Yolunuz taksimden muhakkak bir şekilde geçmiştir. ve geçtiğiniz sıralarda belkide taksim meydanın bir kenarında gözleri görmeyen amcaların müzik tınılarını dinlemiştir kulaklarınız… ellerinde bunu yapabileceklerine dair valilik izni var… Yaptıkları sadece bir kenarda zararsız bir şekilde oturarak, evlerine birer lokma ekmek götürebilme telâşıyla müzik yapmak…
sanırım lanet oLası birilerinin manzaralarını bozuyorlardı…
ve etraflarında “halkın güveni olduklarını” astığı pankartlarla insanlara dayatmaya çalışan polisler dolanıyor.
cansızlıkları sıkılmış olacak ve etlerini yiyebilecekleri bir kaç canlı arıyorlardı ki bu gözleri görmeyen amcalarla uğraşma kararı almışlar. yaptıkları bu işe kaymakamlığın izninin olmadığını belirtiyorlardı, fakat güvenliğin bekçileri bu adamlar basın yanlarına geldiğinde olayı bir şekilde geçiştirme çabasına girdiler ve geri çekildiler…
sonra basının oradan uzaklaştığını sanarak tekrar akbabalar gibi kurbanlarının üzerine yürüdüler ve normal yollardan bir şey yapamadıklarından olayı abartıp gözleri görmeyen amcamların arabasına ceza kestirmek için trafik polislerini çağırdılar…
lafı gediğine sokansa tabii ki amcamlardan birisi oldu:
– “bizimle uğraşacağınıza şu hortumcularla falan uğraşsanıza…”
ve artık taksimde emeğin müzik tınıları kesilmiş durumda…
işte yaşadığımız ülke arkadaşlar…
Lanet olsun…
yorumlar
Ah dilimin ucundakini bir söyleyebilsem! Ama burası Türkiye…
Arkadaş, çok da güzel çalarlardı ya..
Hele bir defa denk gelmişti akordeon çalan biri vardı. Benimde yapacak işim yoktu. Oturup 1-1,5 saat kadar uzaktan uzaktan dinlemiştim. Keşke param olsaydı o zaman…
hiç dinlemedim çaldıklarını, o gürültü beni hep rahatsız etti,.. ama hep takdir ettim, her seferinde mutlaka bişi bişi yardım ettim, benim gören gözlerimle yapamadıgımı onlar böyleyken yapmayı basariyorlardı çünkü!
rahatsız oldum yazılanlardan,..
Aklımdan geçenleri söyleyebilmeyi çok isterdim ama Darkstar’ın dediği gibi işte…
Kenan dogulu’nun sundugu bir yarismada gorme engelli bir kiz yarismis ve yaptiklari muzik calismalarindan bahsetmisti.Ozellikle orada yapilanin bir duygu somurusunden farkli olmadigini dusunuyorum. Cunku yapilan muizigin cogu kez kalitesizligi, arabesk olusu gercekten beni rahatsiz ediyor. zira, kaliteli bir sekilde muzik yapan ve parasi olmayip ayni yerde sanatini belkide sergilemek isteyene hos bakilmaz iken gorme engelli olusundan dolayi anlayis gosterilmesi beni uzuyor.Yapacaklarsa tam olarak yapmalarini yeglerim. Diyeceksiniz ki, gormuyorlar nasil yapsinlar… kabul edemiyorum. Zaten o yarimadaki gorme engelli de aynisini dedi, orada yapilan muzik degil, sadece para toplamak icin bisi yaparmis gibi gorunmek ve duygu somurusu ile gecim saglamak.Bu tur bir his ve yaklasim ile bu kisiler topluma kazandirilamaz. Aksine kolaya kaciyorlar, ve insanlarin hisleri ile oynuyorlar.Ayrica sokak ortasinda calinan her turlu muzigi rahatsiz edici buluyorum. Ister teypten gelsin, ister birisi calsin gorme engelli veya degil, sokaklar sessiz kalmali. Istiklalde yururken kusuyorum her dukkandan farklibir sesin gelmesinden dolayi.Boktan bi durum. Nefret bi durum.Ben elime gitar alsam siktiri cekerler dag gibi adamsin calis kopek diye tartaklarlar.. halbuki en iyi yaptigim seydir bekli gitar calmak… Oyle iste.. cifte standart her zaman.
Taksim’de ve diğer semtlerde bangır bangır iğrenç şarkılar çalarak gürültü kirliliğine sebep olan kör müzisyenlerden hep nefret etmişimdir. Taksimdekilerin bunu yapması engellenmişse çok memnun oldum. Belki artık diğer müzisyenler gibi konser vererek, barlarda çalarak veya albüm yaparak hayatlarını kazanmayı deneyebilirler. Körlükleri bunlara engel değil.
benimki de biraz gıcık gelebilir ama axedir arkadaş haklı öğrencilik zamanımda altı nokta körler derneğine bir vesileyle gitmiştim. Orada ki eğitmen arkadaşlar(kendileri de görme engelliydi) bu çalgıcı arkadaşlara uyuz oluyorlardı. “Duygu sömürüsü yapıyorlar” lafı pekçok kez konuşmalarımızda sarf edildi.