bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

ÇOCUKLAR HEP GÜLSÜN diye..

Dolce Magico | 19 February 2010 14:07

Dünyada ve Türkiye’de kanser çığ gibi büyüyor..

Dünya Çocukluk Çağı Kanser Günü, sebebi ile Türkiye’de de çeşitli etkinlikler düzenlenecek.
LÖSEV, lösemili çocuklarımıza ve ailelerine hizmet etmektedir.
Lösev, Dünya Çocukluk Çağı Kanser Günü için yeni bir çalışma başlattı.
Tek yapmanız gereken şey;
Bu Linke tıklayıp kanserli çocuklara ulaşmasını istediğin güzel bir mesaj yazıyorsun..
Moral de en az ilaç kadar önemli.
Böylece onlara moral veriyor ve destek oluyorsun.
-HEPSİ BU-
ÇOÇUKLAR HEP GÜLSÜN..

Çilekeş Papağan

super hero | 19 February 2010 11:48

Kızın nereden aklına estiyse, gitmiş 700 TL bayılmış, çok şirin, pamuk beyazı bir papağan almış. Hevesle evine getirmiş. Papağanı beslemeye başlamış.

Ancak, aradan çok fazla zaman geçmeden bu işlerin pek de öyle kolay olmadığını anlamış kızcağız. Papağanları beslemek zormuş. Üstelik, bu papağan pek öyle filmlerde falan gördüğü gibi konuşmuyormuş. Onun yerine, çok tiz ve çok güçlü, kulakları tırmalayan bir çığlık atıyormuş. Üstelik de azıcık deli gibiymiş. Papağanların zaten biraz çılgın olduğunu, alışmamış gözler için anormal sayılabilecek şeyler yaptığını bilmiyormuş.

Aşkın Yalın Hali…

pilla | 19 February 2010 10:49

Aşk…
Zamanın düştüğü en büyük tuzak…
Aşk…
Bedenime yapışan çocukluğum…
Aşk…
Mutluluk, tırnak diplerimde…

Aşk sensin, ötesi yok! Tırnak diplerimde ayaklarını bastığın toprak sadece. Çocukluğum güzelliğinin gizemini ararken kapıldığım bir rüzgar. Zaman dünden ve yarından başka ne varsa o.

Ben senin kölen. Dile benden ne varsa yüreğin ve aklın genişliğinde. Kanat uçlarıma yapışmış biraz umut bütün servetim. Bütün servetim gözlerinin içinde bulduğum nazar boncukları.
Bir hikayem var sadece avuç içlerine yazılmış. Okumam yazmam yok. Gözüm, kulağım, sesim, sözüm yok benim. Aşk sensin ötesi yok.

vizyon

astral | 19 February 2010 09:32

esher
esher

Çabalamazsan ölecekmişsin gibi vizyonunun peşinden gitmen lazım. O ki, koşup yorulmadan. Zaten vizyonunda devam ederken, yorulduğunu anlamazsın.

Bu denli gerçek olur hayallerin. Koşup yorulduğunda ise, o an anla ki yoruluyorsan vizyonun değildir.

Buradan neyin vizyonun neyin vizyonun olmadığını anlayabilirsin. Bu yüzden sabah kalk, vizyonunu çiz ve yürü. Günlük vizyon, belki haftalık vizyon ve nihayet Gaia’a gelme nedenin olan vizyonunu çözümle, yapılandır.

Asıl gelme nedenini bulduğunda ise hayat çözümleniverir ellerinde. Hepsi bu kadar işte, hepsi bu kadar.

YAŞINI GİZLEYEN KADINLAR

keremx | 18 February 2010 17:25

YAŞINI GİZLEYEN KADINLAR

SANATÇILARIN YAŞLARI/ Genelde kadınlar yaşlarının bilinmesini istemezler. Özellikle de 20 yaşından sonra…Neden acaba? Tüm güzellik ve asalet genç yaştan mı ibarettir? Bu ayrı bir tartışma konusu.

Bayanların görünümü ile gerçek yaşı arasında dağlar kadar fark olur. Ama siz onu fark edemezsiniz. Kadınların bakım ve görünüm anlamında öyle sihirli formülleri vardır ki, siz onları her zaman en az 10 yaş genç görürsünüz. Tabi kozmetik sektörünün gücünü gözardı edemeyiz.

Aşk-ı Sema!

kharis | 18 February 2010 16:09

İçimde bir taşın altına sıkışmışcasına durdurulamayan bir çığlık,
Hergün biraz daha özlüyor ölümlerini,
Oracıkta ezilmesini istiyor sana ait ne varsa hücrelerinin,
Biliyorum benden nefret ediyorsun.
Yo Yo aslında sen beni hiç umursamıyorsun bile…
Benim ismimin sonsuzluğu sıkışmış, ulaşmamışki senin buzlu sularına,
Belki de tam ulaşıcakken kirlettim beyaz düşlerimi.
Belki de en mucizevi son olacakken döndün pamuk sırtını bana.
Sen, günde bir kere dahi olsa bana gülen hayalin sahibi.
Sen, o hayale gülerek karşılık verenin sevgilisi.
Sen, asla bil-e-meyeceğin ve anlamlandıramayacağın bir yanlışa sürükleyen beni.
Sen, özür dilemeyi çok istediğim insan.
Sen sen sen, sensizliği bana hediye eden duyulmamış mukedderat.
Duy artık!
Sana benzeyen vakıalarla ilgilenmeyeceğim artık.
Bitirdim savaşlarını…
Yalnızca tarih yazmak için varolacağım!

TUZSUZ KADINLAR

keremx | 18 February 2010 15:16

DÜNYA TUZA DİKKAT HAFTASI

TUZSUZ HAYAT OLMAZ / Şekeri ne kadar seviyorsam, tuzu da o kadar çok seviyorum. Ne şekersiz bir tat, ne de tuzsuz bir tat, düşünemiyorum. Tuzsuz bir çorba, tuzsuz bir et yemeği, tuzsuz ekmek olabilir mi? Benim hayatımda yeri yok. Bir de benim için bir şey ya tuzlu olmalı ya da şekerli. Tuz şeker karışımı gıdaları sevmem. Hem tuzlu hem de şekerli olan şeyleri yiyemiyorum.

KADINLAR TUZSUZ/ Her yemek öncesi tuzluğa mutlaka el atarım. Tuz konusunda yakınlarımın bana uyarısı çok. Uzmanlar da aynı görüşte. Uzmanlar; Aşırı tuz tüketiminin sağlık açısından birçok zararı olduğunu söylüyorlar. Aşırı tuz tükettiğim söylenemez tabi… Araştırmaya göre erkekler kadınlara nazaran daha fazla tuz tüketiyorlarmış. Bu yüzden erkekler daha çok tuz tadı veriyor kadınlar için. Böylece kadınların neden daha çok tatlı olduklarını da anlıyoruz tabi.. Acaba tuzluluk ve şekerlilik, bedenlerimiz için de mi geçerli?

Sadullah Paşa Yalısı

nazokiraze | 18 February 2010 14:12

Sadullah Paşa Yalısı ,Sadullah Paşa’ya babasından kalan, Onun da kardeşlerinin hakkını ödemek şartıyla tek başına sahip oldugu muhteşem bir yalı. Ancak hakkında tüm boğaz yalılar için anlatıldıgı gibi anlatılan o kadar çok lanet hikayesi var ki , ancak kulaktan dolma şehir efsaneleri çıkartılacak olursa Sadullah Paşa’nın hayattaki akrabalarından birinin ve bu yalıyı korumak için kurulan bir vakıf tarafından çıkartılan kitabın anlattıklarını göz önüne alarak bilgi edinebiliyoruz.

Tanzimat Dönemi’nin önemli devlet adamlarından biri olan Sadullah Paşa pek çok dil bilen bir aydındır, başarılarından sonra Viyana sefirliğine atandıktan sonra ülkesi ve ailesinden ayrı kalmak, ülkesine dönmek için izin alamamak kendisinde bir bunalım başlatır, hizmetçisiyle ilişkiye giren paşa onun da hamile kalmasıyla iyice çıkmaza düşer.İntihar kararı alan paşa gaz hortumu ile intihar etmeye çalışsa da başaramaz ve kurtarılır ama çok kısa süre sonra ölür.1999 da vefat eden Sadullah Paşa’nın gelini Münevver Ayaşlı bir kitabında onun intihar etme girişimine asla inanmadıgını , ölümünde başka sebepler olduguna inandıgını belirtir. Sadullah Paşa’nın ölümünden sonra paşanın eşi Necibe Hanım şuurunu kaybeder ve öldügü zamana kadar her gün pembe elbisesini giyerekeşini bekler, bunun nedeni gençken paşanın O’na pembenin çok yakıştıgını söylemesidir.

Islak Düğün

astral | 18 February 2010 13:01

İstediklerimin kala kaldığı bir an/ bin an. Kalakaldığım onca anın kaçında sen varsın, ben varım? Yalan dolan bu meşk oyunları, nihayet ayılan kadının dudaklarında aşk yazmıyor. Aşk yazmamasıysa aşkla tanışması.

Uzaklarda bir kadının düğünü var. İç soğukluk duyan kadının ıslak dünyasından son vedası bu şarkı, ağlıyor; göz yaşları yağmurları kıskandırırken, o da sessizliği kıskandıranlardan… Oysa içinde ne çığlıklar var.

Uzaklarda bir kadın evleniyor. Aşk yanmış bir yakamozda çoktan kaybettiği cehennemde. Hiç tutamadığı çiçeklerini atmış ateşin tam ortasına. Kadın düğünlere gitmeyi hiç sevmezmiş. Dalga geçenlerdendi kimi törenlerle, törelerle. Bir gün dergide bir model fotoğrafında yere fırlattı ömrünü. Sanmıyordu.

Dahi, ulusal kahraman ve vatan haini : Satranç Sanatçısı Bobby Fischer

geceyazankedi | 18 February 2010 11:58

Bir satranç üstadı…
Bir ulusal kahraman…
Bir Vatan haini…
Yalnızlık ve kaçışlar içinde bir ölüm…

Kim ne derse desin Bobby Fischer‘ın bizim dünyamıza ait olmayan hayatı 64 siyah ve beyaz kare içinde yaşandı ve bitti. 9 Mart 1943’te California‘da yahudi bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi bir dahiden bekleneni yaptı ve okulla arası gerçekten berbattı bunda en büyük etkenlerden yegane olanı ise Bobby 6 yaşındayken ablasına alınan satranç takımı. O günlerde geleceğini bu kadar etkileyeceğini düşünmeden sahip olduğu bu takım onun tek yapmak istediği şeydi.

Ondan bahsedenler “Bobby ile iletişim gerçekten zordu heyecanla konuşabileceğiniz tek konu satrançtı ve konuşmanın durakladığı yerlerde Bobby’nin elindeki ufak kağıt üzerinde satranç hamleleri planladığını görürsünüz.” der. 14 yaşında ulusal turnuvaları kazanan en genç satranç oyuncusu olarak tarihe geçer. Soğuk savaşın en çetin günlerinde satranç bu çarpışmanın en sıcak yüzüdür ancak sovyetler kendi sisteminin bir kanıtı olarak sunduğu satrançta her sene dünya şampiyonluğunu elinde tutmaktadır.