Bir satranç üstadı…Bir ulusal kahraman…Bir Vatan haini…Yalnızlık ve kaçışlar içinde bir ölüm…

Kim ne derse desin Bobby Fischer‘ın bizim dünyamıza ait olmayan hayatı 64 siyah ve beyaz kare içinde yaşandı ve bitti. 9 Mart 1943’te California‘da yahudi bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi bir dahiden bekleneni yaptı ve okulla arası gerçekten berbattı bunda en büyük etkenlerden yegane olanı ise Bobby 6 yaşındayken ablasına alınan satranç takımı. O günlerde geleceğini bu kadar etkileyeceğini düşünmeden sahip olduğu bu takım onun tek yapmak istediği şeydi.Ondan bahsedenler “Bobby ile iletişim gerçekten zordu heyecanla konuşabileceğiniz tek konu satrançtı ve konuşmanın durakladığı yerlerde Bobby’nin elindeki ufak kağıt üzerinde satranç hamleleri planladığını görürsünüz.” der. 14 yaşında ulusal turnuvaları kazanan en genç satranç oyuncusu olarak tarihe geçer. Soğuk savaşın en çetin günlerinde satranç bu çarpışmanın en sıcak yüzüdür ancak sovyetler kendi sisteminin bir kanıtı olarak sunduğu satrançta her sene dünya şampiyonluğunu elinde tutmaktadır.Amerika, bu genç adama güvenir ve onu İzlanda’da ki yarışmaya yollamaya karar verir, ancak Bobby paranoyalar, dahiliğin verdiği asosyallik ve erken yaşta başlayan agresif sinir sistemi hastalıkları sebebiyle maçlar büyük sansasyon yaratacak raddeye gelir. Bobby defalarca dünya turnuvasını yarıda bırakır ve tepkileri üstüne çeker. Ta ki Boris Spassky‘nin karşısına geçeceği güne kadar.Tüm üstadları 6-0 gibi inanılmaz skorlar eşliğinde yenen Fischer, ülkesinden Spassky ile maça çıkması için ödülün milyon dolarlarla ifade edilmesini ister, bu teklif aylar sonra kabul edilir. Artık maç Amerikanizm Komunizm savaşına dönmüştür. Ancak Fischer’ın istekleri bitmez bu asrın maçına çıkmadan önce kameraların kapatılmasını ister seslerinden rahatsız olduğunu söyler, ülkenin en iyi ses uzmanları makinelerle yaptığı ölçümlerde hiçbir ses duyamamış olsa da Fischer ısrarcıdır ve kameralar dışarı çıkarılır. Şimdi de masadan rahatsız olmuştur ve değiştirilmesi için yine isyan eder, ışıkların düzeninden, rusların Spassky’e yerleştirdiğini iddia ettiği telsiz düzeneklerinden dahi şikayet eder. Tomografiler yeni ışık düzeni gibi binlerce düzeltilen elden geçirilen ayrıntının ardından Spassky ile masaya oturur ve “asrın maçı” olarak akıllarda kalacak olan 4-2 skorluk maçı tamamlar. ABD’nin ilk ve son dünya şampiyonu olmuştur.Tarih 1975 olduğunda ünlü usta Karpov ile unvan maçı yapması beklenen Fischer, Uluslararası Satranç Federasyonu FIDE’ye maçın oynanabilmesi için bazı koşulların yerine getirilmesini istemiş, aksi halde maça çıkmayacağını söylemiştir.Fischer’ı reddeden FIDE, unvan maçı yapılmadığı halde Karpov’u yeni Dünya Şampiyonu ilan etmiştir. Bu olaydan sonra Fischer kayıplara karışmış, yaklaşık 20 yıl ortalarda görünmemiştir. Bu durum ona esrarengiz bir hava vermiş, satranç tarihinin en gizemli şampiyonu olarak görülmüştür. Yıllar sonra ise Amerika’nın Yugoslavya’ya uyguladığı ambargoya karşı gelerek bir turnuvaya katılmış üstelik bunu gizlice yapmak yerine alenen yapmış hükümetin kendisine gönderdiği resmi yazıya tükürerek cevap vermiş ve Boris Spassky ile Karadağ’ın açığında bulunan bir adada satranç karşılaşması yapmış, Spassky’yi 20 yıl sonra, 10-5 yenerek tam 3.35 milyon dolar para ödülü kazanmıştır. Bununla birlikte Fischer’ın kaçaklık hikayesi başlar, dünyanın birçok yerinde görülmesi hatta adına “Searching for Bobby Fischer” gibi programlar dahi yapıldı ve ancak yaşamının son yıllarında Japonya’dan kaçmak isterken yakalandı 9 yıl gözaltında tutuldu İzlanda’nın vatandaşlık vermesi ardından ise Reykjavik’e yerleşti. Son hatırlanan sözcükleri ise 11 Eylül’de Amerika’ya yapılan saldırı sonrasında söylediği sözler oldu “Ne kadar güzel haber bu. Ben bu saldırıyı alkışlıyorum. Amerika ve İsrail yıllardır Filistinlileri öldürüyorlar, soyuyorlar; ama bunlar kimsenin umurunda değil. Şimdi iş tersine tepiyor… Amerika yeryüzünden silinmeli.”Bu tepki çeken anti-amerikan ve anti-semitik sözlerden bir süre sonra (18 Ocak 2008) sebebi tam olarak açıklanmayan bir durumdan dolayı öldü ve külleri olaylı bir törenin ardından gömüldü.

Fischer erken yaşlanma, asperger sendromu ve böbrek yetmezliği gibi bir çok hastalığın pençesindeydi ölüme yaklaşırken ama en önemli hastalığı adeta bir müzik üstadı gibi şiirsel yaklaşımlarla oynadığı satrançtı.