Bahar gelmiş. Hormonlarım beni mütemadiyen dışarıda vakit geçirmeye davet ediyor. Kapalı mekanlar sıkıcı… Basıcı! Güneş çağırıyor, daha ne duracağım?Salıyorum kendimi bu havalara. Binbir rayiha, etrafta binlerce ses, doğadan yansıyan… İnadına arabaların gürültülerine kulağımı tıkayıp doğaya dönüyorum bedenimi, ruhumu. Yürüme mesafelerini uzatıyorum, aylaklık diz boyu! Bahanelerim hep hazır, trafik, evet adımlarımın trafiği yavaş, hayata kucak açasım, kapalı devre ofis sistem insanlarına “nanik” yapasım var, bu sıralar… Şımarığım. Bir bahar çocuğu olmanın tadına varıyorum. Bir kere değil, bir kaç kez üstüste doğumgünü kutluyorum. Her gün yeniden doğmanın hakkını vermek lazım. Hayat kısa!Öğlen yemeği kıvamında kemirdiğiniz sandviçleri cebinize tıkıştırıp, cep telefonunuzu ofiste unutup – hatta saatlerinizi – kendinizi dışarı salmanın vaktidir. Etrafınızdaki ağaçlara dokunmanın, onlara gülümsemenin, “Ne güzel çiçek açmışsın yavrum, dikkat et de üşütme” demenin! Evinizin balkonuna kuşkonmaz tohumları ekme fırsatı için son 8 gün mesela! Neden mi kuşkonmaz? E, afrodizyak anacığım! Sonra toplayıp çorbasını içer içirirsin, fena mı? Bahçe toprağınızı gübrelemenin tam zamanı… Toprak uyanıyor, yardım edin de kendisini çabuk toparlasın! Bırakın kedi dostlarınızı güneşe, aşka, meşke dursunlar!Evinizde son bir yıldır dokunmadığınız bütün dergileri atık kağıt toplayıcılarına teslim etmeden son bir kez düşünün, bir yıl daha üzerlerinde toz mu biriksin? Yaşadığınız mekana kırmızı bir obje yerleştirin… Mekanları genişletin. Sivri kenar ve uçlardan uzak, oval odalara, yuvarlak hatlara yönelin… Şehirde peşlerine takılıp gidebilirsiniz de, hiç mahsuru yok! İlişkiniz mi var? Bırakın eşiniz, sevgiliniz önünüzden yürüsün. Libido antremanı olur üstelik. “Akşama çok işimiz var seninle aşkım”, deyip göz kırpın! Ofise geç kalırsanız bahaneniz hazır, trafik, bahar trafiği, yuvarlak hatlar vapuru…Kendimi kaybettim, farkındayım. Toparlamak isteyen var mı?Hiç umurum değil! Bahar geldi. Akşamüzerlerinin yumuşacık içimli çayları sahillere indi; siz oturup turuncu, kızıl havaları izlemenin zevkini hayal edin daha. O sandalyelerden kalkamayasıcalar… Bahar geldi!Ceketinizi çıkartıp sırtınıza attığınız gibi kendinizi ilk bulacağınız mekan bir park, bahçe, kır, sahil, ağaç altı, çimen çiçek yanı, deniz kıyısı olmalı… İki elinizi bir ağaca verip onun enerjisine ortak olmak, iyonlarınızı toprağa salmak vaktidir.Tarlaların boz renklerden yeşile dönüşünü izleyip “aferin, bu yıl da başaracaksın yeşermeyi” deme vaktidir. Sonra dönüp ruhunuza aynı şeyi tekrarlamanın, yeni başlangıçlara kucak açmanın vaktidir!Çocuğunuzun elinden tutmanın, sonra azıcık serbest bırakıp kendi özgüvenini kazanması için bir adım gerisinde durmanın vakti… Ona orada olduğunuzu hissettirmenin vakti, cepten mesaj atmak yerine ofisine bir demet çiçekle gidip ona sürpriz yapmanın vakti…Bugün bir bahar günü, farkında mısınız? Güneşte kediler, havada aşk var!bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape