bildirgec.org

melankoli hakkında tüm yazılar

Cam Sandık

admin | 26 March 2011 03:32

Vazgeçtim! Kelimelerden, anlatmaktan, yorulmaktan, çırpınmaktan. İçimde kendimi ve acılarımı, camdan bir sandığın içine kilitledim. Hala oradalar, kıpkırmızı ve can acıtıcı. Bambaşka bir kimliğe mi büründüm? Hayır. Vazgeçtim… Evet, anlatmak istediğim bütün hikayelerimden. Öyleyim işte! Olması gerektiği gibi. Mutlu muyum? Ama hayır! Vazgeçtim sorulardan da! O cam sandığın içinden bana bakan aslım’a, öyküler anlatıyorum… Kitaplardan, insanlardan. Sevdiği görüntüleri gösteriyorum ona, sevdiği sesleri getiriyorum. Oyalıyorum, oyalıyorum, oyalıyorum!
Yo ağlamıyorum.Derin bir melankolinin içinde de değilim. Ama nasılım?… Bilmiyorum.

Beni tanıdıklarını zannedenlerin benim için kafa yormasını da, anlayamamış olanların da anlamasını istemiyorum!Öyleyim işte… Olması gerektiği gibi. Bundan sonra bütün o sıradan şeylerine, sıradan karşılıklar vereceğim… Hepsi bu!

Bir Gece Yarısı

Chat Noir 1 | 05 February 2011 13:15

Karanlıkta yürüyorum,
Bir ışık arıyorum,
Tam buldum sanıyorum, yanılıyorum.
Elimde kandil bir gece yarısı.
Yalnız kalıyorum,
Beni saracak iki kol arıyorum,
Bulacağımı zannediyorum, yanılıyorum.
Elimde kandil bir gece yarısı.
Uçsuz bucaksız bir uçurumun kenarında yürüyorum,

Aşkta Tüm Mesele Zamanlamadır; 2046 (2004)

dnz81 | 31 January 2011 12:47

2046’ya giden bütün yolcuların amacı aynıdır; kayıp hatıraları canlandırmak çünkü 2046’da hiçbir şey değişmez. Ancak hiç kimse bunun doğru olup olmadığını bilmez. Çünkü geri dönen hiç olmadı.

Uzakdoğu sineması veya Kar Wai Wong (yönetmen/senarist) denince akla gelen ilk filmlerdendir, 2046. Kar Wai Wong (My Blueberry Nights ile In the Mood for Love filmlerinin yönetmen/senaristi) ve Tony Leung Chiu Wai‘den (In the Mood for Love, Infernal Affairs ve Lust, Caution filmlerinin de başrol oyuncusu) melankolik bir başyapıt.

Romantik

absynthe | 16 September 2010 09:27

<a href=… />

Etrafımdaki insanların- ben de dâhil olmak üzere- yalnızlaştıkça romantikleştiğini fark ettim. Aşktan uzaklaştıkça aşka olan inancımız daha da artıyor, fakat yarattığımız hayal dünyası bizi gerçek ilişkilerden her geçen gün daha da uzaklaştırıyor. Sevmeyi unutuyoruz, yerine hayal mahsulü bir ürün koyuyoruz. Filmlerde gördüklerimizle kitaplarda okuduğumuz aşka bir gün rastlamak umuduyla geçiyor günlerimiz. Unutuyoruz ki aşkı yaşayarak yazan azdır. Shakespeare’in nefret ettiği bir eşi vardı, birçok eleştirmen onun homoseksüel olduğunu düşünür. Ama heteroseksüel aşka dair hiçbir yazarın, şairin boy ölçüşemeyeceği güzellikle yapıtlar yarattı. 42 yaşında bekâr olarak hayata gözlerini yuman Jane Austen’ın kitaplarının sonunda istisnasız hep evlilik vardır –ki tahmin edersiniz ki 19. yüzyılda kırklarına gelip de hiç evlenmemiş kadın bulmak çok güçtü. Fakat o gerçek aşka- belki de hiç olmayan bir şeye- inandığı için kendini kimseye paylaşmadı.

Yazmamışlar kaderimi kimseyle…

astral | 23 August 2009 19:08

Ruh durur bazen. Zaman da akmaz. O anlar da yalnız bir parça müzik vardır, bir parça matem… -Neye olduğu belli olmayan-

An durur ya, bir gece yarısı, gökte yıldızlar varken, gök lacivertten; yüreğin laciverde yakınken; Özlem Tekin bağırır bir yandan: ‘Yazmamışlar kaderimi kimseyle…’

‘Bu şarkı bana yazılmış olmalı ya da bu kadın beni hissetti, yazdı.’ dersin.

Bir iç geçirirsin, bir sigara yakıp üfler gibi içli hissedersin kendini. Oysa hiç sigara içmemişsindir. Uzaklardan bir kadın sesi duyarsın, bir şarap kadehi yere düşer, tuz buz olur; kadının gözünden bir damla yaş süzülür, duyacağını hiç ummadığı söz kulaklarında çınlar; bilmiyordur ki, bir yüzyıl çınlayacaktır o laf, o an…

Gece – Gündüz

Colpadan | 20 May 2009 14:36

Her sabah yeni bir umuttur insan hayatında. Sabahın ve gündüzün simgesi ışık, ışıkla özdeşleşen kavramlar ise hayat, mutluluk, umut, iyilik ve belki de tüm güzelliklerdir. Akşam ise gecenin ve onun simgesi karanlığın başlangıcı gibidir sanki. Yepyeni bir enerji ve taze umutlarla başlanan bir günün, karanlığın habercisi gün batımına kadar olan kısmında yaşadığımız erime süreci midir akşamüstü melankolik halimizin sebebi? Yoksa güneşin batışındaki romantik tablonun etkisi mi? Az sonra karanlıkla beraber basması muhtemel depresif havanın bir ön hazırlığı da olabilir. Evet gerçekten de gece bize bazen depresif bir hava verebilir. Çünkü karanlıkla özdeş kavramlar ölüm, keder, düş kırıklığı ve kötülük, gecenin hakimiyetinde nüfuz eder iç dünyamıza.

Bir kalem pilin negatif ve pozitif uçları gibi düşünüyorum gece ve gündüzü. Kutuplar arası potansiyel farkı besliyor adeta hayatımızı. Kutupların her biri gece ve gündüz gibi. Manik depresif ruh hali dedikleri belki de bu gece-gündüz döngüsüdür. Her mutlu zamanı dengeleyen mutsuz bir trend mutlaka gelecektir. En dibe vurduğumuzda ise en bilge olanlarımız bilir güzel zamanların yakınlığını. Gece ve gündüz bunun için vardır belki de. Mutluluk dolu günlerimizde her gece, ölümü hatırlatır bize. Uzun soluklu umutsuz dönemlerde ise her yeni doğan güneş yaşam verir içimize. Budur işte gece-gündüz döngüsünün dengeleyiciliği. Aynı haletiruhiyede uzun süre takılıp kalmayın diye.

Akıl Hastalığına Müzikle Tedavi

Gok Kurt | 08 November 2008 09:01

Tam olarak anımsayamasam da bundan 2 sene kadar önce olsa gerek. Şans eseri binilmiş bir şehirler arası otobüsün üzerinde Edirne kapılarına dayanmıştık. Osmanlıya 90 senenin üzerinde başkentlik yapan, müthiş bir tarihi dokuya sahip bu şehirden öğrenecek çok şeyimiz vardı. Gezmediğimiz, görmediğimiz yer kalmadı. Bunlardan biri de 1488 yılında yapımı tamamlanan II. Bayezid Külliyesi.

Külliye, içinde cami, aş evi, medrese ve darüşşifa (hastane) bulunduran büyük bir yapı. Ancak ona önem kazandıran husus, tarihe vahşetlerle adını yazdıran bir dönemin en çağdaş tıp merkezlerinden bir tanesi olması belki de.

Dr.Guislana Akıl hastanesi (1800/Belçika)
Dr.Guislana Akıl hastanesi (1800/Belçika)

MELANKOLİK…

| 01 November 2008 17:31

Melankoliğin sözlük anlamlarından biri;ortada makul bir sebeb olmadan üzgün olma hali.
Melankoli bazen insan hayatında yaşadığı ani şoklardan sonra çıkabileceği gibi,hiç bir neden olmadanda meydana gelebiliyormuş…
Bu ruh hali kimilerinde gizlenmiş depresyon göstergesi,kimilerinde ise karekter özelliği bile olabiliyor…

Bazı sanatçılar bile çalışmalarından dolayı melankolik
olarak tanınıyorlar.Mesela İllüstratör David LUPTON.
Sanatçı,çalışmalarında serbest el ve geleneksel illüstrasyon tekniklerini kullanıyor… Melankolik sanatçı olarak bilinen David Lupton’nun diğer çalışmalarına buradan bakabiliriz…

Andreas Feininger,fotoğraf sanatçısı...
Andreas Feininger,fotoğraf sanatçısı…

Ayrıca bir çok ressam, yazar, fotoğraf sanatçısı,senarist v.s…sanatçılar eserlerinin bir çoğunda melankolik takılmışlardır.
Yaşadığımız süre içerisinde bir çoğumuzun farkında
veya farkında olmadan melankoli içinde olduğumuz anlar şüphesiz olmuştur…
Melankolik resimler

Empyrium

xmetisx | 06 May 2008 09:21

Gürül gürül akan suların şappadanak durduğu noktadır… Neden duruyo bu sular derseniz işte bu grubun yaptığı müziği dinlemek için… ahhh ahh markus burada olacağıdı… Hikâyemin başına sarıyorum… Ortam filen buğulanıyo böyle… Ben bi gün içmişim kederliyim böyle şiir filen yazmaktayım derkene sokaktan duydum seslerini demek isterdim ama ülkemizde seveni sayanı yoktur pek… Yani sokaktan duymadım, pek sevgili bi arkadaşım, yağız bi delükanlı geldi dedi ki; sen bilir misin empyrium diye bir grup var, çalar söylerler böyle, iliğine kemiğine işlerler… Dedim de git… yok dedi ille anlatacağım… Git-anlatçam, git-anlatçam derkene iyi dedim anlat kim miş bunlar neymiş bunlar…

Bu da bir Darjeeling ruh hali.

darjeeling | 12 November 2007 17:09

Boş boş ekrana bakan bir çift göz var şu an bende. Yazmaya hep hevesli bir yürek ama dirençsiz parmaklar var bende. Gelecek kaygısı taşıyan beynime bu yük bazen ağır geliyor. Göğsüm sıkışıyor, kaçmak, uzaklaşmak istiyorum bir yerlerden ama mecburiyetlerin çaresizliğinde eriyip bitiyorum. Hayatımın düzeni bile sıkıyor bazı zamanlar beni, insanlar düzensizlikle boğuşurken. Sonra diyorum ki kendime, ‘ne kadar nankörsün, şükret, şükret ki yetinebildiklerinin aslında çoğu insanın sahip olamadığı şeyler olduğunu farket’. O dirençsiz dediğin parmaklarının bile bedenine bağlı ve canlı olduğunu unutma. Bunu bile unutma..