bildirgec.org

güneş hakkında tüm yazılar

Acılar ve Alışkanlıklar

gozde94 | 12 July 2012 11:26

Acılardı dudakların çizgi halinde görünmesini sağlayan. Çaresi bulunamayan o acıydı, elleri kirli olan küçük bir çocuğun mutluluk dilemesine muhtaç eden. Yorgunluğun ve yıpranmışlığın verdiği acıydı, bastonlu bir dedenin bastonunu titreten.
Biliyorum ki hayata yeni adım atan bir bebeğin adımlarını sağlamlaştıracak yine o zayıf acılar. Onun mutluluk yağmuru altında ilk adım atışına tanıklık edecektir. Hem ağlatırken hem de güldürecektir aslında. Alınan darbeler güçlü kılacaktır onun can damarlarını.
Fark etmese dahi anlayacaktır; acıların ardında saklanan güneşin ilk ışıklarının yüzüne yansıyacağı zamanı sabırsızlıkla beklediğini.
İşte o zaman, yağmurun ardından çıkan gökkuşağının renklerini görebilmek ve isimlendirebilmek için can atacaktır. Çünkü, o küçük bebek henüz hayatın en başındadır ve hesap edemese dahi kat edeceği yolda öğrenmesi gereken bir şeyler olduğunu ona gösterecek-lerdir. Bu kılavuz eşliğinde ışıldayan gözleriyle neşeli gülücükleri, acıları ört bas edecektir belki de.
Acılar ört bas edilse bile bir gün o bebeğin karşısına yine çıkacaktır elbet farklı bir gün ışığında ve değişen zamanın koşullarında. Hayatın ne anlama geldiğini kavrayan büyümüş olan o bebek, acılarını kalbinin en derin yerlerine gömmek, yeni bir hayata başlamak isteyecektir.
Bunu her ne kadar istese de, zamanla bu acılarıyla yaşamak zorunda kalacağını er geç kabullenecektir. Çünkü; yaşanılan ve yaşatılan acılar, zannedildiği gibi kolay unutulmaz. Sadece, acılar yerini alışkanlıklara terk eder ve alışkanlıklar dümeni devralır, yeni hayatın akışına doğru.

YAŞAYAN CANLI EVRENİN TERMODİNAMİĞİ – 4

super hero | 02 June 2011 17:30

Bu yazı, www.countercurrents.org sitesinde yer alan Robert Riversong imzalı The Thermodynamics Of An Intelligent Living Universe adlı makalenin çevirisidir. Çeviri için site yönetiminden izin alınmıştır.

Makale çok uzun olduğu için dört kısma bölünmüştür.
Birinci kısmı buradan okuyabilirsiniz.
İkinci kısmı buradanokuyabilirsiniz.
Üçüncü kısmı buradanokuyabilirsiniz.

YAŞAYAN CANLI EVRENİN TERMODİNAMİĞİ – 4

Tarımsal devrimle birlikte fiziksel ve kültürel çevremizde değişen şeylerden biri de “kâr” kavramıyla tanışmamız oldu. Bütün canlı organizmalar ve ekosistemler enerjiyi vücuttaki karbonhidrat ve yağ olarak, veya yemiş ve tohum zulası olarak, ya da ormanların ve okyanusların tabanında çok uzun zaman içerisinde biriken humus ve biyokütle olarak saklarken, bunu her zaman için günlük ve mevsimsel dengeleri muhafaza edecek şekilde yapmış, sağlıklı ve olgun bir ekolojinin geri dönüşüm kapasitesini aşmamıştır. Bu ekolojik zorunluluk, Kızılderililerin sadece ihtiyaçları olduğu kadarını aldıkları, bireysel ve toplumsal bir karar alırken sonraki yedi nesli de gözettikleri felsefelerine benzemektedir.

YAŞAYAN CANLI EVRENİN TERMODİNAMİĞİ – 3

super hero | 02 June 2011 09:41

Bu yazı, www.countercurrents.org sitesinde yer alan Robert Riversong imzalı The Thermodynamics Of An Intelligent Living Universe adlı makalenin çevirisidir. Çeviri için site yönetiminden izin alınmıştır.

Makale çok uzun olduğu için dört kısma bölünmüştür.
Birinci kısmı buradan okuyabilirsiniz.
İkinci kısmı buradanokuyabilirsiniz.

YAŞAYAN CANLI EVRENİN TERMODİNAMİĞİ – 3

Termodinamik açıdan, dünyadaki hayatın amacı, güneş sistemimizdeki en güçlü enerji farkını azaltmaktır: neredeyse 5500 derecelik güneş ve neredeyse mutlak sıfır derecedeki uzay. İçinde yaşam, ve oksijen üreten organizmaların sağladığı atmosfer olmasaydı, Dünya adını verdiğimiz gezegen çok sıcak bir kaya parçasından ibaret olurdu; ve güneş enerjisini uzayda dağıtmaya dayalı entropi görevini yerine getiremezdi. Ancak talihimize, Dünya, göktaşlarından buz toplayacak, basit hücresel yaşamın oluşması için gereken şartları bir araya getirecek, oksijen dolu atmosferini güneşin gücünün bir kısmını filtreleyecek bulutlar ve ozon tabakasıyla kaplayacak, canlı sistemleri yavaş yavaş, sonradan ayrı varlıklar haline gelecek olan çok hücreli komünlere dönüştürecek, sonra bu komün varlıkları, toprakla havayı, yeraltı sularıyla atmosferi birleştiren fotosentezci bitkilerle ve sonra bu bitkileri sindirebilen, gittikleri verimli topraklara meyvelerini taşıyabilen mahlukatla çeşitlendirecek, sonra da sonsuz yaşam – ölüm döngüsü içerisinde maddenin akışını sağlayan ayrıştırıcı ve geri dönüşümcü organizmalar yaratacak kadar akıllıydı. Çok zeki bir Gaia.

YAŞAYAN CANLI EVRENİN TERMODİNAMİĞİ – 2

super hero | 01 June 2011 09:33

Bu yazı, www.countercurrents.org sitesinde yer alan Robert Riversong imzalı The Thermodynamics Of An Intelligent Living Universe adlı makalenin çevirisidir. Çeviri için site yönetiminden izin alınmıştır.

Makale çok uzun olduğu için dört kısma bölünmüştür.
Birinci kısmı buradanokuyabilirsiniz.

YAŞAYAN CANLI EVRENİN TERMODİNAMİĞİ – 2

Hem Herakles’e (M.Ö. 500 yılında “Aynı nehirde iki kere yüzemezsiniz.” demiştir) hem de çoğumuza göre, her şey akışkandır: Evren dinamik bir devinimdir ve hiçbir şey aynı kalmaz. Bu aynı zamanda, biz zeki primatların normal öznel tecrübesidir.
Daha basit şekilde, yaratıcı zeka (başka pek çok şeyin yanı sıra jeodezik kubbenin mucidi) Buckminster Fuller’in ünlü lafındaki gibi, bir fiildir.

YAŞAYAN CANLI EVRENİN TERMODİNAMİĞİ – 1

super hero | 30 May 2011 11:32

Evrenin neden var olduğunu, bir amacının olup olmadığını ve varsa bu amacın ne olduğunu, ondan önce bir “şeyin” olup olmadığını, fiziksel uzayın ötesinde bir İlahi İrade veya Kozmik Zeka olup olmadığını bilemeyiz; muhtemelen de hiç bilemeyeceğiz. Ama bildiğimiz bazı şeyler var.

Evrendeki “büyük patlamanın” 13,7 milyar yıl önce gerçekleştiğini biliyoruz (ancak bu, başka bir evrenin sıkışma sonrası geri tepmesi olabilir). Bildiğimiz anlamdaki yaşamın, en azından yerel olarak, bu sürenin yaklaşık üçte birinde var olduğunu biliyoruz. Bunu biraz düşünün. Biz (yaşam kendini yenilediği için asli anlamda “biz”) fiziksel evrenin üçte biri yaşındayız. Şimdiye kadar çoktan olgunlaştığımızı düşünebilirsiniz.

Bisiklette sesinizi duyuramıyor musunuz?

Beacool | 29 May 2011 13:01

Bisiklette sesinizi duyuramıyor musunuz?

İşte ülkemizdeki bisiklet yollarının hali...
İşte ülkemizdeki bisiklet yollarının hali…

Eveet güneşin yüzümüze güldüğü günlerin içindeyiz yine. Her ne kadar gökyüzü bu aralar son veda göz yaşlarını akıtıyor olsa da sıcaklıklar artık iyice yükseldi. Haliyle bazılarımızın kaldırdığı bisikletlerini, patlamayan lastiklerini ve bisiklet şarj cihazlarını çıkarma dönemi de geri geldi…

arada aşk düşüncesi

seniseviyorumdenizim | 17 May 2011 14:26

Aşkımın gelmesine kaç saat var diye saate bakıyorum… İçtiğim çay sevgilim yanımda olmadan yarım tada sahip. Ben yarım huzurluyum sensiz, sen gelince saraylara yakışır bir huzur kaplıyor bu bedeni.

Açık söyleyeyim, sensiz biraz huysuzum. Nasıl desem, bir parça -ya da bir parça değil çok parça- senin eksikliğini hissedip her an yanımda ol istiyorum ya; işte bundan kaynaklanıyor, bütün bu içtepi seramonisi.

Yaklaşık üç saat ver senin güzel gözlerini görmek için, düşünebiliyor musun? Benim için nasıl güzel bir varlıksın sen! Beni sakinleştiren ama sakinleştirirken salaklaştırmayan, olumlulaştıran; uysal bir kedi kıvamına getirip şarkılar söyleyen, aşk şarkıları…

İzmir

bithikotsis | 15 April 2011 02:02

Hava bugün yağmurlu şehrimde…Nisan ayının ılıman etkisini bünyesine katmış, usul usul yağıyor…Terbiyeli, efendi bir çocuk gibi. Saldırmıyor yağarken, çok tatlı bir toprak kokusu bırakarak düşüyor İzmir’ime…

Havası değişken derler İzmir’in. Evet öyledir. Hatta İzmir kızlarının İzmir havasına benzediğini söyleyenler de olur. Nitekim haklıdırlar. Mayıs’ta yağmur, Şubat’ta güneşli bir hava sizi bekliyor olabilir. Yanıltabilir sizi, sonra yaramaz bir çocuk edası ile güler size, afacanlık yapmıştır işte. Size kendini öyle ya da böyle sevdirir…

işte güneş sisteminin en soğuk yeri…

1nsomnia | 22 March 2011 12:02

Nasa araştırmacıları ve bilim adamları şu an elindeki bilgilere göre yaptığı keşiflerde güneş sisteminin en soğuk yerinin bize hiçte yabancı olmayan bir yer olduğunu düşünüyor.

Böylesine bir sonuç şaşırtıcı fakat güneş sisteminin en soğuk bölgesi olarak Ay gösteriliyor. Ay’ın güney kutbuna yakınbölgelerinde ve hiç güneş görmeyen kraterlerin sıcaklığının -238 ° ‘ye kadar düşük bir sıcaklıkta olabileceği tahmin ediliyor.

En büyük enerji kaynağımız ; Güneş

akbelen79 | 08 March 2011 14:05

Enerji kaynakları hakkındaki ilk yazımızda sizlere kısaca bilgi vermiştik ama şimdi detaylarına giriyoruz. İşte Yeni enerji kaynaklarımızdan Güneş enerjisi;Ülkelerin yıllık güneşlenme sürelerine göre teknoloji ile birleştirilmesinden doğan enerji kaynağı demiştik.
Şimdi ülkemiz açısından bakacak olursak yıllık güneşlenme süremiz 2700 saat olup(1), Bu kadar güneşlenme ile üretilen enerjiyi sadece ısınma ve sıcak su ihtiyacı için kullanmaktayız.
Amaç ne olmalıdır ? sorusuna cevaben ;

  • Ülkemizde şebekeden bağımsız güneş pilleri üretimi olmalı,
  • Binaların güneşten etkin yararlanmasının önünün açılması (ısınma,soğutma,elektrik,güneş mimarisi)
  • Dünya’da ilerleyen güneş evleri modelleri ve sera uygulamaları desteklenmelidir,
  • Aslında biraz daha ileri gidip termik santralleri bile olur ama bunu için yüksek teknoloji gerekir.
    Bu uygulamaları çeşitlendirebilir ve yapımına girebiliriz. kaynak hiç tükenmeyen Güneş’tir. Her güneş açtığında biz kazanırız böylece.
    (1)= Bu bilgi, Muğla Ünv.Temiz enerji ARGE etkinliğinden alınmıştır.