İstemiyordum. İçim istemiyordu. İstemeyerek gittim.Kös kös. Başım önümde.Küçük bir yer. Akşam karanlığı çöktükten sonra suların güzelliği iyice görülemiyor. Yüzüne bakmak zorunda olmamak için pencereye dönük bir sandalyeye çöktüm. Hiç aldırmadan denizi seyretmeye koyuldum.Konuşmadım.Bir zaman denizi seyrettim durdum. Gelen garsonu görmezden geldim. Ama ben istemeden bir çay geldi önüme. Bir sigara yaktım. Çaya bakmadım.Sinirlenecek miydi. Sinirlenmedi. Öyle, beni izliyordu. Konuşmak istemeyişimi anlayışla karşılarmış gibi bir hali vardı.Çay çoktan soğudu. İçmedim.Garson gelip bardakları aldı.Bir döndüm. Şaşırdım. Öyle hüzünle bakıyordu ki bana. Gözleri kocaman olmuş, sokaklarda itilip kakılmış bir it yavrusu gibi, ezilerek bakıyordu.Bakma bana öyle, dedim.Kocaman bir göz oldu.
yorumlar
14 numaralı bakış…:) eheh
okurken ister istemez koca gözlü bir garson hayal ettim
Şey… Kocaman olan garsonun gözleri değildi. O’nun gözleriydi.
Ay yani, Kuduz Maymun o kadar aklımız var, Allah iyiliğini versin..Ayrılık gözleri onlar, her iki kişiye de yerleşir, hep aynı sonlar..
Bu sıralar aklım başımda değil. Basiretim mi bağlandı nedir… Kusura bakmayın… Esprileri bile çakozlayamıyorum…
hani var yaa …….