bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İlle de yazacağım seni..

CAMADAM | 15 June 2010 09:46

Daha önce herşey başkaydı..
Bambaşkaydı..
Sen benim hastalıklı beynimde yaşayan, hayalgücümden beslenen, hastalıklı bir fikirdin sadece..
Ne zaman başladı bilmiyorum.. Sahi, ne zaman kafamda tam olarak oluştun? Ve ne zaman yazmaya karar verdim seni?..
Çok uzun süre önce olmasa gerek.. Belki bir ay.. Belki iki ay..Ama insan ömrü için kısacık olan bu süreç içinde, neredeyse benden bir parça oldun..
Neredeyse ikinci kişiliğim..
Senin varlığını daha somut kılmak için, sana bir isim verdim.. Neden senin somut bir varlık olmanı istiyorsam!..
Kimbilir, belki kendime bile itiraf edemediğim yalnızlığımı seninle gidermeye çalışıyordum.. Kimbilir, belki etrafta beni anlayacak birilerini bulamadığım için sana sığınıyordum..
“Benim yerimde o olsaydı” diye başlayan soru cümleleri kuruyordum kendi kendime.. “Benim yerimde o olsaydı şurayı nasıl bulurdu?” “Benim yerimde o olsaydı şu olaya ne tepki verirdi?” “Benim yerimde o olsaydı şu adamla nasıl konuşurdu..” vesaire, vesaire, vesaire..

iç ses yokluğunda yankılanan bir yıkıntıdır sadece

astral | 15 June 2010 08:41

Her gün, gün batımından önce uykularımızı sırlara dizeriz. Bir sır’ın -simli- kanadında kimsenin görmediklerine karışmak ebedi yazımız olsa da evvela kendimiz kaçarız bu iç seziden.

Sonra sustuğumuz kurbanlarımıza gelir sıra. Tek tek… İş başındayızdır. ‘Ey günahkâr beden, kalk ayağa!’

Hafifçe, yandan bir gülümsemenin ardından, dolunay en yakın arkadaşımız olmuşken; bir fısıltının peşi sıra, veririz esaret sandığımız bedelleri. Oysa sunduğumuz esaretten çok yankılanan iç tepidir, duymazdan geldiğimiz ve duymayacağımız…

Sokağımızın Teyzeleri ve Dayıları

sinjob | 14 June 2010 19:36

Önceki yazılarımın birinde şu ifadeleri kullanmıştım.

Arada bir gözüm duvarda asılı bağlamama kayar ama gece çalamam.Bir gece biraz çalayım demiştim yaz günü idi,ben bağlama çalarken polis de kapıyı çalıyordu.Kapı ve bağlama farklı notalardan çaldığı için armoni kaçtı dahası polisi görünce içimdeki zevk de hepten kaçtı.

Balkona çıktığımda ekip otosu kapıdaydı.Polis: ”gitar çalıyormuşsunuz,insanlar rahatsız oluyor,daha erken saatlerde çalın” dedi ve gitti. Bu sırada karşıda bir teyze balkona çıkmış bize doğru bakıyordu.Arkamdan arkadaşım balkona çıktı ve ”bağlama çaldık diye polis mi çağırılır,jandarma çağırsaydınız” diyerek ortaya bir karışık söyledi.

hayat çok güzel

marconi | 14 June 2010 18:14

Zamanın ne kadar hızla akıp gittiğine bakıyorum. Çocukken ya da gençlik yıllarımda kurduğum hayallerin bir kısmı ve nerdeyse çoğu gerçekleşmiş çok şükür. Hala hayallerim var herkes gibi. Aslında akranlarımda en zor gördüğüm şey hayal kurmak. Ununu eleyip eleğini bir türlü asmaya razı gelmeyen gönlüm elenecek bir şeyler çıkar umudunda.

Çoluğu çocuğu evlendirmiş torun torba sahibi olmuş yalnızlığı da bir yere kadar sindirmiş bir kadın olarak beni en çok zorlayan şey romatizma. Bacak ağrılarımda olmasa daha mutlu olurdum sanki. Yalnızlık hem iyi hem kötü. Aman sende başında koca derdi yok hiç olmazsa diyenler akşamları herkes bir köşeye çekildiğinde duvarlarla konuşmanın nasıl bir şey olduğunu henüz pek bilmeyenler.

Yaz Okulları ve çocuğunuz

webking | 14 June 2010 17:16

Yaz Okulları
Yaz Okulları

Yaz okulu kavramı ülkemizde de artık yavaş yavaş gelişmeye başladı. Ankara’da futbol yaz okulları, Istanbul’da ise özellikle üniversitelerin düzenlediği gençlere özel aktiviteye dayalı programlar ile yaz kampları, bu olgunun ülkemizde de oturmaya başladığının bir kanıtı gibi. Yaz okulları aslında genellikle 7 ila 17 yaş aralığında bulunan gençlerimizin planlanmış aktiviteler ile yaz aylarını dolu dolu geçirmesi için bir fırsat niteliğinde programlar. Çoğu Türk ailesi de artık bu olguya alışmaya başlıyor ve çocuklarını bu yönde yönlendiriyor.
Yurtdışında yaz okulları ise biraz daha farklı burada, bütün bu aktiviteleri İngilizce olarak yapıyor, bir de üstüne İngilizce eğitimi de alınıyor (İngilizce eğitimi normal veya yoğun olarak sunuluyor). Ayrıca sosyal aktivitelerde bulunan çocuklar mecburen İngilizce pratiğini de gerçekleştirmiş oluyor. Yurtdışında en çok İngiltere, Avustralya, Amerika, Kanada ve Malta yaz okulları sırasıyla popülerlikle ülkemizden tercih ediliyor. Aileler örneğin ingilterede eğitim’in kalitesine güveniyor ve bu nedenle İngiltere yaz okullarını seçiyor.

Hitler’e yapılacak suikasti Stalin önlemiş

desmondhume | 14 June 2010 16:07

2. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler‘e düzenlenecek iki suikastin Josef Stalin tarafından engellendiği Rus general tarafından açıklandı. Stalin’in bu suikastleri engellemesinin nedeni ise Hitler’in yerine geçecek kişinin müttefiklerle barış yoluna gitme olasılığı olduğu düşünülüyor.

1943 ve 1944 yıllarında Nazi yönetiminin güvenini kazanan ve suikastçilerin bulunduğu iki oluşum Stalin tarafından son anda engellendi. Rus general Anatoly Kulikov’un bir tarih konferansında dile getirdiği olayların ilki şöyle açıklandı: “1943 yılında Hitler’i kendi sığınağında öldürme planı Almanya’nın Britanya ve ABD ile barış imzalaması olasılığı nedeniyle Stalin tarafından engellendi”. Kulikov bu açıklamayı Rus haber ajansı RIA’ya yaptı.

TÜRKÜLERİN ÖZ BABASI: HACI TAŞAN

lavinya76 | 14 June 2010 14:19

Hacı Taşan
Hacı Taşan

Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle…

Türkü severlerin çoğunun bildiği bir isim Hacı Taşan. Benim bu zat ile olmasa da bu isimle tanışıklığım çocukluk yıllarıma denk gelir. Oturma odasının en görkemli yerini kaplayan o zamanın popüler şimdilerin nostaljik radyoları sabah uyanır uyanmaz açılır, radyodan çalan türkülere, şarkılara mavi bir muhabbet kuşu tüm gücüyle eşlik ederdi.

TRT radyoları türküleri anons ederken her daim o türküyü derleyeni ya da kaynak kişiyi anmadan geçmezdi. O yüzden sık sık duyduğumuz bir anonstu “ Sırada Hacı Taşan’dan alınan bir Keskin türküsü var”.

Severek dinlediğimiz türküleri kim derlemiş, kim toplamış umurumda olmadığından ancak şimdilerde hayatı ve eserlerimi dikkatimi çekti bu ustanın.

Orta Anadolu Abdal-Aşiret müziğinin en önemli temsilcisi kabul edilen Hacı Taşan 1930 yılında Hacıali Obası’nda (Hacelobası) dünyaya gelir. Aslen Kırtıllar köyündendir. Büyük usta Neşet Ertaş’la aynı köyde doğmuş olması ilahi bir tevafuk olarak nitelendirilebilir. Bu garip ve fakir köyün halkı olan abdallar, çoğunlukla düğünlerde köçeklik yapar, saz çalıp türkü söyleyerek halkı eğlendirir.

Erkeğin içe bakışı

freeclack | 14 June 2010 09:45

#İnsanın karşı cinsinde hoşlandığı herşeyler sadece görsel güzellikden iberet değil gercek manasında iç güzelliği ilede alakalı hemde fazlası ile… Aslında bilinç altının da derininde tamamen etten kemikden olan diğer canlılardakine benzer bi sistemle hayat bulmakda… Mesala mı ?

  • Kırmızı rengini almış yanaklar : tabir-i caiz ise al al olmuş diye tabir edilen cinsinden ; bunun ilk bakışda renksel olarak ilgi çektiği düşünülebilir ama metabolizma düzeyinde işler biraz daha değişiyoral yuvar sayısı: kandaki santimetreküp başına düşen sağlıklı düzeydeki alyuvar sayısı ve yeterli düzeydeki vucut sıcaklığı
  • Yeteri büyüklüğü olaşmış kalcalar ; bununun yorumu kafa karıştırmasın . Aslında olan şey leğen kemiklerindeki yeteri kadar cıkıklık ile rahimdeki cocuk için daha konforlu bir rahim . Araştırmalara göre geniş kalcalı kadınlarda daha az cocuk düşürme oluyormuş.
  • Şimdi meme büyüklüğü dediğimde ise aklınıza hemen gelmesi gereken şey ise emzirilen cocuk için yeteri kadar bol süt üretecek yapı gelmelidir.Tabir-i caiz ise avucun içini dolduracak kadar.
  • İncecik bel : Sebebi ortada aslında yağlanma .Obezite dünyadaki en büyük bir sorun haline gelmişken obez bir annenin genlerini devam ettirecek bir cocuğun dünyaya gelmesi bu sorunu daha da tetikleyecektir.100 kilo luk bir jöle ile kim yatmak isterki.
  • Bu liste uzar gider daha .Yani asıl mesele genetik olarak en az kusurlu metaryellerin bir sonraki kuşağa ulaşması. Bu makale kendimizi biraz daha anlamamazı sağlaması dileği ile kolay gelsin
  • not: Resim eklemek konuyu biraz daha ilgi çekici kılabilirdi.Ama hiç biri hayalinizdeki ile aynı olmayacaktı.