bildirgec.org

göz yaşı hakkında tüm yazılar

Gül ile Bülbül

azturk | 31 August 2010 10:38

Gül ile bülbülün hikâyesi. Bir aşk hikâyesi. Bir değil bütün aşıkların hikayesi. Vuslata eremeyenlerin, sevip de kavuşamayanların hikâyesi. Sevdalarından yanıp kavrulanların ve sevgili yolunda heder ettiği ömrünü dudaklarında bir tebessümle taçlandıranların hikâyesi. Belki sinesinde kalp taşıyanların, belki duygu ve düşünceleri akla hayale sığmayan
yüce insanların hikâyesi. Belki, belki, bütün insanlığın hikâyesi.

Günlerden bir gün bülbül yükseklerden uçarken bulutların arsında keyfini, sefasını sürerken bir koku duyar. Bu koku başını döndürür, beynini bulandırır adeta bülbül sarhoş olur. O günden sonra gözü bir şey göremez o minicik gagasından ince ezgiler çıkmaz. Kulağı duymaz olur ve gagasından çıkan hep yanık nağmelerdir. O kokunun sahibine görmeden öyle vurulur ki bir dirhem sinesini kor yumağı haline gelir. Yandıkça yanar, yandıkça yanar daha yanmak ister.

COMO LO SİENTO!

astral | 28 December 2009 09:52

Kızgın suların üzerinde yürüyorum. Sessiz sakin bir durgunluk… Dört yan yakamoz desem, yalan değil…

Benim için farklı desem, hiç yalan değil. Ben, sürekli aşk arayan kadın olmadım. Yazmamışlar/ yazmamışım’ diyerek çekilen kadındım. Sustum. Pus oldum. Özlem Tekin’in yazmamışlar şarkısını söyleyen/ içselleştiren kadındım.

Sesi içinde yankılanan, kendi sesinden dünyanın sesini duyamayan kadındım. Şiir yazan, çizen, bakan, düşünen kadındım. Kadınlığı, içinde patlayan kadındım. Bu dünyaya uzaktım, çok uzaklara ise çoktan yakındım; doğuştan böyleydim.

Uzakları yakınları, buradakilere benzemeyen kadındım. Sustum, pus oldum. Konuştum, gördüm ki; şarkılar dahi daha coşkulu insanlardan; biz öylesine yüzeyselleşmişiz ki, sussak kâfi gelir yüreğe…

Şafak Sökmek Üzere

ceyhunak | 20 January 2009 09:24

Şafak sökmek üzereydi, sabahın o bakır rengi geceme vururken, ben senin kıyılarına vurmuştum. Saat 5’i vurdu, gözlerin gözlerimi. Zaman hiç durmadı koştu, ellerim ellerinde durdu. Saçlarını savurdun, gönlüme doladın, tam boğulmak üzereydim, bir den yok oldun. Şafak sökmek üzereydi, ama ağzımızdan kelimeler sökülüp, dökülmedi. . suskunluğumuzun kelimelerini dinledik, ne çok şey anlattık birbirimize. Sessizliği paylaştık öylece. Paylaşacak ne çok şey var aslında istenirse, bir hayat, bir kader, bir ömür, bir sessizlik… Yan yanayız ama ayrıyız, bir nasıl yaşarız. Bir yüzün aynada, yansıman yanımda, sen kendine bakarken, ben sana bakıyordum aslında. Yansımalar yansıttı seni bana. Şimdi al eline bir mendil, salla ardımdan. Hani şu eski filmlerde ki gibi… Neden mendil sallanıyor şimdi anlıyorum, gideni ardında göz yaşı akıtıldığı için…
Bu şafak hep sökmek üzere. Sökülecek daha çok gece var

göz yaşartmayan soğan

| 02 February 2008 14:55

haberde çok detyalı olmasa da artık soğan doğrarken gözlerin yaşarmayacağına dair bilgiler veriyor. soğanın içinde gözyaşına sebep olan bir gen olduğunun tespitinin ardından çalışmalar devam etmiş. yeni zelanda ve japon bilim insanları bunun bir enzim tarafından meydana getirlidiğini saptamışlar. soğana yapılacak gen aktarımı sayesinde gözyaşına sebep olan enzim aktivitesini kaybediyor. böylelikle doğranan soğanlar gözleri yaşartmıyor. yeni tip soğanlar 10 yıl içinde piyasaya çıkacakmış.

saçmalarken ben.

absence of mind | 07 December 2007 09:06

Uyuyamıyorum..orospusu olmuş yelkovan akrebin,dönüyor da dönüyor peşinde..saat sabahın beşi,yatağımda sağlı sollu dönüşlerimden sonra dayanamadım,kalktım,şimdi de hafife yazıyorum. içimden gelenleri,aklımdan geçenleri olduğu gibi anlatacağım sizlere.kirlisi bu sözlerimin,dikkat edin size de bulaşmasın..astarsız olacak bu yazı içim gözükecek biraz..
Tarumar ettim kendimi,yazıda hizaya sokacağım düşündüklerimi,az önce aklımdan bütün geçenleri yazacağım,uzasın cümlelerin boyu,alışkanlıkta var serde yormaz bu soldan sağa gidişat beni,yorduğu kadar onanizmin bedenimi.
Kadınlar mastürbasyon yaptıklarını hep sakladılar benden,kendimin lezizi olduğum onca yılı,yanlışça bir şeyler yapıyor olma hissiyatıyla tozladım..oysa bende bilirim yanık karamel kokusun nerden geldiğini.
Ninem aklımdaydı az evvel,hiç mastürbasyon yaptı mı diye acaba diye düşünürken,çocuk yaşlarda evlenip buna hiçte gerek duymadığı tahmin ettim.yine de nerden bilebilirim?86 yaşında ninem Alzheimer hastası.televizyonu hiç sevmez,ne olduğunu da anlamıyor pek,unutmuş olmalı.biraz zaman önce,televizyon karşısına oturup ekrandakilerle konuşuyordu,’susun bee ne çok bağırdınız’ diye kızıyordu sabah programlarındaki ölçüsü kaçmış kadınlara.tam o esnada sesini kısıyorum,böbürleniyor ninem,’bak gördün mü nasılda susturdum hepsini’ diye..yeri geliyor örtüsünü düzeltiyor İbrahim Tatlıses saçını görmesin diye,bazen de bizlere bağırıyor neden onca elin adamını eve aldınız diye..ninemle telefonda konuştum bu gece.’devlet bize tarla verdi’diyor ‘,hayırlı olsun ninecim nerde verdi’ diyorum,sıkışınca hemen kıvırıyor,’şimdi sadece imzayı’ attık diye..nineme bayılıyorum,adeta tapıyorum.
Ona da tapardım evet..tanrı dedim ona,o da beni cehenneme gönderdi.
Düşündüm de fazla ciddiye alıyoruz aşkları sevdaları..işin boktan tarafı sevemememiz.sevgi sandığımız şey cep telefonlarının mesaj kutucuklarına düştü..titreyen seslerin yerinde, titreşim modları.
Bilgisayarın ilk dünyama girdiği zamanlarda murat diye bir çocukla tanışmıştım sanal alemden.gerçek adının murat değil de ümmet olduğunu öğrenmem nasıl da bir hayal kırıklığıydı.görüşmedim sonrasında onunla,adını yalan söyleyen neyi doğru söler ki hesabıyla..nerden bilebilirim ki sonraları yalana ağzımın içi kadar yakın olacağımı.
Uykumu ne yaman bir yiğide kaptırdım.
Yağmurda yağmıyor epeydir.ruhumun akıtılması gereken tortuları var,sağlam bir fırtına çözer alır.şimdilik sadece gözyaşı.
Yatağıma gidip orda,ağlayabilirim,yazıya akan ilk damlada,rengi kaçtı yazının.
Akıp gidiyor her nasılsa hayat ve yarın olacak.

para için yazı yazmayın !

taninmayan-68170 | 23 October 2007 21:11

açık konuşayım herkez yaptığı işin karşılığın bekler.
ama bir çok yazı çeviri yazısı olarak olduğu gibi
alınmış ve yazılmış ! bu şekilde davranışlar kaliteyi düşürmekte , geçenlerde okurlardan birinin isteği üzerine msn adresimi verdim ardında patır kütür bir çok kişi msnenime aktı desem yeri konu konuşulduktan sonra konu bildirgeç mevzusuna geldi.
sonra bir çok kişi yarım yamalak yazılan bir çok mesaj var devamı okumak için ille linkemi basmamız ve konuyu o sitedemi bitirmemiz gerekiyor deniliyordu. doğruda söylüyorlardı. yani
eğer düzenli takip ettiğiniz ve sizin ilgi alanınıza giren bir şeyi paylaşacaksanız ! daha doğrusu
eğer iyilik yapıyorum diyorsanız kardeşim bunu adam gibi tam yapın yarım yamalak bir özeti
google arama sayfası bu şekilde yapanlardan daha iyi yapıyor onun için yaptığın işin hakkını verki
o işte senin hakkını verebilsin.

ÇARESİZSİN AMA AĞLAMA!

tarik09 | 09 September 2007 11:55

O KADAR ÇARESİZ KALIYOR Kİ BAZEN İNSAN. SİZEDE OLDU MU HİÇ? NE KADAR ÇOK SEVDİĞİNİZİ TAHMİN BİLE EDEMEDİĞİNİZ BİRİSİNİ ELLERİNİZİN ARASINDAN KAYDIĞINI DÜŞÜNMEK İNSANA NELER YAPTIRIR. O KADAR ÇABUK SEĞİŞİYOKİ İNSANLAR BAZEN SEVGİLİNİ BİLE TANIYAMAZ HALE GELİYOSUN VE YAZIK DİYOSUN ARKASINDAN HİÇ BİRŞEYDE DEMİYOSUN SADECE SİNİEDEN KUDURUYOSUN AYNEN BENİM GİBİ…
KİMİN YAPACAK BİRŞEYİ VAR? GERİYE KALAN SDECE GÖZ YAŞI…

Kuru Gözlere LipoNit

zabun | 06 October 2006 01:12

Özellikle ekran karşısında uzun sure çalışmak zorunda kalan kişilerde rastlanan, gözde; yorgunluk, yanma, ağrı, gerginlik, kuruluk, kaşıntı, kızarıklık, duyarlılık veya batma hissi gibi şikayetlerin LipoNit spreyle ortadan kaldırılabilineceği söyleniyor. LipoNit adlı ürün, gözyaşı filminin lipid tabakasının devamlılığını sağlayarak etki ediyor.

LipoNit Gözkapagı Spreyi