Atatürk devrimlerinin temel amacı, çağdaş bir yaşam biçimi kazandırmaktır. Yeni bir yaşam biçimi kazandırmak için, yeni bir görüş, yeni bir insan yaratmak gereklidir. Çağdaş yaşamı sağlayacak kurumlar, ulusun en yüksek uygarlık gereklerine göre ilerlemesini sağlayacak şekilde oluşturulmalıdır. Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özdeyişi devrimlerin temeli olmuştur. Bu aydınlanmadır, akıl ve bilimi kullanmadır. Ortaçağ düşünce ve yaşamının atılması, çağdaş yaşama geçilmesidir.Türk toplumu Atatürk’ten önce de çağdaş uygarlığa geçme çabası içinde olmuştur. XVII. yy’dan beri bu çabalar görülmektedir. Bu çabalar, İslam kültürü çevresinden çağdaş batı kültürüne geçme çabalarıdır. Sıradan bir kültür çevresi değişiminden çok, Ortaçağdan yeniçağa geçme çabalarıdır. Tanzimat’la resmileşmiş olan çağdaşlaşma, ortaçağdan kurtulamamıştır. Bunu ortaçağdan ayıracak adımlar ancak Atatürk devrimleriyle gerçekleşmiştir. Devrimlerin temel anlamı da budur.Ortaçağ kültürü, bir kültür biçimi olarak insanlık tarihinin evrensel bir olgusudur, yadsınamaz. Antik kültür üzerine kurulmuş ve gelişmiş bir kültür biçimidir. Hıristiyanlık ve İslamiyet, uzun yıllar ortaçağ kültürünü sürdüregelmiştir. Aslında bu iki kültür birbirine çok yakındır. Dinsellik bu iki kültürün baş özelliğidir. Bir okul felsefesi olan skolastik felsefe ortaçağ felsefesidir. Dinseldir, araştırmaya gerek duymaz, çünkü Tanrı katından belirlenir bütün bunlar.
Aristo
Ana tutum olarak İslam ve Hıristiyan ortaçağları benzerdir. Müslümanlık, Suriye ve Mezopotamya’da Helenistik kültür ortamı üzerine gelişmiştir. Öğreti olarak Yunan felsefesine dayanmaktadır. Eflatun ve Aristo; Farabi, İbn-i Sina, ve İbn-i Rüşt’e kaynak ve destek olmuşlardır. Dolayısıyla İslam felsefesi de skolastiktir. Eflatun ve Aristo’ya bağlanılmış olduğundan, onların doğruları kabul edilmiştir. İslamiyet’le bağdaştırılmaya çalışılmıştır.
İbn-i Sina
Ortaçağ eğitiminden de söz edersek; Batı ve Osmanlı ünüversiteleri skolastik tutumludur, temel Aristo felsefesidir. İslam felsefecileri, Aristo felsefesini yorumlamaya, İslam’a bağdaştırmaya, açıklamaya çalışmışlardır. Fatih S. Mehmet İstanbul’u aldıktan sonra Molla Hüsrev ve Ali Kuşçu’ya Fatih Medreseleri’ni kurdurmuştur. Floransa’da Platon Akademisi kurulmuş, Rönesans kültürüne büyük katkılarda bulunmuştur. Paris, Oxford vb. üniversiteler çok daha hümanist öğretim ve araştırmaya çoktan başlamıştır. Osmanlı medreseleri çağın gerisinde kalmıştır. Cumhuriyete kadar gelen bu tutum, Öğretim Birliği Yasası ile değiştirilmiştir.Rönesans, yeniden doğuş anlamı taşımaktadır. Ortaçağ felsefesine bir tepkidir, bağımsız bir felsefedir. Felsefe konusu ve amacını kendi belirlemiştir. Rönesans düşünürü, tutkulu bir araştırmacıdır. Büyük buluşlar ve keşifler de araştırma coşkusunun payı büyüktür. Rönesans dinsel yaşantıya da özgürlük getirmiştir. Din kendini belirlemesi demek olan vahiy değil, aklın ürünü olarak tanımlanmış, açıklanmıştır.
Kopernik
Rönesans’ta “doğayı bilmek” konusu, bilginin egemenlik sağladığı açık olarak görülmektedir. Aristo’nun “Yeryüzü ve gökyüzü, yapı ve yasaca birbirinden ayrıdır, evren sonlu ve duruk varlıktır, yer evrenin merkezidir” görüşü ortaçağ görüşüdür. Buna karşılık Rönesans’ta Kopernik, güneş merkezli evren sistemiyle yeni doğa bilimini başlatmıştır. Kepler ve Galilei de bilimsel olarak işlemişlerdir. Bütün bunlara karşılık, bilim adamlarının işi zor olmuştur. Çeşitli cezalar, aforozlar, adam yakmalar yaşanmıştır.XVIII. yy Rönesans felsefesi aydınlanma felsefesi olarak da tanımlanmaktadır. Rönesans eğilimleri XVII. yy’ da kendini göstermeye başlar. Descartes, Spinoza, Libniz vb. düşünürler bu kültür felsefesini XVIII. yy’ a taşımışlardır. “Aydınlanma, insanın kendi düşmüş olduğu ergin olmayış durumundan, yani kendi aklını bir başkasının kılavuzluğu olmadan kullanamama durumundan kurtulmasıdır.” (İ. Kant)“Aklını kendin kullanma cesaretini göster” sözü aydınlanmanın parolası olmalı… Ergin olmayan insan, tembel ve korkaktır. Onun yerine düşünen, karar veren, uygulayan vardır hep. Ancak bağımsız düşünebilen insan başarılı olabilir. Aydınlanma, bir gelişme, ilerleme, olgunlaşma sürecidir.Yeniçağ, tarih konusunda da yeni bir anlayış getirmiştir. Ortaçağ dünya görüşünün aksine, öbür dünyadan bu dünyaya, bilime, akıla yöneliş vardır.Tarih görüşünde; ortaçağın durağanlığına karşılık, yeniçağ değişimi getirmiştir. “Değişmeyen tek şey değişimdir.” (Herakleitos) Bu değişim din kültüründen dünya kültürüne geçiş anlamı taşır. Tarih; yasasını dıştan değil, kendinden edinen, yaratan bir gerçek olmuştur, tümüyle insanındır.Rönesans döneminde gözler öbür dünyadan bu dünyaya çevrilmiştir. İnsan ümmet toplumundan kendini kurtarıp, kişiliğini bulmuştur. İnanma ve araştırma özgürlüğü kurulmuştur. Dünya görüşü insanlaşmış, tarihi yaşam da doğal olarak anlamaya vardırılmıştır. Aydınlanma içinde bulunan J. J. Rousseau’nun Fransız devrimine etkisi yadsınamaz. İngiliz devrimi ve Amerikan Hukuk Bildirgesi’nin temelini de aydınlanma oluşturur.
Atatürk’ün, Türk toplumunu kesin olarak yöneltmeyi istediği yeni batı uygarlığının temel niteliği aydınlanma tutumudur.“Akla uygun olmayan, hiçbir nedene dayanmayan birtakım geleneklerin, korunmasında direnen ulusların ilerlemesi çok güçtür. Belki hiç olmaz. İlerlemek yolunda bağları ve koşulları aşamayan uluslar, çağa uygun, akla uygun bir yaşam içinde olamazlar. Genel yaşamda görüşü geniş olan ulusların ellerine düşüp, onlara tutsak olmaktan kurtulamazlar.” (Atatürk)“Gözlerimizi kapatıp, herkesin ayrı ve dünyadan uzak yaşadığımızı düşünemeyiz. Bir sınır içinde kalıp, dünya ile ilgisiz yaşayamayız. İleri ve uygar bir ulus olarak, çağdaş uygarlık alanı içinde yaşayacağız. Bu yaşama da ancak bilgiyle teknik ile olur. Bilgi ve teknik nerede ise oradan alacağız. Ulusun her bir insanının kafasına koyacağız. Bilgi ve teknik için başka bağ, başka koşul yoktur.” (Atatürk)“Şimdiye kadar ulusun beynini paslandıran, uyuşturan ve bu istekte bulunanlar olmuştur. Herhalde zihinlerde bulunan boş inançlar, tümüyle atılacaktır. Onlar çıkarılmadıkça beyne gerçek aydınlıkları aşılamak olanaksızdır.” (Atatürk)Bütün bunların ışığında, Atatürk devrimlerini, aydınlanma ve hümanizmi anlamaya çalışırken doğru yorumlamak gerektiğini düşünüyorum. En büyük kaynak da yine “Atatürk’ün Nutku”dur.
yorumlar
Diderot diyor ki: bilgiyi üreten beyindir, insan kendi beynine sahip olduğu sürece bilgiyi verebilir. Ama bilgi insanı yönetmemelidir. Eğer bilgiyi belli kalıplariçerisinde kullanırsak, onu kullanan insan olmuyor, o kurallar, kalıplar, sistem onu kullanıyor. İşte bu anlamda özgür düşünmeyi savunuyorlar. Diderot doğrudan doğruya bireyin aklına güvenmesi, şimdiye kadar edinilmiş toplumsal, ahlaki kurallara karşı çıkması gerektiğini söylüyor. İnsan, beynini bu yönde kullanabilmelidir. Düşünmenin ve insanın aklına güvenmesinin gerektiğini söylüyor.Öğretmenim, iyi ki varsınız.. Ellerinize sağlık…
ne denirki,sağolun öğretmenim den başka.
“Çağdaş yaşam”ın bir adet tanımını istiyorum. “Çağdaş yaşam” ne demektir, nasıl olur? Bu arada “çağdaş”ın tanımını da içermesini bekliyorum… (Özellikle teacher’dan mümkünse)
Hocam naptın sen yaa..Ne güzel belli bir çizgiye getirmişlerdi hafifi.yine bozdun oyunlarını.Tamam iyi güzel Atatürkü seviyosun, anladık, ama habire buraya böyle şeyler gönderme.Açık açık küfür edemiyorlar adama, habire süslü cümlelerle dokundurmaya çalışıcaz diye bir sürü mesai harcıyorlar.vakitlerini alıyor böyle şeyler,ticaretlerini bozacaksın adamların.bak bayram geliyor, işleri çok onların..(deri toplama hesabı)
humeyni sevicileri burayı basmadan söyleyim, çağdaşlık ve çağdaş yaşam; türkiye için cumhuriyetin ilanından beri önemli bir hedeftir.bu hedef elbette ki; aklın ve bilim’in şekillendirdiği toplum yapısıdır…bu hedefe, sorgulamayan ve dünyayı belirli kalıplar dışında göremeyen skolastik eğtimin yetirştirdiği insanlarla ulaşılamaz.aklını kullanmayan ve sorgulamayan insanların koyunlardan bir farkı kalmayacağı gibi bekir çoşkun’un da söylediği gibi bunların teslimiyetçi, kaderci, tepkisiz canlılar olması da kuşkusuzdur.@Muhalif Demokrat yazıyı tam okusaydın aslında bunların hepsi anlatılıyor…ayrıca “çağdaş” kelimesi aynı dönemde bulunan o günün koşullarına uygun olan, modern ve muassır diye çevrilebilir.”çağdaş” kelimesi üzerinden klasik demogoji malzemesi olarak ilkel kabileler gösterilebilir mesela, hatta oların da bizim çağdaşımız olduğu vurgulanmadan rahat olunmaz!.. (yardım edeyim dedim sana)
Öncelikle, yorumlarınız ve katkılarınız için çok yeşekkür ederim arkadaşlar.Oguz Kagan V17, Bazıları provakatör davranışları sever. Bazı şeyler arkasına saklanıp, ortalığı bulandırırlar. Bu davranışı kendilerini uğraş edinmişlerdir. Sadece ortalığı bulandırıp uzaktan izlerler. kendilerini de hiç ortaya sürmezler.ergin olamazlar hiçbir zaman.Sanata saygı, müzik için sağol.
“….yaptığımız savaşta ordunun ruhu olan subaylar ve komuta heyet ve ileri gelenleri kıymetlerinin yüksekliğini nasıl göstermiş ve ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız nur ve inkılâp mücadelesinin milletimize bir karanlık gibi çöken bütün bilgisizliği yenmek ve kahretmek savaşında da bilgi ordusunun ruhu olan siz öğretmen hanımlar ve öğretmen beylerin aynı yeteneği paylaşacağınıza ve göstereceğinize eminim. Hepinizi bu güvenle selâmlarım saygıdeğer arkadaşlar.” (ATATÜRK)Muhalif Demokrat, Demogojik,kasıtlı, bilgece(!) bir soru. Çağları tarih belirler. İçinde yaşadığımız çağı da zamanı geldiğinde uzun uzun açıklayacaklardır. Sosyal, kültürelbilimsel. ekonomik vb. yaşantınız en yakın olarak söyleyim, ortaçağa uyuyorsa çağ dışı yaşıyorsunuz demektir. Yo, ilk çağ gibi yaşıyorsa insan hiç yaşamıyor demektir.Bu sorularda belirtilen gibi yaşamak nedir sizce?
Ayı muhatabım değilsin. Bitti…Teacher esaslı bir tartışmaya varım diyorsan cevabını bekliyorum. Kaçamak laflarlar olmaz bu iş…”Çağdaşlık” ne demektir, “çağdaş insan” nasıl olunur?
Sn. teacher97 ve muhalif arkadaşlarım;İkinizin sorusuna da cevap olacak bir kavram geliyor aklıma: ”Birey Olmak”.Bu sebeple eğitim kurumları var, çağın gereklerinin yerine getirilmesini için zorunlu eğitim var hatta.Ha siz: ”Ben çağın fikri akımlarını yanlış buluyorum.” diyebilirsiniz; hakkınızdır. Lakin bu noktada neye karşı çıktığınızı çok iyi tahlil etmenizi çok şiddetle öneririm, zira aslında ”kendiniz” olmaya karşı çıkıyorsunuz, bilginiz olsun.Bu olguyu kişiye, ne yazık ki bir başkasının anlatması muhtemel değildir. O sebeple ”kendinizin” araştırması ve sonucu bulması gereklidir. Biz, kendini çağdaş olarak gören insanlar güruhu, o takdirde vardığınız sonuca, fikir ”kendisinin” olduğu için saygı duyacağız.PS. Eğitim dedim de ”Tahsil cehaleti giderir, eşeklik ebedidir.” lafı geldi aklıma, eksik kalmasın dedim: Adam olmak için diploma değil, insanlık lazımdır. İnsan olmak için düşünmek (Cogito Ergo Sum, Gerçek Nedir?), muhakeme etmek şarttır. Düşünmeyen, sorgulamayan insandan hiç bir dinin istediği adamı da çıkarmanız olası değildir.Saygılarımlamat:)
(: Yahu bu kadar sığ sularla ne uğraştırıyorsunuz milleti, gerçi baksana millet suya hasret, sokak kenasındaki çamur birinkitisine takılıyorlar, iki sokak aşağıda sonsuz derya dururken. Ne diyelim : eşşeğin sidiğinin üzerindeki bir saman çöpü üstüne konan sivrisinek hayvanı, kendini kaptan-ı derya sanırmış.
Bu nasıl bir cümledir? biri bana ne demek istiyor bu cümle anlatsın. Akabinde ne demiş:
Antik kültür üzerine kurulmuş diyor orta çağ, yok yahu; sizin köy evi üzerine kurduğunuz çatıya benzettin galiba (:
Hristiyanlık’ın yanına islamiyeti eklemiş; zeki ya arkadaşımız,biliyor ikiside semavi din, islamiyeti de orta çağ kültürüne ekleyi verdi. Yahu bir insan bu kadar mı cahil olur. İslam düşmanlığından ne yapacağını şaşırıyor bazıları… (: valla gerisini okuyamadım buraya kadar yetti.Yazık yahu adama; felsefik bir şeyler yazayım demiş, googleda kurcalamış bir şeyler, ama ancak bu kadar çıkmış. Önsayfada da yayınlanmış bir de (:
Müslümanlığı yunan feylosofisine bağlamış bir de.Gece gece eyi güldüm.
Muhalif Demokrat kardeşim, yazımda çağdaşlığı yeterince anlattım. Yorumuna verdiğim yanıtta da (aşıklar atışmaya başlamadan ayak verirler ya) sana ayak da verdim. Göster fikirlerini bir görelim.Okuduklarını anlayacak durumdasın sanırım. Yalnız bana “mim”lerinle gelme. İnceledim yazılarını, hiç kendi fikirlerini göremedim. Ya yok, ya da ben (hepsini karıştırmadım) göremedim. Bir takım yayın organlarına bağlı kalıp, bir takım kişilerin fikirlerini göstermek bir yere götürmez insanı. İşte buna ortaçağ düşüncesi denir.Atatürk’ü sevmiyorsan bile, Atatürk devrimlrine bir göz at. İşte onlardır çağdaşlaşma….
nicoteen, “Birey” olma da çağdaşlaşmanın bir amacıdır elbette. Yapılan çağdaşlaşma eylemlerinin içinde elbette o da bulunmaktadır. Bimsel düşünme, özgür düşünme, soyal, ekonomik, kültürel, çağı yakalama, çağ yaratma savaşımıdır çağdaşlaşma.
fevkulbeser,
“Dinime küfreden müslüman olsa…” diye bir deyim var. Senin anlama özrün varsa ben ne diyebilirim. Siz daha nerden geldiğinizi bilmiyorsunuz. İslamiyet hangi çağın dini olarak geldiğini bile bilmezsen ben nedeyim size…ortaçağ yok mudur arkadaşım? yadsıyor musun? ( inkar mı geliyorsun senin anlayacağın dil ile)Böyle bir kültür olmamıştır , dünya bunu yaşamamış mıdır diyorsun yani? Size acıyorum…
Anlaşıldı teacher… Cumhuriyetin yetiştirdiği tek tipçi prototip robotlardan birisi..Muhtemelen sadece iki satır kod yüklenmiş olarak yaşıyorsun:for (1)”Türkiye laiktir, laik kalacak.”else”error”end;
Anlaşıldı teacher… Cumhuriyetin yetiştirdiği tek tipçi prototip robotlardan birisi..Muhtemelen sadece iki-üç satır kod yüklenmiş olarak yaşıyorsun:for (1)if Devlet ideolojisi ile aynı”Türkiye laiktir, laik kalacak.””Atatürk böyle dedi, şöyle yaptı, uçtu, kaçtı.”else”error”;end;end;
Teacher07 version 1.01for (1) ,if Devlet ideolojisi ile aynı”Türkiye laiktir, laik kalacak.“”Atatürk böyle dedi, şöyle yaptı, uçtu, kaçtı.“else”error“;end;end;
Tarihi incelerken batı merkezli inceleyip, kendinize batının gözleriyle bakmaya çalışacağınıza ki bunu bile beceremiyorsunuz, cihanşumul (sizin deyiminizle evrensel) bir nazariyye edinin. Şimdi “Orta Çağ” denilen mefhum, ve tarihin fasılaları garp milletlerinin nazariyyesinden kendine bakıştır. Cihanşumulluktan bahsedip merkeze “avrupayı” almak ne kadar mantıklıdır? Zati ecnebi milletlerin en iyi yaptığı şey bize ait olan mefhumların içlerini boşaltıp, kendi sarsak, kan, irin, sperm kokan kavramlarını bize “kendi mefhum” larımızmış gibi yedirmektir. Artık yerseniz (:Ezcümle Orta çağ kültürü avrupaya ait bir kültürdür bunu cihanşumul adledemezsiniz diyorum beş yaşındaki bir çocuğun da anlayabileceği şekilde (:Beri yandan ele alalım cümleyi (: Olgu’yu “Olgu, bilimsel verilere dayalı, kanıtlanabilir özellikteki bilgidir.” diye tanımlıyorlar. Orta Çağ kültürü nedir? bilimsel verilere dayanarak ispatla bakalım (: Bak hala aynı paragraftayız, yahu o kadar uğraşıp kağıttan bir apartman dikmişsin, ama baksana kağıdın bile kalitesiz,hafiften üfleyince uçuyor (:Yahu” islam felsefesi “diyor bir de, Allah akıl fikir versin bu arkadaşa (:Neyse eyi oluyor eğleniyoruz sayesinde. Çok malzeme var yahu bu yazıda o yüzden sindire sindire okumalı (:
Avrupa ortaçağ yaşarken senin ataların başka çağ mı yaşıyordu kardeşim. Daha mı uygardı Yada daha mı ilkeldi? Çağ ve tarh bilmiyorsun yaa.Tarihi bir bilim dalı olarak görmüyorsan sana diyeceğim yok. Tarihçiler boşa kürek çekiyor sence öyle mi? Yazık yazık.Arkadaşım çok laf edersen cehaletini daha çok ortaya koyacaksın . Acıyorum sana. Felsefenin de ne demek olduğunu bilmiyorsun. Kendini rezil etme ortada sen bilirsin.1 . Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması:”Felsefe diliyle söylersek her ozan bir fenomendir yani olgudur.”- N. Cumalı.2 . Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü:”Tarih felsefesi. Hukuk felsefesi.”- .3 . Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi:”Sokrates felsefesi.”- .4 . Dünya görüşü:”Yargılarınızı, felsefenizi kendinize saklayıp oyununuza tek özdeyiş katmayacaksınız.”- H. Taner.5 . Bir konuda soyut düşünüş:”Uzun felsefelerden sonra Mediha’yı benden çok sevdiğini anlatıyor.”- H. E. Adıvar.İslam felsefesi yok mu yani? İslamın ilkeleri yok mu,öğretisi yok mu,dünya görüşü yok mu, düşünce sistemi yok mu? İslam felsefecilerini de bilmiyorsun sen. Yazımda geçen İslam felsefecilerinin linklerine de mi bakmadın?Bu kadar cahilliğini ortaya serme gülünç oluyorsun.”Kendimde dünyayı yenecek gücü görüyorum, ancak cahilin hakkından gelemem.” İyi demiş diyen.
Muhalif Demokrat, Robot olan sensin, ordan al, şurada göster senin işin. Çok boşsun sana ayıracak zamana acırım, seninle işim olmaz…
“Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne” demiş Neyzen Tevfik, anlayana (: Bak keyfine sen, anlayan anlıyor ne dediğimi, şimdi sana laf anlatacağım diye alfabeyi öğretemem. Ben cahil bir adamım kabulumdur, bildiğim deryada katre bile etmez vesselam.Tarih bilim midir? sen bir araştır istersen (: google amcana sor söyler sana (:Analmıyorum bu garp hayranlığını, tarihte var mıdır acep tarihinden bu kadar tiksinen, kendine başkalarının gözünden bakmaya çalışan bir millet evlatları? Ben mefhumlardan bahsediyorum sen olayı benim atalarama getiriyorsun, seni gidi seni (: Bundan ötesi laf-û güzaf, anlayan anladıTeemmül eyle diyeceğim de, idrak kapasiten sınırlı elimden gelen bir şey yok.Tebessümle.
Kardeşim battıkça batıyorsun, bu kadar kendine düşman olma… Bimiyorsan bir bilene danış. “Birşey biliyorum, o da hiç birşey bilmediğimdir” Hiç olmazsa bilmediğini kabul et.Ben hiç bir zaman atalarımı kötülemedim, kötülemem. Ama gerçekleri de vurgulamak gerek. Batı hayranlığı değil benimki bilimsel, evrensel, çağdaş düşünmedir. Sen bunları anlayamazsın, kapasiten elvermez…Alfabe öğretmek benim işim. Sana öğretebilirim. “Kim olursan ol, gel.” Ben idalist öğretmenim, sana da öğretirim.Oguz Kagan V17, sen biraz ortalarda dolaş be kardeş! Provoke edeceğin yerler bulursun belki…torbanı da çamurla doldur, atacağın yerler çıkar elbet.
İşte, bugün 5 Kasım ve ulu önder Atamızın bazıları tarafından küçümsenen çağdaşlığın sadece bir örneği kadınlara seçme ve seçilme şansının tanınması
Atatürk Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının verilmesinin ardından şöyle seslenmiştir:”Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasî hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medenî mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir.tabı ki kendisine verilen hakları korumasını bilene
Yahu bu eğitim sisteminde eşşeği bağlasan öğretmen olur (: Bana alfabe öğreteceğine cümlelerindeki anlatım bozukluklarını ve tamlama yanlışlıklarını düzelt (: Eyle Atatürk devrimleri, aydınlanma ve hümanizm başlığını atmakla olmuyor.Buyrun okuyun (:
@fevkulbeser, burda kişinin yetiştirilmesi, yetiştiği ortam hatta şehir insanın dünyaya bakış açısında birer etkendir..
Efenim syn hey teacher ,bu yazının başlıgı ve blog ilgisiz.cok elzem hatalar var lütfen eleştirileri kırılmadan dikkate alınsyn teacher.Özellikle islam tarihi üstüne yanlış ifadeler mevcut ,haliyle okuyucunun kafası karismiş.
Ben bu yorumdan bile başlık olarak utanç duyuyorum, Çünkü o zatın nicki uykusuz kutup ayisi ama orda ayı kelimesi hoşuna gitmiştir. öyle yetişmiş öyle eğitim almıştır..Gerçi ben insanların, hayvanları örnek almaları gerektiğini düşünürüm:(( anlayana
Bunu neden söylemeye gerek duydunuz anlamadım. Açıklarsanız sevinirim. Teacher insanının sığlığından dem vurmak için mi?
Gitmeyin Teacher hocanın üstüne. O da sonuçta bu çarpık eğitim sisteminin sonucu, bir eğitimci klişesine dönüştü. Torna tezgahı ne şekil verdiyse onu kabullenen, “sorgula” derken kendisinin hayatında hiçbir şeyi sorgulamadığını farkedemeyecek duruma getirilmiş bir insanımız. Ya da Muhalif demokratın deyimiyle paket programlar yüklenmiş bir kod küpü olmuş.Haliyle de ortaçağ kavramının bir zaman kavramı olduğunu sanıyor. Batının tarih kategorizasyonunun bile lokal farklar içerdiğini yüklememişler sistemine. Tarih öncesi ve sonrası dönemin Ortadoğu ile Afrika yada yada İskandinavyada aynı anda başladığını sanacak kadar vahim halde. Çünkü öyle kod yüklemişler.Böyle olmasaydı zaten içinde bulunduğu medeniyeti, bu ülke sınırları içinde olmasına rağmen birçok ciddi Batı’lı bilimadamının bize ilişkin söylemlerinde bile görülmüycek ölçüde korkunç bir şekilde tasvir edecek kadar bihaber olamazdı. Dolayısıyla beni buna benzer her yorumunda “bir insan yaşadığı toprakların geçmişinden bu kadar mı habersiz olabilir?” şaşkınlığına sokmazdı. Şimdi anlıyorum ki, Batı’daki resmi ortaeğitim sisteminin Türk ve İslam düşmanı klişe bilgileri ile aynı içeriğe sahip olan 30’lu yılların ezberini hala bugün kompleksle dile getirebilmesi de bu sebebe dayanıyormuş. Hatta çoğu zaman kızamadığım ama bu halini görünce şaşkınlığa sürüklenerek yorumları nedeniyle bugüne ait olmadığını yada olsa bile 70 yaşlarında eski kafa bir öğretmen olduğunu düşünesim geliyor.Ama herşeye rağmen çok da sorun etmeyin. Sorun hala torna tezgahından çıkarır gibi ezber bilgilerle öğretmen yetiştiren eğitim sisteminde. (gerçi pekçok öğretmen de aynı sistemden çıkıyor ama yine de sorgulamayı ve kendi yorumlarını oluşturabilmeyi beceriyor ya..)
Buklet, mutedil derken ne kastettiğin zannına kapılıyorsun? Kafandaki karşılığı nedir bu mutedil‘in? Ama inan ki düşündüğün anlamlarda bişi değil bu kelime. “Seni gidi mutedil herif!” / “kahrolasıca mutedil mahluk seni!” / “mutedil yada mutedilme ama ayırt edil” falan gibi anlamları yoktur bu kelimenin.
seksen senedir bu milleti ataturk devrimleriyle piclestiremediniz ya…bundan sonra da nah piclestirirsiniz.
Atatürk olmasaydı,sen zaten piçoğlu piçtin be,anan belliydi amma,baban hangi millettendi bilmem.
Yani, “Atatürk olmasaydı benim anam kesin fahişe olacaktı ve ben de o. çocuğu olacaktım” mı diyorsun deelalim. Ben senin gibi düşünmüyorum. Benimkisi namusunu kendinden edindiği için her halukarda iffetli kalacaktı. Ben de iffetli bir kadının çocuğu olacaktım yine. O şekilde olabileceğin zannına kapılmandan ötürü annen adına üzüldüm doğrusu.Ha, yok bunu kendinden hareketle bir durum tesbiti ve tahmin değil de birilerine küfür olsun diye söylediysen ettiğin edepsiz laflarla müsemma olacağına hiç şüphen olmasın. Milletin ana-babasına söven ahlaksızın ve onursuzun önde gidenidir.
Bir üstündeki yorumu şimdi farkettim. Ser-hus’un lafı tahrik etmiş sanırım seni. Ama yine de öyle düşünme. Bizim milletimizin kadınları, tarihinden içinden birkaç liderini çektim mi namussuzlaşacak karakterde değil. Yanlış düşünüyorsun. “Atamı yüceltiyorum” ayağına tüm milletini aşağılamak akılla izah edilecek birşey değildir.
Be hey dürzü!İşgaldeki hali sakın unutma! Atatürk’e dil uzatma sebepsiz. Sen anandan yine çıkardın amma, Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!neyzen’den.
BE HEY DÜRZÜ!İşgaldeki hali sakın unutma;Atatürk’e dil uzatma sebepsiz.Sen anandan yine çıkardın amma,Baban kimdi bilemezdin şerefsiz.NEYZENBilmem anlatabildim mi meramımı?
Israrla “Atatürk olmasaydı ben o. çocuğu olacaktım” diyorsun neyzen gibi.İstediğiniz halt olun. Kimse ne çocuğu olacağınıza müdahale edemez ki.
yok anlatamadin , noldu feriqt
yok anlatamadin , noldu feristaha sovdun diyeboyun 5 karis uzadimi?? Biirakin bu kafatasciligini
Tabiki bizim milletimizin kadınlarına söz söylemem söyletmem,başı dik,Türkiye Cumhuriyetinin kadınıyım bende,gurur duyuyorum bundan ve bana bunu bahşeden Ulu önderimden,onun dAyak mayak anlamam orası ganyan bayimii?
Anlayan anladı anthro sen anlamak istediğin gibi anla no problem.Canın yanmış galiba,acıtamayacaksın canımı boşuna uğraşma.
Sen de ne çocuğu olduğunu barım barım bağrıyorsun,yandaşların da var belli.
Ben bulunamadığım zamana bir baktım da; Önce tekrardan, görüşleriyle, örnekleriyle katkıda bulunan arkadaşlara çok teşekkür ediyorum.Tabi karşı düşünce belirten arkadaşlara da teşekkür ederim. Ancak onlardan gelen bir düşünce göremedim üzgünüm. Yazıyı ve anlatılanları beğenmeyebilirsiniz.Doğrusunu gösterin, yorum olarak yazmazsanız da blog olarak yazın bakalım doğru neymiş görelim. Kendi fikirleriniz yok mu? Hep ordan burdan toplayıp mı ortaya gelirsiniz siz? İşte ortaçağ düşüncesine örnek sizin tutumunuz… Üretim yok, başkaları sizin yerinize üretsin siz kullanın ne ala…Bazıları sonunda çirkefliğini sermiş ortaya. “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözünü hiç yorumlamamışlar var. Bazıları demogoji hastalığına tutulmuş, elinde çamur gezer şaşkınım yaa.Atatürk’ü sevmeniz sizden beklenemez, devrimlerini de yanlış bulabilirsiniz. Demogojiyi bırakıp, öyle değil böyle olmalıydı, sevmiyorum çünkü şundan diye bir düşünce yok ne yazıkki. Kimisinin ağzında ince bir alay; Israrla Atatürk değil (atatürk) yazar. Neyi ispat eder anlamış değilim.Şu soruna dakısaca değinmek isterim: Atatürk ve arkadaşları önderliğinde ulusumuz savaşı kaybetseydi, başarısız olsalardı, o durumu düşünmek bile istemiyorum. Günümüz Irak’ı örnek alınız. Anadolu’da bilmem kaç yıl işgalciler kalsaydı neler olabileceğini siz düşünün.saygılar.
woww, burası ne kadar karışmış? yazıdan ve yorumlardan anladığım ise atatürk olmasa herkesin piç olacağı, öztürkçecilerin karşısına osmanlıcanın dikildiği, teacher’in robot olduğu, başkasına sistem çocuğusun sen diyenlerin muhalefet olacağım diye saçmaladığı.seviyorum hafifin bu kapışmalarını, devam:))not. mutedil’in ne olduğunu ise hâlâ öğrenemedim. ayrıca yazının sahibi arkadaşa sorum milliyetçilik misal ne kadar humanistir?
nevdalist, milliyetçilik derken eğer ırkçılık, kafatasçılığı anlıyorsan yanılırsın. Ben sadece Atatürk milliyetçiliği üzerine, Yine atatürk’ün sözleriyle milliyetçilik ve hümanizm üzerine örnek veririm. Çünkü ben Atatürk milliyetçisiyim. Başka görüşleri olanlar da yorum yapabilirler.”Yurtta sulh. cimanda sulh.””Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır.””Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan istiklal aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bu güne kadar ailevi, hususi ve resmi hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir milletle şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması mutlaka o milletin hürriyet ve istiklaline sahip olmasına bağlıdır. Ben şahsen bu saydığım özelliklere çok ehemmiyet veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım””Artık insanlık mefhumu vicdanlarımız tasfiyeye ve hislerimizi ulvileştirmeye yardım edecek kadar yükselmiştir. Vaziyetleri ve onların icaplarını medeni insan fikriyle ve yüksek vicdan aydınlığı ile müşahade ve mütalaa ederek, şu neticelere varırız:insanları mes’ut edeceğim diye, onları birbirine boğazlatmak, gayri insani ve son derece teesüfe şayan bir sistemdir. İnsanları mes’ut edecek yegane vasıta, onları birbirine yaklaştırmak, onlara birbirlerini sevdirmek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. Cihan sulhu içinde beşeriyetin hakiki saadeti ancak bu yüksek ideal yolcuların çoğalması ile mümkün olacaktır.””Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan istiklal aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bu güne kadar ailevi, hususi ve resmi hayatımın her safhasını yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir milletle şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması mutlaka o milletin hürriyet ve istiklaline sahip olmasına bağlıdır. Ben şahsen bu saydığım özelliklere çok ehemmiyet veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını iddia edebilmek için milletimin de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri gerektirdiği takdirde insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereğinden olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım””Artık insanlık mefhumu vicdanlarımız tasfiyeye ve hislerimizi ulvileştirmeye yardım edecek kadar yükselmiştir. Vaziyetleri ve onların icaplarını medeni insan fikriyle ve yüksek vicdan aydınlığı ile müşahade ve mütalaa ederek, şu neticelere varırız:insanları mes’ut edeceğim diye, onları birbirine boğazlatmak, gayri insani ve son derece teesüfe şayan bir sistemdir. İnsanları mes’ut edecek yegane vasıta, onları birbirine yaklaştırmak, onlara birbirlerini sevdirmek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. Cihan sulhu içinde beşeriyetin hakiki saadeti ancak bu yüksek ideal yolcuların çoğalması ile mümkün olacaktır.”Atatürk, Türk milletini, insanlığın uygarlık kuran ve uygarlık taşıyan bir parçası olarak algılamakta ve Türk tarihini insanlığa olumlu katkıların yapıldığı pozitif bir tarih olarak değerlendirmektedir. Türk insanına yapılan haksızlıklara karşı olmak aynı zamanda insanlığa yapılan bir haksızlığa da karşı olmaktır. İnsanı bütün değerlerin kaynağı olarak algılamaktadır.İnsan ve özgürlük sevgisi ile bundan kaynaklanan hoşgörü sahibidir. Atatürk için insan sevgisi bir kültürel bağlılığın geçerli olduğu bir millet sevgisini gerektirir.ilgilenenlere
Bir yanlışlık olmuş, iki kere kopyalamışım , özğr dilerim
Estağfurullah Teacher’cım.Copy-Paste mantığı dediğimiz işte budur.Garipsenecek bi hata yapmadın ki sen gözüm.Bunlar bu yaklaşım tarzı için olağan şeyler.Sıkma canını.
insanlara saldırıp, kendini haklı çıkarma telaşı içinde çokca vahim hatalar yapılmış.tarih bilim değildir diyecek kadar cahil olanlar mı dersin, ortaçağ’ın bir zaman kavramı olmadığını iddia edip insanları tek tip belleyenler mi?…sonra derdini cümle kurup anlatamayanlar kendini “if else” döngüleri üzerinden kanıtlama derdine düşmüş…ortaçağ’ın rönesans ile sonlandığı gerçeğinin yanında her toplumun birbirleriyle etkileşimde olduğunun aşikarlığı ve dünyadaki çağların hep birilerinin de belirleyici hareketleriyle değiştiğini göz önüne alırsak istanbul’un fetihi de, batı’daki ve doğu’daki bilimsel gelişmelerde bir sonraki çağın habercisidir, bundan dolayı bütün çağlar tarihi ve zamansal kavramlardır ve bir kıta ortaçağ iken diğer bir kıta ilkçağ’da yada cilalı taş devrinde kalmamıştır 🙂@fevkulbeser‘in söylediğinin aksine tarih bilimdir (bilimsel yöntemlerle incelenir) ve insanlara saldırarak kendini tatmin etmeye çalışan @antro arkadaşımızın dediğinin aksine çağlar bir zamansal kavramdır… sadece bunu belirleyen birçok etken vardır. bunlar sosyal, siyasal ve ekonomik hiçbiri birbirinden kopuk olmayan ilişkiler ağıdır.bkz: Çağmedeniyetler konu edilirken, “tek tip olmama” ve “sorgulama” dan dem vuranlar hep bir varolmayan “batı ortaçağdayken doğu çok ileriydi” yanılgısına düşüyor bunu da şimdi antro kendi topraklarınızdan bihabersiniz zerzenişinde görüyorum :)bu yüzdendir ki “tarih bilim değildir” ve “ortaçağ da bir zaman kavramı hiç değildir” gibi garip hatalara yatılıyor.çağları belirleyenler ve ayak uydurmaya çalışanlar hep varoldu.. ama bu kıtaların toplumların aynı zaman diliminde farklı çağlarda olduklarını göstermiyor.misal 21.yüzyıl’da afrika ile avrupanın, amerika ile kutupların aynı çağda olmadıkları yada çağdaş(!) olmadıkları düşünülmez.21.yüzyılda çağdaşlık ve modernizim deyince de aklımıza afrika yada ortadoğu’nun batı’da eğitim görmüş kral ve şeyhlerinin yönettiği cahil toplumlar gelmez.illa burada birilerine saldırılacaksa daha mantıklı savlar ileri sürülmeli.ve evet “atatürk olmasaydı” deyişi aynı bir amerika’nın, bir fransa’nın tarihlerini ve uygarlıklarını bilinçli şekilde ayakta tutma çabası gibi ve getirdikleri aydınlığın sönmemesi için yaptıkları gibi gereklidir.vahabi çöllerinde, kutupların buzullarında ve afrikanın dağında taşında yaşayan toplumların avrupa gibi bir medeniyete gereksinim duymadığı ortada ama ortadoğu’da her zaman “ya hz muhammed” olmasaydı diyecek birileri var olacak.bunun nedeni medeniyet tanımlamalarını din ile getirmeleri ve doğunun halen en büyük hatası olan herşeyi bununla yorumlayıp bunun üzerinde şekillendirmeleri ne yazık ki…doğmatik ve sorgulamayan insanların koyun gibi nereye çekersen gidecek türden insanlar yetiştirmesi çağın gerisinde kalmalarını sağlıyor.çağımızın iki yükselen değeri olan akıl ve bilim yeniçağ’ın ve sonrasının medeniyet kurabilmekteki en büyük gerekliliğidir.ve illa bir batı ve medeniyet sorgulaması yapılacaksa ve bu; insanlara “sen 1930’lardan kalma öğretmenler” gibisin türünden 1950’lerin savlarıyla hakaret edilerek yapılmaya çalışılıyorsa yiyecek çok ekmeğiniz var demektir…
Kafanızın almadığı ve yaşadığınız toplumun medeniyetine bilmeyecek ölçüde layık olamadığınız için tarih kategorizasyonunu bir teorik fizik kuramıymışçasına mutlak sanma ahmaklığına gidiyorsunuz. Ama kafası basmayan bu arkadaşların beslendiği kemalist doktrin 30’lu yıllarda, Atatürk zamanında şu an gerçek sandığınız iddiaların aksine Yunan Medeniyeti ve Roma da dahil Ortadoğu medeniyetlerini ve Dünya Medeniyetlerini Orta Asya Türkleri kaynaklı olduğunu iddia etmeye çabalıyordu. Yunanlıların aslında Orta Asyadan göç ettiğini ıspat etmeye çabalıyor ve böylece yücelebileceğini sanıyordu. 2. Dünya savaşı sonunda onlara ilham veren ve dönemin geçer akçesi olan faşist yönetimler yıkılınca ise Komünist korkusu ile Batı ittifakına yanaştı bunlar. Bu tercihleri dolayısıyla ise copy-paste Teacher (ve Ayı) gibiler bugün Batı merkezli tarih kategorizasyonuna iman ettiler. Çünkü mürşitleri bilim değil de ideoloji babaları olduğu için rüzgar ne yönden eserse ona yönelir bunlar.Yalnız, şu an dünyanın hakim kutbu Batı dünyası olduğu için Greko-Romen fetişini dünyaya kabul ettirebiliyor ama yarın yada 50 yıl sonra fütüristlerin tahmini üzerine İslam Medeniyeti borazan öttürecek olursa yada daha da erken olasılık olan Çin hakimiyeti pekişince, nüfus kalabalığı avantajını da kullanarak haklı olarak Çin Medeniyetinin insanlığa katkı sağladığı bilimsel, felsefi yada teknolojik gelişmeler nedeniyle yeni bir tarih kategorizasyonunu yaptığında bu kemalist kafalar tekrar sap gibi ortada kalacaklar. Faşistler çabuk yıkılıp sap gibi ortada bıraktı bunları zaten, yeni bir saplık durumunu yadırgamayacakları kesin.Ama şu var ki, Farabi ‘İdeal Devlet’inde (el Medinetü’l Fadıla) medeniyetlerin gelişimini aktarırken o da bugünün Batısının greko-romen fetişi gibi haklı olarak uygarlığın Ortadoğu topraklarından, semavi inançların ellerinden yükseldiğini, ve Yunanda emaneten kalan uygarlık birikimlerinin yeniden çağdaş Müslüman uygarlığında yükseldiğini anlatıyordu. O devirdeki İslam Medeniyeti ile iletişim halindeki Ortaçağ batı bilim öğrencileri de bunu canı gönülden destekliyorlardı.İşte siz tarih ve sosyalbilimlerin çıkarımlarının bilim skalasında matematikle aynı mutlaklığa sahip olmadığını bilmekten uzak olduğunuz için, copy-paste bilgiler ile yediğiniz kabın içine edecek ve içinde bulunduğunuz toplumun tarihine küfredecek kadar kompleksli ve ezik insanlarsınız.
Ayrıca Ayıcık, tarih çağları evrensel değişen bişi değildir. Misal vereyim sana, Tarih ve Tarih öncesi kavramlarını belirleyen etki yazının bulunmasıdır. Bir bölgede yazı bulundu ise o bölgede yazılı kaynaklar başlar ve tarih dönemleri başlamış olur. Bu Mezopotamyada MÖ 3500’lere tekabül ederken Anadolu ve Mısırda bundan 500 sene sonrasında, Avrupa’da 1000, bazı uç bölgelerde (İskandinavya gibi) 1500 sene sonra başlar. Dolayısıyla Tarih çağları zamansal değil coğrafi ve lokal tasnif edilir.Anlaşıldı mı yavrum?
Benim dedemin babasi ve atalarimiz bu ulkede savastigi dusmanin degerlerini bir ayyas liderin kendi keyfine empoze etmesi icin savasmadi.ki istiklal mahkemelerinde bu ulke icin savasanlar asilarak bu millet koklerinden koparilmaya calisildi.beceremediniz olum…daha dun devrimler adina savastiginiz hor gordugunuz insanlara bugun medya onunde alti oklu rozet takarak ne kadar aciz ne kadar ezik duruma geldiginizi gosterdiniz.Helvadan yaptiginiz putu yerken size afiyet olsun diyorum, caylar benden…Bu sacma devrim tapinmasinin sonunu gormek beni keyiflendiriyor.
Şeriat özlemi çeken, bilimsel düşünceden uzak, Ortaçağcı düşüncesi ile yetiştirilen bir evladımız.bakınız ATATÜRK ne demiş“Çalışmadan ,öğrenmeden, yorulmadan;rahat yaşama yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş olan bir millet ; Önce onurunu, sonra hürriyetini; daha sonrada geleceğini kaybetmeye mecburdur”
@fevkulbeser, benim anlatmak istediğim buydu.. kişinin almış olduğu temel eğitim, yetiştiriliş tarzı onun kişiliğinde ne kadar etken olduğu..
Anthro, Farabi’yi iyi incelemeni öneririm. Aristo takipçisi olduğundan haberdar değilsin sanırım.Kendi tarihimi en az senin kadar bilirim. Tarih yorumlamanız eksik yada hatalı, iyi değerlendiriniz. Yorumlarınızdaki dil sizi ele veriyor, lütfen akıllı olun, terbiyeli olun.tachyon, Atatürk çağdaş bir ulus yaratmak için ilkeler belirlemiştir. Ne zaman yürürlüğe girmiş size anlatacak değilim. Bunlar arasında milliyetçilik de vardır. Açın kitap karıştırın biraz.Sana senin dilinle yanıt vermiyeceğim, terbiyeli olun biraz.Tutumunuz tam ortaçağ tutumu. Kendi fikriniz yok, onun bunun fikrini ortaya atmakla ilgilisiniz. Yazılarınıza baktım, siz “mim” lerinize devam edin. Unutma el şeyiyle şey olmaz.ser-hus, Sizler gibi ben, bir parti yada kişi arkasında değilim. Kimsenin sarığı, kimsenin cübbesi altında gezmiyorum. Ben bu fikrimi yazarak açıkladım, siz de şeriati anlatın . Ne kadar güzelmiş bir görelim. Arkasından gittiğiniz birinin salya sümük tutumuyla değil ama…
Akoni teşekkürler…
(:
”ser-hus DİYOR Kİ, (07 Aralık 2008 00:30)Benim dedemin babasi ve atalarimiz bu ulkede savastigi dusmanin degerlerini bir ayyas liderin kendi keyfine empoze etmesi icin savasmadi..”yuhhhh sana, la haine, senin vatan için savaşmış dedene ben.., Zittir git diyeceğim, zaten gitmiş, sorun yok..
Serhus edebini bil konus sen kimsin lan??? Ataya ayyas diyon seni gereken devlet mertebelerine sikayet ettim haberin olsun .Fikre katilmazsin yaziyisi sevmezsin ama böylede hakaret edemezsin .Haddin bildirilecektir.
Sayın Yönetim ;Serhus isimli üyenin yazdigi yorumunu rica ederim silmeyin.Hakkinda gereken mercilere yapılan sikayet ihbar incelenmesi icin gerekli.Bilginize arz olunur.
Sen bayan olduğun için neden kále alınmıycakmışsın ki?Baştan sen kendinize ayrımcılık yapıp komplekse girersen, erkekler bundan güç alıp daha da ezer kadınları. Kále alınmamayı kadınlığına bağlayacak kadar cinsiyet özgüvensizsen daha ne diyim.Öbür taraftan ileri kalanlar kim, geri kalanlar kim burda? “Kıskananlar çatlasın” mantığında kıskandığını iddia ettiklerin ve kıskanılanlar kim oluyo alla’sen? Sevmem bu tip bahisleri ama burda bu tip o eski devir lafları ile geri kafalı dediklerin bakıyorum da buradaki en iyi eğitim alanlar, bilgili birikimli olanlar oluyor. Bu irticacılar dediklerinin okullarındakiler hele Türkiye’den MIT, Stanford, Harvard gibi okullara giden en başarılı tipler oluyor. Bukletim, bisikletim. O bahsettiğin hikayeler eski çağlarda yaşanıyordu. Mütedeyyin Anadolu halkı köylerde yaşarlardı Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, çünkü Osmanlı müslümanları köylü sınıfta tutmayı yeğlerdi. Ve kentli- eğitimli kesim mecburen batı görmüş Osmanlı aydınından yada Cumhuriyet elitinden çıkardı. Şu an eğitimli ve donanımlı kesimler ise ya kafasını resmi ideoloji kumuna gömmeyen, liberal-sol-özgürlükçü tipler, yada senin irticacı diye etiketlediğin mütedeyyin Anadolu insanı.Bak bişi daha diycem. O Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki bahsettiğim o cahil mütedeyyin insanlar o kadar belledikleri dışındaki şeylere yabani idiler ki, o kadar yalıtılmış ve akıldışı sofu-dini bir havada yaşarlardı ki, birileri “evrim”, “komünizm” yada “Tanrı var mı?” gibi bahisler açınca tüyleri diken diken olurdu. Ezberleri bozulurdu. Çünkü onların saf müslümanlığı “anlamadığın şeyleri ‘Allahu ekber’ de, geç!” mantığındaydı.Şimdi sizin yaşadığınız da o Buklet. Yalıtılma, farklı olandan, ezberini bozandan ürkme.
Mustafa Kemal ile cumhuriyetin aydınlanma projesini dile getirmek güzel, iyi, hoş. Fakat yukarılarda bir yerde fevkulbeser in de değindiği gibi ortaçağ kültürünü zamanın evrensel değeri olarak lanse etmeye çalışmak vs sakat ve yanlış düşünceler. o kadar ki ortaçağın antik kültürün üzerine inşa ediliğinden dem vuruluyor.avrupa ortaçağında söz edilen skolastik düşünce bilim kaynakları kitaplarla bilim adamlarını yakmaya uğraşırken İslam alimleri ellerine geçirdikleri kaynakları zamanın diline çevirmekte idi. Yazıda da adı geçen Ali Kuşçu gibi bilginler bu işin başını çekmekteydiler.Ortaçağ avrupası skolastik düşüncenin esiri olmuşken İslam dünyası bilimde septisizmi körüklüyordu.Avrupa ortaçağı yaşarken özellikle İslam ve Türk bilim dünyasının bilginleri başta astronomi gibi bilimlerde (yeniçağda avrupanın da klavuz olarak kabul edeceği) referans eserlere imza atıyorlardı.Çünkü avrupa bir zamanlar bilimsel olarak sömürdüğü doğunun kaynaklarından elde ettiği bilgileri yok etmeye uğraşırken İslam bilginleri, vasilerinin sahip çıkmadığı bilgilere ( ve hatta fatih sultan ve uzun hasan gibi liderler zamanın bilim adamlarına) sahip çıkmaya ve geliştirmeye çalışmaktaydılar.Neticede avrupa ortaçağı yaşarken islam ve türk dünyası aydınlanma yolunda tam gaz yol almaktaydılar. Avrupa ortaçağ düşüncesi evrensel bir değer değildi en azından doğu için. ortaçağdan bahsedip, Osmanlı medreselerini çağın gerisinde kalmakla suçlamak cahilliğin dik alasıdır veya yazdığını okumamaktır.Anadolu müslümanlığının bugünkü durumuna gelmesi ne Türk devriminin ne de Mustafa Kemal’in suçudur. Konuyu oraya ayıralım, sapla samanı birbirine karıştırmayalım her bok yiyen müslümanın(!) suçunu da İslama isnat etmeyelim.
Keser döner,sap döner,gün gelir hesap döner,görürüm sizi sirk maymunları.Öğretmenim bu kendini bilmezlere kafanızı takmayın,sizin aydınlık ışığınızdan yararlanan genç beyinler var yılmayın,yanınızdayız.Bu konuyla ilgili daha geniş kapsamlı bilgiler bekliyoruz.Saygılarımla..
Iceri girersem yonetim hesabimda biriken paralarla temiz ic camasiri corap alsin kogusuma yollasin, bu aydinlanma projesi koguslari aydinlatir mi, adsl baglantisi var mi, yattigim ranzadan internete girebilecek miyim?kel bi savci bulmayin da kimi bulursaniz bulun.
Ben düşüncelerimi paylaştım. Senin başına vura vura bunu kabul edeceksin diye de bir eylemim yok. İstemiyorsan okumazsın, beğenmediğin yanlış bulduğun yerleri de belirtir doğrusu bu diyebilirsin. Ne bu şiddet bu celal… Bir yazını tutmuşum diye senin bütün eylemlerine, fikirlerine katılacak da değilim. Zaten bir yazın var, o da nereden bilmem (!)Sana bir örnek vereyim; Türkiye’yi allak bullak eden, emekçilerin haklarını patronlara, emperyalislere peşkeş çeken, sömürü düzeninin önünü açıp halkı perişan eden Turgut Özal’ı hiç sevmem. Ama bir iyi tarafı var ki, iletişim ağını yurdumuza kazandırdığı için de takdir ederim.nebilim, tarih duygularla yazılıp okunmaz. Duyguları bir yana bırakıp tarafsız olmak önemlidir. Duygularla hareket eden, tarafsız olmayan gerçeği yakalayamaz. Bu anlayışla bilgilerini değerlendirmeni dilerim. Benim görüşlerime de katılmayabilirsin senin bileceğin iş…Yeni yorumlara katılan ve tekrardan görüş belirten arkadaşlara da teşekkür ederim. Sağduyulu, saygılı yorum ve görüşlerinizi beklerim tüm arkadaşlardan… Teşekkürler.
Söylediklerinizde yazdıklarımı duygu seline boğma ithamına anlam veremiyorum. Neye ne diye tarafsız olacakmışım, saçma düşünceler. Ben kendi tarihimin, geçmişim tarafındayım. Batı rönesansa adım atıp da koşarken bizim dünyamızın yavaş yavaş çöküşe doğru yürüyüşünü inkar etmek mümkün değil. Kendi tarihimdeki yanlışlara gözü kapalı eyvallah diyecek bir zihniyetle yazmadım onları fakat sizin söz ettiğiniz dönemde batı ile ilişkilerimizi çarpıtmanıza karşı çıktım sadece.Olayı fikirlerden ziyade kişilerin dünya görüşüne indirgeyip kendinizce ithamlarla saptırmaya çalışmayınız. Söylediklerimde (sizce) yanlış olan varsa onları dile getiriniz, ben öyle yaptım.
Baskın Oran üniversiteye yeni başlayan öğrencilere ilk derslerinde “Şu andan itibaren eğitim hayatınızı sağlıklı sürdürebilmeniz için ilk ve ortaöğretimde zihninize zerkedilen tüm ezber bilgileri unutmakla yola başlayacaksınız. Akademik düzeyde eğitim alıp bilimsel bilgi üretebilmeniz için ilk şart, o konserve resmi ideoloji ezberlerini sınıfın kapısının önündeki çöp kutusuna atmakla başlıyor.” der.Teacher örtmen hala, herkesin çocukları embesil ettiğinde müttefik olduğu o milli eğitim ders müfredatı kitaplarından okuyup paste’tığı sözleri aktarıyor. Olmuyor örtmenim olmuyor. Sizin z.çtıklarınızı üniversite camiası da temizleyemiyor sonra.
Öğretmenim, ümidini kesme sakın.Buklet Hitler olmaya karar vermiş sanırım yakın gelecekte. Birgün sizin gibi düşünmeyen herkes susacak. Kanlar oluk oluk akacak. Yobazların canı dişlerine takılacak.O gün sadece Buklet, siz ve Nazi subayları konuşacaksınız.Onun için umutlarını yitirme örtmenim.
Açık yazsana o zaman Buklet. Anlamıyorum dediğini. Birgün herkes susacak diye ne demek istiyorsun. Tehdit mi bu, yoksa yakında tıp bayramı var da ondan mı susacağız? Ve de herkes susup sadece sen ve senin gibi insanlar konuşunca kendini daha mı iyi hissedeceksin? Ben senin bu vıdı vıdı tehditlerini duymasam, etrafımda hep benim gibi düşünen insanlar olsa acaip sıkılırdım. Sen böyle monoton ortamlardan sıkılmayan bir karaktere mi sahipsindir?Açık konuşmadığın için tam olarak anlamıyorum bunları.
@anthro :)–Buklet çok iyimser . Çıkıp karşısına bu gidişle boka sarıcaz deyince olmuyor. Ben seviyorum bu haletteki insanları. Bişeye inanan insan yane.
“Kanlı mı olacak kansız mı olacak” diyen biz değiliz sanırsam… Gidin peşinden hala…
Saçmalığa bakar mısın? Erbakan’a (bir yandan eleştiriyor gibi yapıp) özenen kendileri. Onun ağzıyla konuşan, onun kafasında tehdit savuranlar kendileri, bir de çıkıp “gidin peşinden hala..” diyor. Tiçır örtmen, ben seni burada birbiriyle çelişen söylenlerimle eleştiriyorum. Kafandan isnat yumurtlayıp onunla beni itham ettiğin zaman kendini haklı çıkmış mı sanıyorsun?
Ne olmuş lan bu hafife bayramda böyle…Kurban bayramı geldi diye mandalar yine coşmuş.Atatürk e sarhoş diyen kereste;Atatürk olmasaydı nineni yunan, fransız, italyan, ingiliz dörtlüsü kucaktan kucağa oynatırdı, haberin olmazdı.işinize gelince adamın içkisine sulanıyonuz, işinize gelince biz burada fikirlerimizi söylüyoruz, düşünce özgürlüğü diyonuz.ulan beyinsiz, hangi düşünce, hangi fikir, bir adamı, bir lideri, bir filozofu tercihleri ile yargılamış bugüne kadar.sana göre aristoda sadece bir ibne di mi?ulan adam bokun içinden özgür bir ülke çıkarmış yaranamamış.yuhhh lan yuhh.
olum gidin biraz kitap okuyun.kendi silah arkadaslari anilarinda nasil cilingir sofralarinda hatun goturduklerini yazmis; eh devrimlere destek veren sizsiniz adam ingilize birakir mi ananizi…ben kurtardim ben…
Siktir git len serhus.gerci siklmeye bile degmessin neyse orasini,bi bok zictin daha da devam ediyorsun, karsi olacaksan aperat kullanmadan kayda deger elestiri getir hos olur demi.farzet cilingir kurdu ickisinide icti senden eksilen ne.dip not/ sen o okudugun kitaplari tuvalet kagidi yap kullan sonra gotunde cikan murekkepleri aynaya bakarak okumaya calis,bak gor o zaman degisimi sen.
Yönetim uyuyormuuuuuuuuu?Susturun şunları ya,bayram tatilindemisiniz?
Herkesin geçmiş bayramını tebrik ederim…Teknolojiden uzak gayet güzel bir hafta geçirirken hafifte hafif bir kaynama olmuş…Memleketi gezerken gördüğüm şey çok barizdi:Bu millet herşeyin farkında… Her yerde bir uyanış…Fazla söze hâcet yok. Bırakalım zaman hükmünü versin.
1- Şu savcılık işlerini karıtşırmayın lütfen. Hafifin tadı tuzu kaçmasın yine.2- Şimdi uzun bir yorum yazacağım, küfür eden olursa karşı cevaba geçeceğimi şimdiden belirtir, saygılar sunarım. NOKTA:))Teacher,Atatürk Devrimlerini tartışmak ayrı konu, atatürk devrimlerinin hümanist olup olamdığını tartışmak çok daha ayrı bir konudur. Yaıznızdaki problem bazı olguları temelsiz olarak birleştirmenizden kaynaklanıyor. Ortaçağ şöyleydi, aydınlanma çağı şuydu, rasyonel düşünce şudur; atarükte aydınlanma çağını başlattı bu yüzden devrimlerde hümanisttir demeye getirmişsiniz. Bu teziniz bilimsel, x-sel, y-sel hele hiç değil. İlk önce hümanizmin tanımı doğru yapmak gerekiyor. Sırf dünyayı, insanları sevelim; gecelere akalım hepimiz kardeşiz derseniz bir dakika ne oluyor denir. Hümanizmin alt başlığı eşitliktir. Birbirini sevmekten, insancıl olamktan ziyade bütün insanların eşit olduğunu savunmaktır. Bu bağlamda da yanlış bir önergeye bağlamışsınız.Devam edersek Atatürk Devrimleri batı tipi bir demokraisyi hedeflemiştir. Daha doğrusu Atatürk’ün Selanikli olması bu işte büyük bir etkendir. Selanikli değil atıyorum başka bir coğrafyada yetişmiş olsa her şey farklı olabilirdi. Bu bağlamda doğulu olan bir topluma zorla tırnak içinde batı anlayışı empoze edilmeye çalışılmıştır. Buradki problem şudur: Siz bir toplumu yıkıp yerine yeni bir toplum kuruyorsunuz ve hiçbir devrim hümanist değildir. Sadece zorlu ve kaba bir tabir olsa bile kanlıdır.Devrimleri belki siyasal ve toplumsal diyerek ayırıp tartışmak daha doğru olacak. Bence toplumsal ve ekonomik alanda yapılan devrimler ne kadar doğruysa siyasal alanda yapılan devrimler o derece yanlıştır. Misal eğitim reformu, soyadı kanunun kabülü gibi devrimler hakkaten önemi yadısanamaycak işlerdir. Ancak kılık ıyafet inkılabı ve medreselerin kapatılması çok büyük bir yanlıştır. Medreseyi tek başına dini eğitim verilen yerler, gericidir diye ele almak bile başlı başına kısır bir döngüdür. Keza aynı şekilde insanlara zorla şapka giydirtmek de hümanizm falan değildir. Sadece batıya yüzünü dönmeye çalışan bir ülkenin zorunlu uygulamasıdır.Sorun şuradadır. Muhafazakarlık sadece islama ait bir şey değildir. Bizim siyasetimiz sağ veya sol; hatta siyaseti bırakın bizim ülkemiz muhafazakar yapıdadır. Türkiye’de siyasal islam yükselmiyor. Yükselen şey muhafakazarlıktır. Üstelik bilinenin aksine sadece sağ kesim için değil, sol içinde muhafakazarlık vardır. Gitgide kapanan, korku toplumu olmaya doğru giden bir ulusuz. Muhafazakarlığın sığındığı en önmeli argüman da kaybetme ve tabulardır. Atatürk üzerine bir film bile yapılamıyor biazim ülkemizde. Can Dündar’ın bir linç edilmediği kaldı. Bu bağlamda da sizi de çok muhafazakr görüyorum. Şurada çok güzel bir kitap var. İlgilenen arkadaşlara öneririm. Problemimiz tarihi süreçten ve zamandan bağımsız değerlendirmekte. Atatrük devrimleri süreç içinde yanlışlarıyla doğrularıyla yapılmış, olmuş bitmiştir artık. Belki olmasa tamamiyle doğulu bir toplum olacaktır. Şimdiyse bi,r türlü ait olamayan, batıyla doğu arasında sıkışıpğ kalmış; kendi politikasını ve denokrasisini üretmekten yoksun; hâlâ yıllar önceki olayları tartışan bir toplum.Oysa yazı içerisinde geçen ileriye hakkaten bakma zamanıdır.
Herşeyden önce görüşlerinizi uygun bir dil ile belittiüiniz için teşekkür ederim. Aydınlatmayı Atatürk başlatmıştır diye bir iddiam yok. Demek istediğim, Türkiye’ye aydınlanmanın Atatürk ilke ve devrimleriyle geldiğidir. Ortaçağ ve aydınlanma çağı bilgi amaçlı incelenmiştir. Yazıdan da anlaşılacağı üzere. Devrimler elbette hümanistir. İnsalcıl niteliğ taşımaktadır. Darbelerle Atatürk devrimlerini bir tutamayız.
.Atatürk devrimlerinin de amacı sizin belirttiğiniz eşitlik ve insalcıllıktır zaten.
.Atatürk devrimleri bir toplumu yıkıp yeni bir toplum getirmemiştir. Türk toplumunu çağdaşlığa, aydınlığa, bilime ve akla yöneltmiştir. Çıkar çevrelerinin zararına yol açan devrimler, karşı koymalara, isyanlara neden olabilmektedir. Bu isyanlar da yasal güçlere kan ile gelirse herhal karşılığını alacaktır
Toplumsal alanda yapılan devrimler, siyasal olarak desteklenmediği müddetçe hiçbir getiri sağlamyacaktır. Ekonomik, kültürel, toplumsal devrimlerin dayanağı siyasal devrimlerdir. Osmanlı siyasal yapısı altında , Atatürk devrimlrinin başarıya ulaşabileceğini düşünmek büyük bir hatadır.Medrese sadece dini eğitim veriyor diye kaldırılmamıştır. Çağın gerisinde kaldıklarından, çağdaş bir üniversiteler haline dönüşyürülmüştür. Kılık kıyafet devrimi de, çağdaş bir insanın, çağdaş bir görünüşle desteklenmesi olayıdır.
Muhafazakarlık elbette bir islama yamanamaz, böyle bir yakıştırmamda yok. Ben Atatürk devrimlerinin bilime inanan insanlar yetiştirmek amaçlı yapıldığını söylüyorum. Bilim durağan değildir, değişim içindedir. Atatürk devrimleri de değişime ayak uydurma amaçlıdır zaten. muhafazakarlığı reddeder. Hazırladığım ama yayına vermediğim bir yazımdan , Atatürk’ün şu sözünü size belirtmek isterim.
Ben o filimin ısmarlama olduğuna inanıyorum, maalesef başarısız bir deneme olarak görüyorum. Atatürk’ü bir insan olduğu için severim, Atatürk devrimlerini de insanlığa en güzel bir hediye diye düşünürüm. Mazlum milletlere dahi örnek olmuş bir Atatürkçülüğe kendi ülkemin sahip çıkmamasına da şaşıyorum.
Evet ileri bakma zamanıdır. Teşekkür ediyorum.
eksik kalmış, demek istediğim söz şuydu:” Ben manevi miras olarak hiç bir ayet, hiç bir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. ….. zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkar etmek olur. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olur.”
JAPONLAR AVRUPADAN İLİM ALDI GELİŞTİRDİ BİZİMKİLER SAVAŞTIKLARI BATI TOPLUMUNUN ELBİSE VE YAŞANTISI VE PİSLİĞİNİ ALDI…HARF DEVRİMİNDE İNSANLAR AKŞAM ALİM YATTI SABAH CAHİL OLARAK UYANDI.LATİN ALFABESİNE YAVAŞ YAVAŞ GEÇMEK GEREKİRDİ İLİM ADAMLARINI SIFIRLADILAR ŞİMDİ DE 100 SENEDİR AVRUPA YAPIYOR BİZ NİYE YAPAMIYORUZ DİYORLAR…
İŞTE BİZİM DEVRİMİMİZ….
Ufak atında civcivler yesin o dediklerinizi.Senin anladığın devrim oysa,müstehaktır sana…
ONDAN TÜRKİYENİN BURNU B.K TAN ÇIKMIYOR 100 SENEDİR…
Haydi canım,ufak ufak…Maksat ortalık kızışsın herhal.Muhattap olamam senle.Sen şöyle 4 sene tarih falan oku,öyle gel.Kapalıyız…
DEVRİMLERİNİZİN SEMERESİNİ TOPLUYORUZ AMERİKAN KÖLELİĞİ …..
Küçük harf kullanır mısın, gözüm bozuldu..Bağırmana gerek yok..Anlayabiliyoruz..
Dıt dıt dıt dııııt,Dıt dıt dıt dııııt…
SİZİN KAFALAR 1940 LARDA KALDI … SİZ HALA NATO MERMER NATO KAFA….
örümcek ağı sarmış kafaya bir şley anlatamazsınız belesh, pillibebekkuyuda … değmez onunla tartışmaya. Masal anlatıyor bakar mısınız…
Ömrümün yarısı bunlara birşey anlatmaya çalışmakla,yarısıda onlardan kaçmakla geçti.Bıktım yahu ikisinden de.Okuyun azıcık,birazcık lütfen.Aptal kutusundan duyduklarınızla hayatınızı geçirmeyin,papağanlık yapmayın artık.
Kim bu CIRCIR böyle saçmalıyo!!Kim şapka takmıyo diye asılmış .Kayıt göster miş le muş la olmaz bu iş ler başına bela olur bak.Saçmalama.
Seviyeli tartışmayı beceremiyoruz dimi milletçe? kimi küfreder, kimi de dalga geçer.Kur’anda bir ayet vardır mealen: Siz onların tanrılarına küfrederseniz, onlarda sizin inandıklarınıza küfrederler! diye.Bu konu çok mühim. Eğer birileri kalkıp alenen saygın varlıklara hakaret ederse, tepki görür.Malesef zaten toplum olarak zayıf karakterli, sabırsız, hazımsız, toleranssız ve yüzeysel bilgili olduğumuz için, bu hakaretleri kaldıramıyoruz. Saldırıyoruz sonra.Atatürk’e alenen hakarette bunun gibi işte. Ancak burada şöyle bir sıkıntı var, sanırım sizde farkındasınız: Allaha, Peygambere, İslamiyete, ve islami değerlere hakaret edildiğinde, Atatürke edilen hakarete verilen tepkiyi vermiyoruz. Bunun sebebini hiç yokladınızmı kendinizde?Peygamberimiz ne diyor? “Beni, Annenizden, Babanızdan ve diğer herşeyden daha çok sevmediğiniz sürece, iman etmiş olmazsınız”.bu çok önemli bir durum. Atatürk olsun, yada atıyorum, çok sevdiğiniz bir futbol takımı olsun. Bunlara hakaret edildiğinde, çılgına dönüyorsak, holiganlaşıyorsak, ama dinimizin en muteber değerleri ile ilgili bir hakaret işittiğimizde sessiz kalıyorsak, bizde bir gariplik var demektir…Neyse, Seviyeli atışan arkadaşların yanıtlarını tamamen okudum. Arada arıza yapanlar var, hızlıca geçtim okumadım.İnsan ilk etapta ters yorum aldığında ve eleştiri gördüğünde doğal olarak savunmaya geçiyor. Bu duyguyu bastırmak oldukça zor. Bende en zorlananlardan biriyim.Bizden biri gibi olanlar ile ilgili eleştiriler kabul edilebilir, ancak Manevi değerlerimize, olmazsa olmazlarımıza gelen hakeret olursa, dayanmak mümkün olmamalıdır!!!!!Yukarda bir arkadaş: “Ser-HUS” nickli vatandaşın yazısını yargıya havale etmek istiyor. Acaba aynı tepkiyi, Allaha yada Peygamberimize karşıda gösterirmiydi?SER-HUS nickli arkadaş çok fazla agresif çıkış yapıyor. Bazı tarihi olaylara vurgu yapıyor, zaten bilen biliyor. Ama bunu burada provakatör endamında yazarsa, nezih ortamın mahvolmasına yol açıyor.Kimimiz, Atatürk hakkında abartılı yazıyor. O olmasaydı kavramını fazla kullanıyor. Unutmayınki, O varkende Allah vardı ve hala Var sonsuza kadar.Kaderi yaratıcı belirler, İnsanlar değil. İnsanlar sadece maşadır, vesiledir. Atatürkün vatanı kurtarmasınada sevmediğimiz! sultan Vahideddin vesile olmuştur. En son dün çıktı haberlerde, Atatürkten Vahdeddine gelen Telgrafta nelerin yazdığını duygulanarak okudum. Okuyanınız vardır mutlaka.Atürkün dehası, vatan sevgisi, ileri görüşü tartışılmaz. Ama unutmamak gerekirki, oda bir insan, hatasıda var, kusuruda. Bu gayet normal. En son Mustafa isimli filime tepki gösterenlere ben hayret ediyorum!! neredeyse İlahlaştıracaklar Atatürkü, bu sizce doğrumu Kemalist arkadaşlar?Aynı gemideki insanlar olarak, ortak değerlerimize sahip çıkarak, ona buna küfretmeden, yorumlayan, tartışan, eleştiren ve irdeleyen ama çamur atmayan, iftira etmeyen ve hakaret etmeyen, nazik bir topluluk olmalıyız.umarım tarafsız olmaya çalıştığımı anlamışsınızdır…
Bence okumaya istiklal mahkemelerinin zabıtlarından başlayabiliriz, şapka kanununa uymadığından asılan mı ararsın, asıldıktan sonra mahkemesi görülen mi ararsın, ama en komiği asılıp gömülen bir zanlının üç Ali tarafından mezarından çıkarılıp yeniden yargılanması ve idam kararı çıkartılması olmuştur.Tarihi belgelerin hepsi açıklanmıyor, açıklansın daha neler çıkacak bu şapkadan dur bakalım..Bu işler öyle eline lise inklap tarihi kitabını alıp blog yazmakla olmaz, tarihle öyle hesaplaşılmaz, dökülen her kanın hesabını ecdadın torunları sormayacak mı sandınız?
Hakikaten çok komik adamlar var…Eğitim sisteminde yapılan son hatalar.Avrupai eğitim v2.0.Hala bilgi sahibi olmadan fikir sahibiyim diyorsunuz ya.Bende sesimi çıkarmayacam.
Cihan Aktaş, Nimet Arzıktan nasıl bir yazı beklersiniz ki… mışlar ve mişlerle ortaya çıkmayın gülünç oluyorsunuz.
aptallarla tartışmayınız,insanlar aranızdaki farkı ayırt edemeyebilir.
tartışmıycam.
hayırlı işlerrrrrrrrrrr.
valla istediğiniz çirkefliği yapın, salya sümük krizler geçirerek hakaret de edin yine de cümrük kadar yer yakarsınız.yapılan her devrimin, her hareketin çok önemli amaçları ve getirdiği sonuçlar vardır, şapka devrimi de bunlardan biridir.şapka osmanlıdan beri insanların toplum içindeki statülerini belirler, sarık giyip kendini hoca affeden şaklabanların statülerini kaybedecek olmasından elbetteki hoşlanmaması çok normaldir.din ve iman insanın içindedir kendine kıyafetle dinsel statülere sokanların ne medeniyetle ne de çağdaşlıkla elbetteki işi olamazdı.evet ne yazıkki acısız devrim olmaz insanların alışkanlıklarını üstelik cehaletleriyle içine kapanmışlıklarını aşmaları da çok zor olmuştu ama bugün bunun olmasının semeresini topluyoruz ve mahkemelerce yargılanan hiç kimsenin de durup dururken yoldan geçerken alınıp yargılanmış olmadığını biliyoruz.islam’ı kılık kıyafete indirgenyenler bunun üzerinden kendine statü elde edenler ve yancı şaklabanları elbette bütün bunları her fırsatta saldırı amaçlı kullanacaklardır.tarikatlara ve şeyhlere boğulmuş, toplum bilincinden uzak, ümmetlikle uyutulmuş insanların düzlüğe çıkmasında her devrimin önemli yeri vardır.
Türkler diyor Atatürk, “İslam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet’i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet’ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek İslam’ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor… “
Papağanlığın ve çamurluğun hala devam ediyor Oguz Kagan V17. Adam gibi fikirlerinle gel , boşver lagalugayı…
Boş teneke tıngırtısından başka bir işe yaramıyorsun, ezberlediğin kalıplaşmış papağan sözcüklerinin dışına çıkamayan birinden çok şey beklediğimin farkındayım…
Demogojide Melih Gökçek eline su dökemez.:))
Yok ben bu konuya girmiiiiiim yoksa bu densizlerle fena kapiscam.Ataturk’ e dil uzatan enayi senin Turkce konusmandan utaniyorum.”Varligim Turk varligina armagan olsun”
“Aydınlanlanmış” ve “hümanist” tüm densizlere selam olsun.
canım yazıyı mıç ettiniz ya,öffff kesin zırıltıyı artık.
@TEACHER07yazmış olduğun Attürke atfedilen bu sözler, diğer bir çok Atatürkün söylemiş olduğu söylenen sözler gibi, muallak bir konu. Son günlerdede tartışıldığı gibi çoğu sözler malesef sonradan uydurulmuş yada eklenmiştir, ve Atatürk sözyledi diye gazlanmıştır. Bu nedenle özellikle dini konularda Atatürkün çok fazla açıklama yada bildirisi yoktur. çünkü hassas bir konudur ve o dönemde özellikle yanlış anlamaya daha açıktır.Yumuşak geçiş yapmaya çalışmıştır, kısmen doğrdur ancak Atatürkün vefatı sonrası yapılanlar hiçte yenilir yutulur cinsten değildir. Adınada Laik düzen koymaları ayrı bir garabet doğrusu. Memlekette kraldan fazla kralcı ve menfaat icabı sistemci geçinenler veriyor tüm zararı. Şuanda Atatürkçüyüz biz diyen insanlarda bu arızalı azınlığın oyuncağı oluyor malesef.savunmak mutlaka doğal bir refleks ancak neyi nasıl nerede savunmak lazım, önemli bir karar.Söylenen ve savunulan sözlerin altında kalmak gerçekten küçük düşürücü ve gurur kırıcı olabiliyor. bu nedenle konuşmalarımıza yazılarımıza dikkat etmek, iyice bilgi sahibi olmadan, doğru kaynaktan otlanmadan yorum yapmamak lazım.
kimlere inanacağız? dindarlara mı, dini alet eden dincilere mi?Çeşitli hurafelerle karşımıza geçip ahkam kesen cahiller memleketi bu duruma getirir işte böyle.
@TEACHER07Bir kere şu çizgi çok önemli: Bir insan, ne kadar dinini yaşıyor, uyguluyorsa, o kadar müslümandır. yani sarık takıp, sakal bırakarak, ama hertürlü melanetide işleyerek müslüman olunmaz. Ama gene ince nokta; bu melaneti işleyen kişilerinde kalkıp bu ülkedeki dindarların hep böyle olduğunu söyleyemeyiz! ama bugüne kadar hep böyle yaklaşılmıştır dindarlara!En basiti bakın kemal sunal filimlerine, ne kadar paragöz, şehvetli, dolandırıcı tip varsa, hacı ve hoca olarak gösterilmiştir. (en sevdiğim bölüm ise, kibar feyzodaki hocanın bir iş yapacağı zaman 2 koyun isteme sahnesidir:-)bumudur kıstas?dindar insanımız yokmu bu ülkede?bunları yazdığımızda gelen tepkiler hep; ” tabiki onlar ayrı, biz diğer istismarcılara değiniyoruz” diyorlar, ama az sonra gene ayırt etmeden dincidir, doncudur, takkecidir, yeşil sermayecidir diyerek yaftalamaya başlıyorlar.Herkesin karşı tarafın inancına, inanışına düşüncesine, saygı duyması şart değil. ama en azından dinlemeleli, ön yargıyla yanaşmamalı. ön yargısız insan yok kadar azdır, ama en azından kendine saklamalı, kendini frenlemelidirkiii, ortam seviyesi korunabilsin.
3 satır müç satır birşeyi doğru dürüst tek bir cümleylede anlatabilirsin pekala.. ayrıca bir yazının değeri kaç satır olduğu ile de ölçülmez.
denmişte şu satırlara dikkat çekeyim dedim.
oysa ki bu yazıda geçen sözlerin kimi atatürk’ün 1921 yılında eğitim kurultayını açarken yaptığı konuşmadır, kimi de kastamonuda 1925 yılında chp il binasında yaptığı konuşmadır.şuraya tekrardan dikkat çekelim!
@alpkop senden öğreneceğimiz çok şey var!!!linkte verelim: ATATÜRK’TEN ÖĞRETMENLERE, Kastamonu’da İkinci Konuşma
Bazı “aydınlanmış” ve “hümanist” gençler bilmediği, anlamadığı, muhtemelen hiç bir zaman anlayamacağı eski kelimeler kullanmaya çalışırken birkaç keredir kendini rezil ediyor. Tamam ilk başlarda komedi niyetine gülümse falan da, artık yapma lütfen. Ben hiçbir yaratığın kendini bu kadar rezil etmesine razı olamam, Kemalist robot dahi olsa…Ayrıca bu irticaî kelimeler hiç yakışıyor mu o pir-ü pak “aydınlanmış” ağzına.
Muhalif Demokrat, yine bomboş yattın çamura gözüm etme. rezil olan sensin anlam kıtlığı çekiyorsun herhal…
“Çağdaş”ın anlamını dahi bilmeyen bir teacher’la bu ülkenin çocuklarına işkence çektiren Maarif vekaletine sitemlerimi bildiririm..
@UYKUSUZ KUTUP AYISIkendi yazdığımı yalanlıyacak yazılar yazmamaya dikkat ederim genelde. bende biliyorum o sözlerin alıntı olduğunu, bilmesem bile google’dan bakarım en azından :-)Dikkat edersen “Muallak” dedim, arapça kökenli bir kelimedir. Askıda, sallantıda anlamında kullanılır. Türk diline gireli sanırım 1000 yıl olmuştur. Kesin yok anlamında değil, şüpheli, yada ihtiyatlı ( yani tedbirli) yaklaşılması gereken durumlarda kullanılan bir kelimedir. bilmem izah edebildimmi?
aman efendim estafirullah, herkes birbirinden birşeyler öğrenir. Birşeyler öğrettiysem, ne mutlu bana.Şunuda öğretmekten ziyade, hatırlatmak isterim, sazan olmamak genelde faydalıdır, bilesüz :-)Ha bu arada, imzandaki müthiş felsefik muhtasar’a takıldım, azcık sıkıntılı bir ruh hali sırasında yazılmış sanırım? 🙂
ne muallağı ne arapçası yahu 🙂 bilip bilmeden
demişsin bir de üstüne
diye de ahkam kesmişsin 🙂
@UYKUSUZ KUTUP AYISIAhkam kesmek haddimize mi efendim sizlerin yanında 🙂 had hudud bizlere mahsustur, sizlere hudud kavramı geçerli değildir.Alıntısını yaptığın cümlelerden nasıl güya “birbirini yalanlıyor” gibi bir anlam çıkarttın anlayamadım. Sanırım uykusuzluğundan ve kutuptaki soğuklardan olmalı 🙂
Guzel kardeslerim tartisilacak konu vardir. Tartisirsin. Burada neyi tartisiyorsun? Ataturk’ un size gore ne kadar assaglik, adi bir yaratik oldugunu ispata mi kalktin? Sen kimsin de Ataturk’ un adini agzina aliyorsun. Ataturk derken destur cek guzel kardesim. Zavalli beyninin Ataturk’ un zekasini anlayamadigi belli. Sizin gibiler anlayamayacak ta…Niye oradasin? Niye yararlaniyorsun Ataturk’ um un kurdugu ulkenin nimetlerinden? Yoksa ne o, hicbir ulke kabul etmiyor mu gorunuste demokratik gozuken ama en ufacik bir olayda cirkeflesen agizlarinizi? Gidin isinize yahu. Insanlarin sabrini denemeyi birakin artik. Yapamadiniz bir turlu araplastiramadiniz ulkemi. Menfaatinize birseyler ters dusunce nasil da canavar kesilirsiniz. Gidin tartisin turbani, kavugu Arabistan’ da burasi Turkiye. Hatirlatirim Ataturk’ un kurdugu ulke. Baska ulkelerde de ileri-geri hareket edip, abuk sabuk konusup rezil ediyorsunuz hepimizi. Bu yuzden her Turk’ u fesli, ayagi carikli saniyorlar. Gidin isnize be kardesim. Hergece yatarken Ataturk’ e ve onun kurdugu bu ulkeye dua edin. Bak! biryerlerde bu kafa yapisiyla nefes alabiliyorsunuz. Sen benden fazla Ataturk’ e minnettar olmalisin boyle bir ulkede barinabiliyorsun o agzini fitursuzca acabiliyorsun. ”Destur ” de kardes…-Teacher iyi ki varsin, iyi ki senin gibi zehirlenmeyen ogretmenlerimiz var. Yoksa bunlar ortaliklarda cirit atarlardi.Kim ders verecekti memleketimin cocuguna? Adnan Hoca mi? Yoksa Fethullah mi? Yeterince verdiler bak, ortalik sizin gibilerden gecilmiyor.Eger biraz hak, adalet bilseydin yedigin kaba … daha vicdanli yaklasir, o mubarek agzin ve kutsal ellerinle sukr ederdin. Hadi iyi geceler arkadaslar daha fazla tartisilacak bir konu yok.
Arkadaş kendini bir halt zannediyor galiba..Daha dün girmiş hafife, ancak beyefendi emretmiş “daha fazla tartışılacak” birşey yokmuş.Sen kimsin? İstersem tartışırım, istersem tartışmam, sana mı soracam…
Muhalif DemokratOguzkaganSer HusDelete
Yonetimden ricam, şu pilliye noel hediyesi olarak beni bir kac gunlugune silmeleridir, mutlu olsun kizcagiz.Hem beni silerseniz avrupali bizi carikli fesli degil humanist ronesans gormus yandan cakmali da olsa Leonardo Da Vinci gibi gorur.
Ermenileri, Türkleri, Kürtleri, alimleri, muhalifleri kendi “aydınlanmış” ideolojileri uğruna katletmekten hiç bir zaman çekinmeyen İT mantığının başka bir hezeyanı…(İT: ittihat ve terakki)
kaynakda süpermiş lan.çok şaşırdık ailece.
Oğuzkağan, insanları boyuna şaşkın ördek yavrusuna çeviriyorsun.
sensin lan şaşkın ördek.pandispanyaya sölerim küfreder sanahehehe.
şokella çoçuğu yine çok kaçırmışın kahvaltıyı.olm biraz azalt şekeri.bak ne bok diyon belli olmuyor soora.
soytarı babandır lale..adam gibi konuş diye doğru sölüyoz anlamıyon, eğri söylüyoz anlamıyon ne biçim bi insansın olm sen ?
Hergün sıradan geçirmediğinde kaşıntı tutuyor bunları Oğuz. Senin de işin zor. Bu kadar popüler olmak da kötü bu sitede.
Koş ouuz abisi antrö tek başına bişi diyemez.anca iki olunca iki çift laf edebilir.koşhahaharegl olmuş antrö seni..
Yalaka onu repro, pandiksever’in kıçının dibine sığınıver de sonra böyle konuş. Belli oluyordu o dünkü blogda ne kadar delikanlı olabildiğin. 3 kişiyi görünce karşıma çıkabilen lavuk kalkmış burda iki kişi edebiyatı yapmış. hadi ordan. soytarının soytarısı.
soytarı sülalesinin en küçük ferdi antrö.kimmiş lan o 3 kişi.götün yiyosa say.
Onnupro, benle bir daha aile – sülale muhabbeti yapmaya kalma. İkinci kez uyarmıyacam!!
Önce kendi yediğin bokları hatırla soora gerekeni yaparım ben 2 numaralı lale.
Zorlama boşuna, o cümle ile ailene hakaret anlamı çıkarıldığına sen bile inanmıyon ama olsun diye alıntı yapmışın. Saldıracaksan bile efendice saldır, aile sülale muhabbetine tahammülüm yoktur.
ne saldıracam lan sana ben..alla alla..
küçükken bizim mahallede bmw’li bir abi vardı 🙂 mahalle ortasında babasının bmw’siyle patinaj çekerdi yanında da daima antro gibi bir yalakası olurdu bu abiye devamlı ara gaz vererek yine mahalleliyi şaşkına çevirdin abi mahalli’nin ezberi bozuluyor valla derdi :)aklıma o geldi şimdi bu dingil oğuz‘la antro‘yu görünce….biri başkasının organıyla gerdeğe girmeye çalışır diğeri ona gaz verir böyle bir abi-kardeş ilişkisi işte bu 🙂ezberler bozulyor koş cafer bez getir yine birileri egosunu tatmin ediyor…
ben de diyorum bu oğuz niye kendini bu kadar ciddiye alıyor, benim de antro gibi kadrolu yalakam olsa allah korunsun ben de böyle olurum :)kendini banu alkan türü bir afrodit sanma ahmaklığına kapılmışlar ne desen boş…
afroditsin yaa işte böyle hayal aleminde yaşıyorsun…
oğuz işi “neremi neremi” diye şarkı söylemeye kadar götürmeyeceksin değil mi?
eyvah eyvah o da oldu işte! bari şu çok satan single’ın olan “Bir Gün Beni Arzularsan Gel”i de söyle tam olsun bea…
afrodit oğuz istek parça söyletebiliyormuyuz sana?
rüya gören afroditleri ancak mürit androit antrolar paklar, siz birbirinizi eğlendirin ben bir ara gelir yine ayar veririm size 🙂
Yazı o kadar ufkumuzu açtıki! Günlerdir hümanist, aydınlık ve devrimci olduk… Herkes bir şekilde çağdaş yaşadığını dile getiriyor zaten. İlkokul derslerinde öğretilen bilgileri bu şekilde aksettirmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum; yazı ve yorumların getirilerinde… Midem bulandı günlerdir….
Beyni alınmış ayı, yalaka diyerek kendini kastettiğini bile anlamayacak kadar aciz yaratık. Oğuz ve Anthro siz ayılar alemini teke 3-5 avlıyor herzaman burada. Sen benim karşıma tek başına çıkmaya cesaret edebildiğin oldu mu hiç. Ayı, tiçır, onururepro, pandikbamya ekibi bir araya gelmeden burda klavyenin tuşuna basamayan sen, muhabbetin ortasında abilerine yalakalık etmek için yalaka diyor. Tam bir beyinsiz ayısın işte. Kendini bilmez ayı!
Meyve veren ağaç taşlanır.
Fasulye de kendini nimetten sayar.
Böyle demogoji kullanırsan gökçekten beter olursun. Kötü söz işitmeye hevesli misin, kaçgündür? adam gibi tartışma dururken neler karıştırıyorsun?
antrö bu sefer regl in uzun sürdü yavrum.senden daha yaratıcı saçmalamalar beklerdim, sıça sıça bunu mu sıçtın.yazık lan sana..kainat imamın gibi eziksin..sümüklüsün.
Olum kaç yorumdur aynı salak esprileri yapmaktan bıkmadın mı hala. Millet, “boşuna bu dallamalara laf anlatmakla uğraşıyosun. Sana cevap bile veremiyorlar, çamura yatıp işi hakarete çevirirler. Sen de baştan söv ki rahat etsinler” diyodu. Hakkaten sizin anladığınız dil bu imiş. İlk kez Oğuz sizi pataklarken ufak bir destek verince nasıl da ağlaştınız. Görüldüğü üzre biriniz gelmeden öbürünüz yazmaya bile cesaret edemiyonuz. Sonra da bizim ufak desteğimizden kıllanıyorlar. Bu sitede bir kere bile benle teke tek kafa tutanınıza rastlamadım ama farketmez, böyle de uğraşırım sizinle. Yalnız bu küfürlü üslupla bir daha sizinle muhatap olasım da yok. Merak etmeyin, siz kaşındıkça söven de çıkar muhakkak sizi.
sen git o abilerini dinle o zaman.zaten sizin dinleyecek abiniz hiç bitmez.Hiçbirinizin teketek söyliyecek ne lafı var ne de cesareti.
Oğuz abine git sor bakalım, oğuzkağan35 niki ilk ne zaman kiminle tartıştığı için silinmiş. Pataklıyomuş.hahaha.Ayrıca kendileri pek terbiyeli ve üslübuna dikkat ederek konuştuğu için mi 10 larca defa buradan kovuldu.komik ötesi.Antro sende bir zamanlar üslübuna dikkat etmediğin için, bi bok anlamadan sataştığın için özelden özür dilemiştin, unutmuşsun.gerekirse ben hatırlatırım sana.
Yazının ana fikri sürekli kendini yeniliyor. Hümanizm ve devrim denilen şeyin basit bir tartışma olduğunu kavrıyoruz her defasında! Hem ayıplamak, hem ayıklamak düşüyor. Bu kadar aciz ki saygı duyulanlar…
Hatırlıyorum, senin eski nickiyle ana avrat küfür edip atıldığını ve cevap veremeyince küfüre yönelen bir tip olduğunu bilmediğim için yeni bir kişi bana saldırmış da olsa, onu gelir gelmez ürkütmüyüm diye kusura bakma diye mesaj atmıştım. Halbuki meğer sen yine bu küfürbaz üslubunla Oğuzkağan’ı da kışkırtıp kendinle birlikte atılmasına neden olmuş bir küfürbazmışsın. Onu da sonradan öğrenmiştim. Yine küfürlerle limitlerini zorlarsan tekrar kovulup yollanman yakındır. Siz üç küfürbaz çakal bir araya gelince, ortamın da çakallarvadisi olacağını sanıyorsunuz heralde. Azcık ayıcık dışında hiçbiriniz burda tartışılan mevzu dışında çirkefleşmeden yorum yapamıyorsunuz. Adam gibi bir açıklamanı gördüğümü hatırlamıyorum. Varsa yoksa küfür.. Düzeyin bu.
oğuzkağanı ben mi kışkırtmışım ??hahaha..sus olm.yat artık.sana iyi geceler.
Ayrıca seni taklitçi üsluptan uzaklaş diye uyarmıştım. Yazdığın kelimeler hala kop’tan araklama. Kırk kere burada yazılmış espriyi 1000 defa tekrar yazarsın. Ve de komiklik ettiğini düşünürsün. Yaratıcılık yoksunu olmak budur işte. Hafifteki eski yorumlardan replik al iyisimi.
kop un en küçük bir esprisinden ya da yazısından bişi alan ya da esinlenen şerefsizdir.sana iyi geceler.
Hadi sana da yavrum..
antro doğru söyle sen gerçekten hayatını böyle mitler üzerinden mi idame ettiriyorsun :)ilginç’miş gerçekten aynı “melih gökçek” …oğuz abisine ayar vermesi başka bir durum birde laf söyleyen herkesi garip mitlerle ekarte edecem diye kasıyor 🙂
hele şunu okuyunca acayip güldüm 🙂 istersen uğur dündar karşısında bir programa çıkalım açıklayalım elimizdeki bütün belgeleri falan…hatta sen balon patlat kendince 🙂 anca öyle egonu tatmin edersin…antro milleti “kopyacı, karşıma çıkamıyor” türünden mitlerle suçlayacağına sen oğuz ablana ayar vermeye devam et en iyisi 🙂
antrom
demişsin ama sende burada benden bir yürütme yapmışsın galiba:
eyvah sen de mi kopyacı oldun şimdi?
Ayıcık, bak sen bu üç kafadar içinde en masum ve neyin ne olduğunu bilmeyensin. Araya girip ha bre heder oluyorsun. Çoğu zaman da mesela bunun gibi örneklerde olduğu gibi destek almak zorundasın Onnupro abinden. Onnupro ise her daim Pandispanya abisinin peşini takip eder. Sadıktır. (sadece son dönem için demiyorum, eskilerde de öyle idi onlar) Sen neyin ne olduğunun farkında değilsin de, ardılın ardılı peşi sıra bana pençe sandığın patilerini dokunduruyorsun. Boşver bu komik hareketleri, burda mesele blogla ilgili bir mevzu değil. (anlaşılan o ki eskiden kalan bir kıl kapma, bi tarafına kaçma hadisesi)Ama belge melge deme bana. Bişileri ortaya çıkarırsam Pandispanya hoşnut olmaz. Benim de onla az buçuk hukukum olduğu için eski defterleri kurcalamak istemiyorum. Sadece eski karın ağrısı ile kin tutarak tartışmaların içine etmesin diye kızıyorum. Sense eski karın ağrılarının ve nelerin ne olduğunun farkında değilsin. (şerefsiz olsam gıcıklık eder üstüne giderdim. o benim yerimde olsa kesin bana yapardı) Haliyle zevzek zevzek ne olduğunu bilmediğin bu partiye katılıyorsun. Tanımadığın o ekürinin arkasında karnından yorumlar yazmayı boşver. Ekürilerin senin bilmediğin karın ağrısı başka, seninkisi başka. Sen başka yerlerde başka mevzularda yamacıma yanaş. Eşek kadar oldun ama hala güreşmeyi bilmeyen sisi ayıcık kaldın. Sana daha çok dersler öğreteceğiz burada. Başka yazılarda sana el ense çekip seni bu sisi-bear halinden uzaklaştıracam.Az sabır yavrum. Ayı olmak suç değil. Efendi bir ayı da olabilirsin en nihayetinde.
Konu sapmış gene.arkadaşlar bu sitede bildiğim kadarıyla yarı ciddi yarı şaka takılabiliyoruz ama belden aşağı çalışınca azcık gario duruyor ;-)ben bu konunun dışına çıkmamağa çalışıyorum, arada bir takılıyorum ama bu minvalde devam etsek olmazmı?bazılarımız Atatürkü tartışmaya açmak istemiyor. Atatürke herhangi bir hakaret yada benzeri bir müdahele olmadığı sürece neden tartışmayalım? oda bir insan değilmi?dini konularda tartışmaya hatta değiştirmeye kalkışan kişiler, Atatürk olunca ellettirmiyor! hangisi daha yüce; Dinmi? Atatürkmü? Atatürkte müslümandı unutmayalım.Atatürke yat kalk dua et diyen vatandaşlarda unutmasınki dua Allaha edilir, insanlara değil. madem insana edilcek, o zaman TV ve gazetelerinizde belli dini günlerde türbelere yığılan insanlara hakaret eden haberler yapmayın!Atatürk’üm kurtuluştaki önderliği tabiki yadsınamaz. Hadiseler ortada. Ama sadece ona yatıp kalkıp dua edeceksek, diğer şehitleri komutanları hatta devlet reislerini görmezden gelirsek, aslımıza küfretmiş oluruz.Gerçekçi olalım, ilkokul çocukları gibi nakarat yakmayalım, çabucak galeyana gelipte tozkondurmama psikolijisi ile hareket etmek, artık siyasetçi sınıfının bile bırakmaya başladığı bir argümandır.şurada seviyeli bir tartışma yapmak istiyoruz, konunun geldiği boyuta bakın yaw?
antro sen kendini baya baya ciddiye alıyorsun bea :)belge çıkaracakmış… bir de link vermiş çocuk…antro’m sen böyle küçük işlerin adamısın, fikirlerle değil insanlarla olaylarla uğraşır durusun :)oğuz ablanın at sınağı gibisin… her at kılıklı eşşeğin arkasında bulunması gereken, bu tür küçük işlerin takipçiliğini yapacak bir sineksin…ona kopyacı diyen, buna benim karşıma çıkamıyor diye kendini kandıran bir at sinağı…
Şu an için üzerine dışkılayıp, seni bir köşeye bırakıp uzaklaşıyorum bu mevzudan. Öyle yada böyle yada sayı saymayı öğrencen, yada dayak yemeğe alışacan. Vaktim oldukça bu görevi zevkle ifa etmeye devam edicem.
desene; “sıçtı cafer, bez getir…”birgün de kuyruğunuzu kıstırıp kaçmayın bea 🙂
Konuya nasıl girdiğini, yazıya, fikirlere değil kişilere saldırdığını belirtmek için veriyorum bunları. Karşındakine nasıl saldırırsan öyle karşılık göreceğini unutuyorsun. Dert yanmana gerek yok. Varsa söyleyecek fikirlerin, şu konu böyle değil şöyle dedinde yanıt mı alamadın? Sen beni ne kadar tanıyabildin de , fikirlrime değik şahsıma yönelebiliyorsun? Rüzgar eken fırtına biçer hiç tasalanma.
Bunu kanıtla bugün sileceğim hesabımı.kanıtlayamazsan şerefsizsin.Ben daha bir kelime konuşmadım pandispanya ile.aksini kanıtlayamayan yalancı şerefsizdir.
Pandispanya ile hiç görüşmediğin belki gerçekten de söz konusu olabilir ama buna rağmen hala bu iddiamın arkasındayım. Tamam, kurcalama. Benim açımdan bu bahsettiğim meselede hiçbir çekincem yok ama bu konuda daha fazla yorum da yapmıyacam. (kendimi doğrularken başka birine uyuzluk yapmak istemediğim için konuşmuycam.)
Teacher, son yorumunda seninle ilgili benden yaptığın alıntıyla alakalı konuda sana hak verdim. Uyarını dikkate alıcam. Pekiyi..
Kütahya istasyonundan tren geçerken Atatürk, trenin kompartımanında biraz eğlenir. Halk Atatürk geçiyor, diye istasyona hücum eder. O günün Maarif müdürü:-Hey Kütahyalılar! Şehrimize peygamber geldi, diye karşıdan bağırır. Atatürk, kompartımanda bu sözü duyunca :-Defedin şu mürâîyi! Sokmayın şuraya. Ben peygamber değilim; ben askerim. Komutanım, der.Bu sözü, Atatürk’ün iki metre kadar yakınında bulunan babam Lütfi Bey duyar. Ben de ondan dinledim.“Bütün kötülükleri ona çıkarmamak ve mal etmemek lâzım. Elbette onun da eksiği, kusuru vardır. Nihayet beşerdir; peygamber değildir. Ama yaptığı büyük hizmetler vardır. Öne düşmüştür. “Anadolu’nun o günkü manevî ricali, onu bu işe münasip görmüştür ve seçmiştir.O, arkasında binlerce Mehmetçik ile yüzlerce komutanla rahmet-i ilâhî, şefâat-i peygamberi ve himmet-i pirânla bu vatanı düşmanlardan kurtarmıştır.Azizim Hoca Mustafa Efendi (k.s.), bir gün bu büyük Türk kumandanı ile ilgili şu gerçeği ifade buyurdular:-Oğlum, Atatürk’ün kaputunu örtünerek Kocatepe’de kayaların üstünde uyurken çekilmiş bir fotoğrafı vardır. Sen, onu gördün mü?-Evet azizim, gördüm.-İşte oğlum, o taşların üzerinde uyumadan önceki Mustafa Kemal’ le uyandıktan sonraki Mustafa Kemal farklıdır. O, uyku anında iken Anadolu’nun erenleri veerbâb-ı kemal teveccühte bulundular. Uyandığı zaman ” Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri! ” sözünü söyledi.Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Niye Atatürk, başka paşalar yok muydu? Azizim Hoca Mustafa Efendi (k.s.)’in ifadesiyle bu sorunun cevabını verecek olursam: Mustafa Kemal, yapısı itibariyle şecaat ve metanet sahibi bir kişiliğe sahipti. Bunun böyle oluşunu da teğmen rütbesini taktığı andan itibaren birçok savaşların içine girip hepsinden muzaffer olarak çıkmasıyla göstermiştir.Yine Atatürk’le ilgili ancak bugüne kadar hiç duyulmamış bir hadiseyi Azizim Hoca Mustafa Efendi (k.s.)’den dinledim:Atatürk, Bandırma vapuruyla Samsun’a çıkıp Kuvâ-i Milliyye hareketlerin başlattığı zaman Erzurum ve Sivas arasında Atatürk’ü taşıyan araba arıza yapar Arkadaşları, arabanın arızasını gidermeye çalışırlar. Bu arada Mustafa Kemal, yolun kenarında bir ileri, bir geri yürümeye başlar. Aynı zamanda düşüncelidir. Bu esnada yolun üzerinde Atatürk’e doğru merkep üzerinde başı sarıklı bir köy imamının gelmekte olduğu görülür.Hoca Efendi yaklaşarak Atatürk’e selâm verir. Atatürk:-Aleyküm selâm hocam, diyerek mukabele eder.Mustafa Kemal Paşa, Hoca Efendi’ye:-Hocam, yolculuk ne tarafa? diye sorar.Hoca Efendi, parmağını uzatarak 3-5 km. ilerideki ağaçları göstererek bir köyü işaret eder:-Beyim! İşte şu karşıdaki köye gidiyorum, der.Mustafa Kemal Paşa:-Hayrola hocam! O köyde ne işin var? diye sorduğunda hoca:-Beyim, o köyün imamı, benim ve bu civardaki imamların hocasıdır. Benim gibi birçoğumuzu yetiştirmiştir. Dün üç beş köyü, kendi köyünde toplayıp, aşlar kaynatıp hatimler okuyup, dualar edileceğini haber saldı. Bu yapılacak duaya katılmak için yola çıktım, der.Atatürk:-Hocam, nedir duanızın sebebi? Sünnet, düğün falan mı var? diye sorduğunda, Hoca Efendi:-Hayır beyim! Sünnet, düğün falan yok. Hâdise şudur : Allah, bu milletin başına bir Mustafa Kemal Paşa vermiş, milletin önüne düşmüş, kurtuluş hareketlerini başlatmış. Onun muvaffakiyeti için hatimler okuyup dualar etmeye gidiyorum, der.Mustafa Kemal:-Hocam, Allah dualarınızı kabul buyursun. Masum çocukları da duanın içine katın. Masumların içinde bulunduğu dua ind-i ilâhîde kabul olunur, der.(Aziz Mehmet Dumlu Kütahyevinin sohbetlerinden)Mustafa Kemal `in büyüklügünü anlayan anlar, anlamayana anlayabilmek için zaman ve ilim versin Rabbim.Ruhu şad olsun.
abi ben size diyorum yuz sene sonra anitkabir turbe olacak millet caput baglamaya cocugu olmayan cocuk istemeye, sikayeti olan mezole tasiyla dertlesmeye gidecek, dalga gectigimi saniyorsunuz.Simdiden hizir aleyhisselam mustafa efendi menkibeleri anlatilmaya baslanmis bile, Kemaliye dergahi kuralim hocam, yeni carsaf acilimiyla birlikte bu dergah trend olur da belki oyle kurtarirsiniz devrimleri…
Ser-hus gene saçmalamış.
11111111
Che’nin Çantasından Çıkan NUTUK
Örtmenim, tarih kitabı yazarak çok para kazanabilirsiniz. Çocukların beynini körpecikken yıkamak için iyi yöntemdir. Hem bu tür uyuşturucu için ceza falan da almazsınız.
Gelişmek için dinsiz ve namussuz olmalıyız!Kendi namussuzluğumuzu gizleyip, başkalarını namussuzlukla itham etmek için NT’ye de bir yakıştırma yaparız.Zaten hep öle olagelmiştir.Önce boku ye, sonra berikine domuz de!Ne güzel, ne hoş, ne iyi!
Hep beraber gidelim fetocular kamplarına, salya sümük ağlayalım. Allah verir bize rahatı huzuru… el etek öpmeden bu medeniyete erişilmez çünkü.
Bu tilki kaçısı sahnesini izlemekten pek haz duymuyorum. Bu tür durumlar için ezberletilen “B” şıkkı olmadığı için bu tür kaçışlar normaldir. Neyse…MEB sağolsun, herşey değişiyor ama Türk çocuklarının sığırlaştırılması faaliyeti her devirde kusursuzca sürdürülüyor. Her dönemde bir adım daha ileri gidilerek daha güçlü, daha zeki adımlar atılıyor.İlkokuldan üniversiteye film konusu karakterleriyle sayısız ucube öğretmen, kronoloji arasına sıkıştırılmış bol bol putlaştırma ve hazır sunulan “fast mind” yargılar, hükümler, sonuçlar…Öğrencinin düşünmesine, araştırmasına, soru sormasına, fikir ortaya atmasına gerek bırakmayacak bir sistem. Her şey hazır, ezberle!Şimdi, bu yorumlara neden olan yazıyı tekrar okuyun. “Fast mind” tarih özetini ezberleyin.Sizden istenen kabul etmek ve itaat etmek.Yok, yeni bir dil öğrenmek isterseniz harflerle başlayabilirsiniz. Böylelikle zorda kalıp Feto kamplarına davet etme boşboğazlığı yapmanıza gerek kalmayabilir.
Üşenmeden birbirimize laf sokuşturuyoruz. ne bitmez tükenmez enerji var be! bu enerjiyi başka nerde kullansak acaba?
Prof.Dr. CAVİT ORHAN TÜTENGİL
alpkop,Laf sokuşturma değil, ameliyat. Bağrına mermi saplanmış hastaya narkoz verelim diye uğraşılıyor, ona tepkimiz.Geçmişi adam gibi değerlendirmediğimiz için bugünümüzü de mahvediyoruz.Uğur Mumcu’ya sakıncalı piyade diyen kafalar Sincan’da tankları yürüttü. Anı kafalar PKK şehir şovu yaparken kuyruklarını arka bacakları arasına kıstırıp inlerine çekildiler.Samimiyetsiz ve çıkarcı vatanseverlikten hazzetmiyorum. Bugün güçlüyüz diyenlerimiz, güçlerini zayıfları ezmek için kullanıyor.Bu yalan, yapmacık renkli dünyanın kusurlarını gizlemesine tahammül edemiyorum.Biz yemeye alıştık bu kokmuş ayakları, bari kendilerini kandırmasınlar.
kırmızı çizgi
Kırmızı çizgi böyle çizilir.
Adam kendi posta kutusuna gelen mail’i link veriyor. 🙂 Aydınlanmış beyinlerin mantığı hep mi bizi böyle güldürecek. Allahım yaleppiciğim :))Hayrına bi de şifreni versene örtmen beyim.
işin özünü kavrayamadığın, kavramakistediğin apaçık ortada… hala başka şeylerle uğraşmaktasın Anthro , dostum… 🙂
“kavramak istemediğin”
Oguz Kagan V17,Serseri mayın, Davul sende tokmak başkasında…:))
Tiiçırım, muallimim, örtmenim!Kurtuluş mücadelesinde “kırmızı çizgi çizme” hikayesi çoktur. Onlardan birini yayınlasaydın “burada haklısın” anlamında susacaktım.Gel gör ki verdiğin örnek, milli şer odağı Milli Şef’in “erraynı gurtarmak” ekşınlı muvisine gönderme yapan kurtarılış hikayesidir. Milli Şef’i kurtarmak alıntını “kırmızı çizgi koruma” diye yuturmaya çalışman hiç hoş değil.
IQ’sünü söyleyerek kendini kanıtlamaya çalışan gerzeklerin böyle ota boka takılmalarını içlerindeki sese veriyorum ben 🙂 bal gibi de neyin ne olduğunu biliyorlar aslında.çirkeflik bu ya işte biryerlerden vurayım saldırayım gibi bir iç güdü sergiliyor bu yalamalar.ayrıca kırmızı çizgiler de böyle korunur yumruğunu adam gibi vurursun kendi adamını koruyamayan ülkesini hiç koruyamaz çünkü..diğer IQ’suz yalamaların da diğer saldırma taktiği de din odaklıdır gördüğümüz gibi.o milli şef ne aksidir ki namaz da kılardı, oruçta tutardı…hoş onu savunmak için bunları yapmasına da gerek yok tamamen inançsız da olabilirdi birşey kaybetmiş olmazdı benim gözümde ama bunların söylenmesine neden olan hayalci gibi rezillerin bunu düşünmesi gerekir biraz.din orta doğu’yu ne hale çevirdi bir bakın. hamas islami devlet için yahudileri yok etmek istiyor. israil anayasasını tevrat yapmış herşeyini ona indekslemiş hamas’ı yok etmek için neler yapıyor.demek ki din medeni hayat yaşamaya mani bir zehir olabiliyormuş…futbol nasıl insanları uyutmak için kullanılan bir zehirse din de bunun için kullanılabilir.
imzasında dinle mücadele ruhundan izler taşıyan insana ne anlatılabilir. din orta doğuyu ne hale getirmişmiş bla bla bla! dinle dini kullananlar arasında ki ayrımı farkedememiş olmak iki tür zihniyetin ürünüdür, bunlar sana ödev kalsın.bak hakkını vereyim siyah puntolu yazın bana göre doğru. fakat onu doğru yapan “yormuş” eki. fakat bu doğruluğun da ahkamın kalan kısmını kontürpiyede bırakmış. şimdi hangi düşüncedesin yavf…
hamas’ın da israil’in de dini kullanma biçimini onaylamıyorum.suudi arabistanın h.z. muhammed’in dibine oteller yapmasını türkiyedeki dincilerimizin(din fetişistleri) diyanet işleri başkanından hz muhammed’i gören odalar istemesini bu tür bir kafa yapısını onaylamıyorum.dine bu bakıştaki hiçbir yaklaşımı onaylamıyorum.kaldı ki baş örtüsü din değil bir gelenek görenek, bunun şehirlerdeki açılımı ayağa converse g.t baş açık kafaya sıkıca bir türbandır.bu da post-modern bir din bakışıdır onu hiç onaylamıyorum.din günümüzde ne yazıkki gelenek ve göreneğin kuran’ın yerine geçmesinden mütevellit.herkes böyle mi herkes bunu mu yapıyor elbetteki hayır.
Demek ki zaman makinesi yapılmış, direkt MS. 620’ye gönderiyor adamı…”Mütevellit” gibi anlamını bilmediğiniz eski kelimeleri kullanmayın. Gidip öğrenin, cümle içinde nasıl kullanılır bir görün ondan sonra evde deneyin en sonunda gelin hafifte kullanın. Kendinizi rezil etmeyin..
Bu kadar açık seçik cehalete rağmen, bu “aydınlanmış” ve “hümanist” gençlerin başörtüsünün dinen farz olmadığına, sadakanın kurban yerine geçtiğine dair yayınladığı fetvaları bile var. Tabiii, aydınlanmış olmak farklı birşey yaw..
yer kapma yarışı; Mescid-i Nebevi ortadan kaldırılıyor mu?mütevellit de doğru kullanılmıştır, lakin acele işe şeytan karışır cümle yanlış kurulmuş…hazır marjinal müritlerimiz buraya toplanmış toptan birşeylere değineyim; başörtüsü farz marz değil, bundan daha kesin birşey yok tartışmaya da değmez, kurban da kesme yerine hazır et al kaç milyon kişiyiz heryer kan gölü oluyor o olmuyorsa bir fakire parasını veririsin o alır etini…bu çağda bunlarla uğraşmayın artık, eskiden kapitalizm mi vardı? artık et insanlar için fabrikalardan hazır paketlenmiş şekilde satılıyor.hadi bunların hepsini geçtim sizi de anlıyorum aslında…. kuyruk acınız o kadar çok ki her fırsatı değerlendirip biryerlere vurmak için herşeyi malzeme yapacaksınız elbette.sonuçta burası sizin hazmedemediğiniz güzelliklerin, fikirlerin ve ideolojilerin ayakta kalmasına ve yaşamasına hazmedemediğiniz için saldırıp kendinizi rahatlatacağınız en kolay ortamdır.ingiltere’den fransa’dan ithal edilen türbanı farz yapmışsınız… “kurban yerine sadaka geçer” miyi tartışmışsınız pekte umrumda değil ama artık birşeyleri aşıp hazmetseniz hepimiz de önümüze baksak, yoksa filistinden farkımız kalmayacak…
Demek ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Lahana ve Hakan Taşıyan başlıklı bir yazı yazsak, başlığında Atatürk yazıyor diye çok beğenilecek (:
Yaa kaç kere dedim, şuraya şeriatın güzelliklerini (!)anlatan bir blog yazın da görelim diye, hala boş laf üretirler… serseri mayınlar, davul omuzlarında tokmak başkasında…
Memlekette robot çok.. “Atatürk uçtu kaçtı”, “Atam sen kalk da ben yatam” yaz, paraları götür.Bu arada hakkını teslim edeyim, Atatürk’ü en iyi pazarlayan, Tuncay Özkan kardeşim. Hafiftekiler onun biti bile olamaz. CHP’den aldığı 5 milyonla kurduğu Kanaltürkü, 25-50 milyon arasına sattı. Sıfırdan geldi adam. Bu robotlar sayesinde minimal 25 milyonluk servet yaptı. Şimdi KanalBiz’i kaça satacak bekliyoruz. Abim işini bilir. Ama o da haklı, bu kadar “aydınlanmış” robotun olduğu bir ortamda ver gitsin.Peygamberin nerede defnedildiğini bilmeyen zeka özürlü hâlâ fetva veriyor. Sen ancak Imam-ı Ayı olabilirsin. O mübarek canlılar dahi sallamaz seni ama olsun egonu tatmin edelim. Hani illaki bir imamlık peşindesin ya.Hatalı üretim robot hâlâ şeriattan, laiklikten bahsediyor. Robotun okuduğunu anlamayanı da hiç çekilmiyor..Sen çağdaş ne demek onu öğren de gel.. Ya da seni kodlayanlara söyle onlar yazın bir iki satır birşey..Böyle ezik ezik dolaşma aydınlanmış robot.
Şu imzandaki “türban yazın giyilen eldivendir, işlevselliği unutulmuş meta haline gelmiş bir eldivenden farksızdır… ayrıca mantar yapar, sağlıksızdır!” zırvalamasını kaldırsan nekadar sevaba girmiş olacaksın.En azından şuna cevap ver: yazları o ağır sıcakta baş örtmek dedilikmi? yoksa Allah korkusumu?neden bir kadın başını her şartta örter? o insan değilmi? rahatça açık bir elbise giyemezmi? neden örtüyor? bu kadarmı koyu ve radikal siyasetçi? bu kadarmı radikal siyasi simgeci? hangi siyasi görüş ve muhabbeti bir insana o sıcakta başörtüsü ve pardesü giydirir?
🙂 elbette ki “o yazıdan o manayı çıkarıyorsan sana daha ne anlatayım ki!” kolaycılığına kaçmayacağımdır…o yazıyı kaldırırsam sevap kazanırmıyım bilmem ama orada eldivenin yazın giyilmesi ne kadar abzürt ise türbanın, başörtüsünün yada çarşaf’ın bir gelenek iken bir dinin gereği gibi gösterilmeye çalışılması da o kadar saçma denmek isteniyor.yani yoksa ne diye yazın türban takıyorsun denmiyor hoş densede yeridir bu bağlamda…(türban-yaz ilişkisini nasıl kurdun o da ayrı bir problem senin için ayrıca…)gelenek ve din ilişkisinin sorgulanması niye herkesi bu kadar rahatsız ediyor anlamıyorum, sonuçta demokrasi değil mi; herkes özgürce istediği şeyi eleştirip sorguluyor işte ne güzel!Örtünmenin Kökeni Üzerine…
oldum olası şu götten dincilerden nefret etmişimdir.bir de ulema gibi ahkam keserler…:)
Daha 2 yaşında put sevgisi aşılanmaya başlayan çocuk, eli klavye – kalem tuttuğu zamana geldiğinde Allah’ın adını ve kanunlarını duymaktan rahatsız oluyor.Bir zamana kadar biz de, toplumumuzun tapındığı sayısız puta tapar dururduk. Ve yukarıdaki bazı yorumlardan daha fazlasını söylerdik.onun için kızmak da gelmiyor içimden.Neyse, farkındalık en büyük nimet.Putlardan vazgeçmek de en büyük özgürlük.
imzandaki slogan, direk olarak yazın giyilen türbana yönleniyor. aptal muamelesi yapma bize.Demokrasi bilmem ne serbestlik olayıda sadece senin gibi dine saldıranlara oluyor zaten. biri çıkıpta laikliğe bişi dese, demokrasi anlayışın ne olur şimdiden belli 🙂
götten değil göbekten dinciyim ;-)ulema kelimesini bilmende ayrı bir tartışma konusu, pek dinci bir kelimede, bilmezsin sandıydım.
sözüm göttendincileredir efem, onlar kendilerini bilmezler lakin ben yine diyim dedim. belki uyanma yaşarlar.temelde cahilimdir, ulema neyin bilumum eskide kalmış kelimelerin manası ve muhtevasına muvaffakiyette olsun, içtimai bilgiler olsun, dini bilgiler olsun kendimi hep cahil bildim, lakin kendimden cahillerini görene kadar.şimdi bunda tartışılcak neyin olduğuna da şaşırmadım, sadece karar veremedim. neyi nasıl yollu.
peki öyle diyorsan, sana göre öyledir.benmi izah edeyim sana neyin ne olduğunu bu saatten sonra?nasıl olsa biri çıkar anlatır bir gün neyi nasıl yollu olduğunu.
bilgiler için teşekkürler.ilansahibindenemlakikinci elaraba