Önce sol elimle yokladım. Büyük görünüyordu. Daha da emin olmak için sağ elimle de yokladım. Büyük olduğuna şüphem kalmadı.Arkadaşım iddiaya girmek istedi. Hangimizinki daha büyükse 3 gün sınırsız eğlenceyi hak edecekti.İnce bir elbise giymişti ama onunki de büyük görünüyordu. Aynadan baktım. Biraz şişlik vardı benimkinde. Sanırım son zamanlarda aldığım kilodan dolayı olsa gerek diye düşündüm. (daha önce okuduğum birkaç kitapta kilo alındığında bu bölgede de değişim olur ve şişer şeklinde bir açıklama okumuştum)Birbirimize karşı kiminkinin daha büyük olduğunu anlayamadık. Başkalarına soralım dedik.Bir sporcuya danıştık.- Bunun büyük olduğunu anlamanız için, aynaya bakmak yeterlidir dedir. (ki bu açıklamadan hiçbir şey anlamadık. Bir sporcudan daha zekice bir açıklama beklemiştik)İkna olamadığımız için, bir denizciye sorduk.- Fırtınadan korkan yelken açmaz dedi. ( oysa cesaret değildi ki konumuz dedik içimizden)Yine ikna olamadık.‘’Eskiden mavi balkonlu evleri severdim. Yıllar sonra mavi balkonlu evleri sevmediğimi, yıllarca her sabah uyandığımda o mavi balkonlu evden başka bir şey görmediğim için içimde böyle bir yapmacık sevgi yarattığımı anladım.’’Bir doktora danışalım dedik.- Bu tip denemeler kişisel sağlık açısından tehlikelidir. İnsanların bunun büyüklüğünü denemek için girişimde bulunduğu olaylar genellikle kötü sonuçlar vermiştir. (birbirimize baktık ve doktorun bilimsel açıklama yapmasını beklerken böyle saçma bir açıklamayı neden yaptığını anlayamadık)Kararlıydık. İkimizden biri kazanacaktı. Böyle olması gerekiyordu.Eskiden eczane ama şu an starbuck’s olarak kıpraşmak isteyenlere hizmet veren mekan da oturduk.Mekanın işletmecisine gösterip hangisinin büyük olduğuna o karar versin dedik.Bir şirkette gıda mühendisi olarak çalışmış olan işletmeci beyefendi bu durumu önce anlayamadı.Kendisiyle dalga geçtiğimiz sandı. Ciddiyetimiz karşısında ki yüz ifadesi ise birbirimize bakım gülümsememizi sağladı.- Şimdi gidiniz. Masanıza oturunuz. Birazdan size kimin ki daha büyük söyleyeceğim.- Henüz görmediniz. Önce görseydiniz.- Hayır gidiniz ve kahvenizi içiniz. ( kahve içmemizi izleyerek bu anlayacak olmasına şaşırdık)Heyecanla gelecek olan cevabı beklerken, sokağın karşısında duran dilenci çocuk ve kadın istemeden dikkatimizi çekti. kadın çocuğa para vermiş ve paranın üstünü bekliyordu. Büyük ihtimalle kadının bozuk parası yoktu. Ve çocuk kadına bir avuç dolusu bozuk para verdi. Çocuğun sokak ortasında paçalarının arasından çıkardığı poşetten bozuk para alması bize ne kadar cesaretli dedirtti.( bize değil aslında arkadaşıma böyle gelmişti. Böyle salakça izlenimleri olur ve bu izlenimlere salakça tanımlamalar getirirdi. )İşletmeci beyefendi yanımıza gelip,- Bu konuda herhangi bir şey söyleyemem. Ancak size bu konuyla ilgili başımdan geçen bir olayı anlatabilirim. ( bu tür konumlarda olan kişilerin olaylara daha önce yaşanmış olaylar ile örnek vermesi, ve bu örneklere kendi fikirlerini de yansıtarak anlatmaları her zaman saçma gelmiştir bana)Bize kimsenin yardımcı olamayacağını anladık.Hava karardı.Eve doğru giderken, bu Arnavutlu kaldırımlı sokak da yürümenin bana neden bu kadar keyif verdiğini düşündüm. Bir çok sebebi vardı ama şu an bunları düşünemezdim.Eve girdiğimizde neden böyle bir tartışmaya girdiğimizi, bunun ne gibi bir önemi olacağını sordum kendime.Kapıcının getirdiği bina giderleri makbuzuna bakarken sessizce mırıldandım,‘’Büyük olduğunu nasıl anlarız’’- Abe büyük olduğunu anlayamazsın hiçbir zaman.- Neden ?- Ekki tane nedeni vardır. 1- en büyük olanları bile yeri geldiğinde en küçükleri kadar başarılı olamamıştır. 2-(ekki) en küçükleri bile yeri geldiğinde en büyüklerin yanında eğilmemeyi bilmiştir.Haklıydı.En büyük yürekliler, en küçük yüreklilere dönem dönem eziliyordu.En küçük yürekliler, ne büyük yüreklilere eğilmemeyi biliyordu.Yüreğiniz büyük veya küçük olsun. Yeter ki olsun.