bildirgec.org

intikam hakkında tüm yazılar

İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİR!!!!

Annabella | 24 September 2007 11:38

Yeni tanıştığım ama bir anda aşka yelken açıp yanında her şeyiyle mutlu olduğum 2 kez boşanmış taze sevgilimin beni aldattığını öğrendim. Ve aslında onun hiçte göründüğü gibi mazbut bir yaşam sürmediğini, yalancı ve ikiyüzlü düzenbazın önde gideni olduğunu tüm delilleri ile buldum, okudum. Bırakın yıllarca evli olmayı, ilişki yaşamayı insan 2 günlük ilişkide bile çok kolay katil olabiliyormuş… Yıkıldım, inanamadım, aptallığıma veryansın ettim… Çekip silahı vuracak halim yoktu, yıllarca hayat kurtarmıştım zarar vermeyi bilemezdim… Önce bir tas dolusu soğuk suyu koltukta oturup sigara içerken üzerine boca ettim… Bir kaç saat sonra yatakta yan yana yatarken aklıma dahiyane bir fikir geldi, o nasılsa uyukluyordu, tuvalete gitme bahanesiyle kalktım açık olan MSNin başına oturdum… Özenle gruplanmış yüzlerce adresten kullanımda olan ve fingirdediği tüm kadınları tek tek blok koyarak ve listeden komple atacak şekilde sildim… İki uzun grubu temizlemişitm ki beni bastı, tamam dedim müşteri portföyünü sildim diye şimdi beni öldürecek. O bir şey demedi ama ben giderken yalnız gitmeye niyetim yok, diğer …ürtüklerinde benimle gelecek dedim… Pişman mıyım hayır, beni bu hallere düşürenler utansın…

Karanlık Odadan Mektuplar 6

kadirgunay | 11 September 2007 10:35

Yalnız geçen zamanlarımın birer intikamı gibi bu saatler. Acımasız ve keskin. Olduramadığım her isteğimin, insafsızca yargısı. Kusursuz bir başkaldırış sonrası dayanılmaz acıların başlangıcı. Her bir kırbacın acısına bir sonrakinin hızı ekleniyor. Vücuduma değmeden tenimin sızlamalarını hissediyorum. Acı ama gerçek olan, içimdeki sessiz çığlıkların ruhumdaki yankılarını duyabiliyorum. Kararsız, güçlü ve içler acısı…
Gözlerimde biriken yaşlarımın sıcaklığı içime attığım sevgilerimi besliyor. Öldürmüyor, tam aksine güçlendiriyor. Kanayan yaralarımın o güçlü tırmanışı durmak bilmiyor sanki. Hissettiklerim, daha önce yaşanmamış bir hayat misali. Her bir yara, ölüme götürürcesine karşımda sırıtırken, daha sonra yaşayacaklarımın reklamını yapıyor.

Dayanılmaz acıların, kusursuz afişi…

kafayı yiyen kedim!!

astral | 25 August 2007 23:48

Kafayı yedi. Birden bire. Yaklaşık 3 ay önce başladı. Dan diye. Ortalığa durup dururken işemeler… özellikle ben evdeyken, benim görebileceğim hemen yakın mekanlara. Daha çok sevdim, kumuna götürdüm. En sonunda hatunda aldım. Gelip geçenler kafi olmadı çünkü az önce şaşkınlıklar içinde kaldım.

Birden bir ses, şırrr!

Aman allahım dedim. Şoktayım. Kütüphanemden aşağı bir şey akıyor. Kedi yok ortalıkta, bu ne o zaman. İşemiş kaçmış. Kitaplarım gitti. Attım çöpe. Gece vakti. Deterjanlar, köpükler bütün evi temizledim bu şerefsizin yüzünden. Bir koku var lakin. Nasıl keskin. Çıldıracağım. Bir de baktım. Kanepede kaka!!

Ben ve Martı ve de Yazar…..

plakton | 31 May 2007 01:10

“Ay yoktu ortalarda. Yıldızlar küskündü geceye” Gene geldim işte. Malum cıbıldak tepedeyim. ”Gün biteli çok olmuştu bu şehirde de. Gece kasıp kavuruyordu, yalnızlığı vuruyordu yüzüne” Tabiî ki yalnız olacaktım. Olmalıydım da. Bir martıyı dövdüğümü nasıl açıklaya bilirdim ki? Sonra bütün hayvan hakları dernekleri falan ayaklanırdı. Neme lazım işi sağlama almalı gözükmemeliyim. ”Her şeyi örtüyordu gece karanlığıyla. Örtemediği sadece acısıydı.” Yazar deşme. Bak deşme yaramı. Tamam, adımı bilumum ortamlarda Anti-Romantik ‘e çıkarmış olabilir, ama daha savaş bitmedi. Ben, ben ki senelerce romantik olacam diye resmen k…..mı yırtmışım. Bi salak martıya yenilmem arkadaş.

LOJEN-2 (LOJEN YAZISI DEVAMI)

| 29 May 2007 17:10

Akşam oluyor insanlar caddeleri yavaş yavaş boşaltıyordu. Bütün gün boyunca yürüdüğüm halde kimse ile göz göze gelmediğimi fark ettim. Herkes başını öne eğerek yürüyor ve etrafda olan bitenleri umursamıyordu. Küçükken suç işlemiş çocuklar gibiydi hepsi. Oysa asıl suçlar çocukluktan sonra işleniyordu ve suçluluk duygusu eskisi kadar utanç vermiyordu. Ve insanlar daha incitici ve daha öfkeli yaşıyorlardı. Ancak ben bunların hiç birini yaşamamışdım. İlk defa gördüğüm bu insanlar bu sokaklar bana neyi hatırlatıyordu farkında bile değildim.

Bugün çok yürümüştüm ve artık durmak istiyordum. Nihayet denizi görmüş ve adımlarımı hızlandırmışdım. Masmavi. Ruhumu burada bırakıp bedenimi yine bilmediğim o sokaklara salmak istiyordum. Yüzümü bu maviliğe yaslandırıp uyumak ve lojen’i unutmak istiyordum.

Küskün ev halkının intikamı..

darjeeling | 28 May 2007 23:55

Eve geldiği nadir gecelerden biriydi..
Mumları yakıp loş bir hava verdiği o daracık ve soğuk diye nitelendirdiği odası daha da beter görünüyordu ona şimdi. Daha kolay uyuyabileceğini düşünmüştü halbuki ama nafile. Birden hiç beklemediği bir şey oldu. Ev halkı ona sıkıntılarını anlatmaya karar vermişti. Onu karşılarına aldılar ve anlatmaya başladılar.

Duvarcıklar o yokken astığı resimlere bakarak hep ağladıklarını söylediler.. Sandalyecikler masanın etrafında öylece yapayalnız hiç mutlu olmadıklarını, onun ayak sesini bile özlediklerini söylediler. Televizyon kumandası oradan oraya fırlatılmayı, içinden pillerinin fırlamasını özler olmuştu. Telefonun tuşları özlem dolu hiç bir arayışa ev sahipliği yapmıyordu ve çok sıkılıyordu. Ama en çok yastıkçık kızgındı ona.. O değilmiydi en sıkıntılı olduğu günlerde üzerini gözyaşıyla doldurduğu ama gıkını bile çıkarmayan eşyası. Sarılıp yatışı, bazen tekmeleyip uzaklaştırışı… Her halini seviyordu sahibinin..

Tetikleyen kadın ve naif adam…

koza 68 | 28 May 2007 14:23

iki güzel tatil gününü tamamen açık havada geçirdim…
İnsan toprakla,suyla temas ettiği oranda güç kazanıyor sanki…
Geçen haftanın sokak kavgalarına benzeyen kötü görüntüsünü silip attı toprak ana!…
Koruma duvarlarının ardından şahsıma ve tüm komüniteye “topunuzu s……m” diye bağırıp çağıran “kayıp kene’yi” de unuttum…canı cehenneme!…
Dedim ya hafta sonu iyi geldi…
Fenerbahçe’mizin stat içinde ve de dışında ki şampiyonluk kutlamaları muhteşemdi…
Bir Malmö FF taraftarı olan ,”mırmır’ın” fenrbahçeli olması artık kaçınılmazdı..
Ülkesinde böyle bir manzarayı tüm yaşamı boyunca göremiyeceğinin o da farkında…
Mırmır, beni mutlu edecek bir şey daha yaptı; Çoktandır izlemek istediğim bir filmin, dvd’sini getirterek gecenin son bombasını patlattı!…
“Straw dogs”
Bir sam Peckinpah filmi…
Rolleri, Dustin Hoffman ve Susan George paylaşmış…

Film erkeklerin kendilerini kanıtlama uğruna gene kendilerini harcadıkları gerçeğinden yola çıkıyor…Neyi yaşamak istediğine bir türlü karar veremeyen genç bir kadının eşinden aldığı intikam…Karısının taşıdığı ağır şehveti sadece ti’ye alan, naif bir bilim adamının tetiklenişi…

Bu filmi izledikten sonra gerçekten de kadınların farklı bir hafızaları olduğuna inandım…
Eğer iki kişinin hayatına zehirli bir duygu hakimse, her şey tersine dönüveriyor aniden…
Erkeklerin , kadınlarda ki duygu yoğunluğuna kayıtsız kalmaları, ondan coşku , cesaret bekleyen bir kadını olmadık işler yapmaya itebiliyor…
Kadınlar böyle durumlarda ya bir başka sevgiliye koşup yaşamak istediklerine kavuşmayı seçiyor ya da kaçıp saklanmak arasında kalıveriyorlar…
Onların öylesine farklı bir hafızaları var ki,
Ödediklerini unutmayıp bir gün ödettiriyorlar…

Balina zıpkını

kopanisti | 04 February 2007 17:56

Ahab Kaptan
Niye Bendim,,,sonsuza bırakılmış sürgün
Ama bendim geleceğin ötesini gören.
Yarıştan başka ne gelirdi elimden
Moby Dick’in görkemine çarpıldığım gün.
(Şiir Şükran Kurdakul)

6 yaşında bir çocuktur henüz. 1832 yılında babası iflas etmiş ve ardından ölmüştür, bundan önce mutlu bir çocukluğu vardır. Çalıştığı birkaç işten sonra hayatı pek yavan bulur, İçten gelen bir deniz tutkusuna sahip olduğunu fark eder ve denize olan bu tutkusunun sesini dinler, bir süre sonra kendisini balina avcılarının arasında bulur. Güney Pasifik’te geçirdiği yıllarında çalıştığı geminin kötü koşullarına dayanamaz ve bu iş bana göre değil deyip gemiyi kendince uygun bir yerlerde terk eder.