bildirgec.org

çay hakkında tüm yazılar

BİR ÇİFT GÖZ

mavilikler | 05 May 2010 10:39

Hafta sonlarına sığdırmaya çalışıyoruz gerçek yaşamlarımızı. Penceremizin köşesine çekilip çayımızı yudumluyor ve bu kez dışarıdan, içinde kaybolmadan seyrediyoruz kalabalıkları.

Herkesin aynı göründüğü bu yerde, farklılığını koruyan tek kişi kendimizmiş gibi keyifle içmeyi sürdürüyoruz çayımızı. Ilık ılık birşeyler duyarak içimizde, karşımızdaki koltuğa buyur ediyoruz kendimizi. Penceremizin diğer köşesinden ne de güzel gülümsüyor bize!..

Çay Bardağında Düşünceler

absynthe | 02 April 2010 09:38

İnsanların önyargıları…
Başkaları için mi yaşıyorum?

Çayını yudumlarken bu iki sözü tekrarlayıp duruyordu. Saatlerce konuşmanın ardından aklında kalan iki şey buydu. Ne kadar özlemişti konuşmayı, konuştukça derdinin farkına varmıştı, çok da iyi olmuştu bu. Konuşmaya, konuşamazsa bile dinlemeye ne kadar ihtiyacı olduğunu fark etti. Çayından bir yudum daha aldı; eline kalemi aldı ve yazmaya başladı:

İnsanların önyargıları…
Kimin için yaşıyorum, başkaları için mi?

ÇAY YAPALIM MI?

il mare | 11 March 2010 09:41

“Çay yapalım mı?”

Hayat…
Ailece yenen bir yemekten sonra,sofrayı toplarken mutfakta buluştuğun annenin ağzından dökülen kutsal iki kelimelik soru cümlesi:

“Çay yapalım mı?”

Cevabın değişmeyeceğini bilerek gene de üzerine uzun uzun düşündüğüm soru. Sen de sorarken, alacağın cevabın değişmeyeceğinden emin olarak çok şey düşünüyor musun anneciğim?
Ben ağzıma dayayacağım her sıcak yudumda ;daha sıcak ellerini avuçlarımla sıkarken hissedeceğim sıcak kalbinden akan sıcak duyguyu ,beraberinde izlediğimiz dizinin repliklerine verdiğin tepkilerin aynılığını ama bende her seferinde uyandıran ve bu akşam da uyandıracak olan tonlarca farklı hissiyatı, belki de dizinin en heyecanlı yerinde kardeşimin okuldaki durumuyla ilgili şevkatlice yönelttiğin soruyla en varmış gibi gözüküp aslında en başka yerlerde olduğun halleri, gözlerinin dalgınlığını,sesinin çaresizliğini,kokunun tekliğini ve saflığını tekrar tekrar,bu akşam da yaşayacağımı düşünürken ve düşündükçe içim sıcacık olurken; sen de yarın beni bir başka eve yollamayacak olmanın rahatlığını,kimseye hesap ve haber vermeden ellerimi hiç bırakmayacakmışcasına sıkıca tutmanın keyfini,başka hiç kimseye sana ait olduğumdan daha fazla ait olmadığımı bilişinin verdiği beni içine içine sokası duyguyu, elinin tersi ile yanağımı okşarkenki tazeliği peşin peşin götürüyor musun dudaklarına, ince belli bir çay bardağıyla…???
Seni bilmem ama anneciğim, ben, sen her “çay yapalım mı” diye sorduğunda, içime tarifsiz bir huzur doluyor. Televizyonun karşısında ellerimizde buharı tüten bardaklar, üzerindeki mavi sabahlığa sarındığım an gözümün önüne geliyor, omzunu gıdıklayan kıvırcık saçlarından salınan koku seni bıraksam da beni bırakmayacağını içerime haykırıyor…Gevşiyorum suratımı yalayan buharla,rahatlıyorum.
Dizinin replikleri arasında olduğunu sanırken, annemin kanatları altında kayboluyorum.

Garson Gelip Bardakları Aldı

Kuduz maymun | 26 December 2009 16:27

İstemiyordum. İçim istemiyordu. İstemeyerek gittim.
Kös kös. Başım önümde.
Küçük bir yer. Akşam karanlığı çöktükten sonra suların güzelliği iyice görülemiyor. Yüzüne bakmak zorunda olmamak için pencereye dönük bir sandalyeye çöktüm. Hiç aldırmadan denizi seyretmeye koyuldum.Konuşmadım.
Bir zaman denizi seyrettim durdum. Gelen garsonu görmezden geldim. Ama ben istemeden bir çay geldi önüme. Bir sigara yaktım. Çaya bakmadım.
Sinirlenecek miydi. Sinirlenmedi. Öyle, beni izliyordu. Konuşmak istemeyişimi anlayışla karşılarmış gibi bir hali vardı.
Çay çoktan soğudu. İçmedim.
Garson gelip bardakları aldı.

Bir döndüm. Şaşırdım. Öyle hüzünle bakıyordu ki bana. Gözleri kocaman olmuş, sokaklarda itilip kakılmış bir it yavrusu gibi, ezilerek bakıyordu.

Bakma bana öyle, dedim.

Kocaman bir göz oldu.

Cuisinart PerfecTemp® Teakettle

zabun | 21 December 2009 23:04

Farklı bitki çaylarının tüketiminin yaygınlaşmasıyla, her bitki çayına özel hazırlama usullerine de önem verilmeye başlandı. Bitki çayları haşlama, kaynatma ve benzeri yöntemlerle hazırlanıyor. Cuisinart, PerfecTemp® Teakettle isimli ürünüyle kullanıcılara, çeşitli çayları türüne göre en uygun sıcaklıklarda hazırlama şansı sunuyor. Ürün üzerinde suyun kaç dereceye ulaştığını gösteren bir sıcaklık göstergesi bulunuyor. Kadran üzerinde, kullanıcının hazırlamayı istediği çay türüne göre faydalanabileceği farklı renklerde tasarlanmış bilgiler bulunuyor [Örneğin kahve için 200 fahrenhayt (93 santigrat) sıcaklık önerilmiş. Gerçektende granül kahveler, kaynamadan az önce ocaktan alınmış suyla hazırlandığında lezzetini daha iyi gösterir]. Ürünün iç kısmı çelikten, dış yüzeyi porselen enamelden müteşekkil. Bu sayede ısı çabuk iletiliyor ve muhafaza edilebiliyor. Kaynama gerçekleştiğinde bir ıslık sesi kullanıcıyı uyarıyor. Ürünün boyutları: 8.3 x 9.4 x 9.7 inç, hacmi yaklaşık 3.5 litre.

[chipchick] [ubergizmo]

KÖPRÜ

teacher07 | 17 December 2009 12:24

Güley Nine’nin evine ulaştıklarında Öğretmenler yorgunluktan bitkin durumdaydılar. Doğa kardan yorganını bütün yöreye örtmüş; hem de inanılmaz kalınlıkta, yolar ıssız, dağlar ürkütücü, ayaklarında edikler dört beş saattir yürümekten güçleri son noktasındaydı. Kalın zincire bağlanmış köpeğin boynundan tutan Yusuf buyur etti yolcuları. Daracık bir pencereden ışık alan odaya zor attılar kendilerini. Dışarının parlak kar ışığına alışık gözleri bir an hiç bir yerini seçemedi odanın. Neden sonra Güley nineyi seçebildiler, geldiklerinde hoş geldiniz çocuklar demişti Kürtçe, torunu Yusuf çevirdi, “hoş bulduk anne” dediler. Yusuf koşuşturdu, ediklerini çıkarmalarına yardım etti, sıcak su getirdi, ellerini yüzlerini bir güzel yıkayıp rahatladılar. Kuru yavan, ellerinden ne gelirse ağırladılar torunuyla Güley Nine. Sıcak çay bütün yorgunluklarını silip götürdü.

Güneş dağların ardından kaybolmak üzere, davrandılar yola, bir an önce karşı yakaya geçip evlerinde rahatlamak için. Kimseye yük olmak istemediler, yoksa rahatlarına diyecek yoktu. Köy dağınıktı, en kalabalık yer okulun bulunduğu bölümdü, Kenger Alanı. On beş dakikalık bir yolları daha vardı ama Göksu yol verirse…

Topsuz Alanda Çay Demleme!

admin | 08 December 2009 10:47

Geniş bir ailede yaşamayanlar için çay keyfi nasıl da basittir. Öyle ya, çayı demlemek için çaydanlık ve semaver kullanmak kimsenin aklına bile gelmez. Çoğu kez demlik poşeti kutulardan çıkarılır, sahalardaki yerini alır. Poşet çay hâkimiyetine sahip herkes, iple kısa süreli çok güzel hareketler sergiler. Derken dakikalar ilerler, hakem düdüğü çalmadan çay yudumlanmaya hazır hale gelir. Peki, tıpkı poşet çay gibi düşünülmüş başka bir demleme yöntemi var mıdır? İşte çocuklar, tam da şu anda “çay topları” diye bir başlık atalım ama buraya yazmayalım.

anne bugün gitme…

kahvekokusu | 27 October 2009 11:00

Kocaman kahverengi gözlerini gözlerime dikip, delici nazarlarla bakarken, dudaklarının arasından dökülüveriyor o kırgın cümleler:

-Anne bugün işe gitmee…

Lepiska saçları darmadağın… Pembe ayıcıklı pijamasıyla sandalyede öylece oturuyor. Üşümesin diye üstüne giydirdiğim yelek bir kolundan düşmüş… Süt bardağı kahvaltı masasında hala dolu duruyor…Bir cevap bekleyen bakışlar tam gözbebeklerime oturmuş hesap soruyor:
-Anne bugün işe gitme!

Doğadan Bardak Poşet Çay Kampanyası

NexumBogazici | 16 October 2009 09:39

Doğadan Bardak Poşet Çayı denemek isteyen ilk 5000 kişi, ücretsiz olarak adresine gönderilen demleme çayın keyfine varıyor. Tek yapmanız gereken www.dogadan.com.tr internet sitesine girerek Doğadan Bardak Poşet Çayı denemek istiyorum linkine tıklamak. Formu doldururken Doğadan’ın birbirinden eğlenceli reklamlarını izlemeyi unutmayın. Hem eğlenin, hem kazanın!

en güzel kahvaltı van’da yapılır

nazokiraze | 15 October 2009 11:07

İş nedeniyle geçtiğimiz yıl Van’a iki günlüğüne giden ve geldiginde anlata anlata bitiremediği meşhur Van kahvaltısı ile Van’da olmasa da İstanbul’da tanışma şansım oldu. Geçen yıldan beri aklımda vardı Van kahvaltısı ve ana haberlerde geçtigimiz günlerde görünce iyice aklıma düştü , tabi gidip yerinde yemek var ama imkanlar şu an için İstanbul’da yediginle avun, edebinle otur diyor bana. Aklımda neden vardı bu kahvaltı, çünkü ben kahvaltıda klasik yiyecekler yemeyen biriyim, sabah kahvaltısını tek başımayken etmem ama oturdugum kahvaltısofrasında önce gözümün doyması lazım gelir, kahvaltılık aramam, sabah sabah balık hatta kuru fasülye olsa yerim, bu yüzden kahvaltıya misafirlige gittigim zaman mutlaka o sofrada kızartma, börek veya menemen gibi şeyler bulunur, konu komşu da kahvaltılarda zeytinyaglı yemek bile yemeye alıştı sayemde.