bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

DÜŞLEDİM

oyuncuhandan | 21 June 2010 09:38

“Bu sadece bir rüya” dedi aklım. “İçine düştüğün ve kendini alamadığın bir rüya. Sonu geldiğinde çok fazla üzülmek istemiyorsan eğer ayağa kalk. Kalbini sıkı tut, bakma gözlerine. Bakarsan, kendini kaybedersin.”

Oysa ben “bu kez olacak” diyecek kadar emindim senden. Senden, gözlerinden, sevginden. Meğer benim umduğum değilmiş senin içindeki. Yine de gidemiyorum işte. Haklı, alamıyorum kendimi senden. Ne olursa olsun burada kal, burada kalayım istiyorum. Sen varken “var”, yokken “yok” olayım istiyorum. İstemek yetmiyormuş bazen. Bu kocaman gerçek tam karşımda duruyormuş varlığın ruhumda belirdiğinden beri. Belkide sen bu yüzden bu kadar güzelsin işte. İçimdeki “sulh” senin için direnmekteymiş. Ama senin pek de umrunda değil tabi. Işığını da alıp gideceksin buradan ve dönüp arkana bakmayacaksın bile.

SAMİMİYETSİZLİK+YOZLAŞMIŞLIK+BENCİLLİK=İNSANLAR

zzzzlh | 20 June 2010 14:04

İnsanlara aldırmamak da neyin nesi? Neden bu onları beğenmezlik olgusu.Ben mi büyüdüm yoksa onlar mı yabancılaştı her biri bir diğerine.

Onlara katlanamadığım doğru. Seviyorum insanları,evet hümanizm felsefem hala geçerlidir ama çevremde olsunlar istemiyorum. Karşılıklı istek doğrultusunda bir araya gelmek istiyorum.Özel hayatıma,benliğime saldırsınlar; tek bir küçük yorum dahi yapsınlar istemiyorum.Ben nasıl davranıyorsam aynı karşılığı görmeliyim. Aynı saygıyı, aynı ilgi ve alakayı…

Bu kendini onlardan üstün görme durumu değildir asla. Sadece yalnız kalmak ve 21 yıldır hayatıma bir şekilde dail olan 1.kattaki komşumun beni rahat bırakmasını istiyorum. Senelerdir onları dinliyorum, duyuyorum, anlıyorum ya da anlamaya çalışıyorum. Artık bu duruma son vermek ve kendi iç yolculuğuma çıkmak istiyorum. Kendi ben’i ihmal ettim onunla ilgilenmek ve ona zaman ayırmak istiyorum.

yüreğinin götürdüğü yere gitti…

lavinya76 | 20 June 2010 11:02

Ne zaman anne diyecek olsam aynı anda babam düşer aklıma… Ne zaman annemi aramak için bir hamlede bulunsa işaret parmağım geri kalanlar uzanır istemsizce babamın numarasına… Aramam, arayamam…

Herkes özel numaradan ayrıldığı sevgilisini arar birkaç saniye sesini duymak için, bense babamı… söyleyecek önemli bir şeyim yoksa konuşmam, konuşamam….

İçimi kaplayan duman sağanak yağışlara dönüşür de bir türlü güneş açmaz ruhumda…
Ben kendi güneşimi doğuramam…

hesapta olmayan bir yağmur yazısı…

lavinya76 | 19 June 2010 12:19

Yaşadığım kentte yağmur yağıyor sevgilim… Gecikmiş bir bahar yağmuru ya da yağmur toplayan bulutların çocukça şımarıklığı, üstümüze hüzün gibi düşenler…

Aynı yatakta uyuyup aynı düşe dalamayan bedenlerimizin tedirgin sevişmeleri düşüyor cama. Başka bir evin nikotin kokan kirli duvarlarında uğurluyorsun geçmişi yağmuru bir şarkıya katık ederek…

Bildiğim duvarların, izbe sokakların ardında yokluğuna bir şeyler katarak büyüyor acım halka halka.

19

astral | 19 June 2010 11:06

-Neden Leyla?

-Sevgi sözcüklerini buna en çok ihtiyacım olduğu an duymayı istemem, çünkü kalbim dayanamaz.

Valizini bir türlü hazırlayamıyor, sessizce ağlıyordu içinden sanki. Yanındaydım ve onu anlıyordum.

‘Bir yanım onu özlerken, diğer yanım o yanımı gözlemliyor. Nasıl bir durum içinde çalkalanıyor?’ dedi psikolojik, sosyolojik analiz, tespit yapıyordu; sanki çaktırmamaya çalışarak…

-Sensizliğin sana duyumsattıkları neler olacak acaba Leyla’m?

-Kendi kendini yoktan var etmesi gereken kadınım. Bir o kadar da yüksek benliğini –iç sesini- günlük uğraş sayması gerekenim. Gökyüzünden yıldızlar düşüyor, sevgilimle; yalnız uyuduğumuz geceler devam ediyor, edecek de… Yapılacak edim yok, sakinim. Yaşam akıyor, sözcük kırıntıları düşmek istiyor kağıda; belki de bizim de onunla birbirimize akmak istediğimiz gibi

uzun zamandır birlikte olduğum, kalbim…

astral | 18 June 2010 17:53

KALBİMİ GÖZLÜYORUM… Hala küçük bir kız çocuğu. Gözleri parlayan ve biraz farklı bir ufaklık… 6 yaşında küçük bir kız çocuğu…

O zaman da -birden bire- insanların geçmiş yaşamlarını görüp bunu anlatmaya başladığımda ya da auralarını gördüğümde benim ne dediğimi anlamazdı çevrem. Dediğimin gerçek olduğunu büyüdüğümde ve bunları hala gördüğümde, anlıyorum.

Sevilmek isteyen bir kız çocuğu vardı altı yaşında ve küstüğünde kapı arkasına saklanan. Bakıyorum hala kızdığımda kapılarımın arkasına saklıyorum kendimi, belki korunmak ve kendimi dinlemek için.

TERTEMİZ

mavilikler | 18 June 2010 15:36

Neden kirlenmek zorundasın?! Gülerler mi yoksa sana? Kendileri gibi olmadığın için aşağılayan gözlerle mi bakarlar? Temiz olmak suçmuş gibi… Acemi olmak, tanımamak, anlamaya çalışmak…

“Ben tanımıyorum burayı.” diyemez misin onlara? “Bu yollardan ilk kez geçiyorum ben. Siz çok evvelden gelmişsiniz buralara. Bu yüzden bu kadar güvenli, tanıdık gözlerle bakıyorsunuz çevrenize. Bense yeni yeni öğrenmeye başlıyorum her şeyi. Biraz zaman veremez misiniz bana? Bırakın biraz tökezleyeyim, düşe kalka da olsa bulmaya çalışayım yolumu. Şaşkın gözlerle bakayım, acemi yaklaşımlarda bulunayım size. Burayı tanımam, sizden biri olmam için bu kadarcık bir fedakarlıkta bulunamaz mısınız?”