İnsan beyni bazen öyle şeyleri unutur ve öyle şeyleri hatırlar ki, buna şaşırıp kalırız bazen.Mesela an gelir dedenizin ismini, hatta babanızın ismini bile unutabilirsiniz. Anlık hafıza kayıpları insanı çaresizliğe de düşürebilir.Beyinin hala nasıl çalıştığını tam olarak çözememiş insanoğlu, nasıl durabildiğini de anlayamamıştır.İşte, konusunu aşktan ve anılardan-hafızadan alan, A moment to remember – Hatırlanacak Bir Anı, kendisi de birkaç filme konu olmakla birlikte türünün en iyi örneklerinden.

Umutsuz bir aşkın peşine düşen ve sürekli yolları şaşıran bir kız, yine unutkanlık sonucu bir erkekle karşılaşır ve tesadüfler sonucu ona aşık olur. Biraz zorlamayla başlayıp, gerçek bir aşka dönüşen bu ilişki, zamanla gelişen umutsuz bir hastalığın kurbanı olacaktır. Ve aşkın tek besini anılar, yavaş yavaş silinir. anıların silinmesiyle korku başlar.Tesadüfler ve inatçılıkla başlayan güzel bir aşkın önce romantik ve esprili sonra ise trajik akıntısına kapılacaksınız. Müziğiyle, konusuyla, görüntüleriyle büyüleyici bir hava sunmakla kalmıyor, film, sizi kalbinizin nazik noktalarından vuruyor.

Yıldan yıla sinema harikaları sunan ve senaryolarıyla, gişe rekorları kıran Hollywood filmlerine malzeme sağlayan, Kore sinemasının en iyi örneklerinden, Nae meorisokui jiwoogae (2004). Yönetmen John H. Lee‘nin, kare kare harikalar yarattığı filmde, naif aşk esintileri ve sağlam hikayenin altından akan sağlam mesajları bulacaksınız. Aradığınız, ilginç bir hikaye güzel bir anlatım, yani sağlam bir senaryo ise izleyin, iyi bir aşk filmi arıyorsanız sakın kaçırmayın derim. Filme neresinden baksanız güzel bir film.Not: Aynı yıl Haziran ayında Abd’de gösterime giren Notebook filminin bu filmden ilham aldığını düşünmeden edemedim.