Bazen bir film izleriz; yönetmeni tamamdır, oyuncular ünlüdür, filmin bütçesi yerindedir, teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanılmıştır vs. Ama ama bi’şey, nasıl desek bi’şey işte, eksiktir, film olmamıştır. Şimdi bu koşulların tam tersini düşünün: Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi, oyuncuların neredeyse hepsi amatör, filmin bütçesi iç güveysiden hallice, film dijital olarak çekilip negatife basılmış, görüntü ve özellikle seste sorunlar var ama filmi izlediğinizde diyorsunuz ki “Ne güzel bir filmdi bu böyle!”Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, yönetmeni ve senaristi Ahmet Uluçay’ın bir çok kısa film yapıp yine bir çok ödül aldıktan sonra çektiği ve söylediğine göre hikayesinin yarıdan fazlasının kendi hayatını anlattığı , gene bir çok ödül almış ilk uzun metrajlı filmi. Filmin yukarıda bahsettiğim teknik eksiklikleri var ama öykü, oyuncuların doğallığı, yönetmenin hüneri (ve benim çok sevdiğim “Beyaz Giyme Toz Olur” türküsü) bütün eksiklikleri görmezden gelmeye izleyeni ikna ediyor.

Filmin öyküsü iki kafadarın etrafında dönüyor. Kütahya’nın Tepecik Köyü’nde yaşayan, yazları biri bir berberin biri bir karpuzcunun yanında çalışan yeni yetme delikanlılarımız sinema tutkunu. Bir sinema makinesi yapmayı kafaya koymuşlar, kullanılmayan eski bir mekanda çalışmalalar yapıyorlar. Tek istedikleri öncelikle yaptıkları makinede kasabadaki sinemanın artık negatifleriyle kurguladıkları filmi oynatabilmek. Bunun yanında delikanlılardan biri bir sevdaya tutulmuş ki sormayın. O da filmin ayrı bir keyifle, hüzünle izlenen bir detayı.

Film bize çetrefilli bir senaryo, görkemli bir görsellik sunmuyor kabul edersiniz ki, elindeki şey doğallık, samimiyet, sıcaklık. Gerçekte oyuncu olmayan oyuncularda doğallığı görebildiğimiz gibi diyaloglarda samimiyeti, hikayede sıcaklığı hissediyoruz. Ama en önemlisi vazgeçmemenin, karpuz kabuğundan gemi yapmanın aslında olmayacak işlere kalkışmak demek olduğunu bile bile vazgeçmemenin ve hep umutlu olmanın filmini izliyoruz.Hâlâ izlemediyseniz Türk sinemasının bu özel yapıtını izleyin, bitince de “Ne güzel bir filmdi bu böyle!” diyeceksiniz.