Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan Özyazıcı (Prof Özyazıcı kimdir dedim.Karşıma çıkan ilk adres burada)13 Kasım da TCDD resmi web sitesine gönderidiği mailde trenlere mescit yaptırılmasını istemiş.TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ise ulaşım araçlarında böyle bir uygulamanın söz konusu olmayacağını belirtmiş ve”Hareket eden, sürekli yön değiştiren trende kıble tutar mı? İslam dininde otururken de namaz kılınabiliyor” demiş.ESKİ Diyanet İşleri Başkanı Süleyman Ateş’in konuyla ilgili açıklaması ise şöyle ;kıbleyi bulmak mümkün olmadığı zamanlarda, herhangi bir yöne doğru namaz kılınabilir.Havanın karanlık olduğu ve soracak kimse bulunmadığı durumlar için “Gönlün nereye istiyorsa o tarafa dönüp, namazını kılabilirsin”Yukarıdaki resim ise İDO’ya bağlı hızlı feribotlardan birinde çekilmiş.Meğer Bandırma ve Yalova’ya sefer yapan 6 hızlı feribotta talep üzerine 1998’den beri mescit bulunurmuş…( Bu arada resimdeki tabelada ‘Yenikapı’dan Yalova’ya Kıble’, ‘Bandırma’dan Yenikapı’ya Kıble’ yazılı )
Yahu namazı kılamazsan kaza edersin , ayrıca seferi olmak diye bir durum da var.İbadetini reklam eden , inançlı insanların aklını karıştırmaya çalışan bu zihniyetle kafa kafaya gelmekten başka bir şey gelmez elimden…
yorumlar
bir arkadaşım, otobüste, oturma pozisyonunda, yalnızca işaret parmaklarını havaya kaldırıp, secde ettirirmiş gibi eğip büken ve bu şekilde namaz kıldıklarını düşünen ‘amca’ ların varlığından haberdar etmişti beni. oha! didiydim. gülüşmüştük.
pusula da ki mantığa uygun olarak yapsınlar şöle yanar döner bir bölme:) pekala kıbleden şaşmaz vatandaş. türkiye de ota ..ka para harcayan zihiniyet bunada yapsın yatırım ne olacak yahu iyide olur aslında:) hatta sırf hareket olsun diye mescite girenler 2 rekat namaz kılmış olur böylece hayırada geçer:))))))))))))
çok fena geyik doğurganı bir mesele bu…evet belki teknoloji yetmez de, mescid’i döner bir platforma oturturlar, yanına da bir yönden sorumlu memur koyarlar. tren döndükçe elindeki kontrol aletiyle kabini alttaki hidrolikler vasıtasıyla hareket ettirir. müminler mutlu, memur mutlu, mutluluk treni…
arkadaşlar iman etmek için bi pozisyon bir yön illada şart değildir şöyleki kişi istediği yerde istediği zaman ibadetini yerine getirir zannımca bunlar saptırma ve kafa karıştırmak için yapılan komik iddia ve sohpetlerdir şöyle düşünelim elleriniz ve ayaklarınız yok nasıl namaz kılacaksınız yani özürlü olmak bu isteğinizi engelliyor mu ? hayır. insan dua da etse bu bir ibadettir
Seferi olabilmek için yeterince uzağa gitmek gerekiyor ki seferi olanlarda sadece namazlarını 2 rekat kılmaya izinleri var.Kazaya bırakmak asla caiz olmayan bir şey. Yani müslümanın namazını bilerek kazaya bırakması günahtır.Vasıtada namaz kılmak, hasta yatağında ima ile namaz kılmak, islamda var olan şeylerdir.Öte yandan hareketli vasıtada -durup inme imkanı yoksa- kıble şartı aranmaz.
Vapurda trende kıble aramanın gereksiz olmasına rağmen kıble arayan adet müslümanlarına karşın, ne adetten ne dini fetvalardan haberi olmayanlar çatışmaktalar.Bir kaç koca fil tepişirken olan milyon çimenlere olur, ondan korkarım ben.
Hay Allah Sayın ikuzgun yeterince uzağa gitmek(!)ten kastınız sanıyorum yürüyerek 18 saat sürecek yolu katetmek.Tren ve uçakla olan yolculuklarda, gidilecek yerin kaç fersah olduğu göz önüne alınır. En az onsekiz fersahlık bir mesafeye gidilecek olursa, sefer müddeti gerçekleşmiş olur. Sefer hükmü uygulanmaya başlar. Böylece taşıtların yürüyüş halini göz önünde bulundurmaya gerek kalmaz.Kıble şartı için bakınız Süleyman Ateş’in açıklamasıelisia ve bossout ( 🙂 boss-out sanırım ) döner platformlu mescit yanında açılır kapanır minare isteyenlerin sayısı çeşitli sitelerde hızla artmakta
yok yok bu habere ve yazılan yorumlara cevaben verilebilecek en güzel söz; ”imam osurursa cemaat siçar” olmalıydı bilemedin:)ne yapayım kardeşim bu tip reformik çırpınışlara talep var birileri haşemadan kaldırdı parayı bende yanar döner mescitten kaldıracam parayı:))) kötü mü olur seferi durumu kalksa artık:)))
Dönme dolaplara ve balerinlere de kıble tayin edilsin istiyorum ben.Ayrıca bu tip hareketli araçlarda, namaz süresince araç yönünü kıbleye çevirebilir, ne olacak ki ?
bu kadar komik olan nedir ?anlamadım!bana da istanbul yalova arasındaakşam vakti denk geldi..çalışanlara sordum aşağıda kendi kullandıkları bir yeri gösterdiler..orda namazımı kıldım…ihtiyaç olan bir şeyde eğer imkanlar el veriyorsa niyeinsani bir ihtiyacımı ezilip büzülmeden hiç olmazsa müsait bir yerde eda etmeyeyim.ve birisi de sizin gönlünüz rahat olsun diye hiç olmazsa yanlış mı kılıyorum kıble yanlış mı şüphelerinden sizi kurtarmak için bir ibare koyduysa oraya dalga mı geçmek gerek.teessüfler ! yorum yazanlar !
neden bu kadar alıngan olduğunuzu biliyorum ama bazen de pes demiyor değilim. bir adam çıkıyor saçma sapan hatta evet evet komik bir şey söylüyor; dinin kendi içinde din adamlarıyla hallettiği bir konu hakkında atıp tutuyor. haliyle biz de dalgamızı geçiyoruz da, burada bir soru daha çıkıyor. bundan, islamiyeti doğru olarak yaşadığını düşünenlerin ne gibi bir yarası olabilir ki? size ya da islamiyete bir söz söylenmiyor ki. bu kadar alınganlık niye?
@elisia alınganlık yok.burada mescide harcanan para bakın neye benzetilmiş.
sonra yazacaklarım neoturk ile neredeyse aynı. kıble verilmesinin ne kadar doğru olduğu konusunda fikrim yok. eğer yolculuk esnasında yön değiştirmiyorsa kıble belirlenmesi gayet normaldir.
Turkiye’de bu tur islere harcanan paralar ile ilgili olarak (bana gelen maillerden):Masum bir istatistikAlmanya’da 70 bin saglik Kurumu…. 8 bin kilise,Fransa’da ise 60 bin saglik kurumu… 9 bin kiliseTürkiye’de 7 bin saglik kurumu…… 77 bin camisonuc?:Zavalli ulkem
elisia, bossout ve semazem!bilmediğimiz, anlamadığımız ve yaşamadıklarımızla dalga geçmek hiç hoş değil. edep ve nezaket insana çok yakışan erdemlerdir, şeçkinlik alametidir. Eminim sizlere de çok yakışır.ap, acaba neden, hiç düşündünüz mü? Yoksa sadece bu orantıları bilmek bir fikir edinmek için yeterli mi? Bari orantı vereceksiniz okullarla mabetleri mukayese eden orantılar verseydiniz!
Neden’i herhal de, ‘ulkem insani bu dunyadan vazgecti obur dunyaya yatirim yapiyor; Turkiye’de camiler ayni zaman da hastahane islevi de goruyorlar; Turk insani hastalanmaz zaten, dolayisi ile gerek yok saglik kurumlarina vs’ diyerek aciklanabilir:)Biraz arayinca da bur tur seyler de buldum (eminim bir cogunuz zaten biliyorsunuzdur):DİĞER BAKANLIKLARLA BÜTÇE KARŞILAŞTIRMASIDiyanet İşleri Başkanlığı 1.122.203.000İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 783.047.000DIŞİŞLERi BAKANLIĞI 562.643.000BAYINDIRLIK VE iSKAN BAKANLIĞI 677.219.000ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 687.265.000SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 280.095.000ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI 249.296.000KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 632.417.000ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 404.396.000Hemen yukaridaki rakamlar ve saglik kurumu cami istatistikleri aslinda ‘kendimize acimamizi, aglamamizi, utanmamizi, ne kadar aptaliz yahu’ dememizi gerektiren rakamlardir. Turkiyenin parasini, enerjisini, kaynaklarini sacma sapan seylere harcamasi ve gelismesini frenlemesidir.
ilginç bir tesadüf…altta, mescit ara başlığında… (Melih Aşık’ın yazısıdır)benim ve bossout’un yorumlarımızın bileşimi gibi…
ap, çok yaşayınız! Ben de tam bundan bahsediyordum. Gerçi eğitim ve savunmaya ayrılan bütçe rakamlarını yazmamışsınız ama bir şey değişmezdi.Yalnız “ülkem insanı” demişsiniz. Bu ifadenin, verdiğiniz bütçe rakamları ile kullanılması doğru olmaz. Doğru ifade bence “devlet” olmalıydı.Şimdi soruyu tekrar soralım: Neden?Ben siyaset biliminden anlamam. Türk yakın siyaset tarihini de derinlemesine bilmem. Ama “otorite”, “idare” ve “tahakküm tesisi” hakkında birkaç kelam edebilrim.Devleti idare edenler, otoriteyi, yani paylaşılan yasal gücü tesis etmek ve tesirli kılmak isterler. Bu, bütün örgütler içingeçerlidir. Devlet için de geçerlidir. Bazı devletler “muharrik unsurlarına” enerjilerini harcar, onları geliştirir ve özgür kılar. Bazı devletler ise (kendince) mulalif unsurları muhasara etmeye çalışır, onlar üzerinde tahakküm kurmaya harcar bütün enerjilerini.Bazı devletler (rasyonelist ve vahşi de) olsa üretken bireyler yetiştirmye harcar enerjisini. Bütçelerinden eğitime, yenilikçiliğe, enstitülere, araştırma merkezlerine, bilimsel araştırmalara, yazınlara mükellef paylar ayırır. Bazı devletlerise muhalif unsurları muhasara ederek kendini var etmeye çalışır. Muhalif unsurları kontrol edeceğine inandığı kurumlar kurar, bu kurumlarına bütçeden muharrik unsurlarına bile ayırmadığı paylar ayırır. Bazı devletler muharrik unsurlarına vizyonlar, modeller verir, teşvik eder onları. Bazı devletler ise korkular verir, alacakaranlık kuşağından ürkütücü kuklalar verirler, oyalansınlar diye.Sonra biz de takılırız buralara, diyanete bu kadar bütçe, sağlığa bu kadar bütçe! Biz hasta da olmayız, “Elhamdül müslümanız”deriz. Ardından tespitlerimizi derinliği ve muhatap olduğumuz cehaletin büyüklüğü karşısında gösterdiğimiz basiret ile kendimizi takdir ederiz.Sonsöz;Türkiye laiktir, laik kalacaktır!Bu, böyle biline.
Kitap derki; yeryuzunu muminlere mescit kilmisizdir. Islam tapinak dini degildir bu yuzden namaz kilmak icin ille de ayri bir ibadethaneye gerek yoktur. Farz namazin riyasi olmaz. Caddede sokakta parkta her yerde namaz kilinir. Oturarak hatta gozle bile kilinir. Bizde din geleneksel yasandigindan bu tur meseleler cikiyor. Ben Kievde caddenin kenarina parketmis arabayi, sokagin kenarinda namaz kilan rus muslumanda gordum. (valla Kimse bakmiyordu )
kıbleyi bulmakla ilgisi ne?elde vardı, bu mevzuya ekledim ve içimde kalmadı, malımın reklamına katkıda bulundum kolaycılığı mı? yeter ki, anlamlı anlamsız yazayım ve zihinlere yapıştırayım mı? (yazanların adı ve alıntısı çağrışımlı açık gönderme de yokken)peeh!
Diyanetin bütçesinden bahsedilmiş. Bütçenin bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. Çok daha az bir bütçedir diye düşünüyordum. Azıcık dahi bütçe olmuş olsa bile önerim aynı olurdu.Özelleştirin diyanet kurumunu.Millet dini ihtiyaçlarını kendi karşılamasını bilmiyor mu? Halk akılsız, ahmak da devletin yönlendirmesine muhtaç mı?Para için imamlık yapacak olan varsa da yapmasın. Hem islamda böyle bir “imam” sınıfı yok ki. Esnaftan birileri imamlık yapacaktır muhakkak. Halk kendi imamını belirler. Zaten camisini de kendisi yapıyor. (Devlerin cami yaptığı pek görülmemiştir) Cami yapmazsa da mescit yapar. Onuda yapamazsa komşuda namaz kılarlar.İmamını da kendisi tayin etsin. O kadar dernek var vakıf var, bu işi üstlenmeye meraklı. Bırakın onlar yapsınlar.Ama yemezler.Devlet o parayı din için falan vermiyor, bilakis, islamı kontrol altında tutmak için, devlet adına kullanmak için o bütçeyi ayırıyor. O sebeple de kimse “aman diyanetin bütçesi buymuş” “şu kadar cami varmış” demesin.
sevgili ikuzgun,Mesele atı yılkıya bırakmamak değil, gemi elden bırakmamak.Not: diyanetin bütçesinde cami, kuran kursu vb. tesislerin yapımı için ayrılan bir pay yok. bunların tamamı halk tarafından finanse ediliyor. Bir şehir efsanesine göre devletin en son yaptırdığı mabet Kocatepe’dir. Diyanete ayrılan bütçe personel ve organizasyonlarla ile ilgili, ayrıca birçok üniversiteye nasip olmayan rasathane ve gözlem faaliyetleri buna dahil diye biliyorum.
Müslüman, 90 Km yi geçen yolculuklarda, ister uçakla, ister yayan olsun seferi sayılır. Farz namazlarını 4 rekattan 2 rekata düşürür. Daha sonra tutmadığı gün kadar tutmak üzere oruç tutmayabilir. Yolculuğu yaparken kullandığı taşıtta mola veremez bir durumda ise (mesela kıtalar arası uçarken, uçaktan inemeyeceği için mola veremeyecektir) oturduğu yerde ima ile namazını kılabilir. Bu namaz için kıble zorunluluğu yoktur (Bu durum, açlıktan ölmemek için domuz etinin yenmesine izin verilmesi gibidir). İbadet yaparken diğer bir insanın işine engel olunmamalıdır. Başta bu ilmihali bilgileri bilmemesine imkan olmayacağını düşündüğüm profesörün neden böyle bir dilekçe yazdığını anlamamıştım. Söylediklerinizi okuyunca Profesörün isteği anlamsızdır diyemiyorum, zira sizin gibi düşünen insanlar olunca bu adam dininin gereğini oturduğu yerde ima ile yapsa kimseye zararı olmadığı halde alay edilmektedir. Bir profesörün topluluk içinde alay konusu edilmektense tek kişilik bir mescitte namaz kılmayı yeğliyeceğine eminim. Profesörün linkte verilen yazısında yanlış bir şey göremedim. Alkolün vücutta yaptığı tahribatı kendi alanı olduğu içindir sanırım bilimsel olarak açıklamış. Ardından bunu yazdığı sitenin yayın anlayışının izin vermesinden dolayı konunun islami tarafını da sonuna eklemiş. Bu makaleyi uluslararası bilim dergilerine yollamamış ki zeminde bir yanlışlık olsun. Cami yaptırma işine gelince diyanet işleri cami yaptırmıyor camiyi müslümanlar yaptırıyor. Cami yaptırmak devletin diyanet politikası yüzünden zorunlu oluyor. Devlet bir şekilde imamlar aracılığıyla ülkedeki müslümanları idare ediyor. Avrupada kilise vergisi vardır. Hıristiyanım diyenin maaşından bir miktar kilise fonuna aktarılır. Bu fonla din görevlileri nemalanır, kilise yapılır, vs. Türkiye’de devlet, böyle kontrolün elinde olmadığı bir düzeni istememektedir. Bu sebeple 70 bin caminin din görevlilerine devlet maaş verir sigorta yaptırır. İslamiyette papanın dünyadaki tüm katolik hıristiyanları yönettiği gibi, tanrının dünya üzerindeki sözcüsü olduğu gibi, tüm müslümanları idare edecek bir hilafet koltuğu yoktur. Pederin günahları affettiği cennete bilet verdiği gibi, süper güçleri olan imamlar sınıfıda yoktur. Her müslüman bir diğerine imam olabilir. Sınıf ayırımı yoktur. Dolayısıyla yeryüzünün her bir yerinde namaz kılınabilir, tek başına namaz kılınabilir, cemaat içinden biri imam seçilip namaz kılanabilir.
@ap: istatistikler konulari carpitmanin en guzel yoludur. Simdi bize bir de bu saglik kurulusu, okul oranlarini buyuk sehirlerdekilerle karsilastirsana bakalim? Ne cikacak karsina.Turkiye Fransa, Almanya vs. gibi sanayilesmis ulkelerle bu konuda karsilastirilamaz. Turkiye hala tarim ulkesidir (yani calisanlarinin buyuk kismi tarim alaninda istihdam edilir en azindan son bes seneye kadar oyle). Tarim kesimi dedigimiz kesim de genelde koylerde kirsal alanlarda yasar. Simdi olaya soyle bakiyoruz, koylerde yasamak kolay degildir. Sehirlerin vermis oldugu konfor ve rahatligi koy yerinde insanlar manevi duygularla doldurmaya calisirlar. Topragi, memleketi, guzel havasi vs. ve tabi ki dini. O yuzden Turkiye’de hemen her koyde cami bulunmaktadir. Ama hemen her koyde bir hastane bulamazsiniz. Sebebi ise gayet aciktir. Ayrica koy camileri devlet butcesi ile yapilmaz cogu zaman, halk para toplar kendi butcesi ile yapar bu camileri.Evet cami cok yaw, okul yok demek kolay ve bos laftir. Bir taraftan goc cok oluyor felan filan diye aglanir bir taraftan da koy halkinin kendi manavi duygularini doyurdugu, koyunun camisini felan cok gorur bu dar goruslu bencil kafalar.Sorun cami/okul/hastane oranlarinda degil kardesim. Sen eger sanayilesmeni vaktinde yapamadiysan, sanayi denilen seyi devletin kitlerinden ibaret tutarsan onlarca sene boyle olur. O saydigin ulkelerde ozellestirmeler ne zaman yapilmis bir de onu arastir gor bakalim.Bu koylu hastanesini de kendisi yapar, doktor gelmez, okulu kendisi yapar hoca gelmez. Isin bu kismini da kimse bilmez tabi. Cami hep goze batar ki, bilinmesi gereken bir sey var ki, bu topraklar bolunmez soyle boyle diyorsaniz bu camiler sayesinde olmustur. Okul hastane milli bir imge degildir hicbir zaman olmamistir.Avrupa’da kac tane kilise’nin sadece imgesel olarak durdugunu ve neden ayasofya ibadete kapatilsin diye avrupa’linin kcini yirttigini de bir izah ederseniz sevinirim bu carptirici aciklamalarinizdan sonra.Baska bir not ise Diyanet Isleri Baskanligi cami yapmak icin kullanmiyor o butceyi imam calistirmak icin kullaniyor. Yobazlar sunlar bunlar diyorsunuz devletin imamina para vermesini cok goruyorsunuz anlasilan. Sonra da senelerdir otmustu kimi solcular yurt disindaki imamlarin parasini devlet odemiyor tarikatlar oduyor diye. Bu ne celiski be.
Nasil yani?Istatistiklere bakmayin onlar konuyu daima carpitir mi demek istiyorsun?Turkiye’yi sanayilesmis ulkeler ile karsilastirmayalim da Somali ile mi karsilastirilim?Turkiye oyle bir karsilastirmaya mi layik yani?Turkiye’de nufusun ciddi bir bolumunun (% 30 tahminin su aralar) tarim ile ugrastigi dogrudur. Ve bu turkiye’nin ciddi bir yalnisidir.Soyle ki, Ingiltere’de tarim da calisan toplam nufus 200.000 civarin da dir. Ve uretimi Turkiye’den daha fazladir.Neyse konu bu degil aslinda.Sayet bir yer de, okul yok ise ama cami var ise, ve ‘benim manevi duygularim ulkem icin gelecege yatirimin temeli olan okuldan daha onemlidir’ deniyorsa, ben o diyeni ‘beyinsiz olmak ile, bu ulkeye ve gelecegine ihanet etmek ile, o cocuklara ihanet etmek ile suclarim’ ve ‘senin gibiler yuzunden bu ulke yillar yili gelisemedi, senin gibiler yuzunden islam gerici olarak olarak gorunuyor, senin gibiler yuzunden islam’dan alim cikmiyor’ derim.sanayilesme ile ilgili olarak: ne yani simdi biz gec kaldik diye surekli olarak ‘geri kalmis’ mi kalacagiz? Ulkenin onun de durulmasa, ulke olarak kaynaklarimizi aptalca kullanmasak (yukaridaki tablolara bakip halen cami yaptirmak icin para harciyorsak o iste bir aptallik var)Bu topraklarin bolunmesi ile ilgili olarak: Kurtulus savasi tum halkin coluk cocuk, kadin erkek verdigi bir savastir. Ve bu savas zaman zaman gerici imamlara ragmen kazanilmisitir.Avrupalinin kicini yirtmasi ile ilgili olarak: Ne oldugunu tam olarak bilmiyorum ama Ayasofya korunulmasi gereken bir Dunya malidir. Baska cami mi kalmadi yani?Devlet imamina o kadar para harcayacagina, enerji ve tabii kaynaklarina, sagligina, egitimine gelecegine harcasa o parayi. Harcasa da o harcadigi para daha sonra tekrar bu ulkeye geri gelse.Kaynaklarini bu sekil de sarf ettikten sonra ne diye israil , amerika, avrupa diye dusman ariyorsunuz ki? Dusmanimiz aptallik.
arif ile maruf arasında perde yoktur. bu misalden aldığım cesaretle şunu söylüyorum:vakti zamanın bir yakın tarih düşünürü: “Bu memlekette hiç bir şey …..izm’in finanse edildiği kadar finanse edilmemiştir. Buna haracanan paranın yarısı bu memleketin öz evladına harcansaydı Türkiye’nin bugünleri ve geleceği bambaşka olurdu” diye fikir yürütmüştü. Diyanet işte bu izm’in finanse ettiği birçok gereksiz yatırım alanlarından biridir. Faydası vardır elbet. Ama lüzumsuzluğu ve zararı çoktur. Bu izm’in finanse edildiği alan o kadar çoktur ki, istihbarattan tutun, resmi tarih yazımı, eğitim, savunma, yargı gibi birçok alanı kapsamaktadır.Devletin diyanete, halkın da camiye ayırdığı para çok değil. İyi ve güzel her ne ise; eğitim, teknoloji, bilimsel araştırma, sosyal kanaşma, fert-cemiyet, fert-cemiyet-devlet ilişkileri, vs…, bunlara ayrılan paylar küçük. İzm’i finanse etmekten insanına yatırım yapmaya fırsat bulamayan bir idrakten uzak irade.Ve idraksiz iradenin akıl tutulmasına yakalanmış müritleri…Hergün ve her gün, dahili tehlikeler ve tehditlerden korumak için uyanıyor güzelim memleketimi…
Bu ülkenin dinine bağlı insanlarını, aşağılayıp duracaksınız, sonra bu müslümanlardan okul parası isteyeceksiniz, kurban, kurban derisi isteyeceksiniz. Hem yeşil sermaye deyip para kazandırmayacaksınız, hem vergi isteyeceksiniz. Hem çocuklarını okutmayacaksınız, hem cahil diye alay edeceksiniz. Hem başı kapalı diye, hastaneye, yemin, anma, ceneze, diploma törenlerine, davetlere sokmayacaksınız, hem bu insanların evlatlarını mayınlara, mermilerin kucağına iteceksiniz. Bu millet salak değil efendiler, sadece affedici. Türk milleti yumurta kapıya dayanınca hareket eder, bu tembelliğinden değildir. Bekler görür ama sonra tek kişi bile olsa harekete geçer. Okul yaptıran insanlara bakın kaçı ateist kaçı dindar. Siz yahudi yada hıristiyan bir iş adamına neden okul yaptırmıyorsun da paranla yerli şirketleri, çorak toprakları, kahpe gazete köşelerini, satın alıyorsun, misyonerlik yapıyorsun diye soruyor musunuz, alay ediyor musunuz? Bu ülkedeki en büyük iş adamları yahudi onların paralarıyla nereleri finanse ettiğini soruyor musunuz? Gerçek şu ki, dindar birinin parasını nereye yatırmak istediğini sorgulayamazsınız. Okul yaptır ama senin çocuğun orada okumayacak, din eğitimi vermeyeceğiz, git camide öğret dini dediğin zaman, zaten cahil bıraktığınız adam 3 kuruş parasını cami yaptırma derneğine bağışlayacak. Bu ülkenin insanı alıştırıldı vergisini ödeyip hizmet almamaya. Vergisini takır takır aldığınız adamın, okulunuda kendisininin yaptırmasını istemeyin bari. Vergilerin ne batık işlerde tüketilip bitirildiğini hepimiz biliyoruz. Hiç merak etmeyin yine bu insanlar tembel oturamayacak, çalışıp vergi ödeyecekler, hiç bir iş yapmayıp kenarda dindarlar adına ahkam kesenlerin primlerini yatıracaklar. Devlete vergilerini tam ödeyecekler. Yeni iş kurduklarında, önlerine çıkartılan zorluklara ses çıkarmayacaklar. En çok okulu, hastahaneyi, üniversiteyi, onlar yaptırıyordu şimdi daha çok yaptıracaklar. Spor otomobile para harcamayacaklar, depremzedelere, açlara, kömürü olamayana, dünyanın her yerindeki mazlumlara, yardım edecekler. Sırf toplum düzeni bozulmasın, kendileriyle alay eden adamların evlerine hırsız girmesin, geceleyin bile insanlar rahat yürüsün, korku içinde yaşamasınlar diye yapacaklar bunları. Hiç merak etmeyin kendisiyle alay eden adamların, askerlik yapmayacak çocuklarının ve kendilerinin canları sağ olsun diye evlatlarını, mayınlara, kurşunlara gönderecekler. Miraslarını Kızılay’a, Mehmetçik Vakfı’na bağışlayacaklar. Hiç merak etmeyin bu ülkeyi ve kokuşmuş bu dünya düzenindeki biçare insanları o beğenmediğiniz, gerçek dindar insanlar -sadece yaşantılarıyla geçmişte olduğu gibi- yine kurtaracaklar. O bel bağladığınız, riyakar münafıklar yada gevurlar değil. O sağcıyım değip, solcuyum diyenlerle, ihale-koltuk-kadro paylaşan, insanları temiz duygularını istismar edenler değil.