bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İlhan Berk

astral | 25 December 2009 16:39

Hiçunutmam bir gün geç vakit
Tam benim geçtiğim zamana rastlamıştı
Büyüme saati bir ormanın
Şöyle iyice dinlesem sanırım artık
Bütün ormanları büyürken duyarım

Bugün İlhan Berk okuma günüdür. Uzun zamandır tanıdığım bir sair arkadaşım sabah uzun uzun İlhan Berk şiirleri okurken Roma sokaklarından sonra, Irak çocuklarından bahsettiğinde, gözlerindeki anlam değişti. Yaslar akıyor belirsiz, okumaya devam ediyordu…

Malta dil okulları

webking | 25 December 2009 15:55

Malta
Malta

Malta, gerek bir tatil beldesi olmanın verdiği güzellikleri, her mevsimde denize girebilme olanağı, tüm dünyadan dil eğitimine veya turistik amaçlı gelen değişik kültürlerden insanları ve bir de üstüne yakınlığı ile son zamanlarda ülkemizden özellikle tercih edilen bir tatil ve ingilizce eğitim beldesi olmayı başarmış şirin bir adadır.
Malta’nın en güzel ve turistik yöreleri Sliema ve St. Julians ‘ta genellikle yoğunlaşan dil okulları artık bir sanayi durumuna gelmiştir. Malta eski bir İngiliz sömürgesi olduğundan ikinci ana dili kaçınılmaz olarak ingilizce olmuş, ve bu durum Ingiltere ve Amerika’da dil okullarının pahalı olması ile birleşince, Malta’nın otomatik olarak en popüler ingilizce öğrenim tercihi durumuna gelmesini sağlamıştır. Ülke profili oldukça sıcak ve Türk insanına benzer tipte insanlardan oluşmaktadır, ve genellikle Malta adasının iç yörelerinde yaşamaktadırlar. Malta’nın bir uçtan diğer ucunun sadece 35 km olduğu düşünülürse, aslında tarım açısından hemen hiç toprak olmayışını ve hemen her tarım maddesini ithal etmelerinin gereği kolayca görülebilir. Maltaya en yakın ülke olan Italya ile ticaretleri her açıdan oldukça gelişmiştir. Malta’nın dışında buraya bağlı iki ayrı ada daha bulunmaktadır ve bunlar yan yana dizili olarak sırasıyla Gozo ve Comino adalarıdır, ve bu adalar da Malta’ya bağlıdır.

Karmakarışık

linet | 25 December 2009 15:00

Kafamın içinde bir oda var,fransız komedilerindeki gibi bu odaya açılan bir sürü kapı, minik kadınlar ve adamlar kapıları hızla açarak içeri dalıyor ve uzun cümleler kuruyor sonrada diğer kapıyı çarpıp çıkıyorlar sanki, bu öyle çok oluyor ki, artık hangi düşünce nerden geliyor nereye gidiyor takip edemiyorum. Sanki kafam patlayacak öyle bir basınç var. O odada küçülüyorum her cümleden sonra, bir söylenen diğerini bertaraf ediyor, sonra bir diğer cümle de onu yok ediyor.
Düşünmek istemiyorum, kafamdaki bu durmadan konuşan insancıkları yok etsem bile seslerini yok edemiyorum. Hahh tamam karar verdim dediğim bir anda, şu andaki pozisyonumun rahatlığı rehavete kapılmama neden oluyor, kıpırdamak istemiyorum.
Yeni bir iş teklifi karşısında bocalıyorum, yıllardır aynı bina, aynı insanlar diyemeyeceğim değişiyorlar sürekli, bir ben mi sabit kalmışım bazen şaşıyorum. Hayır diyemeyeceğim bir rakam karşısında hala düşünüyorum, ya başarılı olamazsam. Riske atmak istemiyorum kendimi ama paranın sıcak yüzüne de sırtımı dönüp gidemiyorum.

şuur üzerine

osmanziya | 25 December 2009 14:11

ŞUUR

ŞUUR dizini içindeki dosyalar

Şuur işaret ve delalet eden kal, hal ve fiil dilimizdir..
Hayat kabuğunun içinde barınan inci şuurdur.
Şuur bir bakıma akıl ve kalb ya da kalb-i akıldır.
Aklın değişim ve dönüşümlerine yani inkılaplarına kalb dahi denebilir.
Ancak şuur akıl ve kalbden ibaret değildir.
Nefis ve ruh dahi devreye girer.

Şuur bir bakıma fark ve kadr etmektir.
AKIL fark eder ve KALB de kadr eder.
Ne kadar dır dır ederseniz edin onu değillendirecek biri bulunur.
O zaman bu işin düz yazıyla zor çözülür bir yumak olduğunu görürsünüz.

Şebnem Ferah / Benim Adım Orman

kahramancayirli | 25 December 2009 13:27

Haberiniz vardır, Şebnem Ferah’ın yeni albümü çıktı. İlk kez albümdeki oniki şarkının tümünün söz ve müziği kendisine ait. Ferah‘ın yaptığı müzik anlamında yavaştan bir olgunluk evresine girdiğini düşünüyorum. Yine hoş sözleri, müzikleri var genellikle. Yalnız ve İstiklal Caddesi Kadar, halihazırda öne çıkan şarkıları albümün. (albümin yazar gibi oldu)..

Sabahleyin Yalnız’ı bir kez daha dinlerken bu şarkıların kime yazıldığına kafa yordum otuz – otuz beş saniye kadar. Takip edebildiğim kadarıyla iki ihtimal var: Timuçin Esen ya da Tuna Kiremitçi. İçimden bir ses Timuçin Esen diyor ama eşitlik olsun diye ikinci ihtimali de bıraktım.

beyaz kemikten toka 3 (susmak ve itaat etmek)

astral | 25 December 2009 12:09

Bölüm üç…
Bu hikaye, dört kadın, dört kuşak ve bir tokanın hikayesidir…

Susmak ve itaat etmek…

Havva saçında kemik beyaz bir toka, ağzında sigara gün boyu temizlik yapar, çocuklara bağırır, sonra baş edemediği noktada çocuklara afyon verir ve küçük bir dinlenme verirdi kendine. Yedi oğlanla uğraşmak kolay mıydı?

Kız ona yardımcıydı ama hepsine birden verirdi otu. Hem bu yaygındı. Zararlı olabileceğini hayatı boyunca düşünmeyecekti. Çocukların çocuklukları yarı otla geçecekti.

Lavanta Torbasındaki Hayatlar

debre | 25 December 2009 11:03

Metrodayım.
Günün ilk dakikaları.
Bakmayın böyle yazdığıma. Aslında gecenin bir yarısı.
Kimileri için gece yeni başlıyor kimileri içinde gün.
Etrafımdaki kuru kalabalığı seyrediyorum inceden inceye.
İnceden inceye çakır keyf halimle.

Köşedeki ince uzun yüzlü çocuk ve yanındaki balık etli kıza takılıyor gözüm. Çocuğun el kol hareketlerine ve kızın ayağındaki dans ayakkabılarına bakılırsa oldukça profosyonel dansçılara benziyorlar. Ellerindeki iphone’da muhtemelen son yaptıkları dansın videosunu facebook’a ekleyerek profillerindeki insanlara işlerini yaparken aslında ne kadar eğlendiklerini göstermek istiyorlar.

Bauhaus Etkisi (1919-1933)

vivian darkbloom | 25 December 2009 10:07

BAU + HAUS

Bauhaus 1919 yılında Walter Gropius taradından Weimar’da kurulumuş; zanaatla tasarımı, teknolojiyle sanatı birleştirmeyi amaç edinmiş ve var olduğu dönem sonrasında bile tüm dünyadaki sanat ve mimarlık akımlarını etkilemeyi başarmış bir mimarlık ve güzel sanatlar okuluydu. Aslında ilk açıldığında bir mimarlık bölümü olmamasına rağmen, adından niyetini belli ediyordu. Almancada inşaat anlamına gelen Bau ve ev anlamındaki Haus sözcüklerinin bileşiminden oluşan Bauhaus tamlaması, inşaat evinden -ya da inşaathaneden- ziyade “inşaat okulu” olarak dilimize çevrilebilir. Gropius’a göre bina, tüm sanatların birleştiği en yüksek noktaydı.

Walter Gropius (1883-1969)
Walter Gropius (1883-1969)

Kurucusu olan Walter Gropius’tan başka, Mies Van der Rohe, Wasilly Kandinsky, Paul Klee gibi şu an dünya çapında sayılan isimleri de bünyesinde bulunduran bu okulun tarihine bakmadan önce, neden Weimar gibi ufak bir şehirde kurulduğunu anlamak adına Almanya tarihine bakmak iyi olabilir.

I.Dünya Savaşı’nda yenilen Almanya, 1919 yılında Waimar’da toplanan yeni meclis tarafından anayasası oluşturularak yeniden kuruldu. O dönemde hala Alman İmparatorluğu olarak anılır ancak şu an tarihçiler bu dönemden Weimar Dönemi, o zamanki devletten de Weimar Cumhuriyeti olarak söz eder. 1933 yılında Nazilerin iktidara gelmesine kadar bu dönem sürdü. O tarihlerde bölgede, Dükün kurduğu bir güzel sanatlar okulu vardı; başında da Art Nouveau tarzında eserler veren mimar Henry van de Velde. Kendisinden Belçikalı olması sebebiyle istife etmesi istenince o da yerine birkaç isimle birlikte Walter Gropius’u önerdi. Savaş sebebiyle gerçekleşen gecikmenin ardından okul 1919’da kuruldu. Tabii tüm bunlar Weimar’ın kültürel tarihi hakkında pek bir şey söylemez. Zira Weimar, Goethe’den Bach’a, Lizst’ten Schiller’e birçok önemli isme ev sahipliğini yapmış bir kenttir de aynı zamanda. Bauhaus da bu mirasın üstüne daha fazlasını ekler ve Weimar 1999 Avrupa kültür başkenti olarak onurlandırılır.

Vareste Hayat

varestehayat | 25 December 2009 09:54

Vareste:Affedilmiş,rahatlamış,halas bulmuş ve bütün dert ve sıkıntılarından kurtulmuş anlamına gelen osmanlıca bir kelimedir.

İç huzura ulaşmak
İç huzura ulaşmak

Bütün insanlığın sırrı bu kelimenin derinliklerinde gizli.Bütün hayatların ulaşmak istedigi bu kelimede saklı.
Bütün yapmış olduğumuz işlerde ve vermiş olduğumuz kararlarda farkında olmadan bu kelimenin gizli gücü bizi etkiler.
Geçmişten günümüze kurulmuş olan dinlerin ve felsefenin oluşmasına neden olanda yine Vareste.

daldan dala yemek konuları

nazokiraze | 25 December 2009 08:38

Geçtiğimiz yıl Tayland başbakanının yemek programı yaptıgı için görevi sonlandırıldı. Başbakan Samak Sundaravej başbakan olmadan önce yedi yıl yemek programı yaptı ve başbakan olduktan sonra da çeşitli yemek programlarına katılarak anayasayı ihlal etmiş oldu.

Bu yıl Ocak ayında yapılan bir araştırma `Proceedings of the National Academy of Sciences`dergisinde yayınlandı ve çıkan sonuca göre erkeklerin güzel yemeklere kadınlardan daha fazla dayanabildiği gözlemlendi.Araştırmaya katılan 23 kişiye bir gün boyunca bir lokma bile birşey yedirilmedi, bir gün sonunda erkeklerin açlıktan daha az eziyet çektikleri kanıtlandı.