bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

evlerden uzak yerler

nazokiraze | 15 January 2010 13:41

Thames Nehri kıyısında turistlerin ilgisini çeken Londra Kulesi (Beyaz Kule) pek çok esaret,idam ve işkenceye sahne olmuş tarihi bir yapıdır.

VI. Henry’in kapatılıp öldürüldüğü (Güller Savaşı),Anne Boleyn’den Birinci Elizabeth‘e,dokuz günlük kraliçe Leydi Jane Grey‘e pek çok tarihe mal olmuş kişiler bu kuleye kapatıldı, kimileri başını kaybetti kimileri kurtularak saltanatına devam etti. Efsanelere göre onbirinci yüzyılda yapılan kulenin harcına kanlar karışmıştır, kesik baş veya hayalet hikayeleri Londra Kulesi ile özdeşleşmiştir.İngiliz deyimi olan kuleye gödermek, hapise yollamak demek oluyor. Hükümdarlar ve soyluların idamı genellikle kule içinde yapılırdı, halktan kişiler kule dışına layık görülürdü.

İyi, Kötü ve Hödük

belesh | 15 January 2010 12:31

İyi ve kötü, siyah ve beyaz, kan ve gül, melek ve şeytan. Neden hep kötüler kaybetmek zorunda diye sormuştum sana. Birilerinin de kötü olması lazım. Yoksa bu kadar fazla iyiliğin bir anlamı kalmaz. Hem gerçekte kötü olandan zarar gelmez insana. Amacının kötülük olduğunu bilirsin. Ona göre davranırsın, hazırlıklısındır. Ama iyi olanın içinde her zaman bir kötülük yapma potansiyeli vardır ve korkarsın bundan. Güvenilmez olan odur aslında. Hangisi daha çok zarar verir sen söyle madem: Kötüden gelecek iyilik mi, iyiden gelecek kötülük mü? “Kötüsün sen!” Peki hiç sordunuz mu ona “Sen neden kötüsün?” diye, hiç merak ettiniz mi neye kızıp ruhunu sattığını?

Ruhumu sattığımı söylemiş miydim sana? Karşılığında hiçbir şey vadetmediler, ben de bedelsiz verdim onlara zaten. Beni çok istediklerini biliyordum zaten. Sayıları azdı, yardıma ihtiyaçları vardı. Denge bozuktu. Çünkü herkes iyilere yardım ediyordu durmadan. Adil olmayan bir savaş. Ben kurtaracak değilim tabi ki onları, senin de dediğin gibi hiper egom yüzünden böyle konuşuyor olabilirim. Ama ne kadar kötü olabileceğimin, can yakabileceğimin farkındayım. Onlar da farkında. (Ve artık sen de farkındasın.)

321 milyon dolarlık zafer

macro | 15 January 2010 11:56

Futbol‘un çok sevildiği bir ülkede yaşıyoruz. Aşağı yukarı herkesin tuttuğu bir futbol takımı mevcuttur. Genelde büyük bir kitle Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonsporhayranıdır.

Futbol eskisinden çok daha gelişmiş bir bacasız sanayi halini aldı adeta. Çok büyük gelir ve giderler olmaya başladı. Zamanında Cine5 ‘ten yayınlanan lig maçları, çeşitli ihaleler ile Digitürk‘ün eline geçmiştir. Dün de yeni bir ihane yapıldı. Digitürk’ün en dişli rakibi Türk Telekom‘du. Ama Digitürk heyecanlı geçen ihaleden galip ayrılan taraf oldu. Hatta değerli Digitürk ailesi sitesine bir de güzel slogan koymuş. 9 yıllık forma değişmez bir günde! Türk futbolu 2015’e kadar Digitürk’te.”

ÖZGÜRLÜK

mavilikler | 15 January 2010 11:16

Farkında mısınız? Yanlış giden birşeyler var sanki. Çok büyük bir ihtimalle farkında değilsiniz. Çünkü farkında olsanız, zaten sürdüremezsiniz daha fazla, bu yanlış gidişi. Durursunuz benim gibi… Böylelikle devam edip etmemek için vereceğiniz karara, yeterli olacak zamanı verirsiniz kendinize… Ve benim gibi görürseniz herşeyi; içerisinden çıkıp gidişin, ona dıştan bakabilirseniz, siz de yürümeye devam etmekte zorlanırsınız benim gibi.

Çünkü dışarıdan bakınca görmemek için, görme işlevine sahip olmaması gerekir gözlerinizin. Çünkü o kadar belirgindir ki herşey! Bir dolu çelişki vardır öncelikle. Haksızlık, insan doğasına aykırılık, insafsızlık vardır.

Bebeğimin ilk yılı (devam)

simsir tarak | 15 January 2010 10:28

Giriş

3.ay kaynaşma

Gün içinde en güzel saatler dilimi oluşuyor. Emir’in uyanık kalma ve uyuma saatleri netleşiyor. Evin her yerine koyduğumuz saatler anlam kazanıyor.
Saat kaç şimdi uyanacak, saat kaç şimdi emecek, saat kaç gezinme vakti vb..
Sabah erkenden uyanıp biraz yatakta vakit geçirdikten sonra ana kucağında benimle birlikte evdeki mekanları gezmeye başlıyor. Hem günlük işlerimizi yapıyor hem de ara ara monologdan diyaloga dönen konuşmalar süre geliyor.Artık günde iki kez dışarı çıkıyorum Sabah kahvaltıdan sonra hemen gelen uykuyu uzaklaştırmak için 8-9 arası, akşam üstü 17-18 arası.Böylece dönüşlerde kesiksiz 3 saat uyuyor bende günlük hayata dâhil olabiliyorum. Büyük çaba sonrası kurduğumuz düzen aniden bozuluveriyor. Örneğin aşılar.
İki, üç gün yeniden Emir kafasına göre rahat hayata geçiyor.
Sabah erken kalkıp emip, biraz kestirdikten sonra tekrar tekrar yatıp kalkıp hiç bir şeyden memnun olmaz biçimde talepler talepler. Aşağıdaki gibi aşı kartı buzdolabın üzerinde duruyor tabi ki tarihleri kaçırmak istemeyiz.
Bu tatminsizliğin sebebi birden beliriyor. Alt çenede iki diş var. Hiç böyle bir şey hayal etmemiştim. Doktorumuzu arıyorum “108 günlüğüz ve diş çıkardık” diye. Genetik olduğunu diş köklerinin anne karnında oluştuğunu anlatıyor. Kolik ağlamaları yeni geçmiş istediğim düzeni tamda oluşturmuşken!

ruhuma patlayan TOKAT

astral | 15 January 2010 09:07

facebook.com
facebook.com

Sakince oturmuş sıcağımda, kitap okuyordum, altını çize çize… Alacaklıların kapı çalması vardır ya, kapıya birden panik halinde vurulmaya başladı. Korktum. ‘Kim bu geri zekalı insan?’ diye geçirirken aklımdan, buğulu o küçükten göremediğim halde; yine de baktım, ‘Kim acaba?’ diye…

Hemen açtım kapıyı çünkü Elif’ti, balımdı, en yakınımdı. Deli gibi ağlıyordu. Sarı ıslak saçları jölelenmiş gibi ayrık ayrık duruyordu. Sırılsıklamdı. Sırılsıklam ve yıkıktı. Makyajsız yüzüyle dahi, çok çok güzeldi küçük çilli beyaz suratı. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu, boynuma sarıldı. Kapıyı kapatmama dahi izin vermeden sarıldı, boynuma dayadığı kafasından sular damlıyordu. İçerlemiş kadın tüm isyanıyla anlatmaya başladı. İçeri geçtik… Ellerini avuçlarıma aldım, kreşten beri beraber olduğum arkadaşımın hayatı kaymak üzereydi ve yine yanımdaydı, şimdi anlatmaya ihtiyacı vardı. Dinledim, başka ne yapılabilirdi ki…

Kubbe Şehir (Bölüm-2)

Asturias | 14 January 2010 18:06

21.11.3012

Misa’dan Lark Emto’ya E-İleti;

Lark Emto seni anlayamıyorum, gidiyorsun ve yıllar sonra bir ileti atıyorsun. Bu kadar zaman sonra bizi hatırlaman tuhaf. Gidişin senin tahmin edemeyeceğin şeylere yol açtı, bana sorarsan (istemeden de olsa) önü alınmaz bir değişimin başlangıcı oldun. Kurultay tedbirleri artırdı. Kubbeyi aşmak artık neredeyse imkansız, ama şeffaf duvar kuvvetlendikçe içerdeki halk huzursuzlaşıyor. Gönderdiğin ilk posta elden ele dolaşıyor (tabi herkes denetimden kaçmak için sürekli değişen gizli bir hat kullanıyor). Oğlum ve arkadaşları sana olan hayranlıklarını gizleyemiyorlar, mesajındaki gizli şifreyi çözmeye çalışıyorlar. Onlara göre ilk posta seyrelme kodlarını da içeriyor.

Zübeyde Hanım’ı Anıyoruz.

macro | 14 January 2010 17:36

Zübeyde Hanım
Zübeyde Hanım

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk‘ün, 14 Ocak 1923 günü 66 yaşında hayatını kaybeden annesi Zübeyde Hanım‘ı Saygıyla Anıyoruz. Öyle bir lideri dünyaya getiren bu değerli insanı unutmamak gerektiğini de düşünüyorum. Biraz geç akıl ettim ama bilgi paylaştıkça güzel mantığıyla bu küçük ama önemli notu iliştirmek istedim.

Modern Sosyalizmin Kökeni

super hero | 14 January 2010 17:06

Bu yazı, www.workerscompass.org sitesinde çıkan Shamus Cooke imzalı The Origins of Modern Socialismadlı makelenin, yazarın izni alınarak yapılmış kısmi çevirisidir.

Sosyalizmin hayaleti bir kez daha, Amerika’dan Avrupa ve ötesine kadar büyük şirket elitlerini rahatsız ediyor. Bu duruma, kapitalizm ile özgürlüğü her zaman birbirine karıştırmış olan şirketleşmiş medyanın onyıllarca devam eden kapitalist yanlısı propagandasının ardından gelinmiştir. Ama özgürlük ve demokrasi, ne muazzam bir gelir adaletsizliğiyle, ne de hükumetler ve seçimler üzerinde mutlak güç uygulayan büyük şirketlerle yan yana olamaz.

Bu gerçekler, bugün 21. Yüzyıl Sosyalizminin savunuculuğunu yapan Latin Amerika toplum hareketinin oluşmasına yardımcı olmuştur. “21. Yüzyıl Sosyalizmi” tabiri, hem önceki yüzyıldaki tecrübelerin güncellenmesi veya geliştirilmesi gerektiğini, hem de genel sosyalist projenin ilerici olduğunu ima etmektedir.

Geçen yüzyıldaki sosyalizmin ilerici unsurları nelerdir? İlk fikirler nereden çıkmıştır? Bunlar, günümüzdeki uluslararası ekonomik ve siyasi sıkıntılar bağlamında son derece gerekli sorulardır.

DARPHANE-İ AMİRE

mucizemsin | 14 January 2010 15:37

Darphane, Osmanlı Devleti’nde para(madeni) basılan yerdir. Osmanlı tarihinde bilinen ilk para Osman Bey öneminde basılmış olmasına ragmen, bu paranın nerede basıldığı ile ilgili bilgiye rastlanmamaktadır. Bilinen ilk darphane ise; Orhan Bey dönemindek paraların da basıldığı yer olan Bursa darbhanesidir. 1453 yılında İstanbul’un fethedilmesiyle birlikte Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’da para için bir darbhane bir de pul basımı için “pul darbhanesi” kuruldu. 1467’de de ilk altın para basıldı.

Daha sonra osmanlı’nın bir çok yerine darbhaneler kurulmaya başlanmıştır. Edirne, Amasya, Ayasulug (Selçuk), Üsküp, Diyarbakır, Belgrat, Serez, Halep, Bağdat, Trablusgarp, Cezayir, Tiflis, Bosna, Mısır…