Burası Türkiye mi?
Burası Türkiye mi?

Dil bir milletin ses bayrağıdır. Şanlı bayrağımızın yerine başka bayrak koymak bu vatana nasıl ihanetse, güzel dilimizi yabancı kelimelerin istilasına terk etmek aynı ihanettir.Dikkat çekmek istediğim nokta şu; yüzyıllardır kullana kullana Türkçeleştirdiğimiz veya aslında Türkçe olan sözcüklerin yerine ağırlıklı olarak İngilizce kelimeleri koymak bir meziyet oldu. Çok basit bir örnek: Geçen günlerde gittiğim bir tiyatroda küçük bir çocuk gördüm. Etrafa şirinlik yapıyordu. Söylediği şeyleri başta anlayamadım fakat dikkat ettiğimde “hello bye bye” dediğini gördüm ve kulaklarıma inanamadım. Bebeklere, küçük çocuklarımıza güya şirinlik yaparak söylediğimiz bay baylar onların taze dimağında yer buluyor. Ne oldu “güle güle”ye, ne oldu “Allah’a ısmarladık”a?Daha korkunç örnekleri de var. Berberler “hair designer” olmuş, mağazalarımız “show center”. Kunduracılar olmuş sana “shoes”. Star gazetesi okuyup show ana haber seyrediyoruz ve içimizden “Ne mutlu Türk’üm diyene” diye geçirmeden de edemiyoruz hani. Ağzını yaya yaya konuşan ‘spiker’lerimiz de cabası…Ağzımızda ana sütü gibi ak olan dilimize düşmanlığımız nereden geliyor? Yoksa kurtuluş savaşında İngilizleri, Fransızları, İtalyanları kovamadık mı acaba yurdumuzdan, işgal devam mı ediyor?Anadolu, kültürünü, dilini, inancını yitirdiğinden dolayı tarihten silinen kavimlerin çanak çömlekleriyle dolu maalesef. Biz de bizden sonraki nesillere çanak çömlek değil, bizimle övünecekleri bir tarih ve kültür bırakmak istiyorsak ve dedelerin torunlarıyla konuşurken tercüman kullanmasını istemiyorsak dilimize sahip çıkalım.