bildirgec.org

4

buddhala | 02 July 2007 11:18

Odanın penceresine yöneldim ve aşağıdaki çocuklara gözüm daldı. Topu arabanın altına kaçmış, çıkarmaya çalışan; sırtında yazan isimlerden yola çıkarsak, Tuncay, Appiah, Necati ve Carewler çok şirin görünüyordu. Ardından Tuncay’ ın topu arabanın altından çıkarması, topu kaleye sürmesi ve kaleye şut çekmesi. Gol çığlıkları… oyun tek kale oynanıyordu. Bu zamanda da kimse kaleye geçmek istemiyordu. Kaleye geçmek istemeyenler… bu aklıma babamın küçükken söylediği erdemli sözleri getirdi. Dayımla babam aynı takımdayken, kaleye geçmek istemeyen dayımla atışmasından geliyor bu karakter tahlilleri. Kaleye geçmek istemeyenler, askere de gitmek istemezdi. Mezun olup baba parası yiyenlerin çoğu, küçükken kaleye geçmek istemeyenlerdi. Dayım da onlardan biriydi. Sınavlarına bir gün kala çalışanlar da kaleye geçmek istemeyenler diye sınıflandırılabilir. Kaleye geçmek istemeyenler, yenilginin faturasını kaleciye çıkarırdı; hırslı, topu kaybettikten sonra sorumsuz, bencil ve küfürbaz olurdu. Aşağıda top oynayan çocuklardan bu kimliğe uygun birini aradım ama bulamadım. Çünkü tek kale oynanıyordu. Teke tek oynanıyordu. Yenilen kaleye geçiyordu. Top uzağa giderse, yenilen çocuk topu getiriyordu. Genelde kavgalar, su birikintisine girmiş topun, “Kirlenmek güzeldir.” in aksine, birine çarpıp üstünü çamur etmesi sonucu doğuyordu.Televizyonu kapadım. Ardından sigara içmek istedim aşağıdaki çocukları izleyip. Odada; sahteleri de dahil, yedi tane zippo vardı ama hiçbiri dolu değildi. Kibrit çöplerine işim kaldı. Sigarayı yakıp, pencereye geri döndüm. Camda öldürülmüş sivrisinekler kardeşimin işi. Beni ziyarete gelince, sadece sineklerden şikayetçi olduğumu söyleyince, onları çok iyi bir işmiş gibi tek tek öldürdü. Benim için ne yaptım diye sorsam, “Sinek öldürdüm!” diyecek kadar büyük bir işti bu onun için. Ardından, “Aferin lan, kurban olsun abin sana!” deyip pohpohlamak da cabası.Odadaki musluk arada sırada kendi kendine akıyordu. Benden önce ameliyat olan adam ölmüş, belki onun yatırıdır diye şüphe etmiyorum değil. Her evde kendiliğinden, aniden akan musluk vardır. Bunun herhangi bir batıl yorumu var mı bilmiyorum ama huzursuzluk yarattığı aşikar. Bazen bana bir şey söylermiş gibi hali var. Böyle düşüncelere dalınca, akıyor genelde. Beni duyuyormuş gibi. Daha doğrusu duymuyor da, içimden geçenlerin farkındaymış gibi. Aslında merak ediyorum, kardeşim bir daha ki geldiğinde, musluktan şikayetçiyim desem, ona hangi tarifeyi uygular?Duvarda rutubetten kabarmış boyalar, yan odadakiler yüksek sesle konuşunca dökülecek cinstendi. Bazen de onlara dalardım. Şekiller çizerdim. Vosvos, tek çorap, gözlük, Van gölü… Daldıktan sonra onlara tekrar baktığımda hepsinin martılara benzediğini fark ettim. Bulutlara da benziyordu. Tamam, bulutlar saçma oldu. Aslında Van gölü de saçmaydı. Ya aslında bunların bir boka benzediği yok, ben öyle daldığım her şeyi bir şeye benzetiyorum. Belki aşağıdaki çocuklar da çocuk değildir, dalıyorum diye öyle görüyorumdur, siz bakmayın öyle anlattığıma.Doktorlar, gelip taburcu olacağımı söylediklerinde, bizimkiler sevinçten havalara uçtular. Keşke hepsi havaya uçsaydı. Ben onlardan kurtulmak için buraya girmiştim. Bu duruma karşı ilk ürettiğim çözüm kendimi imha etmekti, kendimi havaya uçurmaktı. Sonra beni buraya getirdiler. Kıymete binmek güzel bir şey, insan inmek istemiyor üstünden. Kardeşiniz sizin için sinek öldürebiliyor ama eve taburcu olunca, uykularım bölünecek, babam bazı şeyleri yüzüme vuracak, kardeşiniz sakladığınız sigaraları anneme söyleme şantajıyla sizden fidye isteyecek…Öğrencilik yıllarımda her şey güzeldi. Aileden uzakta, özgür bir dünya. Yatağının üstünün çamaşır dolu olması, ocak, yemek masası ve lavaboda seni bekleyen bulaşıklar güzel, mutluluk verici. Ders çalıştığın masada dökülmüş izmaritler, kartlar, saçlar ve dibi tartarlaşmış bardaklar, dibi gelmiş boyalı saçlar gibi. Sonra bir gün, annem memleketten çıkageldi ve hepsini öldürdü.Okuldan zorla mezun olup, ailemin yanına dönünce her şey ters gelmeye başladı. Cumartesi sabahları, merdiven temizlikçisinin kovaya su doldurmamız için, sekizde bizi uyandırması ve annemin vernelleyip yumuşattığı kıyafetlerim. Babamın her hafta sayısal lotoyla bir sonraki haftaya devreden kredi kartı borçları…İşsizdim, askere gidecek ruh halinde değildim, ailemin yanında rahat değildim, sevgilimden uzaktım ve sevgisinden de emin değildim. Bunlarla mücadele edecek kadar güç yoktu ve kardeşimde de olduğuna göre ırsi olduğunu düşündüğüm öldürme çözümünü uyguladım. Arkada özellikle bir parça seçtim hapları tek tek atarken. “One pill makes you larger and one pill makes you small…” İntihar şarkısı değildi ama Alice Harikalar Diyarı’ na gidiyorum diye hayal kurmaya başladım. O da olmadı. Yarın ya da ertesi gün, babamın bir yerlerden bulacağı borç parayla bu hastaneden çıkacağım, dedim ya yüzüm yok işte onların arasında bulunmaya. Geberseydim, bir cenaze masrafıyla adamcağıza fazla yük olmadan kurtulacaktım. Şimdi hastane ve bundan sonraki hayatıma ait masraflar…
Pencereden çekilip yatağa uzandım, şişme yatağıma. Benim için, özellikle almıştı dayım. Oğlunda da şişme örümcek adam vardı. Dayımın hayatı son zamanlarda iyice şişmeye başlamıştı. Eşinden boşandıktan sonra, evinde şişme kadın bulmuştum. Oğluna da bulaştırmış galiba, ona da şişme örümcek adam almıştı. Bir daha ki sefere ondan şişme kedi isteyecektim. Şişme bir hayat sorunsuz gözüküyor aslında. Şişme sivrisinekler, şişme kardeş, şişme baba, şişme anne…

Küçükken ben de kaleye geçmek istemezdim. Zar zor mezun oldum, sınavlarıma hep bir gün önce çalıştığımdan. Şimdi askere gitmek de istemiyordum. Babamın tanımlamalarına uygun bir kaleciydim. Hayatı bir yerlerde biriktirdim. Bana ait tüm oyuncuları geçip kaleciyle karşı karşıyaydı ve ben kaleye geçmek istemiyordum. Önceleri ağzıma hakem düdüğü gibi hapları atıp, topu taca atmıştım ama babam sağ olsun bu sefer iş ciddiydi. Sahte zippolar ve şişme örümcek adamlar yetmiyordu. Uyanık boyacının yaptığı aşırı sulu badanalar tutmuyordu, rutubete ve konuştuklarıma karşı dayanamayıp dökülüyorlardı duvardan. Bir gün tamir eden olur diye ertelenen musluklar, uzanıp düşündüğümde halime güler gibi, ağzını açıp kahkahayla akmaya başlıyordu. Çocukken babam bana ilk resim defterini aldığında; çizdiğim resimdeki bir tane güneş, bir tane ev, birkaç tane çocuk ve bir tane ağaçla eve giden bir yol kadar basit bir hayatım olsun istemiştim. O resmin anlamını sorduklarında böyle dememiştim ama çocuklar ilerde anlam kazanan saçmalıkları çizer, yazar ya da söylerler. Ama ne oldu? Dışarıda son 78 yılın en yakıcı güneşi, binlerce ev, kaleye geçmek istemeyen binlerce çocuk, müzelik ağaçlar ve eve giden binlerce otoban vardı. O resim şimdi benim için daha anlamlı işte. Babama o resmi çizip versem şu anda; benim dilimden cevap verir, uçak yapıp aşağı atardı. Baba, beni de yaptığın uçağa koyup uzaklara atsana… ya da ben giderim uzaklara ,’den sonra gittim bile,

yorumlar

suuguurccann[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 12:43

yaziyi okumadan hemen birsey yazmak istiyorum.buddhala ben senin yazilarini basliktan taniyorum biliyor musun:):)basligi görünce ya dedim bu kesin buddhalanindir bu cocuk noktayla virgülle hafiften siyirdi diyordum ki bir tikladim cidden buddhala yaziyor basligin altinda:) kendimi tebrik ettim.neyse hadi ben yaziyi okuyorum.

acuistic | 02 July 2007 12:56

Ayrıca ben de şu anda kaledeyim. Ve mahallenin pijleri çok zıbartarak oynuyor. Eldivenlerimin olması kaleci olmamda ki ayrıcalıklardan birisi olmalı ki öbür çocuklar yorulurken ben sadece kalede duruyordum.

lorienn | 02 July 2007 13:14

budala seniiiiiiiii….. seni nasıl sevdiklerini görmezden gelirsin? güzel yazmışsın. düşündürdün beni uzun uzun hemde… ister kalede ister ortada hayat zor beee… ama yine de güzel… iyi ki varsın…:)

buddhala | 02 July 2007 14:39

acuistic, şuurcan:), lorien yorumlar için sağolun.yorum yazacaklara da şimdiden teşekkürler…acuistic, kalede olmak kötü değil elbette. Senin dışındakiler işini iyi yapıyorsa ne ala. Hem sen de kaleye geçmek istiyorsan sorun değil, ben geçmek istemeyenleri ele aldım baboş:)şuurcan, bu yazıyı yazmadan önce üç notalı virgülden bir devam filmi ya da benzer birşey gelir mi diye uğraştım. Tespitlerin güzel eyvallah sağolasın dostum. Bu geldi, noktalama işaretleriyle uğraşmak, öykü uydurmak zevkli…lorien, sen de iyi ki varsın. ben de öyle kaleye geçmek istemeyen bir kelebeğim işte. bıraksalar 1 sene zıbarırdım kozada:) yok ben değilim öyküde ailesini havaya uçurmak isteyen karakter…

zez[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 14:47

sanada sappphoooo diyorum bu gün millet döktürmüs ..yahuu:-)))) ha benimde evdede musluktan öyle cat diye su akar korkulacak durum yok….bu gayet iyi bir haldir aksine….sormayin öyle iste.

makaleci | 02 July 2007 15:03

eline sağlık:)yazının özellikle ortalarında benim hayatı kısıtlayan kadınlar yazıma paralleik gördüm ve çok mutlu oldum…Tümüyle aynı anafikri misyon etmemişler ama yakıştırdım işte ne bileyim:))ve şuna sevindim:ben yazımı yazarken sahip olduğum gözlem ve duygularda yalnız değilmişim…bende sugurcan’ ın dediği gibi yazılarını takip ediyorum, ama onun gibi ustaca tanıyamıyorum:)))olsun:)yakında biz de sugurcan gibi tanımaya başlarız :))

suuguurccann[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 15:08

makaleci bir sir:) bilmiyorum belkki 6. hissim kuvvetli belki de baska birsey ama ben burda bircok kisinin yazisini basligindan taniyorum. nasil oluyor ben de bilmiyorum. daha önceden de basima geldi. sasirtiyor bu beni. yoksa ben de gizemli gücler mi birlesiyor. ne oluyor yaa:) kendimden korktum valla. icimde bir cin mi var yoksa?

suuguurccann[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 15:15

acuistic süper bir tespit:):):) icimde cin olsaydi da tatli yiye yiye eti cine dönüstürmüsümdür ben onu.hele bu aralar mideme yaptigim tatli,cikolata,sekerleme sefasindan sonra:(:( annem yasakladi zatenyok yok cin degil bu baska birsey. senin avatardaki olabilir mi acaba acuistic??

zez[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 15:15

saphooo..sapka cikartmak demektir…”crem dela crem” eksiksiz ve cok kivaminda olmus sapkami cikartiyorum…anlamina gelir…sanirim anlatabildim:-))) ne zormus anlatmak yahuu.

zez[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 15:19

kopanisti insani ….nasil alingi ama ????adamlarin siirini cözdüm karbon yelken bezi kullaniyorlar tek onlarda var ooffff düsünsene nasil ucuyorlarrr??????

acuistic | 02 July 2007 15:22

Avatardaki insan ben oluyorum zaten. Akustik gitar çalarım ve bazen özel yerlerde sahne alırım. O resimde çok özel bi günde çekildi. Bi gece klubünde profesyonel yapılan bi makyajdır. Umarım korkutu değil estetik gelir.

suuguurccann[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 15:27

yok yok korkutucu gelmiyor aliskinim. bir arkadasim var. photoshop konusunu asmis biri( yani bana göre) photoshopa uygun resimlerini cekiyor sonra senin bu avatardaki gibi garip garip haller veriyor fotografa. valla bu tip resimler benim tarzim degil ama arkadasiminkine bir sanat eseriymis gibi bakiyorum. cok güzel oyanayabiliyor resimlerle.

kopanisti | 02 July 2007 15:29

zez, teknenin tamamı karbon fiber zaten, teknolojinin vardığı son nokta, ed baird gibi bi de dümenci varsa oluyor zaten, NZL salağı hata yaptıkça ed baird basıyor tokadı

zez[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 15:44

Pazarki tatktik süperdi demiii kop… atlari önden kosturdu:-)))))..sakin davrandi ed abiii, sonra da yapacagini yapti…..Tamam sustum blog sahibi simdi kizacakkk ….sorryyyyyy

STRAWBERRY75[pilli_silinen_hesap] | 02 July 2007 20:23

buddhala, senin yazılarını çok seviyorum ben ya…gerçekten ama, kibarlıktan falan değil, ya da seni tanıyorum, görmüşlüğüm var diye de değil, gerçekten…bu yazındaki karakterin sen olmadığına inanmak istiyorum ama…sen hayata sıkı sıkı tutunan bir gençsin, olmalısın, çünkü pırıl pırılsın…senden kaleci de olur, oyuncu da:)bunları yazıyorum ama aslında bugünkü ruh halim yazındaki karakterden hiç de farklı değil…olsun…sen büyüklerinin dediklerini yap, yaptıklarını yapma:)

acuistic | 02 July 2007 20:35

Budhala: ‘kale son penaltı 1’Acuistic: ‘ ulen 2 dakka delikanlı olun, ben geçerim ama zıbartmak yok.’Budhala:’ ben forvetim ilerde bekliyorum bana uzun top atın’.Acuistic: ‘tittir len gel topu kendin al, Torinolu Şaban gibi bekleme ilerde.’

nevdalist | 02 July 2007 23:44

Futbol asla sadece futbol değildir. Konunun mana ve ehemmiyetine çok uymadı ama, içimden bunu yazmak geldi:))

xerre | 03 July 2007 01:31

okuduktan sonra kandırdım kendimi.ellerim uyuştu belki de.tamam sen de saatler kala çalıştın hep sınavına,haklısın sen de zar zor mezun oluyorsun,evet düzüne biriminde hapların tadı neye benziyor onu da biliyorsun,ama bak şimdi mutlusun dedim..kandırdım kendimi..gözlerim doldu belki de..,şimdi apartman duvarlarına çizilen kalelerin önünde buldum kendimi, duvardan sekip de suratıma yön verecek şutu beklerken..kandım kendime..eline sağlık buddhala,(ne kadar yaralasa da)

redorack | 03 July 2007 03:41

Her seferki gibi… Eline sağlık.Ne sorumluluk yükledin kendine böyle iyi yazılar yazarak biliyorsun değil mi? Hep iyi bekliyoruz, hatta daha iyi. Eminiz ki buddhala iyi yazacak… Yazmalı… buddhala… iyi…

lorienn | 03 July 2007 08:32

acuistic avatarını değiştirme lütfen… sen olduğunu bilmiyordum. güzel bir çalışma kesinlikle… orjinal büyüklükte görmek isterdim.. birgün bir yazı ya da yorumda recaaa etsek?… 🙂

deons | 15 April 2008 22:57

genelde sadece yazıları okur yorum yazmazdım ancak bu budhala arkadasım huyumu degiştirmemi sagladı… her yazıda bi akıcılık degişik durumların konuların birbirleriyle adeta sevişme edasındaki birlikteliği beni cok etkiliyortebrikler budhala

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

?

mishkin | 03 August 2005 14:32

bildirgec’in yeni şekli bende karınca yazısı şeklinde pek bir şey okuyamıyorum…eminim bilmediğim bir çaresi vardır bunun(mercekle okumak dışında)…yardımcı olunursa sevinirim

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.