Dalında uzman doktor olan Georg Kunz son ümidimdi. Yanına giderken kalbim pır pır atıyordu, acaba bir sonuç alabilecek miyim? Ya alamazsam… Akşam eve ya çok kötü dönersem… Bu düşünceler altında hiç birşey yiyemedim evden çıkarken. Ne önemi vardı? Eve mutlu dönersem çatlayana kadar yiyebilirdim. Fazlasıyla doktor kapısı aşındırdık annemle belki bir teşhis umuduyla. Ama tek bir tanesi bile teşhis koyamadı. Ne olduğunu hiç birimiz bilmiyorduk? Annemi istemedim bugün yanımda. Tek gitmek istiyordum. Evden çıkarken şöyle bir bakındım. Geri döndüğümde benim için herşeyin anlamı nasıl olacaktı acaba? Çiçekler, böcekler daha mı güzel görüneceklerdi gözüme?Bu düşünceleri arkamda bırakarak çıktım yola. Vardığımda sevk kağıdımı, sigorta kartımı santraldeki hafif tombul, çiğ sarı kıza uzattım. Bekleme salonuna geçip beklemeye koyuldum stres içinde. Rahatsızlıkları genelde göğüs kanseri olan orta yaşlı veya üstü birkaç kadın daha vardı. En gençleri bendim. Ne işim vardı burada? Daha yaşım çok gençti. Kim bilir, onlar da niye orda olduğumu merak etmişlerdir belki de.İnternetten resmini gördüğüm için beni odasına götürmeye geldiğinde tanımıştım kendisini. Georg Kunz bekleme odasına gelip ismimi alman aksanıyla s ‘ leri z, z’ leri s yaparak söylediğinde az önce dergi okurken durulan kalbim tekrar çarpmaya başlamıştı.Doktorumun hayat hep pozitifmiş gibi gülen yüzü, sevimli sevimli sevk kağıdımda yazanları okuması biraz rahatlatmıştı beni. Ben de gülümsemeye başlamıştım. Sanki muayeneye değil de sohbete gelmiş gibiydim.Muayene etti. İçim yine pır pır etmeye başladı. Huyumdur muayenelerde hep kendimi kasarım. Üşüttüğümde doktorun sırtıma buz gibi steteskopla dokunması bile çok huylandırır beni. Elimde değil. Kim olursa olsun, birinin bana dokunmasından pek hoşlanmam.Birkaç tetkik… Ardından yine kalp çarpıntılarım… Konuşmak için kalp çarpıntılarıyla tekrar doktorun yanına gidişim…Yüz ifademden ne kadar korktuğumu anlamış olacak ki, sevimli sevimli yüzüme bakıp “İlk başta şunu bilmeni istiyorum. Tehlikeli bir durum söz konusu değil.” dedi.Rahatladım. Sevindirik oldum. Bir dolu tıbbi terimli cümleler kurdu.”Almancayı ancak anlıyorum abi. Tıbbi terimi niye karıştırıyorsun şimdi sen?” demek istedim.Bir sürü laf kalabalığının içinden birkaç cümleyi çekip çıkardım, “Senin için birşey yapmak istemiyorum. Daha çok gençsin. Gel ameliyatla halledelim şu işi, diyip aptalca şeyler yapmak istemiyorum.”O an kaldım öylece. Ağlamaklı bir sesle böyle yaşamak istemediğimi, bir imkanın olup olmadığını sordum. Daha teşhis bile yoktu ortada. Hastalığımın bir ismi yoktu. Tehlikeli (tehlikenin adı o an için ölümcüldü) olmadığını biliyorduk sadece. Bir süre beklememizin uygun olacağını, dert etmememi söyleyerek moral vermeye çalıştı. Üzgün değildim. Ama mutlu da değildim. En azından bulmacanın bir kısmı çözülmüştü. Bir tehlike olmadığını biliyorduk. Sorun normal birşey olmamasıydı, hala bir isim konulamamasıydı. Ve benim bu şekilde bir süre daha beklememi istiyorlardı. Tek yapabileceğimiz masajdı. İlerlemesini engellemek için masaj önerdi. Türkiye’ de olsaydım. Şimdiye kadar kutu kutu antibiyotikleri vücuduma vermiştim bile. Ama en azından teşhisi koyarlardı. Ülkemin doktorlarını özlemekle beraber, yanlış birşey yapılmasından korkarak kaçıyordum Türkiye’de tedaviden.Sonra aklıma annemin hastanede yatan arkadaşını ziyaret ettiğimiz gün geldi, aynı odada iki tane göğüs kanseri kadın yatıyordu. Nasıl da üzgündüler. Ameliyat olacaklardı. Tekrar kendime döndüm. Kendimi düşündüm. Şükretmeliydim. Ben bir muamma idim. Kaç defa teşhis konulamayan hastalıklar gelmişti başıma. Hiç biri tehlikeli değildi. Ama vücudumdaki şeylere teşhis koyamıyorlardı.Yine öyle oldu. Tek mutluluğum tehlikenin olmaması. Artık ben de bir uğursuzluk olduğunu düşünmeye başlıyorum. Tehlike yoktu… Teşhiste yoktu…
yorumlar
yazının kahramanı sensin sanırım.. geçmiş olsun.. ama fazla sorun etmemekle beraber kontrolleri aksatmassan hayat kaliteni etkileyecek bir sorun olacagını sanmıyorum.. böyle hastalık durumlarında insanın gercekten kafası karısıyor ve saglıgın degerini daha iyi anlıyor.. ben de gecenlerde bi rahatsızlık gecirdim.. teşhis konuldu ama konulan teşhis biraz genel bir teşhisti yani bi sürü çeşidi vardı bunun.. hele bir çeşidi çok tehlikeliydi.bende panikledim biraz .. netten araştırdım kendi kendime, belirtilere göre yorum yaptım.. ama şimdi sadece kendime dikkat ediyorum ve rutin aralıklarla kontrole gitmeyi düşünüyorum..ne olursa olsun insan moralini yüksek tutmalı.. ruhsal durumumuzun fiziki rahatsızlıklarımızla cok yakından alakalı oldugunu düşünüyorum.. geçmiş olsun..
geçmiş olsun canım.inşallah önemli bir şeyin yoktur.gel birde Türk dr baksınlar belki anlar.
Aman geçmiş olsun. Bence sen yine de başka bi doktora daha git. Sağlam olsun. Ne de olsa ben bir Türküm.
şimdiden geçmiş olsun suuguurccaaann yazıda bütün ruh haline güzel bir şekilde vermişsin, bende arkadaşlara katılıyorum, moral motivasyon çok önemli, erken teşhis edilen bütün hastalıkların tedavileri kesindir 21. yy’da. Bence endişe etme, hafiften moral bozukluğu normaldir ama bunun da geçici bir moral bozukluğu olduğunu unutma. Mutluluklar diliyorum bütün hayatınca
hımm
bütün yorum yazan arkadaslara tesekkür ederim…evet yazinin kahramani benim.ben de internetten cok arastirdim iceberk. saatlerce arastirdim. ama benimkine uyan tek bir rahatsizllik bile bulamadim. doktorlardabulamiyorlar zaten.bence de. bir de türkiye’de görünmeliyim.sevgiler
süpersin 😉
sana almanyada 34 yaşında bir yakınımın başına geleni anlatıp moralini bozmak istemem, ama türkiyede bu işin uzmanı bir doktora görünmeni isteyebilirim, lütfen bunu yap.
geçmiş olsun sugu…Bir an önce teşhis ve tedavi haberini almayı diliyoruz.Biliyorsun, önce moral, olumlu düşünce!nefes alıp verdiğimiz her saniyenin kıymetini bilmemiz ve vücudumuza iyi davranmamız gerek. sigara alkol gibi alışkanlıkların olmadığını biliyorum ve bu süper bir yardımcı senin için.geçecek ve sağlıklı günlerle dolu uzun bir ömrün olacak inşallah.
insallah cilek tesekkür ederim…kopanisti anlatma en iyisi. anlatmadan da korkuttun ama beni sagol:(bence de türkiye’de de görüneyim. ama ya ameliyat filan derler diye korkuyorum.yok yok merak ettim kopanisti anlat ne olmus yakinina:(
sugur, anlatmayayım boşver, moralin bozulmasın, adam 34 yaşında bişeyin yok demişler 1 ay hastanede kaldı birşeyin yok gözükmüyor dediler, biz kendisini 20 yıldır balçova mezarlığında ziyaret ediyoruz, çok iyi hiçbirşeyi yok hakkaten.sen bırak bu alman doktorları da bir türk doktora hemen görün.
:(:(:(:(offf:(ya evet evet hem de cok acil…ya zaten ben daha buraya geldim geleli ne zaman doktora gitsem birsey yok dediler. midem agriyordu endeskopiye soktular birsey yok dediler. doktorum türktü midem icin gittigim. hacettepe mezunuydu. sonuclarin temiz görünüyor dedi. ama hala agriyor.offf nedir bu doktorlarin hali ya:(hic birseydenn anlamiyor hic biri.allah korusun ölecek bir durumumuz olacak pat diye gidiverecegiz senin o adam gibi:(
suuguurccan umarim tehlikeli bir sey degildir ve konulan teshis seni guldurecek bir rahatsizlik olur insallah. Bizi bilgilendirmeyi unutma bak. Bu forumda seninle birlik ara ara satti mudafalara girdik unutmadim 🙂
tesekkür ederim razielz:)umarim dedigin gibi güldürecek bir sonuc olur.
tesekkür ederim nevdalist.sana da gecmis olsun. demek ki hastaliklarla da yasaniyormus. cözüm olmadan.ben artik doktorlara güvenmi yitirdim hemen hemen.
yani yasamak zorunda kaliniyormus…
Seni bırakmayız korkma.
kendine dikkat et.. alışkanlıklarını gözden geçir.. yani sağlığınla ilgili.. ve moralini yüksek tut.. bir de rutin doktor kontrolü olursa hiç bişey olmaz arkadaşım.. moralini yüksek tut sen..
hepiniz sagolun arkadaslar. cok cok tatlisiniz…
geçmiş olsun. ben dürüst davranmak istiyorum. kuzenime türkiyede lenf kanseri teşhisi koydular. amerikaya götürdük, kanser değilmiş. oysa burada kemoterapi falan görmüştü. çektiğimizi bir ben bilirim. avrupadaki doktorların imkanları, bizimkilerden çok daha iyi. bu olayı da yaşayınca kimse beni türk doktorlarına emanet edemez.
çok geçmiş olsun can:(türk veya yabancı,birçok doktordan eş zamanlı görüş almak lazım,iyice bir bak bence…
@bulentg Türk doktorları genellemesine kesinlikle karşıyım..
ben de
ben de
bülentg. allaha emanet olunuz!
madem öyle ben de..
Atatürk’ün beni Türk doktorlarına emanet ediniz diyerek kastetiği doktor; Prof.Dr.Mim Kemal Öke idi. Lİnk koycaktım Wikipediye baktım yok, Gugıl’a sordum bir sürü dandik site çıkıyo, Mason diye kötülemişler. Koymadım.
@sahinden hmmm:)
teşekkür ederim. hasta olan ben değildim, kuzenimdi. yaşadığımız bir olayı paylaşmak istedim. elimde değil, bizim doktorlara güvenemiyorum. siz böyle bir olay ve acı yaşasaydınız ne hissederdiniz?
beni türk hemşirelerine emanet ediniz..lütfennn
hemşireleri de bana emanet ediniz,
haaah haaa:Psüper espri şahinden. doktorlar yabancı, hemşireler türk olsun.
hepinize tesekkür ederim arkadaslar.bulent hakli olabilirsin ama burdaki doktorlarda cok iyi sayilmaz. hic bir zaman ilac tedavisine yanasmiyorlar. adamin bana önerdigi seye bakar misiniz?? masaj…aslinda teshis icin hannovere, frankfurta filan yollasalardi… ama yeterince önemsemediler herhalde. ya da cidden öyle önemsenecek gibi degil. üff bilmiyorum ya. ama hannover de filan cidden cok iyi hastaneler var. özellikle kanser arastirmalalri üzerine.