırıyor içinde.ucu açık ifadelerin bolluğuyladır ki, “batıni-zahiri” perspektiflerin çatışması sebebiyle,yetmezmiş gibi bir de ehil olmayanların lise arapçasıyla tercümeye yeltenmeleri körün fili tarifine benzer sert saflaşmalarla hadise içinden çıkılamaz bir noktaya gelmiştir ne yazık ki!
bir filmde vardı:-kaç yıl yaşadın?-35-kaç yaşındasın demiyorum. gerçekten kaç yıl yaşadın?
ben ölmek için yaşadığımızı düşünmüşümdür hep. ölümden korkmanın da bir anlamı kalmıyor bu durumda. işin aslı ölümün tadını merak etmesemde tatmayı bekliyorum. bence ölümden korkmak da zaman kaybı. kaçınılmaz olan birşey için üzülmemeli.
Kimsenin tadına bakmadığı fakat görebilirliği değişimi üzerine gelişen bir düşüncedir ölüm “ex” hareketsizliktir bir anlamda ve kabul edilen en yakın deneyim olarak uyku görülmüş bazı antik medeniyetlerde, uyku ve ölüm tanrısı bir tutulmuştur. Şimdi bu kadar yazılan çizilen mistik halde tutulan ve korku öğeleri içeren (rivayet olunur ne tehlikeli laftır) ölüm bu hali ile resmen kapitalist bir yaklaşım sanki tüm bir insanlık vitrinine konmuş ancak kimsenin tadıp haber verecek pozisyonu yok. Ölümü tam tersi kabullenen ve hatta buna gönüllü olunmasını sağlayan sosyal yapılarda (şanlı kızılderili kabileleri örneğin) korku değil coşku taşımasını sağlamıştır… Bunlar geyik kısmı asıl mesele düşünen bir canlının bunu nasıl kabul edebildiğidir, hiç yaşamadığı ve elinde hiç bir hatıra olmayan bireyin en tabi beyin yıkama mağduriyetimidir, nedir?
ölüm ile yaşamın bir döngü içerisinde olduğunu düşündüğünüzde bunu kabullenmek hiç de garip değil bence. bunun beyin yıkamayla nasıl bir alakası olduğunu da anlayamadım. yaşam çoğu zaman nefes alıp vermekten ibaret olursa ölmek ile yaşamak arasında da bir fark kalmaz olmadığını düşünüyorum. eninde sonunda öleceksem neden mağdur olayım ki ölümü sindirmekle. kabullendiğim için ölmüyorum ki. beni oluşturan karbon atomu benden yüzlerce kat fazla yaşıyorsa bir yerde de ölmemiş olabirim.
olaya boyle bakarsan evet bir yerde yaşıyorsun ama ne kadar sen sensin o tartışılır değilmi? malum sendeki c h o atomları aynı zamanda senden çok önce yaşamış birilerinede ait olabilir değil mi:))
olümden kasıt, manen ruhun; artık neremizdedir bilmem buyuk ihtimal bu beynimiz oluyor bedenden ayrılması yada işlev görmemesidir. bunu herkez bilir ama soyleme gereksinimi duydum yinede
he ne mi yapmalıyız pencerenin önündeki mindere çiğdembağdaş kurup oturarak zuzaylıları bekleyebiliriz:))
dünyadaki her canlı doğrudan yada dolaylı olarak birbirine bağlıdır. ana diye tabir ettiğimiz sık sık yaşlılığından dem vurduğumuz gezegenimiz tanıyıp tanıyabileceğiniz en büyük et obur canlıdır.senin doğmana sebebiyet verir seni besler büyütür sona afiyetle yer yerki yeni nesillerde tekrar farklı görüntülerde hayat bulsun. bi yerde genetik olarak düşünürsek çocuklarımızla,atalarımızın ve kendimizin zamana göre değişmiş ve gelişmiştekrarımızı yaşarız.ölüm bi nimettir aslında ölmek için yaşanmaz. yaşatmak için ölünür.bütün bu denge bizim dışımızda devam ederken biz kalıcı fanilerede yaşadıklarımızdan zevk almak ve öğrenmek kalır.kafanı kullanırsan biyolojik süreci yavaşlatıp daha uzun yaşamak yine senin elindedir.70 yıllık bir hayata mantıklı şeyler sığdıramamışsan 170 yıl yaşasan kime yararı olur o da ayrı konu.
haklısın @düsler.. özellikle son cümlene fazlasıyla katılıyorum..
kullu: her, bütünnefs: kişi, nefiszâqa: tatmak –> zâiq: tadanSonradan verilen herşeyin bir sonu vardır. Asıl olan O’dur. Herşey geçici, Kalıcı olan yalnız Allah’tır. Nitekim nice peygamberler geçti, hiçbiri bu alemde kalmadı, hepsi Rablerine döndüler. Çünkü hayatta insanın başına geleceğinden kesinlikle emin olduğu tek bir şey varsa, o da ölümdür.Yani kulluk görevimizi ona göre yapmalıyız, ölümden kaçış yok dolayısıyla hesaptan da, zengin, fakir, güçlü,çirkin,güzel,kral yada köle ayırt edilmeksizin.
Çok şükür müslümanım majorian bir sıkıntın mı var? ayetlerle makara yapacak kadar kötüysen sıcak bir ıhlamur iç derim ben hayırlı geceler
ordan peder gibi göründüğüme göre ya sen uykusuzsun ya ben Kuran yerine yanlışlıkla incilden birşeyler yazdım yada her zaman ki gibi bana sataşıp stres atma çabasında olan bir kaç kişiden birisin.
onu ihtimal olarak söyledim sataşana da hazırım hoş ama neyse. Neyse din, siyaset, spor ince işler kimsenin kimseye uymadığı konular. Uyumaktır şu an bana gerekli olan ben hayırlı geceler diyim yine de herkese tabi sanada
Bravo darjeeling, bu yazini yeni görüyorum. Her canli elbet ölümü tadacaktir. Acaba niye “izdirap” degil de özellikle “tad” kelimesi kullanilmis? Bu cok enterasan. Ne dersiniz? Hepimizin korktugu ölüm sizce tadilacak bir sey midir? Evet bence Ölüm tadilacak bir seydir. Öyle olmasaydi. Yüce Yaradan bu cümleyi Yüce Kuran’da böyle intikal ettirmezdi. Evet ölüm tadilacak bir olmasaydi. Hz.Mevlana ölüm gününün dügün günü oldugunu söylemezdi. Cünkü ölüm bitis degil, aksine sonsuzakadar varolustur. Ama bu kesinlikle intihar sonucu degil, Rahman’in ölcülerinde, onun bize verdigi (ömür)müddet dahilinde olmalidir.
ölümmmmm !!!!
xnicoxa katılmamak mümkün degil, Ölüm hesabın başlangıcıdır. Küçükken öldükren sonra kıyamete çok var belki de bir milyon sene sonra kopar günahlarımızın hesabını daha çok uzun yıllar sonra veririz diye düşünürdüm . Büyüdükçe kabir hesabını ve azabını öğrendikçe ölümün ve sonrasının ahiret hayatına aslında sıkı bir antreman oldugunu öğrendim. Allah herkese hayırlı ölümler versin, imanla canımızı alsın.
Kelebekcigim, o yazini bi kere daha okudum. Sagolasin…Nazokiraze: Amiiiiin…