bir kadın alışveriş yaparken mağazayla bütünleşir. kendini mağazanın bir objesiymiş gibi ve oradan hiç çıkmayacakmış gibi hisseder. belki de onun için sonsuzluk bir mango mağazasında veya bershka’nın pazar yerini andıran dükkanlarındadır. buraya kadar olayın mutluluk veren yönü bizlere yansıyor; ama kime? tabi ki başrol oyuncusu olan kadınlara.bir de olayın, mağazaların figüranları diyebileceğimiz, hadi çok abartmayalım yardımcı oyuncuları olan erkekler açısından bir boyutu var ki, içler acısı..karma mağazaların ortalama 8’de 1’i erkekler için ayrılmıştır. -evet, dünya hiç de adil değil- bir çift mağazaya girdiğinde, her iki cins de kendi reyonlarına yönelir. erkeğin zaten gezebileceği zaten kısıtlı olan kısmı gezmesi 10 dakika ya sürer ya sürmez, ki bunu da zaten üstünkörü yapar. sadece gözüne hoş görünen ürünleri incelemek için yakınlaşır. bu sırada kadın henüz ısınma turlarındadır. yanına gelen erkeğine biraz daha gezmesini söyler ve kendisi detaylı ürün analizlerine devam eder. erkek önümüzdeki yarım saati biraz erkek reyonunu daha yakından inceleyerek, biraz da bayan reyonlarında ne var ne yok göz gezdirerek geçirir. sıkılıp kadının yanına gittiğinde kolunda birikmiş ve deneme için hazır bir yığın kıyafet görür. oysa kendisi geçirdiği yarım saatte 2 parça ürün denemiş ve beğenmeyip yerlerine bırakmıştır. kadının giyinmesini, çıkıp kendisine mini defileler yapmasını, soyunmasını ve tekrar giyinmesini sabırla bekler. -bu mini defileler sırasındaki olumlu yorum bekleme ekolü apayrı bir yazının konusu..-kolundaki kıyafetleri tüketen kadın, bir kalite kontrol analisti edasıyla gezintisine devam eder. her kumaşın kalitesine, her kıyafetin dikişine, kesimine, rengine, dokusuna, görünüşüne ayrı özen gösterir. kuvvetle muhtemel, alışveriş bittiğinde mağazada elekten geçirmediği tek bir model bile kalmayacaktır. kadın toplama işlemine yeniden başlamışken, erkek durumun vehametini ufaktan kavramış, mutlu sona çok vakit olduğunu farketmiş ve bu yüzden ağaza dışında vakit geçirme kararı almıştır. çıkar, biraz dolaşır, yine sıkılır ve biraz da içerideki klimanın çekiciliği sebebiyle kürkçü dükkanına geri döner. kadın sanki yeni başlamışçasına eylemini sürdürür. erkek aynı kaderi paylaştığı hemcinsleriyle zaman zaman göz göze gelerek sessiz çığlıklarla dert yanar. bu sırada kadın ya uygun bedeni bulamadığı ya da hoşuna gitmeyen başka ayrıntılar sebebiyle gerilen sinirlerini, az önce bahsettiğim -apayrı yazı-da anlatılacağı üzere erkeğin üzerinde yatıştırmaya çalışır. yine de kutsal davasından vazgeçmez ve aradığı (!) şeyi bulma yolunda çalışmaya devam eder.zaman geçer, erkek baygınlık sınırlarına yaklaşmıştır. kadınsa amatör ruhunu korurcasına ilk dakikadaki enerjisini korur. nihayet beklenen an gelir; mağazanın 10 dakika içerisinde kapanacağı ve müşterilerin kasaya doğru ilerlemesi gerektiği anons edilir. erkeğin yüzünde hafif bir tebessüm belirse de fazla uzun sürmez. çünkü kadın mağazanın kaptanıymış gibi gemiyi son terk eden olmak için inanılmaz bir çaba gösterir.ve alışveriş biter, gün biter, erkek biter…-based on a true story-