bildirgec.org

börek hakkında tüm yazılar

büyüklerin karneli günleri

nazokiraze | 20 October 2009 14:36

24 şubat 1941 yılında Ticaret Bakanlıgı’na bağlı bir birim kurulur, bu birimin adı “İaşe Müsteşarlığı” dır, müsteşarlığın görevi ise ülkenin iaşe düzenini yönetmek yani yeme,içme düzenini.O dönem Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği , Nazi Almanyası tarafından işgal ediliyordu.

Pearl Harbor baskını olarak tarihe geçen olayın oldugu aralık ayı içerisinde dünyanın çeşitli ülkelerinde bir hareketlilik vardı. İtalya ve Almanya Amerika’ya savaş ilan etmiş ortalık kırılıyordu. İşte o aralık ayında Türkiye’de halk yeni kararla tanışacaktı: ekmeğin “karne” ile dağıtılmasıkararı.

Bu alınan kararın uygulanması ocak ayını buldu.Aile reislerinin beyanlarına göre her bireye bir ekmek karnesi verildi ve Buğday Koruma Vergisi kaldırıldı ve böylece İstanbul dolaylarında yetişen bugday,yulaf ve arpaya devlet tarafından el konuldu.

Birkaç gündür ekmeğin vesikaya bağlanacagı söylenir fakat bir sabah uyanınca ekmegin karneye bağlandıgını gören halk inanılmaz şaşkındır. (önce İstanbul sonra Ankara ve İzmir)

şakran böreği, karadut şarabı…

kahramancayirli | 07 September 2009 15:57

wowturkey.com adresinden alınmıştır.
wowturkey.com adresinden alınmıştır.

Haftaya yemek konulu bir yazıyla başlamanın iyi geleceğini düşündüm. İzmir’in iki köyünden ve bu iki köyün iki karakteristik lezzetinden söz edeceğim. Önce şakran böreğinden bahsedeyim. Malum İzmir-İstanbul-İzmir motosiklet turumda “Meşhur şakran böreği’nizi yediniz mi” benzeri bir afiş gördüğümü hatırlıyordum yol üzerinde. Sırf bu börek namına dün kalkıp Yeni Şakran köyüne gittik. Yeni Şakran, Aliağa’nın 15 km kuzeyinde, Çandarlı kavşağına varmadan, şirin, şeker bir sahil beldesi. Sanıyorum ki her köşe başında şakran böreği satılıyor, hangi börekçiden alacağımızı şaşıracağız. Etraftakilere sorunca öğreniyoruz ki sadece benzincide yapılıyor bu namlı börek, beldenin merkezindeki. Ama hakikaten lezzetli. Kıymalısı, patateslisi, peynirlisi, patlıcanlısı var, yanında bir de ayran, sahiden güzel..Tabii siz sırf bu börek uğruna onca yol yapmayın ama yolunuz oralardan geçerse şakran böreği aklınızda olsun.

ramazana yaklaşırken

nazokiraze | 07 August 2009 12:57

Ramazana 15 günden az bir zaman kaldı, oruç ibadetini hiç aksatmayanlar için neyse, oruç tutmayanlar veya ara sıra tutanlar için de çok önemlidir Ramazan ayı, manevi havası herkesi etkiler müslüman olmayanları bile. Her eve Ramazan pidesigirer, ah eski ramazanlar konulu konuşmalar yapılır, Hacivat Karagöz oyunları ortaya çıkar,ünlüler çalgı eşliginde iftar verir ve paparazzilere çıkar.

Uzun zamandır ilk kez yazın en sıcak zamanlarından birine denk geliyor Ramazan bu sene, bir kaç yıl evvel 17:00-17:30 gibi yapılan iftar bu yıl 20:00 ye kayacak bu da oruç tutanlar için biraz zor olacak (Allah kolaylık versin). Sıcaklar ve oruç süresinin uzun olması sağlığa daha fazla dikkat edilmesianlamına geliyor.

Ramazan ayı İslamın beş şartından birinin ifa edildiği bir ay olmasının dışında bazı değerlerin daha çok önemsendigi mübarek bir zaman dilimidir. İftar davetleri sayesinde akrabalar birbirlerine gidip gelirler, ayın sonunda verilen filtre ve zekatlar ihtiyaç sahiplerini mutlu eder, kalabalık sofraların bereketi artar, herkeste normal zamandan daha fazla huzur, sukunet olur, sofradaki yemekler bile tamamen değişir ve daha güzelleşir, artar, çeşitlenir. Normalde bazı evlere girmeyen yada ara sıra gelen pastırma, hurma gibi yiyecekler sofralarda yerini alır, güllaçın saltanatı başlar, pide kuyrukları ve pide kokusu insanı kendinden geçirir , Ramazan öncesi alışverişler yapılır. (çocukluğumuzun öğlene kadar süren tekne orucunu unutmayalım)

çay saatimiz geldi

nazokiraze | 06 February 2009 12:12

Bir çok millette çok önemlidir çay saati, gündüz çay servisi, yanında kurabiyeler, servisler filmlerde görürüm aha derim demek çay her toplumda önemli. Japonya ve Rusya’da çayın çok sevildigini ve en çok İngilizlerin akşamüstü çayını sevdiklerini bilirim, 1840 yılında bir İngiliz Düşesi tarafından odasında her gün akşamüstü beşte çay içmesi ve yanında kurabiye yemesi ile beş çayı dogmuş ( bilgi)

Ancak sanıyorum hiç bir ülkede bizimki kadar şekillere girmiyordur, çay saatleri. Efendim kuru kuru fincanda çay ikram etmek ayıp ötesidir, yemeyi, içmeyi sevdigimiz kadar yedirmeyi, içirmeyi de pek severiz. O caaanım çay kısırsız, böreksiz gider mi? gitmez. Beş dakikacık bir kek çırpıverilecek, bari fırından iki hamur alsaydık….şeklinde çay saatini ögle ile akşam saati arasında sıkı bir öğüne dönüştürürüz.

Benim merak ettiğim bu çay neden herkeste aynı etkiyi göstermiyor? Kadınlar ille beş çayı diye toplanıp börege börek, keke kek demezken belki de akşama kadar kadınlardan daha çok çay içen erkekler niye beş çayı atıştırması yapmazlar? Yapsalar bile o kadar alengirli şeyler yemezler heralde. Gece yarılarına kadar kahvehanelerde takılan adamlara çay yanında kurabiye, kısır, boşnak böregi yapıp satmak kahvecilerin aklına gelmiş midir?

yalancıktan yemekler

nazokiraze | 16 December 2008 18:43

Hayatımıza tat katan sevdiğimiz yiyecekler vardır, kimsenin hayır diyemeyeceği lezzetler.Su böreği, mantı, dolma vs. Birde bunların yalancıları var. Hiç yapmadım ben yalancı yemek belki de yaptım farkında değilim,ama misafirliklerde çokça yedim sanırım malzeme eksik olunca, yada alternatif malzeme kullanınca yemek yalancı oluveriyor.

Mesela yalancı işkembe çorbası var içine işkembe yerine tavuk eti konuluyor işkembe gibi olmasa da tadı tuzu güzel bir çorba bu. Zaten sarmısak sirke neye girse lezzeti artar. Bunun yanı sıra yalancı dolma, yalancı su böreği, yalancı tavuk gögsü gibi sevilen yemeklerin yalancıları sık sık yapılan yemeklerdir.Ama denemek istedigim ilgimi çeken yemek yalancı iskenderdir.Tarifi burada bayat pideler degerlendirilerek yapılan iskenderin yalancısında kıyma kullanılıyor eh idare ediverin artık hiç yoktan iyidir.

ev hanımlığı diploma töreni

mansonilized | 11 February 2008 15:32

Yakın bir zamanda evlenmiş çalışan bir kadın olarak ilk misafir ağırlama operasyonumu başarıyla tamamlamış bulunuyorum. Yaşasın teknoloji ve dahi yaşasın modern dünyanın nimetleri demek istiyorum.

Efendim evde misafir ağırlamak ince iştir. Bir sanatçı estetikliği, bir sporcu çevikliği, bir halkla ilişkiler uzmanlığı, bir gündelikçi titizliği, bir aşçı yeteneği gerektirir. Hele ilkse garip bir heyecan yaşanır. Böyle karın ağrısına neden olan stres garfiklerine pik yaptıran bir heyecan.

Müzik Ansiklopedisine Yazarlar Aranıyor

ngagerz | 15 December 2007 10:15

Merhabalar.

Öncelikle müzikten kastım nedir onu belirteyim..

Jazz, blues dan heavy metal e kadar her türde yazılar, grup ve müzisyen biyografileri, albüm kritikleri, konser kritikleri vs yazabilecek yazarlar aranıyor..

Önemli açıklama: Aradığım şey “Ben çok pis deathçiyim, blackçiyim saçlarım uzun, siyah pardesü giyiyorum.” lar değil. Müziği adam gibi bilerek dinleyen, yaşı kemale ermiş arkadaşlardır..

Gereksiz açıklama:
Site kazandıkça sizde kazanırsınız. Her yazarın kendi sayfası olur ve o sayfaya, yazar herhangi bir reklam programına üyeyse (google adsense, adbrite, bıdı bıdı) kendi reklamlarını koyabilir..

Elvis ve Pantera sevmeyen yorum bile yazmasın. =)

Çöp

Cevval Portakal | 09 October 2007 10:55

Bu ayakkabıları kim çöpe atar ki.

Gerçek bir ganimet bu güzel ayakkabılar. Ve bir güneş gözlüğü, kullanmaktan pek hoşlanmam aslında kendimi çok tuhaf hissediyorum güneş gözlüğü takerken, yinede almamda bir sakınca yok. Dibinde biraz bırakılmış kola şişesi, gazı hala kaçmamış.

İnsanlar çöpe hep pis şeylerin atıldığını düşünürler. Kapağı kapatılarak atılmış bu şişenin içindeki kola nasıl pis olabilir. Özellikle ayakkabılar daha giyilmemiş bile. Belki de kolanın kalanını içen aptala bu ayakkabılar hediye edildi, beğenmedi ve çöpe attı. Dünya aptal insanlarla dolu. Başıma gelebileceğin en kötüsü de, beni en rahatsız eden aptal insan yine pencerede. Halbuki uyanmamış olacağını düşünerek erken gelmiştim bu sokağa. Geri dönsem iyi olur…