anne

Anneme, beni görünmeyen bir sineğin ısırdığını söyleyince gülmeye başladı. O hep gülüyordu söylediklerime son zamanlarda. Banyo yaparken gülüyordu, aynanın karşısında saçını toplarken, fırından yemeği çıkarırken, babam kalçasını okşarken, gazete okurken, kanal değiştirirken…Çamaşır mandallarından robot yapmama da gülmüştü. Altıma işedikten sonra, beni yıkarken de gülüyordu. Kardeşimin önlüğünü ütülerken de, babamın gömleğini ütülerken de aynı tebessüm vardı. Onun ağladığı anı görmek, beni mutlu edecekti sanki. Daha fazla takip ediyor, daha fazla ona bakıyordum. Sırf o ağlasın diye gereksiz yere ulu orta yerde ağlıyordum bazen ama tık yok, büyülü bir şekilde gülmeye devam ediyordu. Ona, onu sevmediğimi söyleyip, mutsuz etmeye çalıştım. Başımı göğsüne bastırdı ve beni sallamaya başladı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda, beni dudağımdan öptü. O an ben de gülüyordum ve annem de gülüyordu. Yalan söylediğimi anlamıştı, blöf yaptığımı. Oyuna gelmemiş, yine gülmüştü.

Ellerim hala musluklara uzanamıyordu. Annem elimi yıkıyordu, annem su dolduruyordu bardağıma. Bunları yaparken de gülüyordu annem. Kardeşim bilgisayarın başında oturmuşken, babam telefonda konuşurken; anneme baktığımda, hemen beni gözüyle selamlayıp gülücük atıyordu. Diğerleri beni sallamıyorken, bir tek annem bana ilgi gösteriyordu. Ne babam bana çikolata alırdı ne kardeşim bilgisayarın başından kalkıp bana yer verirdi. Ancak annem üsteleyince sıra bana gelirdi. Ancak annem tembihleyince bana ayrı çikolata alınırdı.Sonra biraz daha büyüdüm. Kendi bardağıma kendim su doldurabiliyordum. Görünmez dediğim sinekleri avlayabiliyordum. Annem de büyümüştü tabi. Göbeği vardı eskisine göre ve bence çok güzeldi böyle. Babam da saçı biraz beyazlamıştı. Abim daha bir büyümüştü. Onun önlüğünü ben alacaktım, o da yeni okula yazılacaktı. Önlüğünü benim giyeceğimi öğrenince hemen olmaz diye çıkıştı. Anlamadım olanları, anneme baktım, elini başıma koyup, abimi de ikna etmeye çalıştı. Babam da geldi hemen. Abimi, odaya çekmeye çalışırken geri dönüp bana baktı. Babam elini onun ağzına doğru götürürken, o şunları bağrıyordu. “Sen ailemize sonradan geldin. Sen üveysin. Bu aileden değilsin. O yüzden o önlüğü vermeyeceğim sana. Asla! Vermeyeceğim.”Anneme baktım, ağlıyordu. Her zaman soğuk olan ellerini başımda gezdirip beni sakinleştiriyor, avutuyordu. Göbeğine başımı bastırıp, ordan gelmedin ama yerin kardeşinle aynı diyordu sanki. Gülerek ağlıyordu; beni severken gülüyor, abimin söylediklerine üzülüp ağlıyordu. Beni yabancı hissetmeyeyim hep güleryüzüyle mutlu eden, diğerlerinin ilgisizliğine karşılık, beni dinleyen anneme bakıp; “Ben de seni, sizleri seviyorum.” dedim. Annem sadece gülmeye başladı. Saçıma damlalar düşüyordu, yanaklarından.

Bana özel bir önlük alınacağını söyledi. Abime aldırmamam gerektiği, birgün beni, annemin beni sevdiğinden daha çok seveceğini söyledi. Bu lafına güldüğümü görünce, tekrar gülmeye başladı. Dediğim gibi annem hep gülerdi. Anneler hep gülerdi. Ağlarlarsa da başkaları mutlu olsun diye ya da neden sevdikleri mutlu olamıyor diye ağlarlardı zaten…