En çok kendimizi aldatırız şu üstü örtülü dünyada. Farketmeden birçok kez kendi ayaklarımıza kapanır ve bildiğimiz doğrudan şaşmak için binbir yalan söyleriz kendimize. İnanmış gibi yapıp yanlışlarımızla yaşarız, her nekadar bahsi geçtiğinde en doğru insanın ‘ben’ olduğumuzu ve en doğru doğruları bilen kişinin kendimiz olduğumuzu düşünsek de.
Aldatmak; üç günlük ömrün en acı yanıdır insan için. Aldatanın asıl aldanan olduğunu anlamayacak kadar aciz olduğumuzu bize en kısa yoldan anlatan bir yanlışlar yumağıdır boğazımıza çöreklenen. Ne sevgiliyi aldatmak, ne de bir başkasını; en üzücü olan kendini aldatmaktır. Açık gözlerin gerçeklere kapalı yaşaması kadar acı olabilir! Hayat bir nehir ise ve terse kayık çekenlerin hiçbiri akıntıya karşı gelememişse, düşünmeyen var mıdır nehrin sonunda nereye varacağını; var mıdır ki bu kadar aldatabilen kendini, kürek çekmek için nehre koyulduğunu düşünecek kadar mesela. Başlangıcı doğum olan hayatta geriye kürek çekmenin beyhude olduğunu anlamak için az biraz düşünmek yetmez mi ki? Bir uyku gibi geçen hayatlarımızın değerinin ne olduğunu, nehrin her bir dehlizi bir enstrumental tadında kalbimize akıtırken, kürekleri ve kayığı sevmek asıl divanelik değildir de nedir? Akıntıda aşkla kürek çekersek nehrin sonunda ayaklarımıza serilecek cennet-asâ bir bahar bekliyor, inanmazsan nehre bak; her damlada parıltısını göreceksin baharın. Aldanma ve aldatma kalbini iç buhranlarınla. Özünden akan nehirle ak nehrin özünde. Yaşlı bir ağaç dalına takılıp da düşme nehrin gözüne. Aldatma, ve aldanma nehrin ters akıyor gibi görünmesine. Nehrin sonuna ereceksin bil, ve hatırla…Uyan varlığının her ilmiğinde ve uyandır karanlıklarında yatan aldanmış benliğini. Ne uykuyu sev, ne de uykuda olduğunu unut, gaflete düşme. Sev sevebildiğin kadar nehrin ötesindeki Varlıklar üstü Varlığı, ve kaybol aşkların en güzelinde özünden geçen özün özünü bularak…Hayat, kapakları açık içi kapalı gözlerin biricik sevgilisi…ve insan; aldanmışlığında boğulan nehir sevdalısı bir kalbin yegane taşıyıcısı…kâh aldatarak aldanan, kâh karaya oturmak için kayığa tutunup ayağıyla dibi ararken boğulan…
yorumlar
kardeşim bunnar olmazsa yani aldatmadan ve aldatılmadan bahsediyorum ofkors, hayatın tadı çıkmaz, geçiniz bi kalem
Herşeyde olduğu gibi… Bunun acısını sadece yaşayan anlar.
Yazi cok güzel tuttum.Kimi aldatirsan aldat, sonunda aldanan kendin olursun.
Ben hep kendimi aldatıyorum sonuç değişmiyor o zaman…
bir de sevgilisini eşi ile aldatanlar var…onlarıki nasıl oluyor? :))))))))))))))))))
devil aklın sana oyunu dediğine bu da dahildir işte öyleyse..
bu kısmında bittim resmen. gerçekten bu kadar mı güzel anlatılır. Teşekkürler
Akılsız biri olduğumu es geçme deja…
estağfurullahAldandığın bu olsa gerek..
ikinci paragraftaki söz oyunları hoş olmuş =) ben de bir ara aldatma- kandırmaya dair bir şeyler karalamıştım..
akılsız görmesek akılsızım diye yutturacaksın bize devil :)herkes bir şekilde birilerini aldatıyor. kendini, sevgilisini, eşini vs.vs. dürüst insan kalmamış vesselam…
İnançsızlığımla dalga geçerim, Akılsızlığım mecazidir. İnsanları kırmamak ve kullanmamak için giydiğim bir urbadır… Bak ceblerimde delik! Kimseyle ilgili bir şeyler tutamıyorum. Hatta ayakkabım da delik ne çelme takabiliyorum nede ıslak yüreklerde yürüyebiliyorum… Belki de gözyaşlarından nefret etmemin sebebi ağlıyamıyor olmam değil ağlıyan onca insan olmasıdır…
“Aldandım” dediğim gün akıllandım..
Dejavuu88 demek ki bende akıllandım.
yine “aldatma” konusu hortlamış:)))bu dava çözülmez diyorum ben.asırlarca tartışsak da ne engellenebilir ne de unutulabilir.ilk insanlar için nasıldı acaba?düşünsenize…bir grup insan…erkekler ava gidiyor. kadınlar doğuruyor. ama evlilik, ilişki gibi kavramlar yok.bir kadının erkeği başka bir kadınla birlikte olsa, hem de ormanın orta yerinde, herkesin gözü önünde, “aldatılan” kadın ne tepki veriyordu acaba? ya da daha doğrusu “aldatılmış” hissediyor muydu?yoksa bunu doğanın bir kanunu mu kabul ediyordu?modernleşirken işleri zorlaştırdık mı acaba???bu arada şimdi bunu düşündüm ama bir yandan da “allah korusun! sevgilim bana bunu yapmasın nolur…” diye de içimden dua etmekteyim:)))
çilek kardeşim bu söylediklerin bize ilkokulda anlatılan herşeyin doğru olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Halbûki insanoğlunun fıtratı hiç değişmedi, her duygumuz, arzumuz, hırsımız vs ilk insanlarda da vardı, hiç de değişmedi…Eleştirmiyorum yanlış anlama sakın, sadece söylemek istedim, yoksa eğlence olsun diye söylediğin belli 😉