İstediklerimin kala kaldığı bir an/ bin an. Kalakaldığım onca anın kaçında sen varsın, ben varım? Yalan dolan bu meşk oyunları, nihayet ayılan kadının dudaklarında aşk yazmıyor. Aşk yazmamasıysa aşkla tanışması.Uzaklarda bir kadının düğünü var. İç soğukluk duyan kadının ıslak dünyasından son vedası bu şarkı, ağlıyor; göz yaşları yağmurları kıskandırırken, o da sessizliği kıskandıranlardan… Oysa içinde ne çığlıklar var.Uzaklarda bir kadın evleniyor. Aşk yanmış bir yakamozda çoktan kaybettiği cehennemde. Hiç tutamadığı çiçeklerini atmış ateşin tam ortasına. Kadın düğünlere gitmeyi hiç sevmezmiş. Dalga geçenlerdendi kimi törenlerle, törelerle. Bir gün dergide bir model fotoğrafında yere fırlattı ömrünü. Sanmıyordu.Böyle parçalayacağını herhangi bir fotoğrafın. Ömrünü mikrodalga fırında iki dakikada yerle bir edeceğini. O çok güçlü göz yaşlarının bir çırpıda, karnının hıçkırırken inip şiştiği hıçkırıkların perçininde savrulan ırmak olacağını nereden bilsin, bencileyin. Hiçbir şeyi bilemezdi ki… Hiçbir şeyi. Düzelmişti her şey, aylar geçmişti üzerinden. Bir moda dergisi, herhangi bir fotoğraf, herhangi bir sabah… o kahrolası fotoğrafı görene kadar normal bir gündü, güçlü olduğu günlerdendi üstelik.Birden fırlattı dergiyi. İç sularında parçalanan bir kadının göz yaşları döküldü çıplak dizlerine. Yatakta kendine çektiği bacaklarının üzerine dökülüyordu gözyaşları. Çok sıcaktı resim.Bu denli sıcak olmasa, biliyordu böyle vurmazdı. Acıtmazdı. O hiç bunların hayalini kurmamıştı ki. Neden ağlıyordu? Neden acıttı içini bu kadar? Acıtan neydi? Dokunan? O adam ne onun olur ne de o fotoğraftaki kadın olurdu.Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.
yorumlar
bir önerim var : bu yazıların burda yazık edilmese, bir kitapta toparlansa ne güzel olur, ”kalakalmak” nasıl güzel oturmuş yerli yerine, zevkle okudum. tebrikler.
Astral da edebi bir tat var
kaçan paluk büyük olur!
kahraman dışında kimse kitap alıp okumuyor. burada en azından okuyanlar var
akoni, ne yaptın sen
Galanthus, yanlış bir şey mi yazdım?
kahraman dışında kimse kitap alıp okumuyor demişsin. Kahraman okuduğu kitapları anlatmayı, paylaşmayı seven bir arkadaşımız ama diğerleri onun gibi okuduklarını hep paylaşmıyorsa, bu diğerlerinin kitap okumadığı anlamına gelmez.
Akoni beni yazmuş,Galantuzum.
Galanthus, kitap okur sayımız ne yazak ki kaale alınmayacak kadar az..
evet, harlem için demiştim:)))
harlem sen okumasan da olur kuzum. tamam biliyorum, okuyan az ama az da olsa var
çok iyimserim bugün, görüyorsunuz di mi sayın seyirciler
Galanthus, bana da yolla, iyimser olmak istiyorum
hayır efenim oldukça düzenli kitap okurum yıllardır kahramanın yazılarına da tavsiyelrde bulunurum veya yazılanlardan tavsiye alırım okurum
yıllardırdan sonra virgül var yıllardır kahramnın yazılarını okurum gibin olmuş
akoni, benimki kronik, tedavisi yok. Allah düşmanımın başına vermesin.
astral ben de gerçekten zavkle okudum. çok güzel.
ben kitabı hep uyumak için okurdum..
uyku sorunum çözüldü, bilgisayar var…derken kitaplar deniz kenarında okunmayı bekler konuma geldi.. yaz gelince inşallah
bak ben de deniz kenarında kitap okumayı çok severim, vazgeçilmezimdir.
son günlerde tuvalette okuyorum, baya iyimiş kendimi verebiliyorum satırlara
efenim, gençken en sevdiğim aktivite idi, tuvalette kitap okumak. geçen gün nostalji yapayım dedim, eski tadı vermedi.
Allah seni inandırsın, bana güzel geldi,
orada kitap okumak kısa sürer, ama uzatmak şansı var tabi:)))
e orası öyle tabi
bilmiyorum bi şeyler eksikti, sanırım kapıda bana çabuk çıkmam için baskı yapan aile efradının eksikliğinden zevk alamadım. kabız olunca, daha uzun süreli kalınabilir. ben artık kitapları kafamla kalbim aynı hizadayken okuyorum. ikisi arasındaki aktarım daha hızlı oluyor.
doğrudur
ben de güneşlenirken okuyorum özellikle sırtımı güneşe açmışken, ama bazen dalıyor çok acıyor sırtım:))
tavsiye ederim yine de. bir de tuvalette telefonla konuşanlar geldi aklıma ki çok fena.
benim abimin asla zaman mefhumu yoktur. sabah gazetesini tuvalette okurdu, hemde satır satır. sabahları fenaydı halimiz, ikinci wc bile yetmeyebiliyordu bazen.
Tuvalette okunan, gazete ve kitaba dokunmam ben..İyyyk..Sür ellerini oraya buraya, bırak gazeteyi..
kitabı okuyorsun yorulduğunda kitabı köşeye koyuyorsun. sonra işini bitirince ellerini yıkayıp kitabı eline alıp, kaldığın yerden okumaya, normal şartlar altında devam ediyorsun.
afedersiniz de ben olayı kavrayamadım, insan ellerini nerelerine sürer tuvalette
beleciğim kafamı karıştırdın. açıklasam mı açıklamasam mı bilemedim.öncesini anladığını tahmin ediyorum, sonrasında ise, ellerimi yıkayıp, kitabı koltuğumun altına geçirip, çıkıyorum malum yerden. sonracığıma normal şartlar altına dönüyorum. yani odama çekiliyorum. uzun zamandır yapmadığım için işleyişi unutmuş olabilirim.
Erkekler direk oturuşa mı geçer yani, suya sabuna dokunmadan..Birlikte olduğun kişiye saygı duymak lazım biraz..