bildirgec.org

2004 hakkında tüm yazılar

Secret Window

queennothing | 19 August 2008 16:22

2004 yılı sinema dünyası için oldukça hareketliydi. 2008 sonuna doğru 5.si beklenen “Saw” serisinin ilk filmi, Adrien Brody’nin en iyi performanslarından birini sergilediği “The Village”, hafızalara kazınan film “Eternal Sunshine Of The Spotless Mind”, efsanevi Truva Atı’nı anlatan “Troy”, Tarantino’nun iki parçaya ayırdığı için pişman olduğu “Kill Bill” filminin ikinci parçası “Kill Bill: Vol.2” ve daha yüzlerce film.

Dünyaca ünlü yazar Stephen King de, bugüne kadar yazdığı onlarca romanla, edebiyat dünyasında olduğu kadar sinema dünyasında da efsanevi bir isim oldu. 4 dalda Oscar adayı olan “The Green Mile”, “Hearts in Atlantis”, “Salem’s Lot”, “1408”, “The Shawshank Redemption”, “Dolores Claiborne” gibi onlarca kitabı / hikayesi başarılı yönetmenler tarafından sinemaya uyarlandı.

2004 yılında da Stephen King kitapları, sinema dünyasına çok değerli filmler kazandırdı.

Four Past Midnight” adlı kitabından çok özel bir hikaye “Secret Window, Secret Garden”, yönetmen David Koepp tarafından sinemaya aktarıldı. “The Secret Window” adıyla sinema dünyasına kazandırılan bu hikaye, David Koepp’in Stephen King ile ilk buluşması oldu.

Saint Ange (Kutsal Bakire)

rusti | 11 August 2008 12:17

Dvd satan bir dükkanda neler var neler yok diye bakıyorum. Gece sinema gecesi yapacağız arkadaşla. Benimle aynı anda biri daha filmlere bakıyor. Elimde “Kutsal Bakire” adlı bir dvd. Yanımdaki kişi dvd’nin üzerine eğilip “Bu filmi tavsiye ederim. Harika birsey!” filan diyince üzerimde bir baskı hissedip dvd’yi satın aldım. O gece izleyemedik ve çok üzüldük. Güzel olduğuna dair inancımız büyüktü çünkü. Birkaç gün sonra izleme fırsatı bulduk.
Her dakika tetikte bekliyoruz birşey olacak diye. Ama film sürekli düşünme seanslarıyla geçiyor ve son buluyor.
Konusu ne mi?

Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak

exorientelux | 25 July 2008 14:53

Bazen bir film izleriz; yönetmeni tamamdır, oyuncular ünlüdür, filmin bütçesi yerindedir, teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanılmıştır vs. Ama ama bi’şey, nasıl desek bi’şey işte, eksiktir, film olmamıştır. Şimdi bu koşulların tam tersini düşünün: Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi, oyuncuların neredeyse hepsi amatör, filmin bütçesi iç güveysiden hallice, film dijital olarak çekilip negatife basılmış, görüntü ve özellikle seste sorunlar var ama filmi izlediğinizde diyorsunuz ki “Ne güzel bir filmdi bu böyle!”
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, yönetmeni ve senaristi Ahmet Uluçay’ın bir çok kısa film yapıp yine bir çok ödül aldıktan sonra çektiği ve söylediğine göre hikayesinin yarıdan fazlasının kendi hayatını anlattığı , gene bir çok ödül almış ilk uzun metrajlı filmi. Filmin yukarıda bahsettiğim teknik eksiklikleri var ama öykü, oyuncuların doğallığı, yönetmenin hüneri (ve benim çok sevdiğim “Beyaz Giyme Toz Olur” türküsü) bütün eksiklikleri görmezden gelmeye izleyeni ikna ediyor.

Man On Fire

fckmeimfamous | 22 July 2008 09:59

Brian Helgeland‘ın (yönettiği filmler de var, A Knight’s Tale, Payback) senaryosunu yazdığı ve Tony Scott’ın (Enemy of the State, Top Gun, Beverly Hills Cop II, True Romance, Spy Game) mükemmel yönetip, kurguladığı çok iyi bir macera-gerilim filmi Man On Fire.

Denzel Washington‘ın (American Gangster, Philadelphia, Remember the Titans) -bence Training Day‘den sonra performansını ikinci sıraya koyduğum- eski kontra-terörist timi görevlisi, “the artist of death – ölüm sanatçısı” John Creasy‘yi canlandırdığı filmde, yan rollerde Christopher Walken (Man of the Year, Last Man Standing), Dakota Fanning (War of the Worlds) ve Marc Anthony bulunmakta.

A MOMENT TO REMEMBER – HATIRLANACAK BİR ANI

ggecim | 15 June 2008 13:17

İnsan beyni bazen öyle şeyleri unutur ve öyle şeyleri hatırlar ki, buna şaşırıp kalırız bazen.Mesela an gelir dedenizin ismini, hatta babanızın ismini bile unutabilirsiniz. Anlık hafıza kayıpları insanı çaresizliğe de düşürebilir.
Beyinin hala nasıl çalıştığını tam olarak çözememiş insanoğlu, nasıl durabildiğini de anlayamamıştır.
İşte, konusunu aşktan ve anılardan-hafızadan alan, A moment to remember – Hatırlanacak Bir Anı, kendisi de birkaç filme konu olmakla birlikte türünün en iyi örneklerinden.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind

fckmeimfamous | 12 June 2008 15:41

Arıza filmlerin yönetmeni Michel Gondry‘nin üçüncü filmi “Eternal Sunshine of the Spotless Mind“, modern zamanın bilimkurgu’dan uzak bir bilimkurgu ve “You can erase someone from your mind. Getting them out of your heart is another story” (birini aklından silebilirsin ama kalbinden silmek başka hikaye) mottosuyla da dibine kadar bir aşk filmi. İkisinin nasıl biraraya geldiğini sormayın, filmi izleyin yeter.
Jim Carrey, Kate Winslet, Tom Wilkinson, Kirsten Dunst, Elijah Wood ve Mark Ruffalo‘yu kadrosunda barındıran film, Joel Barish‘in “ufacık bir işaret gördüğü her kadına aşık olan adam” Clementine Krucinzsky‘ye aşkını anlatıyor.
Clementine ile mutlu bir beraberliği olan Joel, ilişkisinin artık “sıkıcı çiftlerin ilişkilerine” benzediğini görür ve ilişki de kötüye gitmeye başlar. Son noktasında Clementine Joel’u terkeder ve Joel’a dair hafızasında ne varsa sildirir.

Mustafa Hakkında Her Şey

queennothing | 29 May 2008 12:30

4 Eylül 1970 doğumlu İzmirli yönetmen Çağan Irmak, “Asmalı Konak”, “Çemberimde Gül Oya” gibi TV dizilerinin yanı sıra “Babam Oğlum”, “Ulak” gibi başarılı filmlerle kısa sürede sinema camiasının sevilen isimlerinden biri olmayı başardı.
2004 yılında Irmak, “Mustafa Hakkında Her Şey” adlı sinema filmi için kolları sıvadı. Fikret Kuşkan, Nejat İşler ve Başak Köklükaya’nın başrolde yer aldığı filmde Şerif Sezer, Yaman Tarcan, Zeynep Eronat gibi oyuncular da yer almakta.

Yazı Tura (2004)

cyprocon | 26 May 2008 10:23

Yazı Tura (2004)
Yazı Tura (2004)

Çok beğendiğim ve yerli bi yapım olan Yazı Tura (2004) filmini sinepil.org sayfalarında göremeyince izlemeyen okurlara (varsa) bir fikir vermek adına bahsetmek istedim. Filmin başarısının yanı sıra; aynı salonda filmi birlikte izlediğimiz ve çıkışta sohbet etme şansı bulduğumuz sevdiğim yazar Can Dündar ile tanışma fırsatını bana yaratmış olması nedeniyle sevdiğim bir filmdir.

Filme dönersek; Yazı Tura usta oyuncu Uğur Yücel‘in yazdığı ve yönettiği ilk sinema filmidir. Bu film, Uluslararası Ankara Film Festivali ve Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde toplamda 13 ödül almayı başarmıştır. Filmin müzikleri ise başka bir ustaya; Erkan Oğur‘a aittir. Filmin başrollerindeki iki isim Hayalet Cevher rolünde izlediğimiz Kenan İmirzalıoğlu ve Şeytan Rıdvan rolünde izlediğimiz Olgun Şimşek‘tir. Filmi izlerken tanıdık gelecek yüzlerden ikisi ise Sencer karakterini canlandıran Engin Günaydın ve Firuz karakterini canlandıran Erkan Can‘dır. Bu noktada değinmeden edemeyeceğim; halen Olgun Şimşek dendiğinde gözünüzün önüne Kudret (Bir Demet Tiyatro), Erol Günaydın dendiğinde Burhan Altıntop (Avrupa Yakası) ve Erkan Can dendiğinde Temel (Mahallenin Muhtarları) karakterleri canlanıyorsa bu isimlerin oyunculuk yeteneklerini bir kez daha takdir edeceksiniz.

The Notebook

queennothing | 24 May 2008 18:46

The Notebook
1940’lı yılların Amerika’sında sosyal hayat oldukça renkli geçiyordu. Seabrook kasabası için de durum oldukça eğlenceliydi. Seabrook’ta zengin bir ailenin kızı olan Allie Hamilton, bir kasaba festivalinde eğlenirken Noah Calhoun ile tanışır. Noah, ilk günden çıkma teklifi ettiği Allie’nin ruh eşi olduğunu ilk görüşte anlar. Allie için ise durum eğlencelidir; fakat Noah’ya aşık olması uzun sürmeyecektir.

Korkuyorum Anne

merhum | 10 April 2008 21:13

İnsan nedir ki…
“Korkuyorum Anne”, bunu merak ediyor.

Korkuyorum Anne“, Reha Erdem’in “Kaç Para Kaç” ve “A Ay”dan sonraki üçüncü filmi. Çeşitli festivallerde aldığı aldığı bolca ödülü bir kenara bırakırsak bu film öncekilerden ayrılıyor. Daha iyi demeye dilim varmıyor… Nefis senaryosu, görüntüleri ve oyuncuları ile müthiş bir film.

Filmin derdi, web sitesinden anlaşılabileceği gibi, “insan nedir ki” sorusuna verilebilecek cevapları araştırmak. İnsan! Zaaflarıyla, egosuyla, organizmasıyla…