Gül ile bülbülün hikâyesi. Bir aşk hikâyesi. Bir değil bütün aşıkların hikayesi. Vuslata eremeyenlerin, sevip de kavuşamayanların hikâyesi. Sevdalarından yanıp kavrulanların ve sevgili yolunda heder ettiği ömrünü dudaklarında bir tebessümle taçlandıranların hikâyesi. Belki sinesinde kalp taşıyanların, belki duygu ve düşünceleri akla hayale sığmayanyüce insanların hikâyesi. Belki, belki, bütün insanlığın hikâyesi.Günlerden bir gün bülbül yükseklerden uçarken bulutların arsında keyfini, sefasını sürerken bir koku duyar. Bu koku başını döndürür, beynini bulandırır adeta bülbül sarhoş olur. O günden sonra gözü bir şey göremez o minicik gagasından ince ezgiler çıkmaz. Kulağı duymaz olur ve gagasından çıkan hep yanık nağmelerdir. O kokunun sahibine görmeden öyle vurulur ki bir dirhem sinesini kor yumağı haline gelir. Yandıkça yanar, yandıkça yanar daha yanmak ister.Gonca gonca açıp çevresinde ki çiçeklere hava atan gül ise bülbülün sesini duyduktan sonra bir daha açamaz olur. Yanın da ki çiçekler böcekler onun bu haline bir anlam veremezler. Ancak o da günden güne erir. Duyduğu sesin sahibine öyle vurulmuştur ki bir daha açmaya gücü yetmez. Yaydığı rayihalar dinmiştir. Aklı hep o sesin sahibindedir. Başka bir şey düşünmez ve o da aşkından yanar, yandıkça daha da yanar.Bülbül aşkından göklerde avare dolaşırken aklında hep o kokunun sahibesine en yanık, en içten, en acılı, en tutkun, en vurgun nağmelerini dinletmek vardır. Ve öyle bir çırpınışla çırpınır öyle bir yanışla yanar ki bütün kuşlar hep o’nu izler. “Acaba ne yapıyor bu?” diye birbirlerine sorarlar. Akılları bülbülün bu halini bir türlü almaz. Bir anlam veremezler. Bülbül ise diğer kuşlara hiç aldırış etmez kendisini parçalamaya devam eder.

Bülbül böyledir de gül’ü ondan faksız mı sanırsınınız? O da bülbülün duyması için en güzel kokularını yaymaya çalışır. Gül kendini o kadar zorlar ki ormanda ne menekşenin ne lalenin ne de karanfilin kokusu duyulur. Gül kokuları bütün ormanı kaplamıştır. Ormandakiler bayıltıcı bu kokulardan dolayı adeta sarhoş olmuşlardır. Ama gül onları hiç görmeden gönlünde efendisinin aşkı rayihalar yaymaya devam eder.Onların kaderinde sevmek vardır. Ama sevip de kavuşamamak. Onlar kendilerinden sonra gelecek olan bütün âşıklara yol göstermek için vardır. Bu yolda kendilerini harcamışlardır. Bitirip tüketmişlerdir. Ama en acısı, insanın yüreğini en fazla yakanı, gözlerinden boncuk boncuk yaşlar döktüreni; onlar birbirlerini görmeden sevmişlerdir. Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı hatta Romeo ve Juliet. Hepsi gül ile bülbülün bu aşk deryasından geçmiştir. Ama onlar gül ile bülbül kadar hakiki âşık olamamışlardır. Çünkü hepsi birbirini görmüştür.Gül olmayı seçtiysen bir ömür yanacaksın, bülbül olmayı seçtiysen bir ömür solacaksın.