bildirgec.org

farabi hakkında tüm yazılar

Başucumuzda neler vardı

mhbbslmn | 21 March 2009 12:24

İlime katkıları bakımından dünyada; Türk, Müslüman ve Doğu medeniyetine ait birçok şahsiyetin bulunmasına rağmen, batılı medeniyetler bu kişilerden istifade ederken biz sadece izlemekle yetindik. Yaşadığımız devirde birçok ilmî konuda katkılar sağlayan bu insanlar hakkında da birazcık bilgimiz olsun istedim. Çok detaylı olmasa da bu metni okuyan birkaç kişinin merak edip araştırması, az da olsa bilgi sahibi olması, bir kazançtır.

Ortaçağda, bir yanda dogmatik düzenle insanlık adına buhranlı bir devir geçiren Avrupa varken, bir yanda da; matematik, coğrafya, fizik, astroloji, geometri, kimya, maden ve daha birçok alanda çalışmalara imza atıp kendini geliştiren bir medeniyet vardı. Ne yazık ki zamanla bu yolda geri kaldı… Bilim dünyasına bir şeyler kazandırmış
Roma,
İskenderiye,
Atina vs. gibi merkezlerin yanı sıra Buhara,
Şam,
Semerkant,
Konya,
Bağdat ve
Bursa gibi ilim merkezlerinin payını unutmamalıyız…

Yakın olduğumuz medeniyetin insanlarını yine o kadar uzak olduğumuz garp (batı); bilip, öğretip uygulamakta. Yakınımızdaki birçok kaynağı kullanma konusunda neden bir Avrupalı kadar yetkin olamadık? Bugün Avrupa’daki en ünlü fakültelerde, üniversitelerde, ilim yuvalarında adını bile bilmediğimiz birçok bilimcinin eserleri, araştırmacılar tarafından kendi dillerine çevrilip okutulmaktayken biz çoğunun ismini bile bilmemekteyiz…

  • Mesela bir Ebu Kâmil Şuca; kimbilir bu metni okuyan kaç kişinin aklında ”bu kim ki ?” diye bir soru işareti belirmiştir. Evet bu kişi ”Avrupa’ya matematiği tanıtan insan” diye anılıyor ama kimler anıyor? (Ondan önce Avrupa’da matematik yokmuş diye anlaşılmasın, kazandırdıklarının önemi yüzünden böyle bir şey söylenmiş olabilir.) 2. derecenin üzerinde bilinmeyen denklemleri hassasiyetle çözen ilk kişilerdendir. Bazı terimler koymuştur, sistematik birçok eserinden yararlanılmıştır. Leonardo Fibonacci (orta çağın en yetenekli matematikçisi olduğu söyleniyor), Ebu Kâmil ve daha birçok Müslüman alim ve matematikçinin eserlerinden yararlanarak Avrupa’ya sistematik birçok bilgi aktarmıştır…

YÖK’den yurtiçi öğrenci değişim programı

BUYUK RAKI | 22 February 2009 18:31

Üniversite öğrencilerine farklı kültürler ve eğitim sistemlerini tanıma imkânı sunan Easmus öğrenci değişim programının Türk üniversiteleri arasında uygulanabilmesini sağlayan “Yükseköğretim Kurumları Arasında Öğrenci ve Öğretim Üyesi Değişim Programı kısa adıyla “Farabi Değişim Programı” başlıyor. 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 7 nci, 10 uncu ve 65 inci maddeleri hükümlerine dayanılarak hazırlanan “Yükseköğretim Kurumları Arasında Öğrenci ve Öğretim Üyesi Değişim Programına İlişkin Yönetmelik” (Farabi Değişim Programı) Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Üniversitelerin önlisans, lisans, ve lisansüstü bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin farklı şehirlerde ya da aynı şehirdeki farklı üniversitelerde öğrenim görmelerini sağlayacak programın ilk değişim öğrencileri Mart ayında yapılacak ilanlar ile 2009-2010 akademik yılında programdan faydalanabilecekler.Erasmus programındaki uygulamalarla çok benzerlik gösteren Farabi programı, Erasmusun aksine daha sıkı hükümler içeriyor. Evrakların zamanında teslim edilmemesi bile hibe iadesi ile sonuçlanabiliyor Üniversite öğrenimini memleketinden uzakta devam ettiren öğrenciler için çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Ailenizin yanında bir ya da iki yarıyıl öğrenimine devam edip hem de bu dönem için Üniversitenizden YÖK’ün desteği ile burs alacaksınız. Bu dönemde eğer başbakanlık bursu ya da KYK kredisi alıyorsanız bunlar da kesilmeyecek.
Farabi ile ilgili yönetmeliğin tamamını YÖK web sayfasından okuyabilirsiniz

Atatürk Devrimleri, Aydınlanma ve Hümanizm

teacher07 | 03 December 2008 13:11

Atatürk devrimlerinin temel amacı, çağdaş bir yaşam biçimi kazandırmaktır. Yeni bir yaşam biçimi kazandırmak için, yeni bir görüş, yeni bir insan yaratmak gereklidir. Çağdaş yaşamı sağlayacak kurumlar, ulusun en yüksek uygarlık gereklerine göre ilerlemesini sağlayacak şekilde oluşturulmalıdır. Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” özdeyişi devrimlerin temeli olmuştur. Bu aydınlanmadır, akıl ve bilimi kullanmadır. Ortaçağ düşünce ve yaşamının atılması, çağdaş yaşama geçilmesidir.

İslam bilimadamları müzesi ve Batılı aydınlar

webci | 29 May 2008 08:35

17.yy içinde medeniyet deyince akla gelen şey alman aydınlar tarafından ifade edilen ilimde, ahlakta, sanatta ve insani değerlerin tümünde ileri seviyede olmak akla gelirdi. 20 yy gelince medeniyet kavramı ekonomik kalkınma, şehir gelişimi, endüstriyel gelişme ve askeri zaferlerle ifade edilir oldu.

Günümüzde İslam medeniyeti ve batı medeniyeti ardından medeniyetler çatışmasıbiçiminde yeni bir kavramla tanışmış olduk. Ne hikmetse İslam bilim adamları ve İslam medeniyeti ile övünmekten başka bir şey yapmadan onları tanımayı bile aklımızdan geçirmedik.
Batı nerede keşif yaptıysa kaynakları bizden aldı götürdü gibisinden bir söz dedikodu biçiminde aramızda dolandı durdu.
Batıdaki bilim ve felsefe insanları ile İslam dünyasındaki bilim ve felsefe insanlarının kaderleri aynıdır. İbni sina, farabi, el Cabir, el biruni, el harezm, ibni rüşd, mollasadra,
Goethe, Dostoyevski, pascal, galile, erasmus, dante, kant, decart, Sokrates, schiller .

ne kadar farklı ve ayrı gösterilmek istense de doğunun ve batının entelektüel ve bilim insanları insanı yüce değerinin farkına varmaları için çabalayan dahiler olmuşlar. Sonra isimleri bir müzede sergi malzemesi oluvermiş.

Akıl ve İslam

suphi | 18 April 2007 10:24

“Kişi bilmediğinin düşmanıdır”( hz.Ali)

Akıl lugatta mastar olarak, men etmek, engellemek, alıkoymak, bağlamak gibi anlamlara gelir.

Felsefeciler ve mantık alimleri aklı, “varlığın hakikatini idrak eden, maddi olmayan fakat maddeye te’sir eden basit bir cevher, maddeden şekilleri soyutlayarak kavram haline getiren ve kavramlar arasında ilişki kurarak kaziyelerde(önerme) bulunan ve kıyas yapabilen güç” demektir diye tarif etmişlerdir.
Bknz: cevher, kaziye, kıyas

Akıl, insanı insan yapan, onu diğer mahlukattan ayıran ve onu sorumlu kılan temyiz kuvveti ve anlama melekesidir.
Dinin tarifini yaparken “akıl sahiplerinin….” denilmekteydi.Yani Akıl kişinin üzerine ebedi saadet ve selameti veya ebedi azabı ve yokluğu mümkün kılan bir mefhum.
Bknz:Muhasar ilmihal, akil baliğ,İrade

Müzik ile Tedavi

tenedian | 18 December 2006 21:56

Müzik terapi
Müzik terapi

Yüzlerce yıldır insanlar hastalıkların üstesinden gelmek için çeşit çeşit yol, yöntem denemişler, çeşitli otlardan, hayvanlardan, deniz ürünlerinden, insan organlarından şifa bulmaya çalışmışlar. Bu çabaların en ilginçlerinden biri de “Müzik ile Tedavi”.
Müzik ile tedavi yukarıda sayılanlar kadar yoğun olarak kullanılmasa da, güçlü bir uygarlığın hüküm sürdüğü her yerde uygulanmış, zaman zaman, yer yer dinsel uygulamalarla karışmış.
Batılı kaynaklara bakarsanız her şeyin ilki için gittiklere yere gönderiyorlar: Eflatun ve Aristo
Oysa doğulu kaynaklar bu uygulamayı eski Yunan’dan çok daha önce bildiklerini, uyguladıklarını ve bu yolla birçok hastayı, özellikle ruh sağlığı bozuk kişileri tedavi ettiklerini yazıyorlar. “Uygur Türklerinin 3000 yıl önce Şaman dinine mensup olduğu çağlarda Şaman, Pirhon ve Bahşılar şarkılar söylemek ve dans etmek sureti ile hasta tedavi seansları ve merasimleri icra ederlerdiKaynak: ESKİ TÜRKLERDE MÜZİK İLE TEDAVİ Yard. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç
Farabi ise makamları ruha yaptıkları etki açısından kategorize etmiştir: Rast makamı: İnsana sefa (neşe, huzur) verir.
Rehavi makamı: İnsana beka (sonsuzluk fikri) verir.
Küçek makamı: İnsana hüzün ve elem verir.
Büzürk makamı: İnsana havf (korku) verir.
İsfahan makamı: İnsana hareket kabiliyeti ve güven hissi verir.
Neva makamı: İnsana lezzet ve ferahlık verir.
Uşşak makamı: İnsana gülme ‘dilhek’ verir.
Zirgüle makamı: İnsana uyku ‘nevm’ verir.
Saba makamı: İnasana şecaat (cesaret, kuvvet) verir.
Puselik makamı: İnsana kuvvet verir.
Hüseyni makamı: İnsana sulh ( sükunet, rahatlık) verir.
Hicaz makamı: İnsana tevazu (alçak gönüllülük ) verir
……..
Bu kadarla kalsa iyi, bu “ilaçları” ne zaman alacağımız da ayrıntılanmış:
Rast ve Rehavi makamları: Seher zamanları etkilidir.
Hüseyni makamı: Sabahleyin etkilidir.
Irak makamı: Kuşlukta etkilidir.
Nihavend makamı: Öğleyin etkilidir.
Hicaz makamı: İki ezan arası etkilidir.
Buselik makamı: İkindi zamanı etkilidir.
Uşşak makamı: Gün batarken etkilidir.
Zengüle makamı: Gurubdan sonra etkilidir.
Muhalif makamları: Yatsıdan sonra etkilidir.
Rast makamı: Gece yarısı etkilidir.
Zirefkend makamı: Gece yarısından sonra etkilidir
……….

İlgili iseniz, televizyonda denk gelmişsinizdir; şu anda bizde de bu uygulamayı ayakta tutmayı çalışan bir grup var: Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu. Oruç Güvenç önderliğinde faaliyetlerini sürdürüyorlar. Siteleri: www.tumata.com aracılığıyla güncel faaliyet, konser ve kurslarından haberdar olabilirsiniz.
Terapiye hemen başlamak için burayı ziyaret edebilir, müzik terapinin temelleri konusunda bilgilenmek için buradan yararlanabilir, ticarileşmiş halini görüp, mesela AIDS’lilerin veya kanserlilerin neleri dinlemeleri gerektiğini öğrenmek ve bir iki örnek dinlemek isteyenler de buraya gidebilirler.
Size son bir iyilik yapayım: Kalp, karaciğer ve mide sorunlarınız varsa tıklayıp dinleyin, sonuç almak için sabah dinleyin (yukarı bakınız) zira makam hüseyni…