Daha önce herşey başkaydı..
Bambaşkaydı..
Sen benim hastalıklı beynimde yaşayan, hayalgücümden beslenen, hastalıklı bir fikirdin sadece..
Ne zaman başladı bilmiyorum.. Sahi, ne zaman kafamda tam olarak oluştun? Ve ne zaman yazmaya karar verdim seni?..
Çok uzun süre önce olmasa gerek.. Belki bir ay.. Belki iki ay..Ama insan ömrü için kısacık olan bu süreç içinde, neredeyse benden bir parça oldun..
Neredeyse ikinci kişiliğim..
Senin varlığını daha somut kılmak için, sana bir isim verdim.. Neden senin somut bir varlık olmanı istiyorsam!..
Kimbilir, belki kendime bile itiraf edemediğim yalnızlığımı seninle gidermeye çalışıyordum.. Kimbilir, belki etrafta beni anlayacak birilerini bulamadığım için sana sığınıyordum..
“Benim yerimde o olsaydı” diye başlayan soru cümleleri kuruyordum kendi kendime.. “Benim yerimde o olsaydı şurayı nasıl bulurdu?” “Benim yerimde o olsaydı şu olaya ne tepki verirdi?” “Benim yerimde o olsaydı şu adamla nasıl konuşurdu..” vesaire, vesaire, vesaire..