Hiç kuşkusuz, bu kitap, kendilerini günahlardan korumaya çalışan, görmediği halde inanan, namazını kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcayanlar için yol göstericidir.

Onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere ve ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte, Rab’lerinin yolunda olanlar ve kurtuluşa erecek olanlar onlardır.

Kafirlere gelince, onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır ve onlar için büyük bir azap vardır.

İnsanlardan bir kısmı da inanmadığı halde: -Allah’a ve ahiret gününe inandık, derler. Allah’ı ve inananları aldatmaya uğraşırlar, ama kendilerinden başkasını aldatamazlar da farkında olmazlar. Onların kalblerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır. Onlara, yalan söylemelerinden dolayı acı veren bir azap vardır.

Onlara: -Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın, dendiği zaman: -Bizler sadece ıslah edicileriz, derler. İyi bilin ki asıl bozguncular kendileridir, fakat farkında değillerdir.

Onlara: “-Siz de insanların inandığı gibi mi inanın!” denilince: -“Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?” derler. Dikkat edin! Asıl beyinsiz kendileridir, fakat bilmezler. İnananlara rastladıkları zaman: -İnandık, derler. Şeytanları ile başbaşa kalınca da: -Biz, sizin yanınızdayız. Onlarla sadece alay ediyoruz, derler. Allah da onlarla alay eder ve onları taşkınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakır.

Onlar, hidayet yerine sapıklığı satın aldılar da alışverişleri kar getirmedi ve doğru yolu bulanlar olmadılar. Onların hali çevresini aydınlatmak için ateş yakan kimsenin haline benzer. Ateş çevresindekileri aydınlattığı sırada Allah onun ışığını giderir ve onları karanlıklar içerisinde görmez bir halde bırakır. Onlar sağır, dilsiz, kör kalarak bir daha dönmezler.

Yahut, onlar gökten boşanan bir yağmura tutulmuş kimselere benzerler. O yağmurda karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek vardır. Onlarda yıldırımlardan ve ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Şüphesiz Allah kafirleri çepeçevre kuşatmıştır. Şimşek gözlerini kamaştırır gibi olur; şimşek parıldadığında yürürler, ortalık birden kararınca da orada dikilik kalıverirler, eğer Allah isteseydi onları sağır ve kör ederdi. Allah’ın herşeye gücü yeter.

Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O’na karşı gelmekten korunmuş olabilesiniz. O, sizin için yeryüzünü döşedi ve gökyüzünü de bina etti. Gökten su indirip onunla size rızık olsun diye ürünler yetiştirdi. Öyleyse, bile bile Allah’a eş koşmayınız.

Kulumuza indirdiğimiz (Kur’an)dan bir şüpheniz varsa; haydi, siz de ona benzer bir sure getirin eğer doğru sözlüler iseniz Allah’tan başka güvendiklerinizi de yardıma çağırın.

Eğer bu işi yapmazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- o zaman kafirler için hazırlanan ve yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi koruyunuz.

İman eden ve doğruları yapanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele!.. Ne zaman oradaki meyvelerden rızıklandırılsalar: -Bu, evvelce de rızıklandığımz şey! diyecekler. O meyveler kendilerine dünyadakilerinin bir benzeri olarak verilecektir. ve orada onlar için tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.

Allah, bir sivrisineği ve ondan daha üstün bir şeyi örnek vermekten çekinmez. İman edenler, onun Rab’lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler, ama kafirler: -Allah bu misalle bir çoklarını şaşkınlıkta bırakır, birçoklarını da doğru yola çıkarır, şaşkın bırakılanlar yalnızca fasıklardır. Ki onlar, Allah ile yapılan sözleşmeyi kabul ettikten sonra bozanlar, Allah’ın birleştirmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlardır. İşte kaybedecek olanlar onlardır.

Kuranı Kerim, Bakara Suresi Ayet 1-28