Düşüncelerimizde sizce ne kadar özgürürüz? Olması gerektiği kadar mı? Yoksa, bizim istediğimiz kadar mı? Demokrosi ve özgürlük kavramını ne zaman açıklamak istesek, çoğu kez “başkalarının özgürlük alanına girmeden, herkes özgürdür” deriz. Fakat her zaman bu böyle midir? Tabiki hayır!. Çünkü, sadece ülkemiz değil, dünya’nın çoğu yerinde özgürlükler kısıtlanıyor, insan hakları yok sayılıyor. Özgürlüklerini de savunmak isteyen “düşünce suçlusu” damgasını yiyor. İnsan hakları ihlalleri ve özgürlük kısıtlamalarının Dünyadaki örnekleri saymakla bitmiyor, Çin,Rusya özgürlük beşiği Fransa, İngiltere, Almanya,İsrail ve Amerika bunların bazıları… Bizim ülkemizde ise özgürlük ksıtlamaları, farklı ideolojik çevrelerce, farklı yorumlanıyor veya engelleniyor. Bir kesim buna “mahalle baskısı” derken, farklı görüşte özgürlüğü engellenen birisi, buna “rejim kaygısı” diyor. Tartışmalar sempozyumlardan,konferanslardan ve mahkemelerden taşıyor, televizyonlarda reyting aracı olarak kullanılıyor. Zorla birilerini konuşturuluyor ve bunlardan kar elde ediliyor. Ne devletlerin yaptığı, nede özel kişiliklerin yaptığı özgürlük kısıtlamaları kabul edilemez. Bırakın insalar “birbirlerinin özgürlük alanına girmeden” istediklerini yapsınlar. Bırakın artık insanlar özgürlüğün ve haklarının tadını çıkarsınlar…