Frambuazlı Turta, Frambuazlı Çikolatalı Pasta, Frambuazlı Dondurma… Demek tahmin etmeye başladınız hemen. Bu yazının konusu Frambuaz. Evet devam ediyoruz. Can Dündar soruyor, Neden Frambuaz? Çünkü bu sual, benim yediğim şeyin ne olduğunu merak etmemden geliyor. Frambuaz deyince aklıma cahilliğimi mazur görün, 1/3 çilek, 1/3 vişne ve 1/3 ölçeğinde böğürtlen geliyordu. Aslında hala öyle aynı görüntü geliyor. Kırmızı olduğu aşikar ama iş tartışmaya açılınca durum değişti.Herşey okulda arkadaşımın “Frambuaz nedir?” sorusuyla başladı. Yok, merak etmeyin evrenin başlangıcından bahsetmiyorum. Öyle kalakaldım bu soruyu duyunca. Bana biri kırmızı bir ineği işaret edip,

Aha, Frambuaz!
Aha, Frambuaz!

“Aha bak, bu işte tadından kulaklarının şınav çektiği frambuaz abicim. Biz bunu pastalara, dondurmalara ve bildiğin çoğu tatlılara katıyoruz. Bak bunlar da belgelerim, bu da çoğu siteye olan konuyla ilgili bağlantılar, tıkla ve gör! Öyle sadece yemekle olmuyormuş, yaaaa!” dese elimde delil yetersizliği olduğundan kabul edecektim. Frambuaz, sadece dondurma ve pastada yediğim ama dokunmadığım, pasta tariflerinde zengin işi diye geçtiğim çoğu pastanın yanında ismi kadar görüntüsüyle de entel duran bir meyveymiş. Aynı şey Avokado‘ da başıma gelmişti. Yazarken bile özel isimmiş gibi yazıyorum dikkatinizi çekerim. Üç memeli Migros’ tan meyve diye almıştık ama eve gelince dolması yapılabilen, ardından Migros’ a; tanesini 1 küsür liraya sattığı için, ev arkadaşıma ve Avokado’ ya saydırmama sebep olan, birşey çıktı. Başımdan geçen bu olay, Frambuaz’ a temkinli yaklaşmama sebep oldu. Neymiş bu Frambuaz? Nerde yaşar? Kaç çocuğu var? Kime oy verir? Hangi gazeteyi okur? Tuttuğu takım, dinlediği müzik türü, gelecekten beklentileri…

frambuaz
frambuaz

Frambuaz, ilk görüşme talebimde beni reddetti. Önceki buluşmada röportaj yapan tüm hemcinslerim ona aşık olmuşmuş. Ve peşini bırakmamış bir süre. O yüzden sürekli farklı adlarla ortamlara akıyor. Tabi bunları diğer görüşmemizde anlattı…Frambuaz, bu topraklarda 5 yıl ikamet ettikten sonra Türk vatandaşlığına geçen diğer yabancılar gibi, uzun bir süre TDK‘ da karşılığı bulunmamış. Ancak daha sonra Ahududu adı ile A milli takımdaki yerini almış. Fransa’ da doğmuş Beşiktaşlı olmuş. Helal olsun sana Frambuaz, Frambuaz…Farklı adlarla bilinmesinin sebebi, dediğim gibi çok talibinin olması. Ahududu, Ağaç Çileği, Sultan Böğürtleni ve Rubus İdaeeus. Rubus İdaeeus Frambuaz’ ın Latince karşılığı. Tabi, Framboise kelimesinden dilimize sosyete ağzıyla giren bir kelime olduğunu düşünebilirsiniz. Lakin, çok bilmiş uyanık ürün pazarlamacıları yine endüstrikapitalist uzanımlarıyla Frambuaz olarak ürünü Sultan-Böğürtleni‘ nden daha pahalıya satmayı akıl edebilmiştir. Nişantaşı’ na Frambuaz, Kadıköy’ e Ahududu, Manisa’ ya Ağaç Çileği, Tübitak’ a Rubus İdaeeus ve bizim köye Sultan Böğürtleni…

ahududu
ahududu

Frambuaz ile olan sohbetimiz devam ediyordu. Aniden gözleri doldu, Sultan-Böğürtlen’ i deyince. Ona ilk aşkı dermiş Sultan Böğürtleni… İlk aşkı bir Sümüklüböcekmiş. Adı da Güllüydü, deyince tüylerim diken diken oldu. Güllü’ yü ben de tanıyordum. Nasıl tanıştınız diye sorunca, “Ona ilk görüşte aşık oldum ama o başkasını seviyordu. Belki bilirsin onun elinde bir nazarboncuğu vardı.” “Evet!” dedim hemen. “İşte onu ben kaybetmiştim. Onun elinde görünce, istedim ama duymadı. Ve o haline aşık oldum. Beni görünce yolda sürüklenirken bana -Sultan Böğürtleni diye hitap etti. Ve bir daha göremedim onu. Ne oldu, ona?”. “Sizlere ömür, ruhunu teslim etti.” deyince sohbete ara verdik.Bu ufak aşk hikayesinden sonra, nerelerde yaşadığını sordum. Avrupa kıtası ve Kuzey Anadolu’da bayağı bir akrabası olduğunu belirtti. Ardından, prehistorik zamandan beri insanlar tarafından tüketilmeye başlandığını ekledi. Bazı toplumlarda sirkesi yapılarak (Fransa) etli yemeklerle tüketildiği, bazı toplumlarda da (Belçika) özel şaraplarının üretildiğini söyledi. Haliyle en çok pastada, dondurmada ve bazı tatlıların yanında tüketiliyor. Bizim topraklarda da, Ahududulu Şarap, Frambuazlı Votka (frambuaz, limon suyu, votka ve vişne suyu) ve doğum günü pastalarının vazgeçilmezi olarak ve daha birçok yerde özellikle kremşantili tabakların köşelerinde kendisine ayrılan makamdaki yerini alıyor.Frambuaz’ a “Seni özel kılan nedir?” diye sorunca, kıkırdadı hemen.Ben biraz seksi bir meyveyim. Bunu birkaç sevişme sahnesinde aldığım rollerden görebilirsiniz. Ya da bayanların beni yeşil kulaklarımdan tutup, kalem gibi parmaklarıyla ağzına götürdüğü sahnelerin erotik görünüşünden de anlayabilirsiniz. Çoğu yerde orgazmik bir tadım olduğunu söylerler. Tabi, bunu söyleyen erkekler… Orgazma ulaştıklarından değil ama mum, şarap, peynir ve tabaktaki kremşantiyle makyajlanmış Frambuazı ham yapan bir kadın, her erkeğin düşlediği bir sahnedir.
Bir aralar doktorların veya kocakarılarında reçetelerinde yer aldınız. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?

sultan böğürtlenleri
sultan böğürtlenleri

Aslında iştah açıcı bir yanım var. C vitamini olarak, sizlere yeterli desteği sağlayabilirim. Tabi E vitamini sayesinde antioksidan özelliğimi de belitmem gerekir. Bir de kuvvet verici, idrar söktürücü ve çocukluktan kalan kötü huylarım olan tanen ve pektin sebebiyle kabız yapıcıyımdır. Adamı kabız ederim yani… Tabi bu söylediklerim bazı kurutulmuş soydaşlarımın içeceklerinin sağlayacağı güzellikler. Benim gibi taş hatun, kremşantiyle makyajlanır ancak.
Evet, çok güzelsiniz. Gözlerde çapaklanmanın ilacı olmanızı bu güzelliğinize bağlıyorum. Ayrıca, bazı kurutulan soydaşlarınızın çayı desem yeridir, gebelik döneminde kasıkları kuvvetlendirdiği için, doğum ağrılarını kolaylaştırdığınız ve kanamayı azalttığınız var bana verilen bilgilerde, onu da ben ekleyim. Hatta dişlerde tartar denilen zararlı tabakayı çözücü etkiniz de varmış.
Valla, o kadarını bilmem. Ama size bir sır veriyim. Benim anavatanım, her ne kadar adım Frambuaz diye bilinse de, aslında bu topraklardır.
Aman Allah’ ım, bunu hiç bilmiyordum!

Ceylan Dutu
Ceylan Dutu

Evet, ismimim Latincesine bakarsanız fark edersiniz. Rubus İdaeeus… Benim atalarım İda Dağı’ nda yaşamışlar. Amcaoğlum da, bizlerin yani gülgillerin bir başka kolu olan böğürtlendir diyebiliriz. Diğer dillerdeki adıma rağmen, sizlerin bana yakıştırdığı Ahududu daha çok içime siniyor. Ahududu’ya Fransızca’dan geçen şekliyle “frambuaz” da deniyor haliyle. Fransızca’da “framboise” hem “ağaç çileği” hem de “ahududu likörü” anlamına geliyor. “Framboiser” ise, meyvenin hoş aromasından hareketle, ağaç çileği kokusu vermek ya da ahududu ile kokulandırmak demek. Beni İngilizce konuşulan yerlerde “raspberry”, Almanya’ da “himbeere”, İtalya’ da ise “lampone” diye çağırıyorlar.
Neden Ahududu peki, onun da mı bir anısı var?
Ahududu kelime olarak çok gizemli. Ahu; ceylan demek, dudu da; dut kelimesinin -u ekini alınca yumuşamasıyla o hale gelmiş. Yani Ceylanların yediği dut.
Evet, ben de size Ahududu desem, güzelliğinize pek bir yakışır.
Şımartmayın beni.
Ceylan Dutu, sizinle olan sohbetimiz çok güzeldi. Bize çok ilginç, erotik, romantik ve sağlıklı şeyler anlattınız. Teşekkürler herşey için.
Asıl ben teşekkür ederim. Çok farklı bir deneyim oldu benim için. Siz sağolun. Bizlere iyi bakın. Sağlıcakla kalın, görüşürüz…